Logo

2. Hukuk Dairesi2023/8473 E. 2024/7226 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında, erkeğin kusur oranının belirlenmesi, boşanma kararının verilip verilmemesi, velayet, nafaka, tazminat ve kişisel ilişki düzenlemesinin yerindeliği hususunda ihtilaf bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Davalı erkeğin, eşine karşı sergilediği baskıcı ve aşağılayıcı davranışlarının boşanmaya sebep olan olaylarda tam kusurlu olduğunu, davacı kadının ise kusursuz olduğunu kabul eden yerel mahkeme kararının, usul ve yasaya uygun olduğu gözetilerek temyiz isteminin reddine ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 42. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/129 E., 2023/1158 K.

KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün gerekçe yönünden düzeltilmesi

İLK DERECE MAHKEMESİ : Bakırköy 8. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2018/448 E., 2020/691 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma ve ziynet alacağı davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince boşanma davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine, ziynet alacağı talebinin reddine karar verilmiştir.

Kararın davalı erkek tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince erkeğin başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün gerekçe yönünden düzeltilmesine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı erkek tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; erkeğin kadını aşağıladığını, hakaret ettiğini, tehditte bulunduğunu, psikolojik şiddet uyguladığını, harçlık vermediğini, kadının eğitimine engel olduğunu ve yalan söylediğini, çalışmasına engel olduğunu, beddua ettiğini, fiziksel şiddet uyguladığını iddia ederek, evlilik birliğinin sarsılması nedeni ile tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, aylık 1.000,00 TL iştirak nafakasına, aylık 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, 50.000,00 TL manevî tazminata, 7 adet bileziğin iadesine, evlilik içindeki mallarda katkı payı alacağının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı cevap dilekçesi ibraz etmemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davalının sinirli yapıda bir insan olduğu, karışık anksiyete ve depresif nöbet tanısıyla 2016 ve 2017 yıllarında zaman zaman tedavi gördüğü, eşine karşı baskıcı davrandığı, eşinin yaptığı yemeğe, giydiği kıyafete ve davranışlarına yönelik başkalarının yanında da aşağılayıcı sözler söylediği, davacıya kişisel ihtiyaçları için harçlık vermediği ve bu konuda davacının ailesinden yardım almak zorunda kaldığı, davacının çevresinin ortak konuta gelmesini istemediği ve bunu da misafirlerin duyacağı şekilde dile getirdiği, bu durumda erkeğin tam kusurlu olduğu, ,dinlenen tanıkların ziynetlerin akıbetleri hakkında somut bir bilgileri bulunmadığı, davacıdan duyuma dayalı beyanlarının ise soyut nitelikli olduğu, tensip tutanağı ile davacıya mal rejimine konu mal varlıklarını bildirmesi, bu mallardan hangi nedenle alacak talep edildiğini açıklaması hususunda kesin süre verilmiş olmasına rağmen davacı tarafça herhangi bir açıklama yapılmadığı ve tasfiyeye konu olabilecek bir mal varlığının bildirilmemiş olduğu, yapılan sorgulamalarda da bu nitelikte bir kayda rastlanmaması nedeniyle bu taleple ilgili olarak usule uygun açılmış bir dava bulunmadığı, talep hakkında bu nedenle karar verilmesine gerek görülmediği gerekçesi ile boşanma davasının kabulü ile evlilik birliğinin sarsılması nedeni ile tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin davacı anneye verilmesine, davalı baba ile ortak çocuk arasında yatılı biçimde kişisel ilişki tesisine, ortak çocuk için takdir olunan aylık 200,00 TL tedbir nafakasının karar tarihinden geçerli olmak üzere aylık 400,00 TL'ye yükseltilerek kararın kesinleşmesine kadar devamına, bu tarihten sonra iştirak nafakası olarak devamına, davacı için takdir olunan aylık 300,00 TL tedbir nafakasının karar tarihinden geçerli olmak üzere aylık 400,00 TL'ye yükseltilmesine ve kararın kesinleşmesine kadar devamına, bu tarihten sonra yoksulluk nafakası olarak devamına, kadın için 15.000,00 TL manevî