Logo

2. Hukuk Dairesi2023/8759 E. 2024/7880 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davası sonucu yapılan mal paylaşımında, edinilmiş mal niteliğindeki taşınmaza ilişkin değer artış payı ve katılma alacağının tespiti, faiz başlangıç tarihi ve usuli kazanılmış hak ile ilgili uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemece, taşınmazın değerinin tespiti için eski tarihli bilirkişi raporuna itibar edilmesi ve davacı lehine oluşan faizin başlangıç tarihi ile ilgili usuli kazanılmış hakkın gözetilmemesi hatalı görülerek karar bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi

SAYISI : 2022/448 E., 2023/376 K.

KARAR : Kısmen kabul kısmen ret

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen değer artış payı ve katılma alacağı davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne kısmen reddine karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı davacı kadın vekili ve davalı erkek vekili tarafından tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1. Davacı kadın vekili dava dilekçesinde; evlilik birliği içinde davalı adına edinilen taşınmazın edinilmesinde 30.000,00 TL peşinatın müvekkilinin babası tarafından verildiğini, kalan kısmın da evlilik birliği içinde ödendiğini belirterek, bilirkişi incelemesi sonrası hesap edilecek şimdilik 2.000,00 TL değer artış payı alacağı ve 20.000,00 TL katılma alacağının faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.

2. Davacı kadın vekili 23.12.2019 tarihli dilekçesinde; bilirkişi raporu doğrultusunda değer artış payı alacağını 34.866,67 TL, katılma alacağını 107.566,66 TL’ye yükselterek alacağın dava tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte tahsilini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı erkek vekili cevap dilekçesinde; taşınmazın tapuda müvekkili adına kayıtlı olmadığını, taşınmazın ödemelerinin bitmediğini belirterek davanın reddini savunmuştur

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 18.02.2020 tarih ve 2015/56 Esas, 2020/94 Karar sayılı kararı ile; taşınmazın edinilmesinde davacının babasının verdiği paranın kullanıldığı, 09.08.2019 tarihli bilirkişi raporunun hükme esas alındığı gerekçesiyle, davanın kabulüyle 34.866,67 TL değer artış payı alacağının ve 107.566,66 TL katılma alacağının boşanma tarihi olan 18.02.2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 21.06.2021 tarih ve 2020/617 Esas, 2021/740 Karar sayılı kararı ile; yazılı gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmesinde isabetsizlik görülmediği, faiz başlangıç tarihi hatalı ise de bu yönde istinaf bulunmadığı gerekçesiyle, başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizin 11.04.2022 tarih ve 2021/7482 Esas, 2022/3441 Karar sayılı kararı ile; somut olayda tasfiye konusu 1274 ada 7 parselde kayıtlı dubleks meskenin davalı erkeğin alıcı olarak yer aldığı 12.09.2012 tarihli gayrımenkul satış vaadi sözleşmesiyle 150.000,00 TL bedelle satın alındığı, işbu taşınmaz için her iki tarafın kabulünde olduğu üzere evlilik birliği içinde 93.000,00 TL ödendiği, bu meblağın 20.920,00 TL'sinin davacının babası tarafından verilen çekle karşılandığından bu kısım için kadın lehine değer artış payı alacağı hesaplanması doğru ise de, 150.000,00 TL alım bedelinden 93.000,00 TL’nin evlilik içinde ödendiği, kalan kısmın ise ödenmediği anlaşılmakla, Mahkemece ödenen 93.000,00 TL'den 20.920,00 TL kısmı yönünden davacı kadın lehine hesaplanan değer artış payı alacağı çıkarıldıktan sonra, kalan kısım yönünden davacı lehine katılma alacağı hesaplanması, boşanmadan sonraya sarkan ödemenin ise davalı lehine denkleştirmeye tabi tutulması gerekirken, yazılı şekilde bedelin tamamının evlilik içinde ödendiği kabul edilerek katılma alacağı hesaplanmasının hatalı olduğu belirtilerek

davalı erkek vekilinin temyiz itirazlarının katılma alacağı yönünden kısmen kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına, İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına, bozma kapsamı dışında kalan bölümlerin ise onanmasına karar verilmiştir.

