Logo

2. Hukuk Dairesi2023/8915 E. 2024/4678 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında, hükmedilen maddi ve manevi tazminat ile yoksulluk nafakasının miktarının yeterli olup olmadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Tarafların ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ve ihlal edilen mevcut ve beklenen menfaatler dikkate alındığında, hükmedilen maddi ve manevi tazminat miktarının hakkaniyete uygun olmadığı gözetilerek, İlk Derece Mahkemesi kararının tazminat miktarları yönünden bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Adana Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/1539 E., 2023/1215 K.

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Mersin 2. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2020/289 E., 2021/227 K.

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer’ilerine karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların 1994 tarihinde evlendiklerini, ortak iki çocuklarının olduğunu, evlilik sonrası davalının müvekkiline karşı olumsuz kişiliğinin ortaya çıktığını, en küçük sorunları bile büyüterek kavga ve tartışma ortamı yaratmaya başladığını, müvekkilinin kişiliğine ve saygınlığına karşı toplum içerisinde dahi ağza alınmayacak küfür ve hakaretlerde bulunduğunu, sürekli alkol alıp eve gece yarılarında gelmeye ve ortak konutu otel olarak kullanmaya başladığını, evlilik süresince süreklilik arz edecek şekilde devamlı bir işte çalışmadığını, çalıştığı işleri de batırdığını, müvekkilinin şu anda bile davalının ne iş yaptığını bilmediğini, düzenli bir işinin bulunmadığını, borçlarını ödememesi nedeniyle alacaklıların müvekkilinin çalışmış olduğu iş yerine gelerek rezillik çıkarması sonucu müvekkilinin iş yerindeki itibarının zedelendiğini, müvekkilinin ortak çocuk ...'nın doğumu ile her şeyin düzeleceğine inanırken davalının eskisi gibi gece hayatına ve sorumsuzluğa devam ettiğini, hayatına başka bir kadın aldığını, müvekkili gece ve akşam vardiyasında iken hayatındaki kadını ortak konutun içine kadar soktuğunu, bunu kızının gözü önünde dahi defalarca yaptığını, davalının ortak ikinci çocuğun doğumu ile biraz olsun düzelse de daha sonra çapkınlıklarına geri döndüğünü, başka bir kadından 2005 yılında evlilik birliği dışında ... isimli bir kız çocuğunun olduğunu, bu çocuğun annesinin ölümü ile birlikte davalının çocuğu ortak konuta getirerek bakması için baskı yaptığını ve kendi öz çocuklarına da çektirmediği zulmün kalmadığını, müvekkiline her defasında "Benden boşanırsan seni çalıştığın kuruma gelir asarım, öldürürüm, çocuklarını bir daha göremezsin, gebertirim hepinizi" diyerek tehdit ettiğini, yine bir gün aşırı alkollü olarak eve uğraması ile müvekkiline yönelik ağır hakaretlerde bulunması ve şiddete varan eylemlere kalkması ile ortak çocukların engel olmak için babalarının üstüne yürümesi sonucu evde çıkan kıyametin bardağı taşıran son damla olduğunu, bu nedenlerle tarafların boşanmalarına, ortak çocuk ...'ın velâyetinin müvekkiline verilmesine, ortak çocuk için aylık 1.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakası ile müvekkili lehine aylık 750,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına hükmedilmesine, 100.000,00 TL maddî ve 100.000,00 TL manevî tazminatın davalıdan alınarak müvekkiline ödenmesine karar verilmesini" talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı erkek vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın dava dilekçesinde 26 yıl boyunca fark edemediği durumların yeni farkına varıyormuş gibi olasılık cümleleri kullandığını, müvekkilinin alkolik bir insanmış gibi bahsetmesi ve evi otel gibi kullanıyor yorumlarının gerçeği yansıtmadığını, müvekkilinin o dönem çalıştığı işten dolayı geç saatlerde eve geldiğini, ayrıca müvekkilinin her girdiği işi batırdığı ve alacaklıların davacıyı muhatap aldığı iddialarının asılsız iddialar olduğunu, sadece bir defasında kirada oturdukları evin sahibinin davalıya ulaşamadığı için davacıya ulaşarak kira konusunu görüştüğünü, kira borcunun da ortak olduğunu, müvekkilinin ailesini mutlu edebilmek için gece gündüz çalıştığını ve elinden geleni fazlasıyla yaptığını, davacının iddia ettiği gibi herhangi bir bayanı ortak konuta getirme ve çocuğunun yanında bulundurma olayının söz konusu dahi olmadığını, ortak ikinci çocuğun doğumundan itibaren yaklaşık üç yıl boyunca devam eden evliliğin davacının ailesinin yanında kalmasıyla son bulduğunu, devamında eşinde huzuru bulamayan müvekkilinin başka bir bayanla görüşmeye başladığını ve bu birliktelikten bir çocuğu olduğunu, bu çocuğun bakımının altı yaşına kadar müvekkilinin annesi tarafından gerçekleştiğini, davalının bu çocuğun da ortak evde kalmasını istemesine rağmen davacının bunu reddettiğini ve çocuğu dışladığını, müvekkilinin annesinin ölümüyle birlikte bu çocuğun geleceğini düşünen davalının, kız kardeşinin ...'un koruyucu ailesi olmasını sağladığını ve yuvada kalmaması için elinden geleni yaptığını, davacının iddialarının aksine müvekkilinin kız kardeşi ve eniştesinin olduğu ev ortamında davacının "Şerefsizin çocuğu" diyerek müvekkilini rencide ettiğini ve küçük düşürdüğünü, çocuklarını da babalarına karşı kin ve nefretle doldurduğunu, sürekli olarak çocuklarının yanında da davalıya hakaretler ettiğini, 17 yaşındaki ortak çocuk ...'ın velâyetinin kendisinin istek ve doğrultusunda karar verilmesi gerektiğini, pandemi nedeniyle müvekkilinin iş yeri kapalı olduğundan maddî durumunun kötü etkilendiğini, davacıya saklaması için verdiği para ve altınları sorduğunda hakaret dolu cevaplar aldığını, asıl mağdurun müvekkili olduğunu, bu nedenlerle davanın reddine, Mahkeme aksi kanaatte ise boşanmaları halinde müvekkiline hakkaniyet çerçevesinde tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davalının dilekçeler teatisi aşamasında delile dayanmadığı, sonradan tanık bildirmesinin sonuca etkili olmadığı ve dayanılmayan delilin hükme esas alınamayacağından bildirdiği tanıkların dinlenilmediği, yapılan yargılama ve toplanan delillerden sadakat yükümlülüğüne aykırı olarak eşini aldatmak, sürekli sinkaflı hakaretler etmek, tehdit etmek, yıllarca davalının borçlarını ödemek zorunda kalmak, erkeğin borçlarından dolayı alacaklıların davacıyı araması, birliğin geçim ve bakımı ile ilgili yükümlülüklerini yapmamak, çocuklara hakaret etmek ve sürekli alkol almak, vakıalarından dolayı tam kusurlu, davacı kadın ise bir kusurunun bulunmadığı gerekçesi ile davacı kadının boşanma davasının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuk 03.01.2003 doğumlu ... yargılama safhasında reşit olduğundan velâyeti ve iştirak nafakası konusunda karar verilmesine yer olmadığına, davacı kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine, kadın yararına boşanmanın eki niteliğinde 30.000,00 TL maddî ve 25.000,00 TL manevî tazminatın erkekten tahsiline, erkeğin tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; yoksulluk nafaka talebinin reddi ile tazminat miktarları yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.

