Logo

2. Hukuk Dairesi2023/8978 E. 2024/7084 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında tarafların kusur durumu, boşanmaya karar verilip verilmeyeceği ve kadının manevi tazminat talebinin kabul edilip edilmeyeceği hususlarında uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, deliller, uygulanması gereken hukuk kuralları ve hukuki ilişkinin nitelendirilmesi, dava şartları, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve yasaya uygun olduğu gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 28. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/770 E., 2023/1162 K.

KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile esas hakkında yeniden hüküm kurma

İLK DERECE MAHKEMESİ : Bala Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi

SAYISI : 2020/136 E., 2023/63 K.

Taraflar arasındaki bağımsız tedbir nafakası davası ve boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince erkeğin boşanma davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'ilere, kadının bağımsız tedbir nafakası davasının ise reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı-davalı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün ilgili bölümlerini kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı-davalı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1.Davacı-davalı kadın vekili bağımsız tedbir nafakası dava dilekçesi ile; müvekkilinin tek başına kapıcı dairesinde oturduğunu, komşularının ve etrafın yardımları ile hayatını devam ettirdiğini, evlendikleri günden itibaren erkeğin ne çocukları ile ne de müvekkili ile ilgilendiğini, kazancını başka kadınlarla paylaştığını, Sincan Belediyesinde işçi olarak çalışmakta iken emekli olduğunu, kendisine ait evde oturduğunu, kadının mağdur durumda olduğunu belirterek müvekkili lehine dava tarihinden itibaren aylık 1.500,00 TL nafakaya hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

2.Davacı-davalı kadın vekili erkeğin boşanma davasına süreden sonra verdiği cevap dilekçesi ile; erkeğin müvekkiline karşı kötü ve insan haysiyetine yakışmayacak davranışlar içerisinde olduğunu, erkeğin kadına devamlı şiddet uyguladığını, tüm kötü davranışlarına rağmen müvekkilinin çocuklarının büyümesini bekleyerek boşanma davası açmadığını, evlilik birliğinin temelden sarsılmasında müvekkiline isnat edilecek bir kusur bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini, kadın lehine 100.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini, boşanma davasında da nafaka talebini tekrarladıklarını, Mahkemece takdir edilecek nafakanın şayet boşanma kararı verilecekse yoksulluk nafakası olarak devamına karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

