Logo

2. Hukuk Dairesi2023/8713 E. 2024/6097 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı erkeğin ölümü üzerine mirasçıları tarafından devam ettirilen boşanma davasında, sağ kalan eşin boşanmaya sebebiyet verecek kusurlu davranışının olup olmadığı.

Gerekçe ve Sonuç: Yerel mahkemelerin, toplanan deliller ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları kapsamında, davalı kadının boşanmaya sebebiyet verecek kusurlu bir davranışının ispatlanamadığı yönündeki kararlarında bir isabetsizlik bulunmadığı gözetilerek, temyiz isteminin reddine ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ: Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 28. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/930 E., 2023/1163 K.

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ: Ankara 1. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2018/1999 E., 2022/72 K.

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince konusuz kalan boşanma davası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, davalı kadının kusurlu olmadığının tespitine karar verilmiştir.

Kararın davacı-davalı erkek mirasçıları vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı-karşı davalı erkek mirasçıları vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı-karşı davalı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; davalı- karşı davacının nikahtan sonra evde en fazla iki-üç ay kadar ikamet ettiğini, evlenmelerinden 10-15 gün sonrasında, davalı-karşı davacının kuzenlerinin yanına İzmir'e gitmek istediğini söylediğini, davalı-karşı davacının evde kalmak istemediğini ve sürekli şehir dışına gitmek istediğini, müvekkilinin de bu gezmelerine karşı çıkmadığını, kendisini istediği yerlere biletini alıp gönderdiğini, birlikte yalnızca Avusturya'ya müvekkilinin oğlunun yanına gittiklerini, pasaportunu müvekkilinin aldığını ve işlemlerini yeşil pasaport olarak yaptığını, davalı-karşı davacının 25.03.2016 tarihinde evi terk ettiğini, 8 aylık evlilik süreci içerisinde yalnızca iki-üç ay kadar aynı evde yaşadıklarını, tarafların aynı odada kalmadıklarını, davalı-karşı davacının evlenmenin kendisine yüklediği görevleri yerine getirmediğini, müvekkilinin eşine eve dön ihtarı çektiğini, müvekkilinin, davalı-karşı davacı ile birçok kez iletişime geçmeye çalıştığını, müvekkilinin, yasal olarak evli bulunduğu kişinin nerede ve kiminle yaşadığını bilmediğini, telefonda müvekkiline ilk başta eve döneceğini söyleyen davalı-karşı davacının, sonradan müvekkilinin telefonuna bakmamaya, telefonu açtığında ise "bir daha beni arama", "boşanmayacağım", "evi üzerime yaparsan boşanırım" gibi sözler söylediğini, müvekkili ve çocuklarına hakaret ettiğini, müvekkilinin kendisine "madem evi terk eden sensin, madem ben senin için çok kötü bir adamım, neden boşanma davası açmıyorsun?" demesi üzerine, davalı-karşı davacının "öldüğünde maaşını ve evini alacağım, niye boşanayım." dediğini, 8 aylık fiili evlilik süreci içerisinde müvekkilinin, davalı-karşı davacının tüm isteklerini yerine getirdiğini belirterek tarafların boşanmalarına, müvekkili lehine yasal faizi ile birlikte 100.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı-karşı davacı kadın vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; taraflar evlendikten kısa bir süre sonra kavgalar ve tartışmaların baş gösterdiğini, bu kavgalar ve tartışmaların davacı-karşı davalının kusurlu eylemleri sonucu günden güne artarak devam ettiğini, davacı-karşı davalının sürekli olarak küçük problemleri büyüterek tartışma haline getirdiğini, müvekkilinin, davacı-karşı davalının çocukları tarafından da sürekli hakaretlere maruz kaldığını, dava dilekçesinden de anlaşılacağı üzere, davacı-karşı davalının evlilik birliği içerisinde sürekli müvekkiline hakaret ettiğini ve bu sebeple müvekkilinin yapmış olduğu şikayet neticesinde davacı-karşı davalının yargılandığını, ancak yargılama sırasında müvekkili adliyeye sürekli gitmekten rahatsız olduğu için şikayetten vazgeçtiğini belirterek asıl davanın reddine, karşı davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına, müvekkili lehine aylık 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile yasal faizi ile birlikte 100.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; "davacı-karşı davalı yanın ileri sürdüğü boşanma vakıalarına dayanak iddiaların üzerine davalıya eve dön çağrısında bulunduğu, bu sebeple ihtar tarihinden önceki kusurlu davranışlarını affettiği, en azından hoşgörüyle karşıladığının kabulü gerektiği, bu tarihten sonra da kadının kusurlu olduğuna yönelik herhangi bir olgunun ispatlanamadığı, tanık beyanlarının da terk ihtarından önceki olaylara delalet ettiğinin anlaşıldığı, bu sebeplerle kadının kusurunun ispat edilemediği; karşı dava yönünden ise tanık ...'nin de 04.11.2021 tarihli beyanında davacının tabaktaki kemiği alarak davalının önüne attığı, "kağıt toplayıcısınız" dediği ancak yaşanan olaylardan sonra tarafların birlikte yaşamaya devam ettiklerini beyan ettikleri ancak daha sonra davacı müteveffanın davalı karşı davacıya kötü davranışlarının devam ettiği, davalının da bu duruma dayanamayarak evden ayrılıp önce arkadaşı ....'nin yanına gittiği, daha sonra da İzmir Aliağa'da düzen kurup Aliağa Rafinerisinde iş bulup çalışmaya başladığı, davacının kendisini gelip almasını beklediği ve davacının da davalının yanına geleceğini söylediği halde çocuklarının telkiniyle gitmediği, boşanma davası açtığı, kadının arkadaşlarının telkiniyle evine geri döndüğünde de davacının evin kilidini değiştirmiş olduğu anlaşılmakla her iki boşanma davasının birlikte incelemesi neticesinde evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında davacı müteveffanın daha ağır kusuru olduğu, davalı-karşı davacının bir kusurunun ispat edilemediği; davacı tarafın açtığı ve karşı davacı tarafın açtığı her iki davanın da davacı-davalı erkeğin 23.09.2020 tarihinde vefatı nedeniyle dava konusuz kalmış olması sebebiyle karar tesisine yer olmadığına, davalı- karşı davacı kadının boşanmaya sebebiyet verecek derecede kusurlu olmadığının tespitine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı-karşı davalı erkek mirasçıları vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1. Davacı-karşı davalı mirasçısı ... vekili istinaf dilekçesi ile; İlk Derece Mahkemesinin kusur belirlemesinin hatalı olduğunu, davalı-karşı davacının kusurlu olduğunu belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını, davalı-karşı davacının kusurlu olduğunun tespitine karar verilmesini istemiştir.

