Logo

2. Hukuk Dairesi2023/8501 E. 2024/7875 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davası kapsamında katkı payı alacağının miktarı, katkı oranının tespiti ve hesaplamada hangi tarihteki mal değerinin esas alınması gerektiği hususunda ihtilaf bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Yerel mahkemenin uyuşmazlığa ilişkin tüm delilleri topladığı, usul ve yasaya uygun davrandığı, gerekçesinde ve hükümde isabetsizlik bulunmadığı değerlendirilerek davacı erkeğin temyiz talebi reddedilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararı onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/1660 E., 2023/1787 K.

HÜKÜM/KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Kayseri 3. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2019/971 E., 2023/525 K.

Taraflar arasındaki katkı payı ve katılma alacağı davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davacı erkek vekili ve davalı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı erkek vekili ve davalı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda,

Davalı kadın vekilinin temyiz dilekçesinin incelemesinde;

Miktar veya değeri kesinlik sınırını geçmeyen davalara ilişkin nihai kararlar, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 362 nci maddesi uyarınca temyiz edilemez. Temyize konu edilen miktarın kesinlik sınırının altında kalması hâlinde anılan Kanun’un 366 ncı maddesi atfıyla aynı Kanun’un 352 nci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.

Dosya içeriğine göre, davada davalı kadın aleyhine tespit edilen (155.065,08 TL) ve hükmedilen alacak (153.333,33 TL) miktarı Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibari ile kesinlik sınırı olan 238.730,000 TL’nin altında kaldığı anlaşılmakla; davalı kadın vekilinin temyiz dilekçesinin miktardan reddine karar vermek gerekmiştir.

Davacı erkek vekilinin gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1. Davacı erkek vekili dava dilekçesinde; evlilik birliği içinde davalı adına edinilen 929 ada 18 parsel 5 ve 12 nolu bağımsız bölümler ile 27 ada 236 parsel 10 nolu bağımsız bölümün davalı adına edinilmesinde müvekkilinin çalışarak katkısının olduğunu, 929 ada 18 parsel 5 ve 12 nolu bağımsız bölümlerin için kooperatif ödemelerinin müvekkili tarafından yapıldığını, 27 ada 236 parsel 10 nolu bağımsız bölümün edinilmesi için çekilen kredi ödemelerinin de müvekkilli tarafından yapıldığını, davalının taşınmazları kiraya vererek kira geliri elde ettiğini belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik taşınmazlar yönünden 10.000,00 TL katkı payı alacağının, kira geliri yönünden de 2.000,00 TL katılma alacağının faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.

2. Davacı erkek vekili 21.02.2023 tarihli dilekçesinde; bilirkişi raporu doğrultusunda talep miktarını yükselterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 153.333,33 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte tahsilini talep etmiş, eksik harcını tamamlamıştır.

3. Davacı erkek vekili 06.03.2023 tarihli dilekçesinde de; taşınmazların güncel değerine göre alacağın 686.666,66 TL olduğunu belirterek, 686,666,66 TL'nin kabulüne karar verilmesini talep etmiş, eksik harcını yatırmamıştır.

