"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1201 E., 2023/1127 K.
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Kocaeli 5. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2021/371 E., 2022/285 K.
Taraflar arasındaki üçüncü kişiler ile çocuk arasında kişisel ilişki kurulması davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulü ile kısmen reddine karar verilmiştir. Mahkemece 23.05.2022 tarihli ek karar ile vekâlet ücreti ve yargılama giderleri konusunda hükmün tamamlanmasına karar verilmiştir.
Kararın taraf vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı ile ...'ın ölüm tarihi olan 16.04.2021 tarihine kadar evli olduklarını, bu evlilikten 2017 doğumlu... isimli çocukları olduğunu, davacı ...'un müteveffa ...'in babası, küçük ...in dedesi olduğunu, davacı ...'in ise ...in halası olduğunu, müteveffanın ölümünden sonra davalının çocukla davacıların görüşmesine engel olduğunu, çocukla davacı dede ve hala arasında yatılı kişisel ilişki kurulmasının çocuğun sağlığını, ahlaki ve bedensel gelişimini olumlu etkileyeceğini, aile bağlarını güçlendirmek ve geliştirmek, torun ve yeğen sevgilerini tatmaya elverişli olacak yeterlilikte olması gerektiğini bildirerek, davacılar ile çocuk arasında kişisel ilişki kurulmasına karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müteveffanın sağlığında çocukla davacılar arasında kurulan kişisel ilişkinin çocuğun babasının ölümünden sonra da devam ettirdiğini, davalının buna engel olmadığını, çocuğun babasının ailesi ile akrabalık bağlarını koruyabilmesi için gereken tüm çabayı gösterdiğini ancak davacıların kişisel ilişki kurulması sırasında çocuğa "senin annen katil, babanı annen öldürdü" şeklinde söylemlerde bulunduklarını, bunu önce çocuktan duyduğunu, ancak daha sonra davacıların davalıya karşı "...'i sen öldürdün, sen kanser ettin, tedavi olurken ilaç yerine zehir verdin, kocanı sen öldürdün, sen delisin, ...'den kalan tazminat ve maaşı sana yedirmeyeceğiz, soyadını sildir, bizim soyadımızı taşıyamazsın" şeklinde sözlerde söylediklerini, çocuk ...in bu söylemlerden rahatsız olup davacılar ile görüşmekten kaçındığını, davacıların asıl gayelerinin davalıyı mirasçılık haklarından men edebilmek olduğunu, davacıların davalıya karşı telefonda tehdit ve hakaretler ettiklerini, davacıların çocuğun 15 gün boyunca kendileriyle kalmasını istemesine davalının rıza göstermediğini, çocuklar ile hısımlar arasında çocuğun yararı tehlikeye girmemesi halinde izin verilebileceğini, kişisel ilişki kurulmasında çocuğun isteği ve görüşünün alınması gerektiğini bildirerek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile gerek dinlenen tanık beyanlarından, gerekse dosyaya alınan sosyal inceleme raporundan, davacı dede ile çocuğun yatılı olarak ayda bir kez görüşmesinin, çocuk ile üst soyu arasında iletişimin kesilmemesi adına çocuğun üstün yararına olacağı, bu durumun çocuğun da mutluluğunu arttırabileceği, gerek sosyal inceleme raporunda temas edildiği üzere, gerekse insani bir değerlendirme ile, her çocuğun, üst soyunu tanıması, onlarla görüşmesi, kan hısımlarını tanıması, hem çocuk için, hem de üst soy için bir hak olarak kabul edilmesi gerektiği, her bireyin sosyal çevreye açılması, öncelikle kendi alt ve üst soyundan ve kan hısımlarından başlamakta olduğu ne var ki, davacıların her ikisinin bu haklarını kendilerine mahsus kullanmaları çocuğun üstün yararına olamayacağı, her üst soy ya da hısımın böyle bir hakkı olduğundan bahisle çocuk ile kişisel görüş talep etmesi ve kendilerine mahsus karar talep etmeleri, her bir kişi için ayrı ayrı tarihlerde görüş kurulması anlamına gelir ki, bu husus çocuğun üstün yararına sayılamayacağı, ancak diğer hısım ve üst soyların, bu konuda en öncelikli hak sahibi olarak kabul edilebilecek olan Dede'nin ikametinde ve ona tahsis edilebilecek görüş zamanında bu haklarını kullanabilme imkanlarının olduğu, bu sebeple ayrıca diğer davacı olan ve çocuğun halası olan ... için kişisel görüş tesisinin çocuğun üstün yararına olmadığı gerekçesi ile davacı ...'ın davasının kabulü ile çocuk ... ile davacı ... arasında her ayın ilk haftası cumartesi günü saat 12.00 ile takip eden pazar saat 16.00 arasında kişisel ilişki kurulmasına, çocuğun anne adresinden teslim alınıp anne adresine teslim edilmesi ve buna dair masrafların davacıya ait olduğunun tespitine, davacı ...'ın davasının, bu davacının çocuk ile kişisel görüş eylemini diğer davacı olan babasının (çocuğun dedesinin) ikametinde yapabilmesi imkan dahilinde olduğundan reddine karar verilmiş, yargılama giderleri ve vekâlet ücreti davalı tarafa yüklenmiştir. Mahkeme 23.05.2022 tarihli hükmün tamamlanmasına yönelik ek kararı ile yargılama giderleri yönünden yeniden karar verilmiş olup reddedilen davacı ...'in davası yönünden kendisini vekille temsil ettiren davalı yararına da maktu vekâlet ücretine hükmedilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davalı vekili; davacı ... tarafından açılan davanın kabulü yönünden istinaf talebinde bulunmuştur.
