"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/975 E., 2023/1181 K.
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 9. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2020/365 E., 2022/11 K.
Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir. Kararın davacı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile hükmün kaldırılmasına, dosyanın yeniden karar verilmek üzere İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Gönderme kararı sonrasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların 2017 yılında evlendiklerini, ortak çocuklarının bulunmadığını, müvekkilinin ilk evliliğinden üç çocuğunun olduğunu, davalının ise ilk evliliğinden iki çocuğunun olduğunu, müvekkilinin Kore Gazisi olup, bakım ve tedavisinin yürütülmesinde kendisine yardımcı olacak, kişisel bakımını üstlenecek bir kişinin varlığına ihtiyaç duyduğunu, müvekkilinin 2008 senesinde ortak bir tanıdıkları vasıtası ile davalının kendisine ölene kadar bakması karşılığında sahibi olduğu taşınmaz üzerinde davalı lehine intifa hakkı tesis etmeyi kabul ettiğini, davalının ise müvekkilinin tüm temizlik, tedavi ve bakım ihtiyaçlarını görmeyi müvekkilinin kişisel bakımını üstlenmeyi kabul ve taahhüt ettiğini, tarafların anlaşmalarının akabinde müvekkilinin maliki olduğu ve yaşamını sürdürdüğü, Ankara ili, Keçiören ilçesi, ... Mah. 11010 ada 6 parselde kayıtlı taşınmaz üzerinde davalı yan lehine intifa hakkı tesis edildiğini, bunun ardından tarafların söz konusu taşınmazda dini nikahlı olarak bir arada yaşamaya başladıklarını, müvekkiline hacca gitme hakkı tanınması üzerine davalının da hacca gitmeyi istemesi nedeniyle hacca gidebilmesini teminen 20.03.2017 tarihinde resmi nikah kıydıklarını, çiftin bir arada yaşamaya başladığı 2008 yılından bu yana davalının, gerek müvekkilinin kişisel bakımı hususunda gerekse evlilik birliğinin getirdiği yükümlülükler bakımından üzerine düşen hiçbir sorumluluğu yerine getirmediğini, kusurlu eylem ve davranışlarıyla ortak yaşamının devamının müvekkili bakımından imkansız hale gelmesine sebebiyet verdiğini, davalının kendi çocukları ile aralarında mevcut hukuki ihtilaflar/icra takipleri nedeniyle müvekkilinin evine haciz işlemleri tesis edildiğini, müvekkilinin kendisine ait 06 ETY 27 plaka sayılı aracını satmak ve kendi kızı Asuman'dan bir miktar para almak suretiyle davalının borçlarını ödemek zorunda kaldığını, davalı tarafından 50.000,00 TL'yi aşkın maddî zarara uğratıldığını, davalının müvekkilinin ilk evliliğinden olan çocuklarının ve akrabalarının eve gelip gitmesine, müvekkilini ziyaret etmesine izin vermediğini, müvekkilinin kendi ailesi ile görüşmesine karşı çıktığını, davalının komşuları ve müvekkilinin akraba çevresi ile de sık sık tartışma yaşadığını, müvekkiline hakaret ve tehditlerinin, aşağılamalarının bulunduğunu, 2010 yılında yaşanan tartışma sonrasında davalının müvekkilini evden kovduğunu, müvekkilinin ailesinden para istediğini, müvekkilinin rızası olmaksızın banka hesabından para çektiğini, müvekkilinin 2012 yılında bir cenaze törenine giderken kalp krizi geçirdiğini, akabinde de Bypass ameliyatı geçirdiğini, bir müddet hastanede yatarak tedavi