tazminata, kadının ziynet alacağı davasının reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı erkek istinaf dilekçesinde özetle; boşanmak istemediğini, eşini ve ailesini çok sevdiğini, sağlık sorunları ve Mahkemeye tebliğ sorunları nedeniyle duruşmalara katılamadığından kendini yeterli şekilde ifade edemediğini belirterek, tebligat usulsüzlüğü, kusur belirlemesi, boşanma davasının kabulü, bütüne geldiği için velayet, kişisel ilişki, tedbir, iştirak ve yoksulluk nafakaları ile miktarları, kabul edilen manevî tazminat ve miktarı yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, davalının sinirli yapıda olduğunun karışık anksiyete ve depresif nöbet tanısıyla 2016 ve 2017 yıllarında zaman zaman tedavi gördüğünün, eşine karşı baskıcı davrandığının, eşinin yaptığı yemeğe, giydiği kıyafete ve davranışlarına yönelik başkalarının yanında da aşağılayıcı sözler söylediğinin, davacıya kişisel ihtiyaçları için harçlık vermediğinin kanıtlandığı, ancak İlk Derece Mahkemesince erkeğe, kadının çevresinin ortak konuta gelmesini istemediği ve bunu da misafirlerin duyacağı şekilde dile getirdiği şeklinde kusur yüklenmiş ise de, erkeğin bu davranışından sonra kadının, erkeğin bu davranışları nedeniyle erkeğin ailesinden yardım istediği, erkeğin, ailesinin de yardımları ile psikiyatri muayenesi olduğu, bu konuda tedavi görmeye başladığı, kadının da evliliğine bir şans daha vermek adına erkeğin tedavisinde destek olduğunun bizatihi dava dilekçesinde belirtildiği, kadının, erkeğin bu kusurlu davranışını affettiği, en azından hoşgörü ile karşılamış olduğu, bu vakıaya boşanma sebebi olarak dayanamayacağından erkeğe kusur olarak yüklenmesinin doğru olmadığı, erkeğin yasal sürede cevap dilekçesi sunmadığı, kadının boşanmayı gerektirir kusurlu bir davranışını iddia ve ispat etmediği, şu hale göre boşanmaya neden olan olaylarda sinirli yapıda olan, eşine karşı baskıcı davranan, eşinin yaptığı yemeğe, giydiği kıyafete ve davranışlarına yönelik başkalarının yanında da aşağılayıcı sözler söyleyen, davacıya kişisel ihtiyaçları için harçlık vermeyen davalı erkeğin tam kusurlu, davacı kadının kusursuz olup İlk Derece Mahkemesinin kusur tespiti gerçekleşen kusurlu davranışlar yönünden farklılık arz etmekle birlikte kusur oranı yönünden maddi gerçeğe uygun olduğu gerekçesi ile davalının kusur tespitine yönelik istinaf talebinin kısmen kabulüne, taraflara yüklenen kusur oranları değişmediğinden gerçekleşen kusurlu davranışlar yönünden İlk Derece Mahkemesinin karar gerekçesinin düzeltilmesine, erkeğin sair istinaf taleplerinin reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; eşini sevdiğini ve saygı duyduğunu, aile birliğinin bozulmasını istemediğini belirterek, kusur belirlemesi, boşanma davasının kabulü, bütüne geldiği için velâyet, kişisel ilişki, tedbir, iştirak ve yoksulluk nafakaları ile miktarları, kabul edilen manevî tazminat ve miktarı yönünden temyiz başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, davacı kadın tarafından açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte davalı erkekten kaynaklanan bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, boşanma davasının kabulüne karar verilmesinin usul ve yasaya uygun olup olmadığı, kadın yararına manevi tazminatın, tedbir ve yoksulluk nafakasının, çocuk yararına tedbir ve iştirak nafakasının yasal koşullarının oluşup oluşmadığı, nafaka ve tazminat miktarlarının hakkaniyete ve dosya kapsamına uygun olup olmadığı, velâyet düzenlemesinin çocuğun üstün yararına uygun olup olmadığı, kurulan kişisel ilişkinin yeterli olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 323 üncü ve 326 ncı maddeleri, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin ikinci fıkrası, 175 inci maddesi, 182 nci, 323 üncü, 324 üncü, 327 inci ve 329, 330 uncu maddesi, 336 ncı maddesi. Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi 3 üncü ve 12 nci maddesi. Çocuk Haklarının Kullanılmasına dair Avrupa Sözleşmesi 3 üncü ve 6 ncı maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı erkek tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

10.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.