"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Konya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/1848 E., 2023/1901 K.
DAVA TARİHİ : 05.12.2018
KARAR : Bozmaya uyularak hüküm tesisi
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen boşanma davasında Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
... erkek vekili dava dilekçesinde özetle; evlilik birliğinin kadının kusurlu davranışları ile temelinden sarsıldığını iddia ederek; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle tarafların boşanmalarına, 50.000,00 TL maddî ve 50.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı-davacı kadın vekili cevap dilekçesinde özetle; asıl davanın reddine, 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle tarafların boşanmalarına ortak çocuğun velâyetinin müvekkiline verilmesine, 100.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminat ile aylık 500,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, aylık 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına ve ziynet alacağına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesince; boşanmaya sebebiyet veren ve gerçekleşen olaylarda ... erkeğin tarafların ayrıldığı olaydan birkaç gün kadar önce karısına yaşanan tartışma sonucu şiddet uyguladığı, kadının dudağının patladığı, kadının dudağında oluşan yarayı görüntülü konuşma esnasında tanıklar Y. Ö. ve H. Ö.'nün bizzat gördüklerini beyan ettikleri, ayrıca son yaşanan olayda da ... erkeğin davalı-davacı kadını eve kilitleyip gittiği, davalı-davacı kadının da son yaşanan olayda eşine "şerefsiz, adi , it, senden koca olmaz" gibi sözler söylediği, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda ... erkeğin ağır, davalı-davacı kadının hafif kusurlu olduğu gerekçesi ile her iki davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, baba ile kişisel ilişki tesisine, 15.000,00 TL maddî 15.000,00 TL manevî tazminatın ... erkekten alınıp davalı-davacı kadına verilmesine, ortak çocuk için 450,00 TL; kadın için 450,00 TL tedbir nafakasının davacı-davalıdan alınıp davalı-davacı kadına verilmesine, nafakaların karar kesinleştiğinde iştirak ve yoksulluk nafakası olarak devamına,12 adet 22 ayar bilezik bir adet 14 ayar set 20 adet çeyrek altın iki adet 14 ayar alyans yüzüğün aynen iadesine, mümkün olmadığı takdirde bedeli olan 53.919,00 TL nin davacı-davalıdan alınarak davalı-davacı kadına verilmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 12.10.2022 tarihli ve 2022/1561 Esas, 2022/1808 Karar sayılı kararında; kadına yüklenen kusurun gerçekleştiği, kadının gerçekleşen kusurunun yanında erkeğin annesini tehdit etme, erkeği ve çocuğu istemediğini söyleme kusurlarını da işlediği, erkeğe yüklenen kadını eve kilitleme kusurunun gerçekleştiği, fiziki şiddet uygulama kusurun ise ispat edilemediği, gerçekleşen son olayda konunun kolluğa intikal ettiği, kadının adli raporunun aldırıldığı düzenlenen adli raporda kadında darp cebir bulgusuna rastlanmadığının tespit edildiği, erkeğin gerçekleşen kusurunun yanında annesinin evlilik birliğine müdahalesine sessiz kalma kusurunu da işlediği, gerçekleşen olaylarda erkeğin ağır kusurlu, kadının az kusurlu olduğu, ortada evlilik birliğini temelinden sarsan birliğin devamına imkan vermeyen bir geçimsizliğin mevcut ve sabit olduğu, davanın ve karşı davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına dair verilen kararının isabetli olduğu, yaşı itibariyle anne bakım ve gözetimine muhtaç olan anne yanında kalmasının üstün menfaatine olduğu, sosyal inceleme raporu ile tespit edilen ortak çocuğun velâyetinin annesine verilmesinin isabetli olduğu, kurulan kişisel ilişki çocuğun yaşına ve gelişimine uygun olup, babanın, babalık duygularının tatminine yeterli ve elverişli düzeyde olduğu, tedbir nafakasının niteliği nazara alındığında kadın ve ortak çocuklar lehine tedbir nafakası takdiri doğru miktarlarının ise makul olduğu, velâyeti anneye verilen ortak çocuğu ihtiyaçları için baba aleyhine iştirak nafakası takdirinin doğru ancak miktarının düşük olduğu, kadın lehine yoksulluk nafakası takdirinin yerinde ancak miktarının düşük olduğu, az kusurlu bulunan, mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen, kişilik hakları saldırıya uğrayan kadın lehine maddî ve manevî tazminat takdir edilmemesinin hatalı olduğu, erkeğin davası kabul edildiğine