"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 42. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/521 E., 2023/1308 K.
KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : Büyükçekmece 4. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2018/916 E., 2020/821 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın her iki taraf vekilince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kısmen kaldırılarak bu yönlerden yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı- karşı davacı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı- karşı davalı kadın dava dilekçesinde özetle; tarafların evlenmeden önce davacının Bağdat Üniversitesinde öğrenci olduğu ve davalının ise Türkiye'den Irak'a işçi olarak gitmesi ile tanıştıkları, 2015 yılına kadar Bağdat'ta kaldıkları, müşterek çocuğun da burda doğduğu, Irak'taki karışıklıklar nedeniyle 2015 yılı başında Türkiye'ye geldikleri, burada müşterek konutu satın aldıkları ve burda yaşamaya başladıkları, davacının davalıya ev alması için ve de yeni iş kurması için 100.000,00 dolar verdiği, bu evin davalının da katkı sağlayarak bu evin satın alındığı, tarafların İstanbul'a taşındıktan sonra davalının çok değiştiği, davacıyı çocuklarıyla beraber yalnız bıraktığı, taraflar arasında tartışmalar çıktığı ve davalının davacıya şiddet uyguladığı, davalının evin geçimine katkıda bulunmadığı için davacının ailesinden para istemek zorunda kaldığı, davacının Türkiye'de yabancı olmasından dolayı şikayet dahi edemediği, beş ay önce davalının yine davacıya şiddet uyguladığı komşuların şikayetiyle davalının evden uzaklaştırıldığı, bu olaydan sonra davacının çocuğunu da bırakarak ayrılmak zorunda kaldığı, davalının protokol hazırlayarak davacıya bunu imzalattığı ancak davacının bunu tam olarak anlamadığı ve imzaladığını belirterek evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, çocuk için aylık 1.500,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın lehine aylık 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, 350.000,00 TL maddî ve 150.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı- karşı davacı erkek vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; tarafların 2015 yılında Türkiye'ye geldiklerini, İstanbul'a gelir gelmez kadının çok değiştiğini, eşi ve çocuğuyla ilgilenmediğini, erkeğe haber vermeden vakitsiz saatlerde evden çıkmaya başladığını, kadının boşanmak istemesi üzerine tarafların anlaşmalı boşanma davası açtıklarını, kadının asılsız iddialar ile bu dosyadan feragat ettiğini, bütün iddialarının asılsız olduğunu belirterek asıl davanın reddine, karşı davanın kabulü ile evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin babaya verilmesine, çocuk için aylık 1.000,00 TL iştirak nafakasına, erkek lehine 100.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; 2015 yılında Türkiye'ye taşınan ailede sorunlar yaşanmaya başlandığı, erkeğin bir süre sonra vaktinin çoğunu dışarıda geçirmeye başladığı, kadına 2018 yılı Mart ya da Mayıs ayında fiziksel şiddet uyguladığı, kadının ise eşi ile anlaşmalı boşanma konusunda protokol imzaladığı, bu protokol doğrultusunda erkeğin parasal olarak edimlerini yerine getirdiği, buna rağmen kadının sebep göstermeden açılan boşanma davasında boşanmayı kabul etmediği, bu yüzden davanın reddedildiği, taraflar arasında kurulan güven ilişkisinin kadın tarafından zedelendiği, erkeğin bu eylemleri nedeniyle kadının çocuğunu da bırakarak evden ayrılmak zorunda kaldığı, bu dönem içerisinde erkeğin eşine maddî manevî katkıda bulunmadığı, boşanmaya neden olan olaylarda erkeğin ağır, kadının az kusurlu olduğu gerekçesiyle asıl ve karşı davanın kabulüne, tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin babaya verilmesine, anne ile çocuk arasında kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocuk için karar tarihinden itibaren aylık 200,00 TL iştirak nafakasının anneden alınarak babaya velâyeten verilmesine, kadının çalışmadığı, gelirinin bulunmadığı, ailesinin yardımıyla geçindiği, boşanmakla yoksulluğa düşeceği gerekçesiyle kadın lehine aylık 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, yasal koşulları oluştuğundan kadın lehine 25.000,00 TL maddî ve 15.000,00 TL manevî tazminata, erkeğin tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde her iki taraf vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı- karşı davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; kusur belirlemesi, tazminatların miktarı, velâyet, iştirak nafakası yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.
