"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/846 E., 2023/1160 K.
KARAR : Yeniden esas hakkında hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 13. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2022/1160 E., 2023/99 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince kadın tarafından açılan boşanmanın kesinleşmesi sebebiyle erkek tarafından açılan boşanma davası hakkında yeniden hüküm verilmesine yer olmadığına, boşanmanın ferilerine karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kısmen kaldırılarak bu yönlerden yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı-davalı erkek vekili dava ve cevaba cevap dilekçesinde özetle; erkeğin kök ailesinin yaşadıkları eve kombi satın alma meselesini kadının sorun haline getirerek sürekli bu konuda tartışma çıkarttığını, erkeğin anne ve babasına ufak alışveriş yapmasını, erkeğin iş saatlerini sorun ettiğini, kıskançlık yapıp erkeğin telefonunu kırdığını, erkeğin ailesinin eve gelmelerini, torunlarıyla görüşmelerini istemediğini, erkeğin bilgisi olmaksızın sıklıkla kendi ailesinin yanına gittiğini, hakaret ettiğini, sürekli gerçeğe aykırı beyanda bulunduğunu, Arap ortaklarının şirket kurarak kendisine kar etmese bile sabit aylık ücret ödendiğini, sunulan otel faturasının ortaklar ve misafirlerine tutulan oda olduğunu iddia ederek, evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebi ile tarafların boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin babaya verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
1.Davalı-davacı kadın vekili karşı dava ve ikinci cevap dilekçesinde özetle; erkeğin işini ileri sürerek çoğu zaman eve gelmediğini, otellerde kaldığını, eşi ve çocukları ile ilgilenmediğini, uyuşturucu madde kullandığını ve zina ettiğini, defalarca fiziksel şiddet uyguladığını, ofisinde eskort kadınlar eşliğinde uyuşturucu madde partileri verdiğini, uyuşturucu ve alkolün etkisiyle kadına ve çocuklara hayatı dar ettiğini, sürekli eskort kadınlarla otellerde ilişki yaşadığını, arkadaşları ve çevresine eskort kadın temin ettiğini, kadını öldürmekle tehdit ettiğini, evi terk ettiğini, müşterek konutun ve çocuklarının ihtiyaçlarını karşılamadığını, iki kez ortak çocuğu alıp götürdüğünü, hakaret ettiğini, kapıları tekmeleyip duvarlara vurduğunu, 400 gr. ziynet eşyası takıldığını, ziynetlerin erkek tarafından borçlar için alınıp, geri iade edilmediğini iddia ederek, zina hukuki sebebi ile mümkün olmaması halinde hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış hukuki sebebi ile mümkün olmaması halinde evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebi ile tarafların boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin anneye verilmesine, aylık 1.500,00'er TL tedbir ve iştirak nafakasına, aylık 2.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, nafakalara her yıl TEFE-ÜFE ortalaması oranında artış uygulanmasına, kadın yararına yasal faizi ile 150.000,00 TL maddî ve 150.000,00TL manevî tazminata, ziynetlerin aynen iadesine mümkün değilse bedelinin tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
2.Davalı-davacı kadın vekili 22.02.2016 tarihli açıklama dilekçesinde özetle; şimdilik 3.000,00 TL ziynet alacağı taleplerinin olduğunu beyan etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
A. İlk Derece Mahkemesinin Birinci Kararı