2.Davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; tanıklarının dinlenmemesi, kusur belirlemesi, müvekkili aleyhine verilen tedbir nafakası, tazminat ve miktarları yönlerinden istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava dosyası içeriğine, dosyadaki yazılara göre; İlk Derece Mahkemesi kararlarında usule ve esasa ilişkin herhangi bir aykırılığın bulunmadığı, davanın esası ile ilgili hükme etki edecek sunulan tüm delillerin dava dosyası içerisine toplandığı, davalının dilekçe teatisi safhasında tanık deliline dayanmadığı, kanunun olaya uygulanmasında hata edilmediği, bu nedenle inceleme konusu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun, kusur belirlemesinin doğru olduğu, tarafların boşanmaya neden olan olaylardaki kusur dereceleri, tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı, boşanma yüzünden zedelenen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamı ile günün ekonomik şartlarına göre İlk Derece Mahkemesince, kadın ve çocuk yararına taktir edilen tedbir nafakası, tazminat(maddî-manevî) ile miktarlarının usul ve yasaya uygun olduğu yine davacı kadının memur olarak çalışması ve ekonomik sosyal durumu dikkate alındığında yoksulluk nafaka talebinin reddi kararının da doğru olduğu gerekçesiyle istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı kadın vekili; istinaf dilekçesinde ileri sürülen nedenleri tekrar ederek tazminatların miktarı ile reddedilen yoksulluk nafakası yönlerinden kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, nafakalar ve tazminatlar noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Kanun'un 190 ıncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü, 6 ncı, 169 uncu, 174 üncü ve 175 inci maddeleri. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı kadın vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2.Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında davacı kadın lehine takdir edilen maddî ve manevî tazminat azdır. 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi ile 6098 sayılı Kanun'un 50 nci ve 51 inci maddelerinde düzenlenen hakkaniyet kuralları dikkate alınarak 4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları uyarınca daha uygun miktarda maddî ve manevî tazminat takdiri gerekir. Bu yönler gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının kadın lehine hükmedilen maddî ve manevî tazminat miktarları yönünden ORTADAN KALDIRILMASINA,

2.İlk Derece Mahkemesi kararının kadın lehine hükmedilen maddî ve manevî tazminat miktarları yönünden BOZULMASINA,

3.Davacı kadın vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Peşin alınan harcın istek halinde yatırana iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,24.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.