"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
SAYISI : 2022/1060 E., 2023/837 K.
KARAR : Kabul
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen katkı payı alacağı davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne kısmen açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı davalı erkek vekili tarafından tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1. Davacı kadın vekili dava dilekçesinde; evlilik birliği içinde davalı adına edinilen 6615 parsel 6 nolu bağımsız bölümün edinilmesine müvekkilinin hem çalışarak hem de ev işlerini yapıp çocuklara bakarak katkısının olduğunu, müvekkilinin 13.06.2006 tarihinden itibaren taşınmazdan yararlanamadığını, davalının bu dönemde elde edebileceği kira bedelinin yarısı oranında da müvekkilinin hakkı olduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000,00 TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.
2. Davacı kadın vekili 13.11.2019 tarihli ıslah dilekçesinde; davayı belirsiz alacak davası olarak ıslah etmiş, aynı tarihli ayrı sunulan dava dilekçesinde de; taşınmazın evlilik birliği içindeki birikimlerle alındığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 181.237,00 TL alacağın faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmitşir.
II. CEVAP
Davalı erkek vekili cevap dilekçesinde; taşınmazın müvekkiline babası tarafından bağışlandığını, kişisel mal olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 19.12.2019 tarih ve 2017/534 Esas, 2019/1093 Karar sayılı kararı ile; taşınmazın davalının babası adına kayıtlı iken davalı adına satış yoluyla devredildiği, davacının satış bedelinin ödendiğini ispatlayamadığı, yerleşik içtihatlara göre devrin bağış niteliğinde olduğu, boşanma dava tarihinden sonra elde edilen gelir kişisel mal niteliğinde olduğu gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı kadın vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 18.05.2021 tarih ve 2020/774 Esas, 2021/1100 Karar sayılı kararı ile; yazılı gerekçelerle davanın reddine karar verilmesinde isabetsizlik olmadığı gerekçesiyle, başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizin 14.06.2022 tarih ve 2021/8440 Esas, 2022/5830 Karar sayılı kararı ile; taşınmazın eşler arasında mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönemde edinilerek davalı erkek adına tescil edildiği, davacının çalışarak elde ettiği gelirle taşınmazın alımına katkıda bulunduğunu iddia ettiği anlaşıldığına göre, taraf delilleri bu çerçevede değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken fiili karine olgusundan hareketle yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru görülmediği belirtilerek, davacı kadın vekilinin temyiz itirazlarnın kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına, İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Adliye Mahkemesinin yukarıda başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; her ne kadar davalının babası tarafından taşınmazın bağışlandığı iddiası bulunsa da, bu iddianın ispatlanmasının gerektiği, bir karine olarak kabul edilemeyeceği, dosyadaki delillerin incelenmesinden davacının ücretli olarak çalışması ile bu taşınmazın edinimine katkı sağladığı, 06.03.2023 tarihli raporda her ne kadar tanık beyanlarına itibar edilerek bir hesaplama yapılmış ise de davacının çalışması karşılığı olan katkıların tam olarak hesaplanmadığı anlaşıldığından bu rapora itibar edilmediği, 24.04.2023 tarihli raporda ise üç alternatifli bir hesaplama yapıldığı, taşınmazın değerinde güncelleme yapılarak bir değerlendirme yapıldığı ancak katkı payı alacağında dava tarihi itibariyle bir değerlendirme yapılması gerektiğinden buradaki hesaplamaların da hükme esas alınamayacağı, bozma öncesi 23.10.2019 tarihli bilirkişi raporunda davacının çalışmasının karşılığı olarak tasarruf edebileceği ve katkısının bulunabileceği miktarın olayın özüne, SGK kayıtları ve tanık beyanları ile ispatlanan çalışmaların hesaplanması hususunda daha uygun olduğu ve hükme esas alınabileceği, bu sebeple 23.10.2019 tarihli rapor doğrultusunda davacının taşınmazın edinimine katkı sağlandığının ispatlandığı; bunun dışında ecrimisil talebi bulunsa da ayrı harca tabi olan bu talep yönünden harç yatırılmadığı ve işlemden kaldırıldığı anlaşılmakla bu talep yönünden davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle, davanın kabulü ile, 181.237,00 TL katkı payı alacağının 10.000,00 TL'sinin dava, 171.237,00 TL'sinin ıslah tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline, ecrimisil talebi yönünden davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepler
Davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde; kararın haksız ve hukuka aykırı olduğunu, hükme esas alınan bilirkişi raporundaki bağışa yönelik tespitlerin göz ardı edilmesinin hatalı olduğunu, davacının para ödendiğini ve katkısını ispatlayamadığını, davacı tanık beyanlarının yeterli olmadığını, davacı borç alsa dahi davacının borcu ödemesinin mümkün olmadığını, davacının çalışma sürelerinin fazla belirlendiğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, katkının ispatı, katkı payı oranı, usuli kazanılmış hak noktasında toplanmaktadır. Dava, katkı payı alacağı istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 26 ncı maddesi, 33 üncü maddesi, 190 ıncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 373 üncü maddesi; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 6 ncı maddesi, 179 uncu maddesi, 202 nci maddesi; 4722 sayılı Türk Medenî Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun'un 10 uncu maddesi; 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi'nin 152 nci maddesi, 153 üncü maddesi, 170 inci maddesi, 186 ncı maddesinin birinci fıkrası, 189 uncu maddesi, 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 146 ncı maddesi, 544 üncü maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 646 ncı maddesi; Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 09.05.1960 tarih ve 1960/21 Esas, 1960/9 Karar sayılı kararı.
3. Değerlendirme
1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmanın kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinin artık mümkün olmadığı gibi bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak oluşturan yönlerin de yeniden incelenmesinin hukuken mümkün olmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı erkek vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
16.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.