İlk Derece Mahkemesinin 10.11.2016 tarih ve 2015/471 Esas, 2016/740 Karar sayılı kararı ile; tüm dosya kapsamına göre gelen otel kayıtlarının içeriği kalış tarihleri davanın açıldığı tarih dikkate alındığında kadının açmış olduğu zina hukuki sebebine dayanan davanın yasal koşullarının oluşmadığı yine dosya kapsamına göre erkeğin pek kötü veya onur kırıcı davranışının ispatlanamadığı, kadının eşiyle çalışan 3. Şahıs ile sürekli eşinin neler yaptığı konusunda haberleştiği, eşinin yaptıklarını nerede olduğunu bu şahıs vasıtası ile haberdar olduğu, eşinin ailesini benimsemediği ve evine gelip gitmelerini istemediği, erkeğin dilekçelerinde kaybolan eşya ve paralarıyla ilgili bir açıklamasının dayanağının bulunmadığı, bu nedenle tanıkların bu beyanlarına itibar edilmediği, erkeğin güven sarsıcı davranışlarda bulunduğu, kadına şiddet uyguladığı, bu nedenlerle boşanmaya sebep olaylardan erkeğin ağır kusurlu , kadının az kusurlu olduğu gerekçesi ile kadın tarafından zina ve haysiyetsiz hayat sürme hukuki sebebi ile açılan boşanma davalarının reddine,evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebi ile açılan asıl ve karşı davanın ayrı ayrı kabulü ile tarafların boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin anneye verilmesine, baba ile çocuklar arasında her ayın 1. ve 3. Cumartesi günü saat 09:00 ila Pazar günü saat 18:00 arası, dini bayramların 2. Günü saat 09.00 ila 18:00 arası ve her yıl Temmuz ayının 1. Günü saat 09:00 ila 15. Günü saat 18:00 arası yanına almak suretiyle kişisel ilişki tesisine, kadın için kabul edilen aylık 200,00 TL tedbir nafakasının 16.02.2016 tarihinden itibaren aylık 1.000,00 TL'ye arttırılmasına, çocuklar için kabul edilen aylık 500,00'er TL tedbir nafakasının 16.02.2016 tarihinden itibaren aylık 1.000,00 TL'ye arttırılmasına, kadın için aylık 1.250,00 TL yoksulluk nafakasına, çocuklar için 750,00'şer TL iştirak nafakasına,nafakalara her yıl TÜİK tarafından belirlenen Yİ-ÜFE - Yİ-TÜFE ortalaması oranında artış sağlanmasına, kadın lehine yasal faizi ile birlikte 70.000,00 TL maddî ve 30.000,00 TL manevî tazminata, kadının rızası hilafına alınan ziynet eşyalarının aynen iadesi mümkün değil ise nakten faizine karar verilmesini isteği için 3.000,00 TL değer gösterildiği, bu miktar üzerinden harcın yatırılmış olduğu, kadın vekiline açık alep sonucunun belirtmesi için kesin süre verildiği ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemelere Kanunu'nun(6100 sayılı Kanun) 119 uncu maddesinin 2 inci fıkrası gereğince davanın açılmamış sayılaacğına karar verileceği ihtarında bulunulduğu, vekilce ziynet eşyalarının taraflarınca tam bilinmediğini belirtilerek dava dilekçesindeki taleplerine atıfta bulunduğu, verilen kesin sürede açık talep sonucu bildirilmediği, dosyadaki CD'den mahkemece ziynet eşyalarının tespit edilmesi gerektiği gerekçesi ile ziynet alacağı yönünden davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesinin Birinci Gönderme Kararı
1.İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde, davacı-karşı davalı erkek vekili tarafından kusur belirlemesi, kabul edilen nafakalar, tazminatlar ve miktarları, davalı- karşı davacı kadın vekili tarafından kusur belirlemesi, zina ve haysiyetsiz hayat sürme sebebi ile açılan karşı boşanma davalarının reddi, asıl davanın kabulü, kabul edilen nafaka ve tazminat miktarları yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2.Bölge Adliye Mahkemesinin 21.02.2018 tarih ve 2017/2739 Esas, 2018/263 Karar sayılı kararı ile Mahkemece tefhim edilen 10.11.2016 tarihli kısa kararda ''Taraflarca açılan evlilik birliğinin temelinden sarsılma nedenine dayalı boşanma davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına" denildiği halde gerekçeli kararda ise ''..MK'nın 166/3 maddesi uyarınca boşanmalarına'' denilmek suretiyle çelişki meydana getirildiği, 6100 sayılı Kanun'un 298 inci maddesinin 2 nci fıkrasında gerekçeli kararın, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamayacağının belirtildiği, kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki olması durumunda aleniyet ilkesinin ihlal edilmiş olacağı, kamu düzenine aykırılık nedeniyle resen gözetilmesi gerekmekte olduğu gerekçesi ile istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının esası incelenmeden kaldırılmasına, usuli eksiklikler gözetilerek davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmiştir.
