"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 28. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/910 E., 2023/1215 K.
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 17. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2018/588 E., 2022/117 K.
Taraflar arasındaki boşanma davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl davanın reddine, birleşen davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve boşanmanın fer'îlerine karar verilmiştir.
Kararın davalı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1.Davacı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; davalının haftanın bir kaç günü evinde alkol alarak emekli maaşının büyük bir kısmını bu şekilde harcadığını, müvekkilinin evlilik birliğinin sorumluluklarını yerine getirmesine rağmen davalının olumsuz davranışlarına devam ettiğini, davalının son zamanlarda müvekkiline olan sevgi ve saygısını kaybederek müvekkiliyle hiç bir şekilde ilgilenmediğini, tarafların İstanbul'da ikamet ettiğini, davalının sık sık Ankara'ya annesinin yanına gelip gittiğini, en son Ankara'ya annesinin yanına geldiğini ve bir daha da dönmediğini, müvekkiline "çocukları al gel burada yaşayacağız" dediğini, evlilik birliği içinde edinilen ve Dikmen/Ankara adresinde bulunan evi satarak "Ankara'ya taşınalım, aksi halde ne yaparsanız yapın ben İstanbul'a dönmeyeceğim dediğini, satılan evin parasından müvekkiline de vermediğini, davalının evlilik birliğinin üzerine yüklediği sorumluluklarını yerine getirmediğini, evinin ve çocuklarının ihtiyaçlarını karşılamadığını, müvekkilinin çocukları ile maddî anlamda tek başına kaldığını, müvekkili ve ortak çocuğuna karşı hakaret ve aşağılayıcı sözlerde bulunduğunu, maddî ve manevî anlamda yıpranarak çöküntüye uğradığını, davalının bu kusurlu tutum ve davranışları nedeniyle evlilik birliğini devam ettirmelerinin mümkün olmadığını belirterek, tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin müvekkiline verilerek çocuk için aylık 1.000,00 TL tedbir-iştirak nafakası, müvekkili için aylık 1.500,00 TL tedbir-yoksulluk nafakası bağlanmasına, müvekkili lehine 200.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminatın davalıdan alınarak müvekkiline verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
2.Davacı vekili birleşen dava dilekçesinde, davalının haftanın bir kaç günü evinde alkol alarak emekli maaşının büyük bir kısmını bu şekilde harcadığını, müvekkili ve müşterek çocuğuna karşı hakaret ve aşağılayıcı sözlerde bulunduğunu, ortak konutu terk ederek Ankara'ya yerleştiğini, eşine ve çocuğuna karşı sevgi ve saygı göstermediğini, atmış olduğu mesajlar ve yapmış olduğu eylemler nedeniyle birden fazla kez uzaklaştırma kararı aldığını, davalının uzaklaştırma kararına uymayarak hakaretlerine devam edip aşağılayıp onur kırıcı davranışlarda bulunduğunu, boşanma davasından sonra müvekkiline maddi destekte bulunmadığını, davalının evlilik birliğinin üzerine yüklediği sorumluluklarını yerine getirmediğini, evinin ve çocuklarının ihtiyaçlarını karşılamadığını, müvekkilinin çocukları ile maddi anlamda tek başına kaldığını, maddi ve manevi anlamda yıpranarak çöküntüye uğradığını, davalının bu kusurlu tutum ve davranışları nedeniyle evlilik birliğini devam ettirmelerinin mümkün olmadığını belirterek, dosyanın Ankara 17. Aile Mahkemesinin 2018/588 esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine, tarafların boşanmalarına, müşterek çocuğun velayetinin müvekkiline verilerek çocuk için aylık 1.000,00 TL tedbir-iştirak nafakası, müvekkili için aylık 1.500,00 TL tedbir-yoksulluk nafakası bağlanmasına, müvekkili lehine 200.000,00 TL maddi, 100.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan alınarak müvekkiline verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
1.Davalı erkek vekili cevap özetle;müvekkilinin ölçülü ve olağan bir şekilde alkol tükettiğini, genelde hafta sonları bir kaç adet bira içtiğini, aile fertlerine rahatsızlık vermediğini, müvekkilinin annesinin 82 yaşında olup tek başına yaşadığını, bir çok sağlık probleminin bulunduğunu, bu sebeple müvekkilinin sık sık annesini ziyaret ettiğini, Ankara'ya yerleşmek istemesine rağmen davacıyı bu hususta ikna edemediğini, davacının çalışmadığını, müvekkilinin ise emekli olduğunu, zaman içerisinde çekilen krediler nedeniyle tarafların borçlandıklarını, müvekkilinin emekli ikramiyesi ile Ankara'da aldığı daireyi satarak borçlarını ve biriken kredi borcunu ödedikten sonra kalan tutar ile Ankara'da başka bir daire alarak buraya yerleşmek istediğini, bu dairenin kişisel mal niteliğinde olduğunu, davacının bu teklifi kabul etmeyerek "Ankara'ya asla gelmeyeceğini" söylediğini, davacının bu olumsuz tavrı nedeniyle müvekkilinin Ankara'da annesinin yanında kaldığını, müvekkilinin evlilik birliği içinde davacının anne ve babasına gereken saygı ve ilgiyi gösterdiği için davacıdan da aynı davranışı beklediğini, müvekkilinin aile konutundan kişisel eşyaları dışında hiç bir eşya almadığını, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında kusurlu tarafın davacı olduğunu beyanla, davanın reddine, boşanma yönünde hüküm kurulması halinde ise 100.000,00 TL manevi tazminatın davacıdan alınarak müvekkiline verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davalı vekili birleşen davaya cevap dilekçesinde, tarafların asıl davanın açıldığı 25/07/2018 tarihinden önce ayrı yaşamaya başladıklarını ve tekrar bir araya