gördüğünü, müvekkilinin rahatsızlığı döneminde davalının müvekkilinin sağlık durumu ile hiçbir şekilde ilgilenmediğini, hastaneye gitmediğini ve müvekkilinin durumunu dahi sormak için aramadığını, ortak hanedeki yükümlülüklerini yerine getirmeyerek belediyelerin düzenlediği şehir dışı seyahatlerine ve kurslara katılmayı tercih ettiğini, müvekkilinin ekim ayından bu yana 3 ayı aşkın bir süredir davalı ile aynı evde iki yabancı gibi yaşadıklarını, davalının günün büyük çoğunluğunda eve dahi uğramadığını, kendisini hiçbir şekilde arayıp sormadığını, bilinçli bir biçimde yok saydığını, 3 öğün yanlız başına yemek yemek zorunda kaldığını, 2010 yılında davalı tarafından yatak odalarının ayrıldığını, 20.03.2017 tarihinden sonra taraflar arasında gerçek bir evlilik birliğinin tesis edilemediğini, evlilik birliğinin fiilen sona erdiğini belirterek, tarafların boşanmalarına karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının çocuklarının mal varlığına yeni ortak çıkmasını istemedikleri için başından beri bu evliliğe karşı çıktıklarını, ancak babalarının bakımını üstlenmekten kaçındıklarını, bu nedenle resmi nikah olmaksızın sadece dini nikahla bir arada yaşama ları için baskı yaptıklarını, bu yöntemle davacının çocuklarının hem babalarının bakımını üstlenmekten hem bakıcı tutma gibi mali külfetlerden kurtulduklarını, hem de müvekkilinin miras ortağı olmasını engellediklerini, 10 yıl kadar dini nikahlı olarak bir arada geçirdiklerini, davacının iddia ettiği gibi hacdan dönüldüğünde sonlandırılmak üzere kurulmuş muvazaalı bir evlilik olmadığını, tarafların 10 yıl beraber yaşadığını, müvekkilinin çocuklarının baskısı sebebiyle resmi nikah yapamadığını, çocuklara haber vermeden nikah işlemlerini gerçekleştirdiğini, davacının çocuklarının bir çok kez müvekkilinin bilgisi dışında babalarını alarak bankalardan kredi çektirdiğini, müvekkilinin davacının kendisinden habersiz çektiği kredilerden üstlendiği borçlardan ötürü zarar görmemek adına müvekkiliyle beraber oturdukları eve aile konutu şerhi koydurmuş olmasının kusur olarak nitelendirildiğini, müvekkilinin tüm sorumluluklarını yerine getirdiğini, eşinin tüm bakımını maddî ve manevî olarak üstlendiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
A. İlk Derece Mahkemesinin Birinci Kararı
İlk Derece Mahkemesinin 28.05.2019 tarihli ve 2018/212 esas, 2019/516 karar sayılı ilamı ile taraflar arasında davacının dava dilekçesinde iddia ettiği gibi şiddetli geçimsizlik bulunduğunu ispatlayamadığı, Mahkemenin dayanılan geçimsizlik sebebi ile bağlı olduğu, taraflar arasında evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına, ortak hayatın çekilmez bir hal almasına neden olacak, herhangi bir geçimsizliğin bulunduğunun tanık beyanları ile kanıtlanamadığı, tanıkların birlikte oldukları ortamlarda tarafların birbirlerine karşı herhangi bir olumsuz söz ya da davranışları bulunduğuna ilişkin beyanlarının olmadığı gerekçesiyle davacının İspatlanamayan davasının reddine karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesinin Gönderme Kararı
1.İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı erkek vekili istinaf yoluna başvurmuştur.
