Logo

2. Hukuk Dairesi2023/8734 E. 2024/4684 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacının ilk derece mahkemesi kararını süresinde istinaf edip etmediği.

Gerekçe ve Sonuç: Davacı vekilinin istifa dilekçesini sunmasından önce kararın kendisine tebliğ edilmiş olması ve davacının yasal süre içerisinde istinaf başvurusunda bulunmaması nedeniyle ilk derece mahkemesinin süresinden sonra yapılan istinaf başvurusunun reddine dair ek kararının usul ve yasaya uygun olduğu gözetilerek, istinaf başvurusunun reddine dair bölge adliye mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/1469 E., 2023/1306 K.

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Karamürsel Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi

SAYISI : 2020/458 E., 2023/149 K.

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı tarafınca süreden sonra istinaf edilmesi üzerine, İlk Derece Mahkemesince 06.06.2023 tarihli ek kakar ile süresinde olmayan başvurunun reddine karar verilmiştir.

06.06.2023 tarihli ek kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı tarafça temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı, evlilik hayatının ve anne olmanın sorumluluklarını bir türlü kavrayamamış, eşi ve ortak çocuklara karşı sevgisiz ve son derece ilgisiz kaldığını, davalı evlilik birliğinin anlam ve önemini idrak edememiş, ailenin menfaatlerini, geleceğini ve üstün yararını koruyup, gözetmek zorunda olduğunun bilincine bir türlü varamadığını, ya da bu bilinç ve sorumluluk altında hareket etmek işine gelmediğini, davalının, umarsız tavır ve davranışları müvekkilimin canını yaktığı, onurunu zedelediği, incitip kırdığı halde müvekkilim evlilik birlikteliğini ayakta tutmak, ortak çocukları ana/baba şefkatinden yoksun büyütmemek, aileyi korumak ve yaşatmak adına tüm acısını ve ızdırabını içine atmış, eşsiz bir feraset, sağduyu ve fedakarlık örneği göstererek evine ve işine sadık bir aile babası olarak bu güne kadar evliliğini sürdürmüştüörneği göstererek evine ve işine sadık bir aile babası olarak bu güne kadar evliliğini sürdürdüğünü, fakat davalı, müvekkilimin tüm çaba ve gayretine rağmen hiçbir şekilde aile ve anne olmanın getirdiği sorumlulukların bilincine varamadığını, artık birliktelik, müvekkilim , ( özellikle ortak çocukların fiziksel, ruhsal sağlığı ve gelişimleri ) açısından çekilmez hale gelmiş olup, evlilik birliğinin devamında taraflar ve toplum açısından korunmaya değer hiçbir menfaat kalmadığını, bu nedenlerle davalının evlilik birliğinin sona ermesinde ağır kusurlu olduğundan cihetle davalarının kabulüne ve müvekkili açısından artık mezkur evlilik birliğinin devamı beklenemeyeceğinden tarafların boşanmalarına, ortak çocukların velayetlerinin davacı müvekkilene verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalıya usulune uygun tebligata rağmen cevap dilekçesi sunmadığı görülmüştür.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen asıl kararı ile; davacı tarafından davalı aleyhine evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuksal nedenine (genel sebep) dayalı boşanma davası açıldığı, dava devam ederken davalının akıl sağlığının yerinde olmadığı iddiası üzerine davalı hakkında sulh hukuk mahkemesine ihbarda bulunulduğu ve neticede kadının bipolar bozukluk hastalığı nedeniyle süresiz şekilde ...'nin velâyeti altında bırakılmasına karar verildiği, davalının akli dengesinin akıllıca yaşam sürmek için yeterli olmadığının belirtildiği, davalıya atanan vasiye duruşma gün ve saati ile dava dilekçesi tebliğ edilerek taraf teşkilinin sağlandığı, yukarıda yer verilen Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi'nin 2019/132 Esas ve 2019/715 Karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere akıl hastası olan bir kişinin davranışlarının iradi sayılamayacağı, bu nedenle de kendisine kusur yüklenmesinin mümkün olmadığı, kadının davranışları esas alınarak 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanma kararı verilemeyeceği, erkek tarafından 4721 sayılı Kanun'un 165 inci maddesine dayalı bir dava açılmadığı gibi genel sebeple açılan davanın da ıslah edilmediği nazara alınarak açılan davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen asıl karara ve ek karara karşı davacı istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı taraf asıl kararın hatalı olduğunu belirterek istinaf talebinde bulunmuştur.

2.İlk Derece Mahkemesinin 06.06.2023 tarihli ek kararı ile, Davacı ... tarafından 06.06.2023 tarihinde mahkeme kararına karşı istinaf talebinde bulunulmuş ise de, her ne kadar davacı vekili Av. ... 31.05.2023 tarihli dilekçesi ile vekillikten çekildiğini bildirmiş ise de, gerekçeli kararın çekilme dilekçe tarihinden önce 20.05.2023 tarihinde vekil olarak tebliğ edilmiş olduğu, davacı tarafından 06.06.2023 tarihinde mahkeme kararına karşı istinaf talebinde bulunulmuş ise de; davacı vekiline kararın 20.05.2023 tarihinde tebliğ edildiği, 05.06.2023 tarihinde istinaf süresinin son günü olmasına rağmen, davacının yasal süresi içerisinde istinaf talebinde bulunmadığı gerekçesi ile davacının istinaf talebinin süreden reddine karar verilmiştir.

3.Davacı taraf istinaf dilekçesinde özetle; avukatın gerekçe göstermeden 31.05.2023 tarihinde istifa etmesi, takip ettiği dosyada ayrılması uyarınca istinafın yapılmamış olması usul ve esasa aykırı olduğunu beyan ederek ek karara karşı istinaf talebinde bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacı vekili Av. ...'ın 31.05.2023 tarihli dilekçesi ile vekillikten çekildiğini bildirdiği, gerekçeli kararın çekilme tarihinden önce 20.05.2023 tarihinde vekil olarak kendisine tebliği edildiği, davacı tarafından 06.06.2023 tarihinde mahkeme kararına karşı istinaf talebinde bulunulduğu, 05.06.2023 tarihinde istinaf süresinin son günü olmasına rağmen, davacı vekilinin yasal süresi içerisinde istinaf talebinde bulunmadığı, davacı asilin ise süresinden sonra istinaf talebinde bulunduğu gerekçesi ile Mahkemenin 06.06.2023 tarihli ek kararı ile yasal süre geçtikten sonra yapılan istinaf başvurusunun reddine karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmadığından, davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı erkek temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı erkek temyiz dilekçesinde; avukatın mazeret koymadan ve süresi içeresinde temyiz zorunluluğu olmasına rağmen temyiz etmediği, asile tebligat yapılmadığı, bu durumun hak kaybına neden olacağı, hükmün kendisiyle çelişkide olduğu, bu kararın akıl hastalığı sabit olan ve üç yıldır ayrı yaşayan ve aile sorunu olarak ilerde hakların zayi olacağı, usul ve yasaya aykırı olan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması yönünden temyiz etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, davacının İlk Derece Mahkemesinin asıl kararını yasal süresinde istinaf edip etmediği noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 345 inci, 346 ncı, 352 nci ve 353 üncü maddeleri, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci fıkrası.

3. Değerlendirme

1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı kadın vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,24.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.