"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/1454 E., 2023/1555 K.
KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile esas hakkında yeniden hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : Kayseri 7. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2022/985 E., 2023/416 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince erkeğin davasının reddine, kadının davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlere karar verilmiştir.
Kararın davalı-karşı davacı kadın tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün ilgili bölümlerini kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı-karşı davacı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı-karşı davalı erkek vekili dava dilekçesi özetle; kadının müvekkiline sürekli olarak hakaret ettiğini ve ayrıca fiziksel şiddete başvurduğunu, 1 ay 15 gün evliliklerinin çok güzel geçtiğini, kadının kusurlu davranışları sonucu devam eden geçimsizlik sebeplerinin müvekkilinin artık katlanamayacağı bir noktaya geldiğini, müvekkil ve davalı evliliklerini ilk dönemlerinde çok mutlu yaşadıklarını, erkeğin 'seni sevmiyorum, sana tebessüm etmek istemiyorum ' dediğini, erkeğin boğazını tutarak sıktığını, sürekli telefonuyla mesajlaştığını, birlikte dışarı çıkmayı dışarda yemek yemeyi, el el tutuşup gezmeyi kabul etmediğini, yatak odası dahil herşeyi başkalarına anlattığı, ortak çocuğu görmesine izin vermediğini, telefonda fotoğrafını bile göstermediğini, bebeğin yanında olmasını tehdit aracı olarak kullandığını ileri sürerek tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına,
ortak çocuğun velâyetinin babaya verilmesine, 140.000,00 TL maddî ve 160.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı-karşı davacı kadın vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde; asılsız iddiaları kabul etmediğini, davalının ağır kusurlu olduğunu, evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeni ile eşe karşı şiddet uygulama, hakaret etme, küçük düşürme, lafçılık yaptığını, aile reisliği sorumluluğunu yerine getirmediğini, maddî-manevî ailevi sorumluluktan kaçtığı gibi ölümle tehdit ettiğini, hamilelikte ve doğumdan sonra eşine ve çocuğuna hiçbir şey almadığını ileri sürerek tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, ortak çocuk için aylık 1.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın için aylık 2.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 120.000,00 TL maddî ve 150.000,00 TL manevî tazminata, yasal faiziyle birlikte yargılama gideri ve vekâlet ücretine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
1.İlk Derece Mahkemesinin 24.05.2022 tarihli kararı ile; kadının az, erkeğin ağır kusurlu oldukları gerekçesiyle erkeğin davasının reddine, kadının davasının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesi gereği boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, baba ile ortak çocuk arasında kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocuk için aylık 400,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın için aylık 600,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 25.000,00 TL maddî ve 25.000,00 TL manevî tazminata, erkeğin tazminat taleplerinin reddine karar verilmiş, kararın kadın vekilince kusur belirlemesi, iştirak nafakasının ve tazminatların miktarı ile nafakaya TEF-TÜFE oranında artış yapılmaması yönlerinden istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin 19.10.2022 tarihli ilk kararı ile karar gerekçesinde tarafların kusur belirlemesi ve kusur oranlamasının yapılmadığı, kararın gerekçesiz olduğu gerekçesiyle kararın istinaf edilen kusur belirlemesi, iştirak nafakası ve tazminatlar yönlerinden kaldırılmasına, sair istinaf taleplerinin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
2.İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; "Tüm dosya kapsamı hep birlikte değerlendirildiğinde; Bölge Adliye Mahkemesi gerekçesizlikten ve kusurların net olarak gösterilmediğinden bahisle yerel mahkeme kararını kaldırmıştır. Ancak boşanma hükmü onanmış dava maddî manevî tazminat, nafaka yönüyle kaldırılmıştır. Yeniden yargılama yapılmıştır.
Asıl dava yönüyle; erkek dilekçesinde hakaret, küfür, fiziksel şiddet, mahremiyet paylaşımı, seni sevmiyorum beyanıyla davalı tarafından boğazının sıkıldığını, ölüsü de dirisi de para denildiğini, kendisinin dövülme emri verildiğini, kadının evi terk ettiğini, küçümsendiğini, telefonun engellendiğini, yeşil altın alımından kaynaklı hakarete uğradığını ve ben senin karın değilim beyanıyla karşılaştığı vakalarına dayanmıştır. Yapılan yargılama toplanan deliller ve dinlenen tanıklar bir bütün olarak değerlendirildiğinde tanıklar kadının aile içini anlattığını, ben senin karın değilim, tiksiniyorum senden, seni istemiyorum, bana hesap soramazsın dediğini, eve davet edildiği halde eve gelmediğine tanıklık etmişlerdir. Kadın ve erkeğin kusurları bir bütün olarak değerlendirildiğinde ikisinin de eşit kusurlu olduğu anlaşılmıştır. Erkek dayandığı vakalardan hakareti, küfrü, eşinin kendisine karşı seni sevmiyorum sözünü, dövülme emrini, kadının evi terk ettiğini, kadının telefonunu engellediğini, yeşil de olsa bir altın almaktan kaynaklı eşinin sorun çıkarttığını ispat etmiştir. Eşit kusurda maddî manevî tazminata hükmedilemez.
