"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/1572 E., 2023/1424 K.
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Kayseri 4. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2022/422 E., 2023/308 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine, karşı davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davalı-davacı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı-davacı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı-davalı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; davalı ile 3 yıldan beri evli olduklarını, ortak çocuklarının bulunmadığını, evlendiklerinden beri davalının kendisini istemediğini söyleyerek evden kovduğunu, yaklaşık 1.5 yıl önce ayrılmak zorunda kaldığını, her ikisinin de ikinci evliliği olduğunu, ikisinin de önceki evliliklerinden çocukları olduğunu, bu nedenle çocuklar nedeniyle bir araya gelemediklerini, devlet dairesinde kadrolu işçi iken kendisinin sigortasını yatıracağı vaadiyle istifa ettirdiğini, kanser riskinden dolayı ağır bir ameliyat geçirdiğini, bu dönemde de davalının yanında olmadığını, arayıp sormadığını, evlenirken takılan ziynet eşyalarını kasaya koyması için davalıya verdiğini ancak geri istediğinde davalının sattığını beyan ettiğini, açıklanan nedenlerle davanın kabulü ile boşanmalarına, kendisi lehine aylık 2.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 70.000,00 TL manevî 30.000,00 TL maddî tazminata, yargılama giderlerinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı-birleşen dosya davacı erkek vekili birleşen dosya dava dilekçesinde özetle;; tarafların 2019 yılında evlendiklerini, davalının aile yaşantısından yaşamaya uzak tavırları nedeniyle bir araya gelemediklerini, davalının 2020 yılında ortak konutu terk ettiğini, müvekkilin defalarca davalıya ulaşmaya çalıştığını, davalının ortak konuta bugüne kadar dönmediğini, müvekkilin aile bireylerine evlilik birliğinin en başından itibaren sürekli maddî ve manevî yardımda bulunduğunu, müvekkilin evlenirken mutluluk ile evlendiğini, eşine büyük değer verdiğini, ancak davalının terk fiilini işleyerek müvekkile kendisini ulaşılmaz kıldığını, müvekkilin üzüntü ve psikolojik çöküntüye girdiğini, bu nedenlerle tarafların terk nedeniyle, aksi halde evlilik birliğinin sarsılması nedeniyle boşanmalarını talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, dinlenen tanık anlatımları ve tüm dosya kapsamına göre; davalı-davacı erkeğin; eşini evden kovduğu, eşiyle hastalığında ilgilenmediği ve eşinin annesinin vefatı sonrası da ilgilenmediği, taraflar arasındaki evlilik birliğinin ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenilmeyecek derecede temelinden sarsıldığı, meydana gelen geçimsizlikte davalı-davacı erkeğin tam kusurlu olduğu gerekçesiyle kadın tarafından açılan davanın kabulü ile, tarafların evlilik birliğinin sarsılması nedeniyle boşanmalarına, dava tarihinden itibaren her ay düzenli olarak 1.000,00 TL tedbir nafakasının davalıdan alınarak davacı kadına verilmesine, bir defaya mahsus toptan 36.000,00 TL yoksulluk nafakasının karar kesinleşmesi sonrası takip eden aydan itibaren 24 eşit taksit halinde her ay davalıdan alınarak davacı kadına verilmesine, davacı kadın yararına 30.000,00 TL maddî ve 30.000,00 TL manevî tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, birleşen dosya yönünden erkek tarafından 4721 sayılı Kanun'un 164 üncü maddesi gereği terke dayalı boşanma davası açılmış ise de; erkeğin kadını evden kovması sebebiyle kadının eve dönmemekte haklı olduğu anlaşıldığından erkeğin şartları oluşmayan terke dayalı boşanma davasının reddine, erkek eşine eve dön çağrısı yaptığından isnat ettiği kusurlu eylemleri de affetmiş en azından hoş görü ile karşılamış olduğundan davacı-davalı kadına isnat edilen kusurlu eylemler terk ihtarı öncesi döneme ilişkin olması sebebiyle kusur olarak yüklenmesi mümkün olmadığından erkeğin 166/1-2 maddesi uyarınca açmış olduğu davasının da reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davalı-davacı erkek vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B.İstinaf Sebepleri
Davalı-davacı erkek vekili; Mahkemece verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, deliller incelenmeden eksik inceleme ile karar verildiğini, davacı-birleşen dosya davacı vekili istifa etmiş olmasına rağmen vekâlet ücretine hükmedilmiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, yerel mahkeme kararının kaldırılmasını, asıl davanın reddine, birleşen davanın ise kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
C.Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, İlk Derece Mahkemesince; davanın esasıyla ilgili hükme etki edecek tüm delillerin toplanıp değerlendirildiği, usulü işlemlerin Hukuk Muhakemeleri Kanununa uygun olarak yerine getirildiği, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği; bu itibarla kusura ilişkin yapılan değerlendirmede, gerçekleşen kusur durumuna göre evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı sabit olup, asıl davanın kabulü, birleşen davanın reddi ile tarafların boşanmalarına karar verilmesinde, kadın yararına tedbir ve yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminata karar verilmesinde ve nafakalar ve tazminatların miktarında isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-davacı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı-davacı erkek vekili; istinaf dilekçesinde ileri sürülen nedenleri tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, asıl davanın kabulü ile karşı davanın reddi koşullarının oluşup oluşmadığı, boşanmaya sebebiyet veren olaylardaki kusur belirlemesinin doğru yapılıp yapılmadığı, erkeğe yüklenen kusurlu davranışın gerçekleşip gerçekleşmediği, kadına kusur olarak yüklenebilecek bir vakıa olup olmadığı, kusur belirlemesine bağlı olarak kadının nafaka ve tazminata hak kazanıp kazanmayacağı, koşulları varsa hükmedilen miktarların fazla olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Kanun'un 190 ıncı, 194 üncü, 353 üncü, 355 inci, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü maddesi, 6 ncı maddesi, 164 üncü, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu, 174 üncü, 175 inci, 176 ncı maddeleri. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı-davacı erkek vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,10.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.