Logo

2. Hukuk Dairesi2023/8940 E. 2024/5070 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında kusurun belirlenmesi, velayet, maddi ve manevi tazminat miktarı ile iştirak nafakasının miktarının tayini uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Davalı kadının temyiz başvurusunun süresinde ve usulüne uygun olduğu, ancak ileri sürülen temyiz nedenlerinin bozma kararı verilmesini gerektirecek nitelikte olmadığı değerlendirilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/996 E., 2023/1156 K.

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Kastamonu Aile Mahkemesi

SAYISI : 2021/325 E., 2022/115 K.

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne ve boşanmanın ferilerine karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda:

Vekâletnamesinde kanun yolundan feragat yetkisi bulunan davacı erkek vekili 26.03.2024 tarihli dilekçesi ile temyiz isteminden feragat ettiğini açıkça, kayıtsız ve şartsız olarak bildirmiştir. Bu durumda, davacı erkek vekilinin temyiz dilekçesinin feragat sebebiyle reddine karar verilmiştir.

Davalı kadının tüm yönlerden gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı erkek dava dilekçesinde özetle; kadının erkeğe sürekli rencide edici, onur kırıcı hakaretvari kelimeler kullandığı, ruhsal şiddet uyguladığı, işten eve geldiğinde güler yüz göstermediği, ters davrandığı, evin temizlik, yemek, ütü gibi işlerini devamlı aksattığı, kadının kök ailesinin müşterek konuta karıştıklarını iddia ederek tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin babaya verilmesine hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı erkek cevap dilekçesinde özetle; davacının alkol ve uyuşturucu kullandığını, kendisini öne sürerek borçlandığını, kadını aldattığı, kadına ve çocuklarına sevgi, saygı, ilgi ve alaka göstermediği, vurma, kırma ve çapkınlığının olduğunu, cezaevinde kadını tehdit ettiğinden çocuklarını ve kişisel eşyalarını alarak kadının evden ayrıldığını, iddia ederek tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin anneye verilmesine, çocukların her biri yararına aylık 500,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına ve 50.000,00 TL maddî, 50.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile özetle; dosya kapsamı bir bütün olarak yapılan değerlendirme ile; davacı erkeğin davalıyı ve müşterek çocukları darp ettiği, davalıya hakaret ve tehdit ettiği, başka kadınlarla ilişki kurduğu, davalının ise davacıya hakaret ettiği sabit görülmüş, meydana gelen bu olaylar karşısında tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı, bu sonuca ulaşılmasında açıklanan davranışları sebebi ile davacının ağır davalının ise az kusurlu olduğu kabul edildiği, boşanma sebebiyle mevcut veya beklenen menfaatleri zedelenen ve kişilik hakları saldırıya uğrayan kadın eş yararına maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi gerektiği, kadının geçimini sağlamaya yetecek ölçüde bir geliri bulunduğu, boşanmakla yoksulluğa düşmeyeceği değerlendirilerek tedbir ve yoksulluk nafakası taleplerinin reddine karar verildiği ortak çocukların velâyetinin anneye verilmesinin üstün yararlarına olacağı ve velâyet kendisine verilmeyen eşin çocukların bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmakla yükümlü olduğu gerekçesi ile; davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin ikinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin anneye verilmesine, çocuklar ile baba arasında kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocukların her biri yararına aylık 500,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, nafakanın her yıl ÜFE oranında arttırılmasına, kadının yoksulluk ve tedbir nafakası taleplerinin reddine ve kadın yararına 45.000,00 TL maddî, 45.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1. Davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; kusur tespiti, velâyet, maddî ve manevî tazminat takdiri ve miktarı, iştirak nafakası miktarı yönünden kaldırılmasına karar verilmesini istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2. Davalı kadın katılma yoluyla sunduğu istinaf dilekçesinde özetle; kusurunun olmadığını, tazminat ve iştirak nafakalarının artırılması istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle kusur tespiti, velâyet, maddî ve manevî tazminat takdiri ve miktarı yönlerinden kararın bozulmasını talep etmiştir. Davacı erkek vekili 26.03.2024 tarihli dilekçesiyle temyiz başvurusundan feragat etmiştir.

2. Davalı kadın katılma yoluyla sunduğu temyiz dilekçesinde özetle; kusurunun olmadığını, tazminat ve iştirak nafakası miktarı yönlerinden kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, açılan boşanma davasında geçimsizliğe sebep olan kusurun kimden kaynaklandığı, kadın yararına tazminat miktarlarının isabetli olup olmadığı, çocuklar için hükmedilen nafakaların miktarının hakkaniyete ve dosya kapsamına uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Kanunu’nun 190 ıncı 194 üncü, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un, 4 üncü, 6 ıncı, 166 ıncı, 174 üncü 182 inci maddeleri 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere ve özellikle davalı kadın tarafından temyiz dilekçesinde katılma yoluyla temyiz ettiği beyan edilmiş ise de Bölge Adliye Mahkemesinin kararının kadına 09.10.2023 tarihinde tebliğ edildiği, kadın tarafından yasal süresi içinde 23.10.2023 tarihinde temyiz dilekçesinin sunulduğu bu itibarla kadının temyiz başvurusunun süresinde ve bağımsız bir temyiz başvurusu olduğunun anlaşılmasına göre usul ve kanuna uygun olup davalı kadının temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

1.Davacı erkek vekilinin temyiz dilekçesinin feragat nedeniyle REDDİNE,

2.Davalı kadının temyiz itirazlarının incelenmesinde;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı onama harcının temyiz eden davalıya yükletilmesine,

Peşin alınan harcın istek halinde yatıran davacıya geri verilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

01.07.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.