"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1181 E., 2023/860 K.
KARAR : Kabul
İLK DERECE MAHKEMESİ : Doğubayazıt 2. Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi
SAYISI : 2021/64 E., 2022/117 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine, karşı davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davalı-davacı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile kabul edilen yönlerden İlk Derece Mahkemesi hükmünün ilgili bölümleri kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı-davalı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı-davalı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların 2008 yılından beri evli oldukları, bu evlilik birliği içerisinde 09.09.2009 doğumlu ... İsimli ortak çocuklarının dünyaya geldiğini, davalı erkeğin evlilik birliğinin yükümlülüklerini yerine getirmediğini, sürekli davacıya ve ortak çocuğa da devamlı tehdit ve hakaretlerde bulunduğunu, davacının evin temel ihtiyaçlarını bile karşılamadığını, davalının müşterek konuta yabancı kadınların eşyalarını getirecek kadar ileri gittiğini, davacının bu durumu biç bir şekilde kabul etmediğini belirtmesine rağmen davalının davacıyı ölümle tehdit ettiğini, ortak çocuğu davacının ailesinin yardımıyla okula gönderdiklerini, davalının davacının ailesinin yardımlarına bile göz koyduğunu, son olarak 2017 yılında davalının Nahçıvan'a iş için çalışmaya gideceğini söylediğini ve ortak çocuk ile davacıyı bırakarak gittiğini, davalının ortak çocuğu olmadık yerlere emlakçılık adı altında götürüp yabancı kadınlar ile içli dışlı olup bazı evleri göstermeye gidiyormuş gibi yapıp ortak çocuğu başka bir odada oturtup kadınlar ile farklı odalara girip uzun bir süre kalacak kadar ileri gittiğini, ortak çocuğun psikolojisi üzerinde kapanmaz yaralar açtığını davacının bu evliliği devam ettiremeyeceğini ve can korkusundan dolayı ortak çocuğu da alarak evden uzaklaştığını, Doğubayazıt'a döndüğü 4 yıldır burada davalı eşten uzakta yaşadığını, davalı eş veya ailesi tarafından her hangi bir şekilde müvekkile yönelik bir iletişim sağlanmadığını, davalının tam kusurlu olduğunu, bu nedenlerle tarafların boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin müvekkiline verilmesini, 600,00 TL tedbir-iştirak ve 1.000,00 TL tedbir- yoksulluk nafakası ile müvekkili yararına 25.000,00 TL maddî ve 25.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı-davacı erkek vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; davacı-karşı davalının evlilik birliği boyunca asabi ve geçimsiz tutumu, evliliklerinde zaman zaman geçimsizliğe yol açtığını, davacı kadının ev içinde meydana gelen en küçük sorunları bile büyütüp tartışma ortamı çıkardığını, davalı karşı davacının evlendiği günden beri eşinin ailesi tarafından hor görüldüğünü, hiçbir zaman kabul etmediğini, davacı tarafın şehir dışında bulunan ailesinin yanına gitmek istediğini ve yaklaşık olarak ailesinin yanında bir ay kalarak tekrar evine döndüğünü, evine dönen davacı tarafın geldiği günden itibaren müvekkiline karşı davranışlarının değiştiğini, müvekkiline karşı bir yabancıymış gibi davrandığını, müvekkili işten geldiğinde davacının annelik ve kadınlık görevini yapmamaya başladığını, davacı taraf odaya kapanıp müvekkilinin bilmediği numaralarla konuşup güven kırıcı davranışlar sergilediğini, müvekkilinin işi gereği yurt dışına gidip geldiği dönemde davacı tarafın tüm ev eşyaları, ziynet eşyaları alarak evi terk ettiğini, müvekkilinin aile büyüklerini de araya koyarak barışma imkanın sağlanması için uğraştığını, araya giren dost ve akrabaların çabaları da boşa çıktığı ve davacının eve dönmediğini, müvekkilinin terör örgütleriyle tehdit edildiğini, müvekkilini kızıyla görüşmek istediğinde görüştürmediklerini ve "kızın seni artık ölü biliyor" diyerek ortak çocuğu bu zamana kadar müvekkilinden kaçırdıklarını, müvekkili ile davacı tarafın ailesi arasında en son gerçekleşen telefon konuşmasında ortak çocuğunu unutmasını ona babasının öldüğünü eğer kızın seni aramaya gelirse onun elini kollunu bağlayacaklarını söyleyerek tekrar tehdit ettiklerini, müvekkilinin yaklaşık 4 yıldır öz kızıyla görüşemediğini, bu nedenlerle davacı tarafın açmış olduğu davanın reddine, karşı davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin müvekkiline verilmesini, ortak çocuk için tedbir ve yoksulluk nafakasına hükmedilmesini, 50.000,00 TL manevî, 50.000,00 TL maddî tazminatın müvekkiline verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; tarafların 21.11.2008 tarihinde evlendikleri, bu evlilikten reşit olmayan ortak ... isminde bir çocuklarının bulunduğu, davacı tanıkları Emrullah B. ve Mehmet Nuri B. tarafından davalı erkeğin eşi ve çocuklarına sahip çıkmadığı, 5 yıldır eşi ve çocuklarını arayıp sormadığı, sürekli başka kadınlar ile birlikte fuhuş yaptığı, durumu öğrenen davacı kadını tehdit ettiği, yabancı bir kadından çocuğunun olduğu ve bu çocuğu kendi nüfusuna aldığının beyan edildiği, ayrıca SİR raporunda uzman bilirkişiye vermiş olduğu beyanında da bu durumu kabul ettiğinin anlaşıldığı, davalı-davacı erkeğin güven sarsıcı bu davranışları ve eşi çocukları ile ilgilenmeyerek duygusal şiddet uygulaması yüzünden evlilik birliğinin temelinden sarsılmış olduğu, taraflar arasında ortak hayatın temelden sarsacak şekilde ve birliğin devamına imkan vermeyecek derecede geçimsizliğin sabit olduğu, davacı-davalı kadının iddialarının ispatladığı, davalı-davacı erkeğin bu sebeplerle ağır kusurlu olduğu gerekçesiyle davacı-davalı kadının davasının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası gereğince boşanmalarına, dinlenen davalı-davacı erkeğin tanıklarının beyanları ile davacı-davalı kadının herhangi bir kusurunun olamadığını beyan ettikleri dikkate alınarak ispatlanamayan kusurlu davalı-davacı erkeğin davasının reddine, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, baba ile kişisel ilişki tesisine yer olmadığına, ortak çocuk yararına aylık 250,00 TL ve dava tarihinden itibaren bir yıl sonra artırılarak 350,00 TL tedbir nafakasına, karar kesinleştikten sonra iştirak nafakası olarak devamına, davacı karşı davalı kadın yararına aylık 400,00 TL tedbir nafakasına ve dava tarihinden itibaren bir yıl sonra artırılarak 500,00 TL tedbir nafakasına, karar kesinleştikten sonra yoksulluk nafakası olarak devamına, davacı-davalı kadın yararına 25.000,00 TL maddî, 25.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-davacı erkek vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı-davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemece alınan SİR raporuyla Büyükçekmece 1. Aile Mahkemesi raporu arasında çelişki olduğunu, raporlar arasında çelişkinin giderilip karar verilmesi gerektiğini, davacının boşanma davasını açmakla kötü niyetli hareket ettiğini, taraflarınca dinletilen tanık beyanları ile müvekkilinin evlilik birliğinin sarsılmasında kusurunun olmadığını, bunu ispat etmelerine rağmen Mahkemece değerlendirilmeye alınmadığını, müvekkilinin maddî ve manevî olarak zarara uğratıldığını, davacı-davalı kadının beyanlarının dikkate alınarak tazminata hükmedilmesinin hatalı olduğunu ileri sürerek davacı-davalının davasının reddine, kendi davalarının kabulüne ve ortak çocuğun velâyetinin babaya verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; İlk Derece Mahkemesince boşanmaya neden olan olaylarda davacı-davalı kadın kusursuz, davalı-davacı erkek tam kusurlu kabul edilmiş ise de yapılan yargılama ve toplanan delillerden; davacı-davalı kadının ortak çocuğu babası olan