2.Davacılar vekili ise; katılma yoluyla davacılardan ... davasının reddi ve ek karar yönünden istinaf talebinde bulunmuşlardır.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dosyadaki delil durumuna göre Mahkemece kararda yazılı nedenlerle davacı dede ile torun arasında kişisel ilişki süresi tesis edilmesinde ve belirlenen kişisel ilişki süresinde bir isabetsizlik bulunmadığı, davacı ... yönünden istinaf başvurusu değerlendirildiğinde; davacının dava konusu çocuğun halası olduğu, dede ile çocuk arasında kişisel ilişki tesis edildiği, ayrıca davacı hala ile başka bir kişisel ilişki belirlenmesi isteminin yerinde olmadığı, kararda yazılı nedenlerle bu davacı yönünden talebin reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığı gibi bu davacı yönünden reddedilen talep sebebiyle davalı lehine yargılama gideri ve vekâlet ücretine hükmedilmesinde de bir isabetsizlik görülmediği gerekçesi ile tarafların istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; davacı ... yönünden de çocukla kişisel ilişki kurulmasına engel bir hal olmadığı halde ... yönünden davanın reddine karar verilmesinin ve aleyhe vekâlet ücreti ve yargılama giderlerine hükmedilmesinin hatalı olduğu, davacı ...'un yaşlı ve hasta olduğunu vefatı halinde davacı ... tarafından yeniden dava açılmasının gerekeceği, kararın ayrı ayrı olmayacaksa dahi aynı saatlerde ve aynı ikamette olacak şekilde iki davacı yönünden de kabulünü talep ettiklerini belirterek kararın bozulmasını talep etmişlerdir.
2.Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; çocukla kişisel ilişkinin çocuğun ruhsal gelişimine olumsuz etki edeceğini ve anne ile çocuk arasındaki bağın zedelenmesine neden olacağı, bu nedenle davacı ... yönünden de davanın reddi gerektiği gerekçesi ile kararı davacı ... davasının kabulü yönünden temyiz etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, üçüncü kişiler ile çocuk arasında kişisel ilişki kurulmasının çocuğun üstün yararına uygun olup olmadığı, davanın kabulü şartlarının oluşup oluşmadığı, davacı hala açısından davanın reddinin yerinde olup olmadığı ve vekâlet ücreti ile yargılama giderleri noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 6 ncı ve 325 inci maddesi. Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi'nin 3 üncü, 9 uncu ve 12 nci maddesi, Çocuk Haklarının Kullanılmasına Dair Avrupa Sözleşmesinin 3 üncü, 4 üncü ve 6 ncı maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hakim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2.Somut uyuşmazlıkta davacılar üçüncü kişiler olarak 4721 sayılı Kanun'un 325 inci maddesi gereğince çocukla kişisel ilişki kurulması talebi ile dava açmışlar, İlk Derece Mahkemesince çocuğun davacılardan dedesi ile kişisel ilişki kurmasının üstün yararına olduğu, ancak davacıların her ikisinin bu haklarını kendilerine mahsus kullanmalarının çocuğun üstün yararına uygun olamayacağı, diğer hısımların bu konuda en öncelikli hak sahibi olarak kabul edilebilecek dedenin ikametinde ve ona sağlanan görüş zamanında kullanma imkanlarının olduğu, bu nedenle diğer davacı halası ile çocuk arasında kişisel ilişki kurulmasının üstün yararına uygun olmayacağı gerekçesi ile dede yönünden davanın kabulüne, hala yönünden davanın reddine, davacı ...'in reddedilen davası yönünden davalı yararına vekâlet ücretine ve yargılama giderlerine hükmedilmiştir. Davacıların çocukla kişisel ilişki kurulması yönünden tek talepleri olup iki ayrı dava değil, tek davaları bulunmaktadır. Dedenin ikametinde ve ona sağlanan görüş zamanında davacı ... ile kişisel ilişki kurulmasının çocuğun üstün yararına olacağından davacı dede için belirlenen aynı gün ve saatte her davacı yönünden de davanın kabulü ile kişisel ilişki tesisi gerekirken, infazda tereddüt oluşturacak şekilde davacılardan ... yönünden davanın reddi ve buna bağlı olarak davanın kısmen reddedildiği gerekçesi ile kendisini vekille temsil ettiren davalı yararına vekâlet ücretine ve yargılama giderlerine hükmedilmesi doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının davacı ...'in davasının reddi ve bu dava yönünden davalı yararına hükmedilen vekâlet ücreti ve yargılama giderleri yönünden ORTADAN KALDIRILMASINA,
2.İlk Derece Mahkemesi kararının davacı ...'in davasının reddi ve bu davaya ilişkin hükmedilen vekâlet ücreti ve yargılama giderleri yönünden BOZULMASINA,
3.Davalının tüm temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden davalıya yükletilmesine,
Peşin alınan harcın istek halinde yatıran davacılara geri verilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
22.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.