2. Davacı-karşı davalı mirasçıları ... ve diğerleri vekili istinaf dilekçesi ile; daha önceki kusur davranışların müteveffa tarafından affedilmediği gibi, davalı-karşı davacının kusurlu davranışlarının devam ettiğini, davacı-karşı davalı tanıklarının beyanlarının hükme esas alınmadığını belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını, talepleri doğrultusunda karar verilmesini istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile kusur tespiti bakımından mirasçılar tarafından devam edilen iş bu davada, yapılan yargılama ve toplanılan delillerden; İlk Derece Mahkemesince de kabul edildiği üzere, kadının boşanmaya sebebiyet verecek derecede kusurlu olmadığı, İlk Derece Mahkemesince bu yönde verilen kararda bir isabetsizlik bulunmadığı, İlk Derece Mahkemesince; davanın esasıyla ilgili hükme etki edecek tüm delillerin toplanıp değerlendirildiği, usulü işlemlerin Hukuk Muhakemeleri Kanunu'na uygun olarak yerine getirildiği, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, bu itibarla İlk Derece Mahkemesince verilen kararın isabetli olduğu gerekçesiyle istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı-karşı davalı mirasçıları vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı-karşı davalı mirasçıları vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki nedenleri tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebine dayalı açılan, davacı erkeğin yargılamanın devamı sırasında ölümü üzerine konusuz kalan ve kusur tespiti yönünden mirasçısı tarafından devam edilen boşanma davasında sağ kalan davalı kadının boşanmaya sebebiyet verecek kusurlu bir davranışının ispatlanıp ispatlanmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 6 ncı ve 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 181 inci maddesi. 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu, 370 inci ve 371 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı-karşı davalı mirasçıları vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

18.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.