Logo

2. Hukuk Dairesi2023/895 E. 2023/3663 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Karşılıklı boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede geçimsizlik bulunup bulunmadığı, kusurun kimden kaynaklandığı, hükmedilen tazminat ve nafaka miktarlarının uygunluğu, kişisel ilişki düzenlemesi, faiz başlangıç tarihi ve vekâlet ücreti konularında ihtilaf oluşmuştur.

Gerekçe ve Sonuç: Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, dayandıkları belgeler, uygulanması gereken hukuk kuralları, hukuki ilişkinin nitelendirilmesi, dava şartları, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçeler usul ve kanuna uygun bulunarak Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/1891 E., 2022/1803 K.

KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile esas hakkında yeniden hüküm kurulması

İLK DERECE MAHKEMESİ : Gebze 4. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2020/236 E., 2021/633 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı karşı davacı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun iştirak ve yoksulluk nafakalarının ve tazminatların miktarları yönünden kısmen kabulü ile esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda;

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) öngördüğü yargılama sistemine göre ilk derece mahkemesinin kesin olmayan kararına karşı önce istinaf yoluna başvurulabilmektedir. İstinaf başvurusu üzerine bölge adliye mahkemesince, başvuran tarafın istinaf başvurusunun usulden ya da esastan reddine karar verilebilir veya ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden hüküm kurulabilir. Bu durumda bölge adliye mahkemesi kararına karşı, istinaf başvurusu reddedilen tarafın ya da istinaf incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeni hüküm kurulması hâlinde aleyhine karar verilen tarafın temyiz hakkı bulunmaktadır. Başka bir deyişle istinaf başvurusunun reddi hâlinde bölge adliye mahkemesi kararına karşı temyiz hakkı sadece istinaf başvurusu reddedilen tarafa ait olup bu hâlde ilk derece mahkemesi kararını istinaf etmeyen tarafın temyiz hakkı bulunmamaktadır.

Somut uyuşmazlıkta, İlk Derece Mahkemesince, kusur belirlemesine yönelik olarak verilen hüküm davacı karşı davalı erkek tarafından istinaf edilmeyerek kesinleşmiştir. Bu nedenle davacı karşı davalı erkek vekilinin, istinaf edilmeyerek kesinleşen bu yöne ilişkin temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.

Erkek vekilinin tüm, kadın vekilinin reddedilen yön dışındaki itirazları yönünden gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hakimi tarafından hazırlanan rapor dinlenildikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı karşı davalı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; kadının son zamanlarda yaşanan tartışmalarda müvekkiline ve ailesine karşı hitap ve davranış tarzını hakaret ve tehdit boyutuna taşıdığını, davalı karşı davacının birçok defa müvekkiline sövdüğünü, müvekkilinin anne ve babasına ağza alınmayacak hakaretler ettiğini, kadının hakaretlerinin çevre sakinleri tarafından duyulduğunu, müvekkilinin ve ailesinin çevre sakinleri gözünde utanç verici bir durumda kalmalarına neden olduğunu, müvekkilinin o günden sonra evine gidemediğini, önce otellerde sonraları ise ağabeyinin yanında geçici olarak ikamet etmeye başladığını, bu nedenlerle tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı karşı davacı kadın cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; erkeğin ileri sürdüğü iddiaların gerçeği yansıtmadığını, davacı karşı davalının sadakat yükümlülüğünü yerine getirmediğini, müvekkiline karşı psikolojik, fiziksel ve ekonomik şiddet uyguladığını, en ufak sözünden dahi rahatsızlık duyduğunu, müvekkilini sadece davacı karşı davalı değil, kayınpederi ve kaynanasının da şiddet uyguladığını, müvekkili üzerinde baskı yarattığını, davacı karşı davalının ailesinden bağımsız yaşayamayan bir birey olduğunu, davacı karşı davalının müvekkilini aldatmakla ve şiddet uygulamakla kalmayıp arkadaşlarına ve çevresine de kötülediğini, ailesine sürekli ekonomik yardımda bulunduğunu, eşinden para kaçırdığını, müvekkilinin evlilik birliği içinde yaşamış olduğu kötü muamele nedeniyle derin üzüntü içerisinde olduğunu, bu nedenlerle karşı davanın kabulüne, asıl davanın reddine tarafların evlilik birliğinin sarsılması nedeniyle boşanmalarına, çocukların velâyetinin anneye verilmesine, çocuklar yararına aylık 1.000,00'er TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 2.000,00TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, nafakaların her yıl ÜFE oranında artırılmasına, 150.000,00TL maddî, 150.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile tarafların pek çok kez ayrılıp barıştıkları dikkate alınarak taraflar arasında son 04.05.2020 tarihinde yaşanan ve tarafların ayrı yaşamasına sebep olan olaya göre kusur incelemesi yapıldığını, bu tarihten önceye ilişkin iddiaların karşılıklı olarak affedildiği ya da en azından hoşgörüyle karşılandığı, Gebze 5. Asliye Ceza Mahkemesi' nin 2021/418 Esas, 2021/681 Karar sayılı ilamı ile davacı kocanın, davalı kadına karşı 04.05.2020 tarihinde kasten yaralama ve hakaret suçlarını işlediğine kanaat edilerek davacı kocanın cezalandırılmasına karar verildiği, yine davalı kadının 04.05.2020 tarihli darp raporu, davalı tanıklarının doğrular mahiyetteki beyanları ve davacı tanığı ...' ın ''taraflar yaklaşık 15 dakika boğuştular'' şeklindeki beyanı ile davacı kocanın fiziksel şiddet uyguladığı ve hakaret ettiği, davacı kocanın tanığı ...' ın ''boğuşurlarken Ayten kardeşime hakaretler ediyordu, o.. çocuğu şeklinde bağırıyordu'' yönündeki görgüye dayalı tanıklığı ile davalı kadının davacı kocaya hakaret ettiği, bu olaylara göre fiziksel şiddet uygulayan ve hakaret eden davacı kocanın ağır kusurlu, hakaret eden davalı kadının az kusurlu olduğu gerekçesi ile her iki davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca, boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin anneye verilmesine baba ile kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocuklar lehine ayrı ayrı aylık 300,00 TL tedbir nafakasına, ayrı ayrı aylık 400,00 TL iştirak nafakasına, iş bu nafaka bedellerinin her yıl karar tarihi itibariyle Tüik'in açıklayacağı ÜFE oranında artırılmasına, kusuru daha ağır olmayan, boşanmakla yoksulluğa düşeceği anlaşılan kadın yararına aylık 300,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, iş bu nafaka bedelinin her yıl karar tarihi itibariyle Tüik'in açıklayacağı ÜFE oranında artırılmasına, kadın yararına yasal koşulları oluşmakla 5.000,00 TL manevî ve 7.000,00 TL maddî tazminata, karar verilmiştir

