Logo

2. Hukuk Dairesi2023/8719 E. 2024/3212 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davalı bankanın, aile konutu olduğu iddia edilen taşınmazı, davacının rızası olmadan sattığı iddiasıyla açılan tapu iptal ve tescil davasının, taşınmazın üçüncü kişiye devri nedeniyle konusuz kalıp kalmadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davanın açılmasından sonra dava konusu taşınmazın üçüncü kişiye devredilmesi halinde davacının, HMK 125/1 uyarınca, devredenle olan davasından vazgeçerek dava konusunu devralan üçüncü kişiye karşı davaya devam etme veya davasını devredene karşı tazminat davasına dönüştürme haklarından birini seçmesi gerektiği gözetilerek, davacının tercihi belirlenmeden davanın konusuz kaldığı gerekçesiyle karar verilmesi usul ve yasaya aykırı bulunarak bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 28. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/1064 E., 2023/1191 K.

KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yenide esas hakkında hüküm tesisi

İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 16. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2018/269 E., 2021/1262 K.

Taraflar arasındaki tapu iptal ve tescil, kabul edilmemesi halinde tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığna karar verilmiştir.

Kararın davalı banka vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen esastan reddi ve kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin ilgili hükümlerinin kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı banka vekili tarafından temyiz edilmekle;kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili ile davalı ...'ın evli olduklarını, Ankara ili ... ilçesi ... Mah. 30789 ada 4 parsel 18 numaralı bağımsız bölümün uzun yıllardır aile konutu olduğunu, müvekkilinin haberi olmaksızın taşınmaz üzerinde kredi sözleşmelerine kefil olunması neticesinde 08.01.2015 tarihinde davalı banka lehine ipotek tesis edildiğini, icra takibi yapıldığını, müvekkilinin açık rızasının alınmadığını, muvafakatname imzalamadığını belirterek davanın kabulü ile taşınmaz üzerindeki ipoteğin kaldırılmasına ve tapu kaydına aile konutu şerhi konulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiş olup yargılama sırasında 29.12.2017 tarihinde dava konusu taşınmazın davalı bankaya ihale edildiği gerekçesi ile talep kısmını ıslah ederek 29.12.2017 tarihli satışın aile konutundan kaynaklı olarak iptaline, bunun mümkün olmaması halinde ise 185.000,00 TL'lik maddî zararın tazminine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