II. CEVAP

Davalı kadın vekili cevap dilekçesinde; davacının 1986 yılında yurt dışında çalışmaya başladığını, çalışma yılı itibariyle adına kredi çıkmasının söz konusu olmadığını, 27 ada 236 parsel 10 nolu bağımsız bölümün için çekilen kredinin müvekkili adına olduğunu ve ödemeleri müvekkilinin yaptığını; davacının 1989 yılında babasının evini yaptırmak için kredi çektiğini, kredi için müvekkilin kefil olmasını istediğini ancak müvekkilin bunu istemeyince darp edildiğini; 929 ada 18 parsel 12 nolu bağımsız bölüm için müvekkilin kooperatife girdiğini, ödemelerin müvekkili tarafından yapıldığını, ferdileşme için gerekli bedelin müvekkili tarafından kredi çekilerek ödendiğini, borcun tamamının müvekkil tarafından ödendiğini; 929 ada 18 parsel 5 nolu bağımsız bölümün taraflarla bir ilgisi olmadığını, davacının babasının kooperatif üye olduğunu, davacının babasının kredi çekmek suretiyle bu taşınmazı aldığını, söz konusu taşınmazı davacının babasının kendi rızasıyla tarafların ortak çocuğu olan torununa devrettiğini, bu taşınmazla ilgili ortada muvazalı bir işlem olmadığını, müvekkilinin evlilik boyunca çalıştığını, boş zamanlarında da evde toka yaparak sattığını, davacının taşınmazların edinilmesine katkısının olmadığını, müvekkilinin taşınmazlardan kira geliri elde etmediğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; 929 ada 18 parsel 12 nolu bağımsız bölümün ilk tahsis işleminin 24.03.1999 tarihinde davalı adına yapıldığı, bu taşınmaz yönünden kooperatife üyelik tarihlerinin ise 1993 yılı olduğu, 27 ada 236 parsel 10 nolu bağımsız bölümün ise 14.10.1987 tarihinde davalı adına tescil edildiği ve işbu taşınmazın tüm borçlarının da 06.08.1991 tarihinde ödendiği; tarafların evliliklerinin başından beri çalıştıkları dosya kapsamında sunulan delil, belgeler ve tanık beyanları ile sabit olduğu, işbu taşınmazların dava tarihindeki sürüm değerlerine oranlanması neticesinde işbu taşınmazlar yönünden davacının katkı payı alacağının 104.500,38 TL olduğu; 929 ada 18 parsel 5 nolu bağımsız bölümün ilk tahsis işleminin 24.03.1999 tarihinde dava dışı ... A. adına yapıldığı, sonradan satış sebebine bağlı olarak 02.08.2001 tarihinde tarafların ortak çocuğu ... A. adına tescil edildiği, 01.07.2019 tarihinde ... A.'ya devrinin yapıldığı ve bu devirden üç gün sonra yani mal rejimi sona erdikten sonra 04.07.2019 tarihinde de davalı adına tescil edildiği, dinlenen tanık beyanlarından da anlaşılacağı üzere tarafların aynı kooperatiften 1993 yılında iki bağımsız bölüm için iki ayrı üyelik edindikleri ancak kooperatifin izin vermemesi nedeniyle üyeliklerden birinin önce davacının kardeşinin adına yapıldığı, sonra da babasına devredildiği, resmi kayıtlarla da bunun doğruladığı, işbu taşınmaz için yapılan tüm ödemelerin aile bütçesinden karşılandığı, sonraki süreçte para karşılığı olmaksızın yapılan devirlerle taşınmazın son aşamada davalı adına tescil edildiği, önceki dönemde taşınmazın taraflar adına tescil edilmemiş olsa da taşınmazın ödemelerinin taraflarca yapılması ve davacının da evlilik süresince çalışması karşılığında taşınmazda katkı payı olduğu, işbu taşınmazın dava tarihindeki sürüm değerlerine oranlanması neticesinde işbu taşınmaz yönünden de davacının katkı payı alacağının 50.564,70 TL olduğu; kira gelirlerinin tasfiye anında davalının mal varlığının aktifinde bulunduğunun ispatlanamadığı, taleple bağlı kalınarak karar verildiği gerekçesiyle, davanın kabulü ile; taleple bağlı kalınarak toplam 153.333,33 TL katkı payı alacağının 10.000,00 TL'si için dava, kalan kısmı için ise ıslah tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı erkek vekili ve davalı kadın vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1. Davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde; bilirkişi raporunun hatalı olduğunu, müvekkilinin davacıya göre az gelir elde ettiğinin kabulünün hatalı olduğunu, davacının sigorta kayıtlarının davalının sigorta priminin 1/3'ü kadar az olduğunu, eşit katkı tespitinin hatalı olduğunu, 929 ada 18 parsel 5 nolu bağımsız bölümün müvekkilinin kişisel malı olduğunu, boşanma dava tarihinden sonra müvekkili adına tescil edildiğini, taşınmazların ortak çocukların geleceğine yatırım olması amacıyla sadece müvekkilinin katkı ve özverili çabaları ile alındığını belirterek istinaf yoluna başvurmuştur.

2. Davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde; müvekkilinin katkı payının az hesaplandığını, davalının Almanya'daki gelirini ispatlayamadığını, davalının gelirinin fazla belirlendiğini, davalının 1983, 1987, 1990 yıllarında doğum yaptığını ve bu dönemlerde çalışmasının imkansız olduğunu, hesaplamada bu sürelerin düşülmesi gerektiğini, katkı payı alacağının hesaplanmasında taşınmazların güncel değerinin göz önüne alınmadığını, katkı payı alacağının 686.666,66 TL olması gerektiğini belirterek istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; İlk Derece Mahkemesince davanın esasıyla ilgili hükme etki edecek tüm delillerin toplanıp değerlendirildiği, usulü işlemlerin kanuna uygun olarak yerine getirildiği, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, verilen kararda herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle, başvuruların ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı kadın vekili ve davacı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde; müvekkilinin katkı payının az hesaplandığını, davalının Almanya'daki gelirini ispatlayamadığını, davalının gelirinin fazla belirlendiğini, davalının 1983, 1987, 1990 yıllarında doğum yaptığını ve bu dönemlerde çalışmasının imkansız olduğunu, hesaplamada bu sürelerin düşülmesi gerektiğini, katkı payı alacağının hesaplanmasında taşınmazların güncel değerinin göz önüne alınmadığını, katkı payı alacağının 686.666,66 TL olması gerektiğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

2. Davalı kadın vekili temyiz dilekçesinde; bilirkişi raporunun hatalı olduğunu, müvekkilinin davacıya göre az gelir elde ettiğinin kabulünün hatalı olduğunu, davacının sigorta kayıtlarının davalının sigorta priminin 1/3'ü kadar az olduğunu, eşit katkı tespitinin hatalı olduğunu, 929 ada 18 parsel 5 nolu bağımsız bölümün müvekkilinin kişisel malı olduğunu, boşanma dava tarihinden sonra müvekkili adına tescil edildiğini, taşınmazların ortak çocukların geleceğine yatırım olması amacıyla sadece müvekkilinin katkı ve özverili çabaları ile alındığını belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, katkının ispatı, katkı payı oranı, katkı payı alacağının hesaplanmasında tasfiye konusu malın hangi tarihteki değerinin esas alınması gerektiği noktasında toplanmaktadır. Dava, katkı payı alacağı istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Kanun'un 26 ncı maddesi, 33 üncü maddesi, 190 ıncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 4 üncü maddesi, 6 ncı maddesi, 179 uncu maddesi, 202 nci maddesi; 4722 sayılı Türk Medenî Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun'un 10 uncu maddesi; 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi'nin 152 nci maddesi, 153 üncü maddesi, 170 inci maddesi, 186 ncı maddesinin birinci fıkrası, 189 uncu maddesi, 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 146 ncı maddesi, 544 üncü maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 ve devamı maddeleri, 646 ncı maddesi.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı erkek vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Davalı kadın vekilinin temyiz dilekçesinin miktardan REDDİNE,

2. Davacı erkek vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde; temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden davacıya yükletilmesine,

Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davalıya iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

24.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.