2.Davalı- karşı davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; kusur belirlemesi, kadın lehine hükmedilen nafakalar ve tazminatlar, ortak çocuk lehine hükmedilen iştirak nafakasının miktarı yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; erkeğin, kadına fiziksel şiddet uyguladığının, vaktinin çoğunu dışarıda geçirdiğinin sabit olduğu ancak İlk Derece Mahkemesince erkeğe, ayrı yaşama sürecinde kadına maddî ve manevî katkıda bulunmadığı yönünde kusur yüklenmiş ise de kadın tarafından boşanma sebebi olarak dayanılmayan bu vakıanın kusur tespitinde erkeğe yüklenmesinin doğru olmadığı, Mahkemece kadına, eşi ile anlaşmalı boşanma konusunda protokol imzaladığı, bu protokol doğrultusunda erkeğin parasal olarak edimlerini yerine getirdiği, buna rağmen kadının sebep göstermeden açılan boşanma davasında boşanmayı kabul etmediği, bu yüzden davanın reddedildiği, taraflar arasında kurulan güven ilişkisinin kadın tarafından zedelendiği şeklinde kusur yüklenmiş ise de, anlaşmalı olarak açılan davada boşanma anlaşmasının bozulmasının kadına kusur olarak yüklenmesinin mümkün olmadığı, kadın anlaşmalı boşanma davasından 17.09.2018 tarihi itibarıyla feragat etmiş ise de, anlaşmalı boşanma davasından feragat, kadının, erkeğin feragat tarihine kadar olan kusurlu davranışlarını affettiği, en azından hoşgörü ile karşıladığı anlamına gelmeyeceğinden anlaşmalı boşanma davasının dava tarihinden önceki vakıaların da kusur belirlemesinde dikkate alınmasında yanlışlık bulunmadığı, tanıklarca belirtilen ancak taraflarca dilekçelerinde boşanma sebebi olarak dayanılmayan yahut dava tarihinden sonra gerçekleşen olayların da kusur tespitinde dikkate alınmasının mümkün olmadığı, boşanmaya neden olan olaylarda, kadına fiziksel şiddet uygulayan, vaktinin çoğunu dışarıda geçiren erkeğin tam kusurlu, kadının ise kusursuz olduğu gerekçesiyle tarafların kusur tespitine ilişkin istinaf taleplerinin kısmen kabulüne, İlk Derece Mahkemesinin karar gerekçesinin boşanmaya neden olan olaylarda erkeğin tam kusurlu, kadının ise kusursuz olduğu yönünde düzeltilmesine, kadının boşanmayı gerektirir kusurlu bir davranışı kanıtlanamadığından karşı davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesi doğru olmamış ise de bu yönde istinaf talebi bulunmayıp karşı davadaki boşanma hükmü de kesinleştiğinden yanlışlığa değinilmekle yetinilmesine, ortak çocuğunun yaşı, anne şefkat ve ilgisine ihtiyacı, babanın iş koşulları itibarıyla zamanının çoğunu ev dışında geçirmesi, tarafların ev incelemesi de yapılarak düzenlenen uzman raporu içeriği ve ortak çocuğun ilk uzman görüşmesi sırasındaki beyanları nedeniyle velâyetinin anneye verilmesi çocuğun üstün yararına olacağı halde velâyetinin babaya verilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle kadının velâyete ilişkin istinaf talebinin kabulüne, İlk Derece Mahkemesinin velâyet, kişisel ilişki ve iştirak nafakasına dair kısımlarının kaldırılmasına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, çocuk ile baba arasında kişisel ilişki kurulmasına, çocuk için aylık 1.250,00 TL iştirak nafakasına, kadının hiçbir geliri ve mal varlığının bulunmadığı, Mahkemece de bu sebeple kadın yararına yoksulluk nafakasına hükmedildiği gözetilmeden kadının velâyeti babaya bırakılan ortak çocuk için iştirak nafakası ile yükümlü tutulmasının doğru olmadığı gerekçesiyle kadının iştirak nafakasına ilişkin istinaf talebinin kabulüne, kararın buna ilişkin kısmının kaldırılmasına, erkeğin iştirak nafakası talebinin reddine, erkek ağır kusurlu olduğundan manevî tazminat talebinin reddine karar verilmesinin doğru olduğu ancak Mahkemece, erkeğin maddî tazminat talebinin de reddine karar verilmiş ise de erkeğin maddî tazminat talebi bulunmadığından erkeğin maddî tazminat talebinin reddine ilişkin istinaf talebinin kısmen kabulüne, erkeğin maddî tazminat talebi bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, kadın lehine hükmedilen tazminat miktarlarının az olduğu gerekçesiyle kadının bu hususa yönelik istinaf talebinin kısmen kabulüne, kararın buna ilişkin kısımlarının kaldırılmasına, kadın lehine 60.000,00 TL maddî ve 50.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı- karşı davacı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı- karşı davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; kusur belirlemesi, nafakalar, tazminatlar, velâyet yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık; boşanma davasında kusurun kimden kaynaklandığı, nafakalar, tazminatlar, velâyet noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri; 4721 sayılı Kanunu’un 4 üncü maddesi, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesi, 175 inci maddesi; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı-karşı davacı erkek vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
03.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.