"İçtihat Metni"
...
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 42. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/1226 E., 2023/1325 K.
...
KARAR : Kısmen kabul
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen boşanma davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının kadının suç işleme nedenine dayalı boşanma davası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekirken bu sebebe dayalı davasının reddedilmesinin doğru olmadığı, kadın yararına hükmedilen maddî ve manevî tazminat miktarının az olduğu ve boşanma sebebiyle yoksulluğa düşmeyen kadının yoksulluk nafakası talebinin kabul edilmesinin usul ve kanuna aykırı olduğu gerekçesiyle bozulmasına ve bozmanın kapsamı dışında kalan temyize konu yönlerin onanmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; kadının suç işleme sebebine dayalı davası ve tazminatların miktarına ve erkeğin de yoksulluk nafakasına ilişkin istinaf itirazlarının kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının ilgili hükümlerinin kaldırılarak kadının suç işleme sebebine dayalı boşanma talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına, kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine ve kadın yararına kesinleşme tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte 600.000,00 TL maddî, 500.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1.Davacı kadın vekili asıl dava dilekçesinde özetle; erkeğin zina yaptığını iddia ederek tarafların zina sebebiyle boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, çocuk yararına aylık 5.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 30.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile yasal faizi ile birlikte 5.000.000,00 maddî, 5.000.000,00 TL manevî tazminata ve nafakaların her yıl TÜFE oranının beş puan üzerinden artırılmasına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
2.Davacı kadın vekili birleşen dava dilekçesinde özetle; erkeğin kadının imzasını taklit ederek bankacılık işlemleri yaptığını ve bu konuda suç duyurusunda bulunulduğunu ve fiziksel, psikolojik ve ekonomik şiddet uyguladığını iddia ederek; tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 162 nci, 163 üncü ve 166 ncı maddeleri gereği boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, çocuk yararına aylık 15.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 30.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile yasal faizi ile birlikte 5.000.000,00 maddî, 5.000.000,00 TL manevî tazminata ve nafakaların her yıl TÜFE oranının beş puan üzerinde artırılmasına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
1.Davalı erkek vekili asıl davada sunduğu cevap dilekçesinde özetle; asıl dava dilekçesinde dayanılan vakıaların gerçeği yansıtmadığını, kadının vakıaları affettiğini ve kadının kusurlu davranışları olduğunu iddia ederek; tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle boşanmalarına ve kadının fer'î taleplerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davalı erkek vekili birleşen davada sunduğu cevap dilekçesinde özetle; birleşen dava dilekçesinde dayanılan vakaların gerçeği yansıtmadığını ve kadının kusurlu davranışları olduğunu iddia ederek tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle boşanmalarına ve kadının fer'î taleplerinin reddine karar verilmesi talep edilmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 06.02.2020 tarihli ve 2017/892 Esas, 2020/115 Karar sayılı kararı ile; asıl dava yönünden yapılan incelemede ortak çocuk İrem'in babasının telefonunda bir kadının öpücük atarken çekilmiş fotoğraflarını ve duygusal yazışmaları gördüğü, gördüklerini annesine anlattığı ve erkeğin mesajlardaki kadın ile aralarında duygusal bir ilişkinin olmadığını ve para karşılığı olan bir ilişki olduğunu söylediği, delil olarak sunulan mesajların erkek tarafından açıkça inkâr edilmediği, tarafların 22.07.2017-24.07.2017 tarihleri, 18.08.2017-20.08.2017 tarihleri ve 29.07.2017-04.09.2017 tarihleri arasında otelde aynı odada konakladıkları, kadının 04.09.2017 tarihinden önceki olayları affetmiş sayılacağı bu tarihten sonra zina eyleminin devam ettiği iddiasının da