2.Bölge Adliye Mahkemesinin 29.06.2020 tarih ve 2019/2600 Esas, 2020/776 Karar sayılı kararı ile; davacının delil listesinde bildirdiği diğer delilleri de toplanarak tüm deliller birlikte değerlendirilip hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, davacı yanın iddiasını kanıtlama hakkının kısıtlanması sonucunu doğuracak şekilde tanıkları dinlenilmeden, davacının esaslı delilleri toplanmadan eksik incelemeyle karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesi ile sair istinaf talepleri incelenmeksizin kararın kaldırılarak dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
C. İlk Derece Mahkemesinin Son Kararı
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile tarafların on yıla yakın bir süre evli gibi birlikte yaşadıkları, 2017 yılında birlikte hac vazifelerini yerine getirmek için resmi nikah yaptıkları ve birlikte hacca gittikleri, davacının çocuklarının resmi nikah işlemini duymasını istemediğini beyan ettiği, tarafların resmi nikah öncesindeki yaşam tarzları ile resmi nikah yapılmasından sonraki yaşam tarzları arasında bir farklılık olmadığı, davalı kadının resmi nikah kıyılmasından önce de sosyal bir insan olduğu, değişik aktivitelere katıldığı, davacının bunu sorun olarak gündeme getirmediği ve davalı ile resmi nikah yaparak birlikte hacca gittiği, davacının rahatsızlığı döneminde davalı kadının eşi ile ilgilenmediği iddiasının da ispatlanamadığı, davacının ilk evliliğinden olan çocuklarının babalarının yanında bulunması ve davalı kadına yönelik tepkilerinden dolayı davalı kadının eşi ile ilgilenmesine müsaade edilmediği, bir kısım tanık beyanlarında belirtilen olayların resmi nikah tarihinden öncesine ait olup, geçimsizlik sebebi olarak kabulünün mümkün olmadığı, davacının bu davranışları hoşgörü ile karşıladığı ve davalı ile evlendiği, davacının nikahsız birliktelik yaşandığı dönemde de resmi nikah ile evlenmek istemesine rağmen davalı kadının eski eşinden aldığı maaşın kesilmemesi için bu teklifi kabul etmediği bu durum karşısında davalı kadının davacının malvarlığı için evlendiği, ve eşini ekonomik yönden kullanmak istediği iddiasının da kabulünün mümkün görülmediği, hacca giderken eşinin bilgisi dahilinde arkadaşından borç aldığı ve davacının bu durumu bilmesine rağmen sonrasında borç alınan parayı ödememesi üzerine davalının dava yolu ile paranın alınmasını söylemesinin de davalıdan kaynaklı geçimsizlik olarak kabulünün mümkün olmadığı gibi davalının borçlarını ödemek zorunda kaldığının da ispatlanamadığı, davacının davalı ile resmi nikah yaptıktan sonra ilk eşinden olan çocuklarının bu durumu kabullenmemesinden kaynaklı davalı ile davacının çocukları arasında sorunlar yaşandığı, taraflar arasında evlilik birliğinin temelinden sarsılma sına, ortak hayatın çekilmez bir hal almasına neden olacak, herhangi bir geçimsizliğin bulunduğunun tanık beyanları ile kanıtlanamadığı, tanıkların birlikte oldukları ortamlarda tarafların birbirlerine karşı herhangi bir olumsuz söz ya da davranışları olduğuna ilişkin beyanlarının olmadığının anlaşıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı erkek vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; evlilik birliği ile ortak yaşamın davalının eylemleri nedeniyle bir arada yaşamayı imkansız kılacak şekilde temelinden sarsıldığının ispat edildiğini, mahkemenin aksi yönde değerlendirilmesinin haksız ve gerçek duruma aykırı olduğunu bildirerek mahkemenin davanın reddine dair kararın kaldırılmasına ve taleplerinin doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmesi istemi ile istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dinlenen davacı tanıklarından Orhan ile davalı arasında ceza davası nedeni ile husumet bulunduğu, tanık Asuman'ın beyanlarının bir kısmının davacıdan duyum olduğu ve resmi nikahtan önce de bir iki kez davalının kendilerine "alın götürün, babanız ile siz ilgilenin" şeklinde sözler söylediği şeklindeki beyanı ile dinlenen diğer davacı tanıklarının sözlerinin bir kısmının temelinden sarsılma durumunu kabule elverişli olmayan beyanlar olduğu, bir kısmının ise, sebep ve saiki açıklanmayan ve inandırıcı olmaktan uzak izahlardan ibaret olduğu, bir kısım olayların ise evlilik öncesi mi sonrasına mı ilişkin olduğu şeklinde açıklık içermediği gözetildiğinde, davanın reddine ilişkin İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğu, delil değerlendirmesi ve gerekçede isabetsizlik bulunmadığı, kararın usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki talepleri tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, evlilik birliğinin ortak hayatın devamı taraflardan beklenmeyecek ölçüde temelinden sarsılıp sarsılmadığı, sarsılmış ise kusurunun kimden kaynaklandığı, davalının boşanmaya sebebiyet verecek kusurlu bir davranışının ispatlanıp ispatlanmadığı, boşanma davasının kabulü koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası.
3. Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı erkek vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
03.07.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.