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı karşı davacı kadın vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı karşı davacı istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkeme davacı/k.davalının ağır kusurlu olduğunu tespit ettiğini, erkeğin ekonomik durumunun ortalamanın üzerinde olduğunu, müvekkilin ev hanımı ve çocuklara bakmakta olduğunu tespit ettiğini, fakat nafaka miktarları ve maddî manevî tazminat yönünden hakkaniyete aykırı bir şekilde eksik bir belirleme yapıldığını, davacı karşı davalının hiç bir iddiasının ispatlanamadığını, müvekkiline evlilik birliğinden atfedilebilecek bir kusurun bulunmadığını, yerel mahkemenin davacı karşı davalının asıl davasını da kısmen kabul etmiş olması da usul ve yasaya aykırı olduğunu, bu nedenlerle yerel mahkemenin nafaka, maddî ve manevî tazminat, çocukların yatılı olarak kalması yönünde şahsi ilişki kurulmasına yönelik kararların kaldırılmasına ve karşı dava dilekçelerindeki talepleri doğrultusunda karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile kadın lehine hüküm altına alınan yoksulluk nafakası, maddî ve manevî tazminat ile çocuklar için hükmedilen iştirak nafakası miktarlarının az olduğu gerekçesi ile davalı karşı davacı kadının kusur belirlemesi, asıl davanın kabulü, kişisel ilişki süresi, tedbir nafakası miktarları ve diğer hususlara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine, davalı karşı davacı kadının müşterek çocuklar için hükmedilen iştirak nafakası ile kendisi için hükmedilen yoksulluk nafakası, maddî ve manevî tazminat miktarları yönünden yapılan istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile; ilgili bentlerinin kaldırılmasına; bu konularda yeniden hüküm kurulmasına, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, paranın alım gücü ile hakkaniyet kuralları dikkate alınarak çocuklar yararına 600,00'er TL iştirak nafakasına, nafakanın her yıl TÜİK tarafından açıklanan ÜFE oranında artırılmasına, aylık 1.000,00 TL yoksulluk nafakasına her yıl TÜİK tarafından açıklanan ÜFE oranında artırılmasına, kadın yararına 30.000,00 TL maddî, 25.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı karşı davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesi ve Bölge Adliye Mahkemesinin kusur belirlemesinin hatalı olduğunu, nafakalar ve tazminatların arttırılmasının ekonomik durumuna ve dosya kapsamına uygun olmadığı gerekçesi ile; kusur belirlemesi ve kadın yararına hükmolunan yoksulluk nafakası ve tazminatlar yönünden temyiz etmiştir.

2.Davalı karşı davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; kusur belirlemesinin hatalı olduğu, tam kusurlu olan erkeğin davasının kabulünün doğru olmadığı, tazminat ve nafaka miktarlarının az olduğu, faizin kesinleşme tarihinden işletilmesinin doğru olmadığı, manevî tazminatın maddî tazminattan az olamayacağı, babanın şiddet eğilimi nedeni ile kişisel ilişkinin tamamen kaldırılması yada yatısız hale getirilmesi gerektiği, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusu kısmen kabul edilmesi sebebi ile yararına vekâlet ücreti takdir edilmemesinin hatalı olduğunu belirterek; erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, yararına hükmolunan nafaka ve tazminatların miktarı ile faiz başlangıç tarihi ve vekâlet ücreti yönünden temyiz edilmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, karşılıklı açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, erkeğin davasının kabulü, kadın yararına hükmedilen tazminatların ve nafakaların miktarları, kişisel ilişki düzenlemesi ve tazminatlara uygulanan faiz başlangıç tarihi ile vekâlet ücret noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci, 182 nci, 323 üncü, 324 ncü, 327 nci, 328 inci, 329 uncu ve 330 uncu maddesi, 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu, 370

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Davacı karşı davalı erkek vekilinin kusur belirlemesine yönelik temyiz dilekçesinin REDDİNE,

2.Tarafların diğer hususlara yönelik temyizinin incelenmesine gelince;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden davacı-davalıya yükletilmesine,

Adli yardımdan yararlanması sebebi ile başlangıçta alınmamış olan aşağıda yazılı karar ve ilam harcı ile temyiz başvuru harcının davalı-davacıya yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

05.07.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.