Karşı dava yönüyle; kadın karşı dava dilekçesinde çocuklar benden değil dediğini, doğumuna gelmediğini, görev dönüşü ortak ikamete gelmeyip ailesinin yanına gittiğini, sevgi, şefkat ve yardımının olmadığını, kırıcı laf ve hakaretlerin olduğunu, dedikodu ve lafçılık yaptığını, odunsun, köylüsün dediğini, seni de kendimi de öldürürüm dediğini, sevgili bulursun dediğini, kötü davranış sergilediğini, whatsapp yazışmaları olduğu vakalarına dayanmıştır. Yapılan yargılama toplanan deliller ve dinlenen tanıklar bir bütün olarak değerlendirildiğinde whatsap yazışmalarında erkeğin kadına "odunsun kızım odun, kes lan sesini, git kimin karısıysan ondan iste parayı " şeklinde yazışmaları sabit kabul edilmiştir. Tanıklar erkeğin seni de kendimi de öldüreceğim, odunsun, kendine sevgili bul dediğine tanıklık etmişlerdir. Kadın bu iddialarını ispat edebilmiştir, kalan iddialarını ispat edememiştir, kadın erkekle eşit kusurludur. Eşit kusurda maddî manevî tazminata hükmedilemez. Kadına bir önceki mahkeme kararında 25.000',00şer TL maddî manevî tazminat verilmiştir. Ancak erkeğin istinafı olmadığından bu tazminat usulen kesinleşmiştir. Kadın tazminat hak etmemesine rağmen usulü kesinlik nedeniyle bir önceki karar gibi 25.000,00'şer TL maddî ve manevî tazminata hükmedilmiştir. Bir önceki mahkeme kararımızda kadına yoksulluk nafakası verilmiş ancak eşit kusurda yoksulluk nafakası verilemeyeceğinden ve burada kamu düzeni bulunduğundan kadının kazanılmış hakkı yoktur. Bu nedenle tedbir nafakasının devamına karar verilmiş ancak yoksulluk nafakasına hükmedilmemiş olup aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. " gerekçesiyle kadın için 25.000,00 TL maddî ve 25.000,00 TL manevî tazminata, kadın için bağlanan tedbir nafakasının devamına, kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine, ortak çocuk için aylık 400,00,00 TL tedbir ve 700,00 TL iştirak nafakasına, kadın için yeniden yargılama gideri ve vekâlet ücretine hükmedilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-karşı davacı kadın vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı-karşı davcı kadın vekili istinaf dilekçesinde; tarafların eşit kusurlu olmadığı, tazminat miktarlarının düşük belirlendiği, kadının yoksulluk nafakası talebinin reddinin doğru olmadığı, hükmedilen iştirak nafakasının düşük olduğunu belirterek kusur belirlemesi, tazminatların miktarı, reddedilen yoksulluk nafakası talebi ve iştirak nafakasının miktarı yönlerinden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesi istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; " İlk Derece Mahkemesi tarafından erkeğe yüklenen kusurlar erkek tarafından istinaf yoluna başvurulmayarak kesinleşmiştir. Tarafların iddia ve cevapları ile sundukları deliller ve dinlettikleri tanık beyanları birlikte değerlendirildiğinde; erkeğin kesinleşen kusurları yanında eşinin doğumundan sonra maddî ve manevî olarak destek olmaması erkeğe kusur olarak yüklenmiştir. Her ne kadar İlk Derece Mahkemesince kadına evi terk etmesi kusur olarak yüklenmiş ise de; dinlenen tanık beyanlarına göre erkeğin kadını ölümle tehdit etmesi üzerine kadının müşterek konuttan ayrıldığı, bu durumda evden ayrılmasının kadına kusur olarak yüklenemeyeceği anlaşılmıştır. Yine kadına "dövülme emri vermesi" şeklinde kusur yüklenmiş ise de, erkeğin iddiasının kadının değil kadının annesinin emir verdiği yönünde olduğu anlaşıldığından bu kusurun da kadına yüklenemeyeceği anlaşılmıştır. Kadına yüklenen diğer kusurlara ilişkin erkeğin tanıklarının beyanlarının sebep ve saiki açıklanmayan, geçimsizliği ispata elverişli olmayan soyut beyanlara dayanarak yüklendiği anlaşıldığından kadına yüklenen tüm kusurlar dairemizce gerekçeden çıkarılmıştır. Bu durumda boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu, kadının kusurunun bulunmadığı sonucuna varılarak kadının kusura yönelik istinaf başvurusunun kabulüne karar verilerek kusura ilişkin gerekçenin bu şekilde düzeltilmesine karar verilmiştir.