C. İlk Derece Mahkemesinin İkinci Kararı
İlk Derece Mahkemesinin 31.01.2019 tarih ve 2018/514 Esas, 2019/60 Karar sayılı kararı ile Bölge Adliye Mahkemesi kararı gereğince mahkemece verilen kısa karar ile gerekçeli karar arasındaki çelişkinin giderilmesine dair usulü eksikliklerin gözetilerek Mahkemece verilen 10/11/2016 tarih 2015/471 esas 2016/740 karar sayılı kararındaki "MK.166/3. Maddesi uyarınca boşanmalarına" yazılı kısmın "MK.'nın 166.1 maddesi uyarınca boşanmalarına" denilerek mahkeme gerekçeli kararındaki çelişkinin bu haliyle giderilmesine karar verildiği gerekçesi ile kadın tarafından açılan zina ve haysiyetsiz hayat sürme hukuki sebebi ile açılan boşanma davasının reddine,evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebi ile açılan asıl ve karşı davanın ayrı ayrı kabulü ile tarafların boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin anneye verilmesine, baba ile çocuklar arasında her ayın 1. ve 3. Cumartesi günü saat 09:00 ila Pazar günü saat 18:00 arası, dini bayramların 2. Günü saat 09.00 ila 18:00 arası ve her yıl Temmuz ayının 1. Günü saat 09:00 ila 15. Günü saat 18:00 arası yanına almak suretiyle kişisel ilişki tesisine, kadın için kabul edilen aylık 200,00 TL tedbir nafakasının 16.02.2016 tarihinden itibaren aylık 1.000,00 TL'ye arttırılmasına, çocuklar için kabul edilen aylık 500,00'er TL tedbir nafakasının 16.02.2016 tarihinden itibaren aylık 1.000,00 TL'ye arttırılmasına, kadın için aylık 1.250,00 TL yoksulluk nafakasına, çocuklar için 750,00'şer TL iştirak nafakasına,nafakalara her yıl TÜİK tarafından belirlenen Yİ-ÜFE - Yİ-TÜFE ortalaması oranında artış sağlanmasına, kadın lehine yasal faizi ile birlikte 70.000,00 TL maddî ve 30.000,00 TL manevî tazminata karar verilmişir.
D. Bölge Adliye Mahkemesinin İkinci Gönderme Kararı
1.İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde, davacı-karşı davalı erkek vekili tarafından kusur belirlemesi, kabul edilen nafakalar, tazminatlar ve miktarları, davalı- karşı davacı kadın vekili tarafından kusur belirlemesi, zina ve haysiyetsiz hayat sürme sebebi ile açılan karşı boşanma davalarının reddi, asıl davanın kabulü, kabul edilen nafaka ve tazminat miktarları yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2.Bölge Adliye Mahkemesinin 03.06.2021 tarih ve 2021/1290 Esas, 2021/1613 Karar sayılı kararı ile taraflarca istinaf kanun yoluna başvurulmadığı için hükmün kadının kabul edilen davasındaki boşanmaya ilişkin bölüm 27.03.2019 tarihinde kesinleştiği, hükmün sonuç kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin taleplerden her biri hakkında verilen hüküm ile taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların sıra numarası altında açık ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerektiği, İlk Derece Mahkemesince istinaf incelemesine tabi eldeki kararda ise tarafların dilekçeleri ile Dairenin kaldırma kararının yazılmasına karşın kusur tespiti, erkeğin kabul edilen davası, velâyet, boşanmanın fer'ilerine ilişkin gerekçe bulunmadığı, kararın bu hali ile istinaf denetimine uygun olmadığı gerekçesi ile tarafların işin esası incelenmeksizin istinaf taleplerinin kabulü ile kararın (taraflarca istinafa getirilmeyen ve kesinleşen kadının davasındaki boşanma bölümü hariç) kaldırılmasına, usulüne uygun gerekçeli hüküm verilmek üzere dosyanın İlk Derece Mahkemesi'ne gönderilmesine karar verilmiştir.