bulunmadığı anlaşıldığından kadının zina hukuki sebebine dayalı asıl davasının reddine; kadının birleşen davası yönünden yapılan incelemede ise erkeğin kadına fiziksel şiddet uyguladığı, kadının telefonuna zarar verdiği, bankada eşinin imzasını taklit etmek suretiyle işlem yaptığı, böylelikle boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu gerekçesiyle davanın 4721 sayılı Kanun'un 166 ıncı maddesinin birinci fıkrası hükmü uyarınca kabulü ile tarafların boşanmalarına, her ne kadar kadın tarafından aynı kanunun 162 nci ve 163 üncü maddeleri hükümleri gereği de tarafların boşanmalarına karar verilmesi talep edilmişse bu nedene dayalı davalar ispatlanamadığından davaların reddine; ortak çocuk İrem'in ergin olduğu anlaşıldığından velâyet ve iştirak nafakası talepleri ile ilgili karar verilmesine yer olmadığına, çocuk yararına ergin olduğu tarihe kadar aylık 500,00 TL tedbir nafakasına, kadının boşanmakla yoksulluğa düşeceği anlaşıldığından kadın yararına aylık 750,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu ve kusurlu davranışlarının kadının kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğu, tarafların evli kaldıkları süre, ekonomik ve sosyal durumları, kadının mevcut ve beklenen menfaatleri dikkate alınarak kadın yararına 40.000,00 TL maddî ve 30.000,00 TL manevî tazminata, asıl dava yönünden davalı erkek yararına, birleşen dava yönünden davacı kadın yararına yargılama giderleri ve vekâlet ücretine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı kadın vekili 4721 sayılı Kanun'un 161 nci, 162 nci, 163 üncü ve 166 ncı maddelerinde yer alan tüm taleplerinin kabul edilmesi gerektiği, aynı Kanun'nun 161 nci, 162 nci ve 163 üncü maddeleri uyarınca verilen ret kararının hatalı olduğu ve tazminatların ve nafakaların miktarları; davalı erkek vekili kusur belirlemesi, tazminatlar, nafakalar ve yargılama gideri vekâlet ücreti yönlerinden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 04.04.2022 tarihli ve 2020/2369 Esas, 2022/495 Karar sayılı kararıyla; İlk Derece Mahkemesince her ne kadar tarafların 29.08.2017- 04.09.2018, 18.08.2017- 20.08.2017 ve 22.07.2017- 24.07.2017 tarihleri arasında aynı otel odasında kaldıkları ve kadının zina eylemini affettiği belirtilmişse de tanıkların tarafların belirtilen tarihlerde aynı odada konaklamadıklarını beyan ettikleri, kadının zina eylemi nedeniyle erkeği affettiği yönündeki gerekçenin hatalı olduğu, ortak çocuk İrem'in yaşı, ihtiyaçları, tarafların ekonomik ve sosyal durumu dikkate alınarak İrem yararına hükmedilen tedbir nafakası miktarının az olduğu, kusur durumu, tarafların ekonomik ve sosyal durumları dikkate alındığından kadın yararına takdir edilen nafakaların ve tazminatların miktarlarının az olduğu, kadının nafaka artış oranı ve tazminatlara faiz uygulanması talebi bulunduğu, bu talepler ile ilgili olumlu veya olumsuz karar verilmemesinin hatalı olduğu ve sair yönlerden kararın usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesiyle; kadın vekilinin asıl davanın reddi, nafakalar ve tazminatlara yönelik istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının asıl davanın reddi, nafakalar ve tazminatlara ilişkin hükümlerinin kaldırılmasına, yerine yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle asıl davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 161 inci maddesi gereği boşanmalarına, ortak çocuk yararına ergin olduğu tarihe kadar aylık 5.000,00 TL tedbir nafakasına, kadın yararına aylık 4.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, yoksulluk nafakasının her takvim yılı başında TÜİK tarafından açıklanan ÜFE oranında artırılmasına, kadın yararına yasal faizi ile birlikte 400.000,00 TL maddî ve 300.000,00 TL manevî tazminata, erkek vekilinin tüm, kadın vekilinin ise sair istinaf itirazlarının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1.Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı kadın vekili 4721 sayılı Kanun'un 162 nci ve 163 üncü maddelerine dayanarak açılan davanın reddi, tazminatların ve nafakaların miktarları ve davalı erkek vekili asıl davanın kabulü, kusur belirlemesi, tazminatlar, nafakalar, yargılama gideri ve vekâlet ücreti yönlerinden temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairenin 09.05.2023 tarihli kararı ile; erkeğin Bölge Adliye Mahkemesi tarafından kabul edilen ve gerçekleşen kusurlu davranışları yanında, ceza dosyası ve banka kayıtlarına göre iki kez kadının imzasını taklit ederek kadın adına bankada işlem yapması sebebiyle erkek hakkında özel belgede sahtecilik suçundan ceza davası açıldığı, eylemin ceza davasında alınan bilirkişi raporu uyarınca da sabit görüldüğü, özel belgede sahtecilik suçunun yüz kızartıcı suçlar arasında sayıldığı dikkate alındığında kadının davasının 4721 sayılı Kanun'un 163 maddesi gereğince de kabulüne karar verilmesi gerekirken reddine karar verilmesi usul ve kanuna aykırı ise de, boşanma kararı temyiz kapsamı dışında bırakılmak suretiyle kesinleştiğinden, kadının bu yöndeki boşanma talebinin konusuz hale gelmesi nedeni ile Bölge Adliye Mahkemesince konusuz kalan suç işleme hukuki sebebine dayalı boşanma davası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmek üzere hükmün bozulması gerektiği; tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında kadın yararına takdir edilen maddî ve manevî tazminat miktarının az olduğu ve bir adet yazlığı, üç adet evi ve bir adet çayır nitelikli taşınmazı bulunan kadının boşanmakla yoksulluğa düşmeyeceği, yoksulluk nafakası talebinin reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle; Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına ve bozmanın kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerin onanmasına karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; kadının suç işleme sebebine dayalı davası ve tazminatların miktarına, erkeğin de yoksulluk nafakasına ilişkin istinaf itirazlarının kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının ilgili hükümlerinin kaldırılarak kadının suç işleme sebebine dayalı boşanma talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına, kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine ve kadın yararına kesinleşme tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte 600.000,00 TL maddî, 500.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; kadın yararına hükmedilen tazminatların miktarı ve reddedilen yoksulluk nafakası yönlerinden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; bozmanın kapsamı dışında kalarak kesinleşen hususlar ve kadın yararına hükmedilen tazminatların miktarı yönlerinden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kadın yararına hükmedilen tazminatların miktarının hakkaniyete uygun olup olmadığı ve kadının yoksulluk nafakası talebinin reddinin usul ve kanuna uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü ve 6 ncı maddesi, 174 üncü ve 175 inci maddeleri. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Temyizen incelenen Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmanın kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinin artık mümkün olmadığı gibi bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak oluşturan yönlerin de yeniden incelenmesinin hukuken mümkün olmadığı anlaşılmakla; davalı erkek vekilinin tüm, davacı kadın vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazları kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
2.Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında kadın yararına takdir edilen maddî ve manevî tazminat az olup, bozma ilâmının amacına uygun bulunmamıştır. 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile 6098 sayılı Kanun'un 50 nci ve 51 inci maddesi hükümleri dikkate alınarak daha uygun miktarda maddî ve manevî tazminat takdiri gerekir. Bu yönler gözetilmeden hüküm tesisi doğru bulunmamış, bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının kadın yararına hükmedilen maddî ve manevî tazminatın miktarı yönünden BOZULMASINA,
2.Davalı erkek vekilinin tüm, davacı kadın vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde temyiz eden Filiz'e iadesine,
Aşağıda yazılı temyiz karar harcının temyiz eden Onur'a yükletilmesine,
Dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
07.12.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
...
...