göre davada kendisini vekille temsil ettiren erkek yararına asıl dava için karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca maktu vekâlet ücreti takdir edilmesinde usul ve esas açısından hukuka aykırı bir yön görülmediği gerekçesiyle erkeğin kusur belirlemesi ile kabul edilen ziynet alacağı davası yönünden; kadının kusur belirlemesi, iştirak ve yoksulluk nafakası, tazminatlar yönünden istinaf taleplerinin kabulüne, İlk Derece Mahkemesinin ilgili hükümlerinin kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle ortak çocuk lehine aylık 500,00 TL iştirak nafakasına, kadın lehine aylık 650,00 TL yoksulluk nafakası ile 18.000,00 TL maddî ve 18.000,00 TL manevî tazminata, ziynet alacağı davası yönünden ise kadın birleşen davasında ziynet alacağına konu ettiği ziynet eşyalarının erkeğin annesi tarafından zorla elinden alındığını, altınların bir tanesinin dahi kendisi için harcanmadığını, altınların sürekli olarak erkeğin annesinde kaldığını iddia etmiş, buna karşın ziynet eşyalarının aynen iadesini, olmadığı taktirde bedelinin erkekten tahsiline karar verilmesini talep etmiş ise de, birleşen dava dilekçesindeki anlatımdan husumetin yanlış yöneltildiğinin anlaşıldığı, kadının ziynet eşyalarının erkeğin annesinde bulunduğunu iddia etmesine göre davanın erkeğin annesine karşı açılması gerekirken erkek aleyhine açılmasının hatalı olduğu gerekçesiyle kadının ziynet alacağına yönelik davası husumet yokluğundan reddine, tarafların diğer istinaf taleplerinin ise esastan reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1.Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
2.Dairenin 04.04.2023 tarihli ve 2022/10661 Esas, 2023/1557 Karar sayılı kararı ile; ... erkeğin tüm temyiz itirazlarının reddine, davalı-davacı kadının temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile, erkeğin kadına fiziksel şiddet uyguladığı sabit olduğu halde bu kusurun erkeğe yüklenmemesinin hatalı olduğu, ayrıca kadın lehine hükmedilen maddî tazminat miktarının az olduğu gerekçesiyle Dairemiz kararının kusur belirlemesi ve kadın lehine hükmedilen maddî tazminat miktarı yönünden bozulmasına temyize konu diğer bölümlerin ise onanmasına karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Bozmaya uyan Bölge Adliye Mahkemesince yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat, 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi ile 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 50 nci ve 51 inci maddelerinde düzenlenen hakkaniyet kuralları dikkate alınarak 4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca 35.000,00 TL maddî tazminatın ... erkekten alınıp davalı-davacı kadına ödenmesine, tarafların kusura yönelik istinaf taleplerinin kısmen kabulüne, Mahkemece belirlenen erkeğin kusurlu davranışları yanında fiziksel şiddet nedeniyle ağır kusurlu olduğu, kadının hafif kusurlu olduğuna, istinaf duruşması nedeniyle Hukuk Genel Kurulu'nun kararı gereği vekâlet ücretine yer olmadığına karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.... kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; kadının, erkek tarafından şiddete uğradığını belirterek; erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, kişisel ilişki düzenlemesi, tazminatların ve nafakaların miktarı, ziynet alacağı davasının reddi, istinaf duruşması nedeniyle hükmedilmeyen vekâlet ücreti yönünden temyiz yoluna başvurmuştur.
2.Davalı-davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, velâyet ve kişisel ilişki düzenlemesi, tazminatlar, nafakalar, kendi tazminat taleplerinin reddi yönünden temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kesinleşen yönlere ilişkin temyiz itirazlarının incelenip incelenemeyeceği, bozmaya uygun karar verilip verilmediği, kadın yararına hükmedilen maddî tazminatın miktarı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü ve 174 üncü maddeleri. 6098 sayılı Kanun'un 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmanın kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinin artık mümkün olmadığı gibi bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak oluşturan yönlerin de yeniden incelenmesinin hukuken mümkün olmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeple;
Taraf vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
07.02.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.