E. İlk Derece Mahkemesinin Son Kararı
İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile kadının eşiyle çalışan 3. Şahıs ile sürekli eşinin neler yaptığı konusunda haberleştiği, eşinin yaptıklarını nerede olduğunu bu şahıs vasıtası ile haberdar olduğu, eşinin ailesini benimsemediği, evine gelip gitmelerini istemediği, erkeğin dilekçelerinde kaybolan eşya ve paralarıyla ilgili bir açıklamasının dayanağının bulunmadığı bu nedenle tanıkların bu beyanlarına itibar edilmediği, erkeğin güven sarsıcı davranışlarda bulunduğu, eşine şiddet uyguladığı, geçimsizlikte erkeğin ağır, kadının az kusurlu olduğu gerekçesi ile davalı karşı davacı tarafından açılan boşanmanın 27.03.2019 tarihinde kesinleşmesi sebebiyle erkek tarafından açılan boşanma davası hakkında kesinleşen boşanma sebebiyle yeniden hüküm verilmesine yer olmadığına, ortak çocukların velâyetinin anneye verilmesine, baba ile çocuklar arasında her ayın 1. ve 3. Cumartesi günü saat 09:00 ila Pazar günü saat 18:00 arası, dini bayramların 2. Günü saat 09.00 ila 18:00 arası ve her yıl Temmuz ayının 1. Günü saat 09:00 ila 15. Günü saat 18:00 arası yanına almak suretiyle kişisel ilişki tesisine, kadın için kabul edilen aylık 200,00 TL tedbir nafakasının 16.02.2016 tarihinden itibaren aylık 1.000,00 TL'ye arttırılmasına, çocuklar için kabul edilen aylık 500,00'er TL tedbir nafakasının 16.02.2016 tarihinden itibaren aylık 1.000,00 TL'ye arttırılmasına, kadın için aylık 1.250,00 TL yoksulluk nafakasına, çocuklar için 750,00'şer TL iştirak nafakasına,nafakalara her yıl TÜİK tarafından belirlenen Yİ-ÜFE - Yİ-TÜFE ortalaması oranında artış sağlanmasına, kadın lehine yasal faizi ile birlikte 70.000,00 TL maddî ve 30.000,00 TL manevî tazminata karar verilmişir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı-davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; kusur belirlemesi, kabul edilen nafakalar ve miktarları ile kabul edilen tazminatlar ve miktarları yönünden istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
2.Davalı-davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; kusur belirlemesi, zina ve haysiyetsiz hayat sürme sebebi ile açılan karşı boşanma davalarının reddi, asıl davanın kabulü, kabul edilen nafaka ve tazminat miktarları yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile taraflarca istinaf kanun yoluna başvurulmadığı için hükmün kadının kabul edilen davasındaki boşanmaya ilişkin bölüm 27.03.2019 tarihinde kesinleştiği, kadının zina hukuki sebebine dayalı boşanma talebinin, zina olgusunun gelen otel kayıtlarının içeriği, kalış tarihleri davanın açıldığı tarih dikkate alındığında kadının zina nedeni ile açmış olduğu davanın yasal koşullarının oluşmadığından subut bulmayan boşanma sebebinin reddine karar vermiş ise de, karşı davanın 24.07.2015 tarihinde açıldığı, erkeğin Z. Ü.... isimli kadınla 08.05.2014-09.05.2014 tarihleri arasında otelde kaldığı, zina sebebinin gerçekleştiğinin sabit olduğu ,davanın kabulü yerine reddi doğru değil ise de, evlilik birliği boşanma ile sona erdiğinden kadının zina hukuki sebebine dayalı davası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiği, kadın için kabul edilen tazminat miktarlarının az olduğu gerekçesi ile erkeğin istinaf talebinin reddine, kadının kusur tespiti, red edilen zinaya dayalı boşanma davası, tazminatların miktarları yönlerinden istinaf taleplerinin kabulüne, kararının maddî ve manevî tazminata ilişkin kısmının kaldırılmasına, erkeğin zinası ispatlanmış olmakla kadın lehine 110.000,00 TL maddî ve 70.000,00 TL manevî tazminata, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 161 inci maddesinin yasal koşullarının gerçekleştiği, buna ilişkin davanın kabulü gerekirken evlilik birliği boşanma ile sonuçlanmış bulunmakla kadının zinaya dayalı davası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, kadının sair istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı-davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf kanun yolu itirazlarını tekrar ederek, kusur belirlemesi, kabul edilen nafakalar ve miktarları ile kabul edilen tazminatlar ve miktarları yönünden temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
2.Davalı-davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle;istinaf kanun yolu itirazlarını tekrar ederek, kusur belirlemesi, zina sebebi ile açılan davada karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi, haysiyetsiz hayat sürme sebebi ile açılan karşı boşanma davalarının reddi, asıl davanın kabulü, kabul edilen nafaka ve tazminat miktarlarıyönünden temyiz başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, karşılıklı açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı , kadın tarafından zina ve haysiyetsiz hayat sürme hukuki sebebi ile açılan boşanma davasının kabulünün yasal koşullarının oluşup oluşmadığı, asıl boşanma davasının kabulüne karar verilmesinin usul ve yasaya uygun olup olmadığı, kadın yararına maddî-manevî tazminatın, adın