B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

İlk Derece Adliye Mahkemesinin yukarıda başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; 06.03.2023 tarihli bilirkişisi raporunda hesaplanan değer artış payı ve katılma alacağının olaya ve delil durumuna uygun olduğu gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüyle 34.866,67 TL değer artış payı alacağının ve 60.066,66 TL katılma alacağının karar tarihinden itibaren işleyecek faiz ile birlikte tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı kadın vekili ve davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepler

1. Davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde; değer artış payı alacağının kesinleştiğini, bu yönden yeniden karar verilmesinin hatalı olduğunu, kararda faizin türünün belirtilmediğini, faizin başlangıç tarihinin de boşanma tarihinden itibaren olması gerektiğini, taşınmazın 2019 yılındaki değerine göre katılma alacağının belirlendiğini, değerin güncel olmadığını, yeniden değer raporu alınarak katılma alacağının belirlenmesi gerektiğini, katılma alacağının düşük belirlendiğini, bozma ilamının haksız olduğunu, davalının kişisel malına yönelik kabulün hatalı olduğunu belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

2. Davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde; müvekkiline müteahhit tarafından teslim edilen bir taşınmaz bulunmadığını, müteahhitte ödenen 93.000,00 TL'nin akıbetinin belli olmadığını, ortada olmayan bir taşınmaz nedeniyle müvekkili aleyhine alacak hesaplanmasının hatalı olduğunu, taşınmazın tesliminde ödenecek borcun yarısından davacının da sorumlu olduğunu, davacının babası tarafından verilen paranın kişisel mal olmadığını, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, tasfiyeye dahil edilecek mal, kişisel mal savunması ve ispatı, tasfiye konusu malın değeri, usuli kazanılmış hak noktasında toplanmaktadır. Dava, değer artış payı ve katılma alacağı istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 26 ncı maddesi, 33 üncü maddesi, 190 ıncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 373 üncü maddesi; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 6 ncı maddesi, 179 uncu maddesi, 202 nci maddesi, 219 uncu maddesi, 222 nci maddesi, 225 inci maddesinin ikinci fıkrası, 229 uncu maddesi, 230 uncu maddesi, 231 inci maddesi, 235 inci maddesinin birinci fıkrası, 236 ıncı maddesinin birinci fıkrası; Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 09.05.1960 tarih ve 1960/21 Esas, 1960/9 Karar sayılı kararı.

3. Değerlendirme

1. Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere, Mahkemece bozmaya uygun işlem ve araştırma yapılmış olduğuna, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ve bozma kapsamı dışında kalarak kesinleşen yönlerin yeniden incelenmesinin hukuken mümkün bulunmadığına göre davalı erkek vekilini tüm, davacı kadın vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. 6100 sayılı Kanun'un 26 ıncı maddesi uyarınca, hakim, tarafların talep sonucu ile bağlı olup, ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Ayrıca, aynı Kanun'un 297 nci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca da, hükmün sonuç kısmında her bir talep hakkında ayrı ayrı hüküm kurulmalı ve taleplerden her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların sıra numarası altında açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.