Dairemizin kaldırma kararına konu İlk Derece Mahkemesinin 24.05.2022 tarihli kararının yoksulluk nafakasına ilişkin kısmı istinaf edilmediğinden kesinleşmiştir. Dairemizce de kadın lehine hükmedilen tedbir ve yoksulluk nafakasına ilişkin kısımları 19.10.2022 tarihli kaldırma kararına konu yapılmamıştır. Bu husus gözetilmeden İlk Derece Mahkemesinin istinaf incelemesine konu kararı ile yoksulluk nafakası konusunda düzenleme yaparak red kararı vermesi doğru olmadığından istinaf incelemesine konu kararın yoksulluk nafakası talebinin reddine ilişkin kısmı dairemizce gerekçeden çıkarılmıştır.
TMK'nın 182/2 nci maddesi gereğince velâyetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılma zorunluluğu bulunduğundan ortak çocuk yararına iştirak nafakasına hükmedilmesinde isabetsizlik yoktur. Ancak tarafların tespit edilen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği, günün ekonomik koşulları, ortak çocuğun zorunlu ihtiyaçları ve hakkaniyet ilkesi birlikte değerlendirildiğinde hükmedilen nafakanın miktarı düşüktür. Dairemizce ortak çocuk için aylık 1.000,00 TL iştirak nafakası hüküm altına alınmıştır.
Boşanmaya sebep olan olaylarda daha ziyade veya eşit kusurlu olmadığı anlaşılan, mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen, en azından eşinin maddî desteğini yitiren kadın yararına, tarafların boşanmaya neden olan olaylardaki kusur dereceleri, tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, paranın alım gücü ve beklenen menfaatlerin kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, TMK'nın 174/1.maddesi gereğince maddî tazminat ile evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda ağır ya da eşit kusurlu olmadığı anlaşılan, bu olaylar nedeniyle kişilik hakları saldırıya uğrayan kadın yararına, tarafların boşanmaya neden olan olaylardaki kusur dereceleri, tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, paranın alım gücü ve tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile hakkaniyet kuralları birlikte değerlendirildiğinde, TMK'nın 174/2 nci maddesi gereğince manevî tazminat takdir edilmesinde bir isabetsizlik yoktur. Ancak hükmedilen tazminat miktarları, tarafların dosyaya yansıyan ekonomik ve sosyal durumları, kusur durumu ve hakkaniyet ilkesi dikkate alındığında azdır. Ne var ki bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, dairemizce, Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1-b-2 maddesi gereğince Türk Medeni Kanunu'nun 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi dikkate alınarak, kadın yararına 50.000,00 TL maddî, 50.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesi gerekmiştir. " gerekçesi ile istinaf başvurusunun kusur belirlemesi, tazminatların miktarı, yoksulluk nafakası ile iştirak nafakasının miktarı yönlerinden kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin ilgili bentlerinin kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle kadın için 50.000,00 TL maddî ve 50.000,00 TL manevî tazminata, fazlaya ilişkin talebin reddine, ortak çocuk için aylık 1.000,00 TL iştirak nafakasına karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-karşı davacı kadın vekili temyiz isteminde bulunulmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı-karşı davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde; tazminatların ve iştirak nafakasının miktarı, yoksulluk nafakasına hükmedilmemesi, tazminatlara yasal faize hükmedilmemesi ve yeniden vekâlet ücretine hükmedilmesi gerekirken hükmedilmemesi yönlerinden kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kadın yararına hükmedilen tazminatların ve iştirak nafakasının miktarı, kesinleşen yoksulluk nafakasına yönelik yeniden hüküm kurulmamasının yerinde olup olmadığı, vekâlet ücreti noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 182 nci inci maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre İlk Derece Mahkemesi'nin 24.05.2022 tarihli ilk kararında verilen yoksulluk nafakasına ilişkin hüküm taraflarca istinaf edilmeyerek kesinleştiğinin anlaşılmasına göre usul ve kanuna uygun olup davalı-karşı davacı kadın vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
09.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.