ve çocuklar yararına kabul edilen nafakaların yasal koşullarının oluşup oluşmadığı, kabul edilen nafaka miktarları ile tazminat miktarlarının hakkaniyete ve dosya kapsamına uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Kanun’un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri; 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası, 161 ve 162 nci maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi,182 nci, 323 üncü, 324 üncü, 327 inci ve 329, 330 uncu maddesi, 336 ncı maddesi; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Somut yargılamada, davalı-davacı kadın vekili tarafların zina, mümkün olmaması halinde hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış mümkün olmaması halinde evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki sebebiyle boşanmalarına karar verilmesini talep etmiş ve İlk Derece Mahkemesinin 10.11.2016 tarih ve 2015/471 Esas, 2016/740 karar sayılı kararı ile zina hukuki sebebine dayanan davanın yasal koşullarının oluşmadığı yine dosya kapsamına göre erkeğin pek kötü veya onur kırıcı davranışının ispatlanamadığı, boşanmaya sebep olaylardan erkeğin ağır kusurlu , kadının az kusurlu olduğu gerekçesi ile kadın tarafından zina ve haysiyetsiz hayat sürme hukuki sebebi ile açılan boşanma davalarının reddine,evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebi ile açılan asıl ve karşı davanın ayrı ayrı kabulü ile tarafların boşanmalarına ve ferilerine karar verilmiştir. Hükmün erkek vekili tarafından kusur belirlemesi, kabul edilen nafakalar, tazminatlar ve miktarları, kadın vekili tarafından kusur belirlemesi, zina ve haysiyetsiz hayat sürme sebebi ile açılan karşı boşanma davalarının reddi, asıl davanın kabulü, kabul edilen nafaka ve tazminat miktarları yönünden istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince verilen 21.02.2018 tarihli ve 2021/2017/2739 Esas, 2018/263 Karar sayılı karar ile kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki olması durumunda aleniyet ilkesinin ihlal edilmiş olacağı gerekçesi ile istinaf başvurularının kabulü ile kararın kaldırılarak dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir. İlk Derece Mahkemesince verilen ikinci kararda kadın tarafından açılan zina ve haysiyetsiz hayat sürme hukuki sebebi ile açılan boşanma davasının reddine,evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebi ile açılan asıl ve karşı davanın ayrı ayrı kabulü ile tarafların boşanmalarına ve ferilerine karar verilmiştir. Hükmün taraf vekilleri tarafından aynı yönlerden istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince verilen 03.06.2021 tarih ve 2021/1290 Esas, 2021/1613 Karar sayılı kararı ile taraflarca istinaf kanun yoluna başvurulmadığı için hükmün kadının kabul edilen davasındaki boşanmaya ilişkin bölüm 27.03.2019 tarihinde kesinleştiği, Dairenin kaldırma kararının yazılmasına karşın gerekçe bulunmadığı, kararın bu hali ile istinaf denetimine uygun olmadığı gerekçesi ile tarafların işin esası incelenmeksizin istinaf taleplerinin kabulü ile kararın (taraflarca istinafa getirilmeyen ve kesinleşen kadının davasındaki boşanma bölümü hariç) kaldırılmasına, dosyanın İlk Derece Mahkemesi'ne gönderilmesine karar verilmiştir. İlk Derece Mahkemesince verilen son kararda kadın tarafından açılan boşanmanın 27.03.2019 tarihinde kesinleşmesi sebebiyle erkek tarafından açılan boşanma davası hakkında kesinleşen boşanma sebebiyle yeniden hüküm verilmesine yer olmadığına, boşanmanın ferilerine karar verilmiştir. Hükmün taraf vekilleri tarafından aynı yönlerden istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince verilen son kararla taraflarca istinaf kanun yoluna başvurulmadığı için hükmün kadının kabul edilen davasındaki boşanmaya ilişkin bölüm 27.03.2019 tarihinde kesinleştiği, kadının zina hukuki sebebine dayalı boşanma talebinin, zina olgusunun gelen otel kayıtlarının içeriği, kalış tarihleri davanın açıldığı tarih dikkate alındığında kadının zina nedeni ile açmış olduğu davanın yasal koşullarının oluşmadığından subut bulmayan boşanma sebebinin reddine karar vermiş ise de, karşı davanın 24.07.2015 tarihinde açıldığı, erkeğin Z. Ü.... isimli kadınla 08.05.2014-09.05.2014 tarihleri arasında otelde kaldığı, zina sebebinin gerçekleştiğinin sabit olduğu ,davanın kabulü yerine reddi doğru değil ise de, evlilik birliği boşanma ile sona erdiğinden kadının zina hukuki sebebine dayalı davası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiği, kadın için kabul edilen tazminat miktarlarının az olduğu gerekçesi ile erkeğin istinaf talebinin reddine, kadının kusur tespiti, red edilen zinaya dayalı boşanma davası, tazminatların miktarları yönlerinden istinaf taleplerinin kabulüne, ''4721 sayılı Kanun'un 161 inci maddesinin yasal koşullarının gerçekleştiği, buna ilişkin davanın kabulü gerekirken evlilik birliği boşanma ile sonuçlanmış bulunmakla kadının zinaya dayalı davası hakkında karar verilmesine yer olmadığına'' karar verilmiştir.