davalı-davacıya uzunca bir süre göstermediği, bu durumun davalı-davacının dinletmiş olduğu tanıkların beyanları ve 2017 yılında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına yapılan şikayet kapsamında kanıtlandığı, dolayısıyla davacı-davalı kadının ortak çocuğu uzun bir süre babası olan davalı-davacıya göstermeyerek duygusal şiddet uyguladığı, davalı-davacı erkeğin ise ailesine ilgisiz davrandığı, evli olduğu süre zarfında başka kadınlardan çocuk sahibi olduğu, ortak çocuğu başka kadınlarla ilişki yaşarken yanında bulundurduğu, bu nedenlerle boşanmaya neden olan olaylarda kadının hafif, erkeğin ise ağır kusurlu olduğu gözetilmeksizin kadının kusursuz olduğunun kabulüne karar verilmesinin doğru görülmediği; baba ile yapılan görüşme neticesinde düzenlenen sosyal inceleme raporunda davalı-davacı babanın kızı ile kişisel ilişki kurması hususunda bir engel görülmediği, babanın kişisel ilişki için gerekli ebeveynlik vasıflarına sahip olduğu belirtilmiş; anne ve çocukla yapılan görüşme neticesinde düzenlenen sosyal inceleme raporunda da ortak çocuğun babası kişisel ilişki kurmasına engel teşkil eder mahiyette olumsuz herhangi bir görüş belirtilmediği, ayrıca kendisine kişisel ilişki hakkı tanınan davalı-davacı babanın, bu hakkını amacına aykırı olarak kullanacağının kabulüne yeterli somut delil mevcut olmadığı gibi, kişisel ilişki sebebiyle çocuğun huzurunun ciddi olarak tehlikede olduğuna ilişkin bir soyut beyan dışında somut herhangi bir delil de bulunmadığı gerekçesiyle davalı-davacı erkeğin istinaf başvurusunun karşı boşanma davası, kusur belirlemesi ve kişisel ilişki tesisi yönünden kabulü ile buna ilişkin hükümlerin ve İlk Derece Mahkemesinin kusur belirlemesine ilişkin hüküm gerekçesinin düzeltilmesine; asıl dava yönünden kişisel ilişki tesisine yönelik (2) nolu bendin (2) inci paragrafı ve karşı dava yönünden yeniden uyuşmazlığın esası hakkında “Davalı-karşı davacı baba ... ile ortak çocuk 09.09.2009 D.lu, 54151088158 T.C. Kimlik no.lu ... Öner arasında her ayın 1. ve 3. haftası cumartesi günü saat 10.00’ dan aynı gün akşam saat 18.00’e kadar, dini bayramların 2. günü saat 10.00’dan 3. günü akşam saat 18.00’e kadar, ortak çocuğun tek yıllarda doğum günlerinde sabah saat 10.00’dan akşam saat 18.00’e kadar, her yıl babalar gününde sabah saat 10.00’dan akşam saat 18.00’e kadar, okul çağında sömestr tatilinin ilk pazartesi günü saat 10.00’dan ilk pazar günü akşam saat 18.00’e kadar, her yıl 1 Temmuz saat 10.00’dan 31 Temmuz akşam saat 18.00’e kadar, yatılı olacak şekilde kişisel ilişki kurulmasına; karşı dava yönünden karşı davanın kabulüne; davalı-davacı erkek vekilinin asıl davada boşanma kararına, kadın yararına hükmedilen maddî ve manevî tazminatlara ve velâyete yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-davalı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı-davalı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; Bölge Adliye Mahkemesince, İlk Derece Mahkemesinin kişisel ilişki tesisinin reddi kararının kaldırması kararının tamamen hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğu; kararın kişisel ilişki tesisi yönünden bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık; ortak çocuk ile baba arasında kurulan kişisel ilişki düzenlemesinin kapsam ve süre itibariyle ortak çocuğun üstün yararına uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun'un) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri; 4721 sayılı Kanun’un 323 üncü ve 336 ncı maddeleri; Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi 3 üncü ve 12 nci maddesi; Çocuk Haklarının Kullanılmasına dair Avrupa Sözleşmesi 3 üncü ve 6 ncı maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
01.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.