gelmediklerini, davanın açıldığı tarihten önceki vakıalara dayanılamayacağını, müvekkilinin, davacıya hakaret ve aşağılama içerir bir mesaj göndermediğini, duygu ve düşüncelerini zaman zaman oğlu ... ile paylaştığını, müvekkilinin annesinin yaşı ve sağlık sorunları nedeniyle bakıma muhtaç olmasından dolayı Ankara'ya yerleşmek istediğini, davacının anne ve babasının da Ankara'da yaşıyor olmalarına rağmen davacının Ankara'ya yerleşmeyi kabul etmediğini, müvekkilinin davacıya yönelik herhangi bir olumsuz eylemde bulunmadığını, mahkemece bağlanan tedbir nafakalarının da müvekkili tarafından ödendiğini, müvekkilinin, davacının olumsuz tavırları nedeniyle arada kalarak çocuklarından koparıldığını ve çocuklarıyla görüşemediğini belirterek, davanın reddine, boşanma yönünde hüküm kurulması halinde ise 100.000,00 TL manevi tazminatın davacıdan alınarak müvekkiline verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacı tarafın asıl davadaki dava dilekçesinde iddia ve taleplerinin ispatına yönelik herhangi bir delil bildirmediği anlaşıldığından, ispatlanamayan asıl davanın reddine, birleşen dava yönünden ise tarafların İstanbul'da yaşadıkları, davalının olağanın dışında alkol aldığı, emekli maaşının büyük bir kısmını alkole verdiği, birlik yükümlülüklerini yerine getirmeyerek davacı ve çocuklarıyla ilgilenmediği, maddî anlamda destekten yoksun bıraktığı, ortak konutu terk ederek Ankara'ya yerleştiği, davacı ve ortak çocuklara aşağılayıcı sözler söylediği ve hakaret ettiği, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında davalının tam kusurlu olduğunun kabulü ile tarafların boşanmalarına, her ne kadar davacı tarafından ortak çocuk Duygu'nun velâyeti talep edilmiş ise de ortak çocuk Duygu 18.09.2019 tarihinde reşit olduğundan konusuz kalan velâyet ve iştirak nafakası talebinin esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, kadın lehine 20.000,00 TL maddî, 18.000,00 TL manevî tazminata, davacı için aylık 700,00 TL olarak belirlenen tedbir nafakasının karar tarihi itibariyle aylık 1.500,00 TL'ye çıkartılmasına, karar kesinleştiğinde belirlenen nafakanın yoksulluk nafakası olarak devamına karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; asıl davanın 25.07.2018 tarihinde açıldığını, tarafların bu tarihten önce ayrı yaşamaya başladığını, bir daha bir araya gelmediklerini, birleşen davada asıl davanın açıldığı tarihten önceki vakıalara dayanılamayacağını, 25.07.2018 tarihinden önceki döneme ait ileri sürülen vakıalar yönünden derdestlik itirazları sunduklarını, davacının, müvekkilinin, kendisine göndermiş olduğu hakaret ve aşağılama içeren mesajlar olduğunu ileri sürmüş ve birleşen dava dilekçesi ile bu mesajların sunulacağını beyan etmiş ise de dosyaya bu yönde bir delil sunulmadığını, davacı tanığı olan ortak çocuk ... asıl dava tarihinden önceye ait vakıalarla ilgili beyanlarının değerlendirilmesinin mümkün olmadığını, ortak çocuğun taraflar arasındaki çekişmede anne yanında yer aldığını, müvekkiline karşı husumet beslediğini, boşanmaya neden olan olaylarda davacının kusurlu olduğunu, müvekkilinin kusurunun olmadığını, maddî ve manevî tazminatların haksız olduğunu, yoksulluk nafakasının fazla olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını ve kadının birleşen davasının reddine karar verilmesini istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, kararın usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesi ile davalı tarafın istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı- erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; asıl davanın 25.07.2018 tarihinde açıldığını, tarafların bu tarihten önce ayrı yaşamaya başladığını, bir daha bir araya gelmediklerini, birleşen davada asıl davanın açıldığı tarihten önceki vakıalara dayanılamayacağını, 25.07.2018 tarihinden önceki döneme ait ileri sürülen vakıalar yönünden derdestlik itirazları sunduklarını, davacının, müvekkilinin, kendisine göndermiş olduğu hakaret ve aşağılama içeren mesajlar olduğunu ileri sürmüş ve birleşen dava dilekçesi ile bu mesajların sunulacağını beyan etmiş ise de dosyaya bu yönde bir delil sunulmadığını, davacı tanığı olan ortak çocuk ... asıl dava tarihinden önceye ait vakıalarla ilgili beyanlarının değerlendirilmesinin mümkün olmadığını, ortak çocuğun taraflar arasındaki çekişmede anne yanında yer aldığını, müvekkiline karşı husumet beslediğini, boşanmaya neden olan olaylarda davacının kusurlu olduğunu, müvekkilinin kusurunun olmadığını, maddî ve manevî tazminatların haksız olduğunu, yoksulluk nafakasının fazla olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını ve kadının birleşen davasının reddine karar verilmesini istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık taraflar arasında evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olacak nitelikte davalı erkekten kaynaklanan bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, kadının boşanma davasının kabulü koşullarının oluşup oluşmadığı, kusur belirlemesi nafakalar ve tazminatlar noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 190 ve 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri; 4721 sayılı Kanunu’nun 4 üncü, 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu, 174 üncü, 175 inci ve 176 ncı maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı erkek vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
01.07.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.