2- 6100 sayılı Kanun'un “Terditli dava” başlıklı 111 inci maddesi, “Davacı, aynı davalıya karşı birden fazla talebini, aralarında aslilikferîlik ilişkisi kurmak suretiyle, aynı dava dilekçesinde ileri sürebilir. Bunun için, talepler arasında hukuki veya ekonomik bir bağlantının bulunması şarttır. Mahkeme, davacının asli talebinin esastan reddine karar vermedikçe, fer’î talebini inceleyemez ve hükme bağlayamaz.'' hükmünü amirdir. Terditli dava, davacının, aynı davalı veya davalılara karşı olan birden fazla talebinin bulunması halinde bu talepler aralarında aslîlik–ferîlik ilişkisi kurulacak şekilde aynı dava dilekçesinde ileri sürülmesi ve taleplerin aslîlik–ferîlik ilişkisine göre davalıdan talep edildiği davadır. Yukarıda da belirtildiği üzere terditli davalarda taleplerden biri asıl taleptir; ikincisi feri taleptir.
3.Davalı-karşı davacı kadının davasının yukarıda açıklandığı üzere terditli hukuki sebepleri içeren boşanma davası olduğu açıktır. Bu taleplerden özel boşanma sebebi olan zinaya dayalı davanın reddedilmesi üzerine, kararın "reddedilen hukuki sebebin öncelikle kabul edilmesi gerektiği yönünde istinaf edilmesi halinde", genel hukuki sebebe dayalı boşanma davasında verilen boşanma kararının kesinleştiğinden söz edilemez. Kadın vekilinin karşı davada terditli taleplerinde öncelikli talepleri olan 4721 sayılı Kanun'un 161 inci, mümkün değilse 162 inci maddede düzenlenen hukuki sebeplerle boşanma istemi yönünden davasının kabulü gerektiği iddiasıyla istinaf başvurusunda bulunduğu, nitekim davalı karşı davacı kadın da zinaya dayalı davasının reddinin hatalı olduğu gerekçesiyle istinaf yoluna başvurduğuna göre, terditli taleplerden kabul olunan talebe ilişkin hukuki sebep yönünden boşanma kararının kesinleşmesinden bahsedilemeyeceği, bu durumda ortada kesinleşmiş bir boşanma kararının mevcut olmadığı, zina hukuki sebebine dayalı boşanma davasının reddinin doğru olmadığı yönünde istinafta bulunan kadının, genel boşanma sebebine dayalı açtığı boşanma davasında verilen hükmün kesinleştiğinden bahisle zina hukuki sebebine dayalı davasının konusuz kalmasının söz konusu olamayacağı, bu itibarla Bölge Adliye Mahkemesince, mevcut deliller doğrultusunda zina hukuki sebebine dayanan kadının karşı davasının esası hakkında değerlendirme yapılması gerekirken davanın konusuz kaldığından bahisle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi doğru görülmemiştir. O halde, bozma sebebine göre davacı karşı davalı kadının terditli hukuki sebebe dayalı boşanma davası hakkında tümüyle yeniden değerlendirme yapılarak bir karar verilmek üzere hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Temyiz olunan, Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
2.Bozma sebebine göre her iki dava hakkında hüküm kurulması zorunlu hale geldiğinden kadının ve erkeğin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,
Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine,
Dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
31.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.