3. Vermiş olduğu bir hüküm Yargıtay tarafından bozulan ve Yargıtay’ın bu bozma kararına gerek iradi ve gerekse kanuni şekilde uymuş olan hukuk mahkemesi, bozma kararı doğrultusunda inceleme yapmak ve hüküm vermek zorundadır. Mahkeme, bozma kararından dönerek direnme kararı veremeyeceği gibi, hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan bölümleri hakkında da yeni bir hüküm kuramaz. Bu müesseseye “usuli müktesep hak” veya “usule ilişkin kazanılmış hak” denir. “Usuli Müktesep Hak”, davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istikrar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay içtihatları ile kabul edilmiş, usul hukukunun ana ilkelerindendir ve kamu düzeni ile ilgilidir. Açıkça bozmaya uyulmasına karar verilmesiyle, taraflardan birisi yararına usule ilişkin kazanılmış hak doğar. Bundan sonra Mahkemenin yapacağı iş, bozma kararı uyarınca ve o doğrultuda işlem yapmak ve gerekli kararı vermekten ibarettir. Kural olarak, hakim ara kararından dönebilirse de, bozmaya uyulmasına ilişkin karar bunun istisnalarındandır. Farklı anlatımla; bozma kararına uyan mahkeme, bununla bağlıdır.

4. Mahkemenin, Yargıtay’ın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğabileceği gibi, bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usuli kazanılmış hak gerçekleşebilir (Prof. Dr. Baki Kuru, Usuli Müktesep Hak (Usule İlişkin Kazanılmış Hak), Dr. A. Recai Seçkin’e Armağan, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Yayınları, No 351, 1974, s. 395 vd.).

5. Yukarıda açıklanan yasal düzenleme ve ilkeler uyarınca faizin başlangıç tarihine yönelik temyiz itirazlarının incelemesinde; somut olayda, Mahkemenin 18.02.2020 tarihli ilk kararında değer artış payı ve katılma alacağına karar tarihinden itibaren faiz işletilmesine karar verilmesi gerekirken boşanma davasının kesinleşme tarihi olan 18.02.2016 tarihinden itibaren faiz işletilmesine karar verildiği, faizin başlangıç tarihi yönünden işbu kararın istinaf edilmediği ve faiz başlangıç tarihi yönünden davacı kadın lehine usuli kazanılmış hak oluştuğu anlaşılmaktadır. O halde, Mahkemece, faiz başlangıç tarihi yönünden oluşan usuli kazanılmış hak gözetilerek karar verilmesi gerekirken, bu husus göz ardı edilerek karar verilmesi hatalı olmuş ve bozmayı gerektirmiştir.

6. Artık değere katılma alacağı miktarı hesaplanırken, mal rejiminin sona erdiği sırada mevcut olan malların, bu tarihteki durumlarına göre, ancak tasfiye tarihindeki sürüm (rayiç) değerleri esas alınır (4721 sayılı Kanun md. 227/1, 228/1, 232 ve 235/1). Yargıtay uygulamalarına göre tasfiye tarihi, karar tarihidir.

7. Yukarıda açıklanan yasal düzenleme ve ilkeler uyarınca katılma alacağına yönelik temyiz itirazlarının incelemesinde; somut olayda, tasfiye konusu taşınmazın tasfiyeye esas alınacak değerleri belirlenirken, yukarıda izah edilen ilkeye aykırı şekilde, karar tarihinden (13.06.2023) yaklaşık dört buçuk yıl önceki, 17.01.2019 tarihindeki belirlenen güncel değerine itibar edilerek katılma alacağının belirlenmiş olması doğru olmamıştır. O halde, Mahkemece, tasfiye konusu taşınmazın tasfiye (önceki karar bozulmakla değer güncelliğini yitirdiğinden bozma sonrası yeni karar tarihine en yakın tarihteki) tarihi itibariyle sürüm (rayiç) değerleri belirlendikten sonra, davacının katılma alacağı hesaplanarak talep miktarı ve davalı lehine alacak miktarı yönünden oluşan usuli kazanılmış hak da gözetilerek karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olmuş, bozmayı gerektirmiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının faiz başlangıç tarihi ve katılma alacağı yönünden davacı kadın yararına BOZULMASINA,

2. Davalı erkek vekilinin tüm, davacı kadın vekilinin bozma kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine,

Aşağıdaki temyiz giderinin Murat'a yükletilmesine,

Peşin alınan harcın istek halinde yatıran Hande'ye iadesine,

Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,

24.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.