1.Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının ipotek tesisine muvafakatinin bulunduğunu, taşınmazın tapu kaydında aile konutu şerhi bulunmadığını, tarafların Türk vatandaşı olmadığını, Türkiye'de kayıtlı mernis adreslerinin bulunmadığını, Türkiye'de kaldıkları adresin ise sürekli değiştiğini, bu nedenle dava konusu taşınmazın aile konutu olmadığını, icra dosyasında satış aşamasına geçildiğinde davanın açıldığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı ... cevap dilekçesi sunmamıştır.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu taşınmazın aile konutu olduğu ve davacı eşin açık rızasının alındığının ispatlanamadığı, davalı banka tarafından sunulan muvafakatnamedeki imza üzerinde yapılan bilirkişi incelemesinde imzanın davacının eli ürünü olmadığının tespit edildiği, dava konusu taşınmazın yargılamanın devamı sırasında dava konusu taşınmazın 03.03.2020 tarihinde cebri satış sonucu davalı banka adına tescil edildiği, bu durumda davalı bankanın 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un (4721 sayılı Kanun) 1023 üncü maddesinin koruyuculuğundan yararlanamayacağı, asıl işlem baştan itibaren geçersiz olduğu için buna bağlı olarak davalı banka adına cebri satış sonucu yapılan tescilin de yolsuz tescil niteliğinde olduğu, ancak 03.04.2021 tarihinde dava konusu taşınmaz bu sefer de davalı banka tarafından üçüncü kişiye devredilmiş olup davanın konusuz kaldığı, davacının davayı açmakta haklı olması nedeniyle davacı lehine yargılama gideri ve vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiği gerekçesi ile davanın (konusuz kalması) hukuki yarar yokluğu nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına, davacı yararına yargılama gideri ve nispi vekâlet ücretine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı banka vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı banka vekili istinaf dilekçesinde özetle; taşınmazın kredi sözleşmesi tarihi itibariyle aile konutu olmadığını, 2015 yılı mernis adreslerinin dosyaya eklenmediğini, taşınmazın tapu kaydında aile konutu şerhi bulunmadığını, taşınmazın aile konutu olduğunun ispat edilemediğini, tarafların Türk vatandaşı olmadığını, Türkiye'de mernis adreslerinin bulunmadığını, tarafların Türkiye'de değişik adreslerde ikamet ettiklerini, imza incelemesi için karşılaştırmak üzere sunulan imza örneklerinin 2015 yılına ait olmadığını, müvekkil aleyhine yargılama gideri ve nispi vekâlet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmemesi ve yargılama gideri ile vekâlet ücreti yönünden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesi istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile İlk Derece Mahkemesince davanın esasıyla ilgili hükme etki edecek tüm delillerin toplanıp değerlendirildiği, usulü işlemlerin yasaya uygun olarak yerine getirildiği, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ancak kısa kararda "davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına" karar verilmiş olmasına rağmen gerekçeli kararın hüküm kısmında "davanın (konusuz kalması) hukuki yarar yokluğu nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına" karar verildiği, bu hali ile kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki yaratılarak kararda tereddüt oluşturduğu, buna ilişkin hükmün düzeltilmesi gerektiği, davanın açıldığı tarihteki haklılık durumu değerlendirildiğinde davacının davayı açmakta haklı olduğu, İlk Derece Mahkemesince harç, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davalılardan ortaken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesi isabetli ise de dava konusuz kaldığına göre, maktu karar harcına hükmedilmesi ve fazla yatırılan harcın iadesine karar verilmesi gerekirken; nispi harca hükmedilip davalılardan ayrıca harç alınmasına karar verilmesinin ve yargılama giderlerine bu harcın dahil edilmesinin doğru görülmediği gerekçesi ile davalı bankanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi, harç ve yargılama giderine yönelik istinaf taleplerinin kabulü ile kararın ilgili bentlerinin kaldırılmasına, yerine yeniden hüküm kurulmasına, davanın konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına, maktu peşin harcın tahsili ile bakiye harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine, yargılama giderinin davalılardan müteselsilen ve ortaken alınıp davacıya verilmesine, davalı bankanın sair istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı banka vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı banka vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki davanın esasına ilişkin itirazlarını tekrarlayarak Bölge adliye Mahkemesince davacı yararına hükmedilen vekâlet ücretine dokunulmadığını belirtip davanın reddine karar verilmemesi ve aleyhe hükmedilen vekâlet ücreti yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, dava konusu taşınmazın aile konutu olup olmadığı, davanın konusuz kalması nedeniyle karar verilme sine yer olmadığına ilişkin kararın dosya kapsamına uygun olup olmadığı, davacı lehine hükmedilen vekâlet ücretinin doğru olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’un 194 üncü maddesi.

3. Değerlendirme

Davacı, aile konutu üzerindeki ipoteğin kaldırılmasını ve tapu kaydına aile konutu şerhi konulmasını talep etmiş, bu süre içerisinde taşınmazın davalı bankaya icra dosyasında ihale ile satışının gerçekleşmesi nedeniyle talebini ıslah ederek satışın iptale ile davalı eş adına tesciline, bunun kabul edilmemesi halinde satış bedeli olan 185.000,00 TL'lik maddî tazminatın davalı bankadan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

6100 sayılı Kanun'un "Dava Konusunun Devri" başlıklı 125 inci maddesinin birinci fıkrasında; "(1) Davanın açılmasından sonra, davalı taraf, dava konusunu üçüncü bir kişiye devrederse, davacı aşağıdaki yetkilerden birini kullanabilir:

a) İsterse, devreden tarafla olan davasından vazgeçerek, dava konusunu devralmış olan kişiye karşı davaya devam eder. Bu takdirde dava davacı lehine sonuçlanırsa, dava konusunu devreden ve devralan yargılama giderlerinden müteselsilen sorumlu olur.

b) İsterse, davasını devreden taraf hakkında tazminat davasına dönüştürür." denilmektedir.

Buna göre, davacı vekiline tapu iptal ve tescil mi yoksa satış bedeli kadar tazminat mı talep ettiği açıklattırılıp, tercihi belirlendikten sonra yargılamaya devam edilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple,

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA, bozma sebebine göre davalı banka vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,

Peşin alınan harcın istek halinde yatırana geri verilmesine,

Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,07.05.2024 tarihinde oy birliği ile karar verildi.