1.Davalı-davacı erkek vekili asıl davaya cevap dilekçesi ile; talep olunan nafaka miktarının fahiş olduğunu, müvekkilinin bu tutarı ödeyecek durumunun olmadığını, çalışabilecek durumda olan kadının nafaka hakkını kötüye kullandığını, kadının evliliğin kendisine yüklediği yükümlülükleri yerine getirmediğini, müvekkilinin kanser hastası olması nedeniyle giderlerinin fazla olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı-davacı erkek vekili birleşen boşanma dava dilekçesi ile; kadının ağır kusurlu davranışlarının müşterek yaşamı çekilmez hale getirdiğini, evliliğin gerektirdiği hiçbir sorumluluğu yerine getirmediğini, erkeğin kadından sevgi ve saygı görmediğini, erkekten ayrı olarak şehir merkezinde yaşamak istediğini, müvekkili trafik kazası geçirdikten sonra kendisi ile ilgilenmediğini, bir sebep olmamasına rağmen müşterek konutu terk ettiğini belirterek tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; Mahkemenin 2014/112 Esas sayılı dosyası incelendiğinde erkeğin kadına karşı terke dayalı boşanma davası açtığı, akabinde feragat nedeniyle 09.10.2024 tarihinde davanın reddine karar verildiği, tarafların uzun süredir anlaşamadığı, kadının evi sürekli olarak terk ederek eş olmanın verdiği görev ve yükümlülükleri yerine getirmediği, bu hususun Mahkemenin 2014/112 Esas sayılı dosyası ve tanık beyanlarından anlaşıldığı, nitekim dosyaya sunulan sağlık raporlarından erkeğin hasta olduğu, o dönemde dahi kadının eş olmanın verdiği görevleri yerine getirmediği kanaatine varıldığı, kadın her ne kadar beyanlarında erkeğin taşla kemiklerini ezdiğini, kendisini bıçakladığını beyan etmişse de bu hususu destekleyecek delilin dosyada mevcut olmadığı, nitekim tarafların çocuğu tanık Mehmet B. davalının bir kaç defa şiddete maruz kaldığını beyan etmişse de buna ilişkin de hiçbir delilin dosyada bulunmadığı, tarafların sonrasında barıştıklarını beyan etmesinden kadının erkeği affettiğinin anlaşıldığı, anılan şiddet olayından sonra da kadının evi sürekli olarak terk ettiği, erkeğin hastalık sürecinde dahi yanında olmadığı, kadının daha kusurlu görüldüğü gerekçesiyle erkeğin boşanma davasının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin üçüncü fıkrası gereği boşanmalarına, kadının manevî tazminat talebinin reddine, kadın lehine hükmedilen nafakanın kaldırılmasına, boşanma davasının fer'isi niteliğinde olan nafaka davasında, birleşen bağımsız tedbir nafakası dosyasında değinilen hususlar dikkate alınarak kadının evlilik birliği içerisinde daha kusurlu olduğu kanaatiyle kadının bağımsız tedbir nafakası davasının reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-davalı kadın vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı davalı kadın vekili istinaf dilekçesi ile; nafaka talebinin reddine karar verilmesi ve nafakanın kaldırılmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, nafakaya hükmedilmesi gerektiğini, müvekkili lehine manevî tazminata hükmedilmesi gerekirken manevî tazminat talebinin reddinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, erkeğin tamamen kusurlu olduğunu, kusur belirlemesinin hatalı olduğunu, boşanma davasının reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, erkek lehine iki kez vekâlet ücreti takdir edilmesinin hatalı olduğunu belirterek kusur belirlemesi, erkeğin kabul edilen boşanma davası, tedbir nafakası ve manevî tazminat ile reddedilen bağımsız tedbir nafakası davası ile vekâlet ücreti yönlerinden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; erkek tarafından açılan boşanma davası değerlendirildiğinde; İlk Derece Mahkemesince verilen boşanma kararının ve kusura ilişkin belirlemenin isabetli olduğu, her ne kadar İlk Derece Mahkemesnin gerekçesinde, kadının daha kusurlu olduğu belirtilmiş ise de gerekçe bir bütün olarak değerlendirildiğinde İlk Derece Mahkemesince erkeğe bir kusur yüklenilmediği, yine yukarıda da açıklandığı üzere toplanılan delillerle, erkeğe yüklenebilecek kusurlu bir davranışın bulunmadığı, İlk Derece Mahkemesnin gerekçesindeki "daha kusurlu" şeklinde yazılmasının yine hükümde 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası yazılması gerekirken 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin üçüncü fıkrası yazılmasının maddî hataya dayalı olduğu, kadın yararına uygun bir miktarda tedbir nafakasına hükmedilmesi gerekirken bu yönün nazara alınmaması doğru görülmediği, kadının süresinden sonra vekili aracılığıyla sunduğu 24.06.2022 tarihli birleşen davaya cevap dilekçesi ile yoksulluk nafakası ile manevî tazminat talebinde bulunduğu, kadının süresinde ve usulüne uygun olmayan yoksulluk nafakası ve manevî tazminat talebi hakkında "karar verilmesine yer olmadığına " karar verilmesi gerekirken, İlk Derece Mahkemesince bu yön dikkate alınmadan kadının manevî tazminat talebi hakkında kesin hüküm oluşturacak şekilde reddine karar verilmesi ve yoksulluk nafakası talebi hakkında "karar verilmesine yer olmadığına "dair karar verilmemesinin doğru bulunmadığı, kadın tarafından açılan tedbir nafakası davası değerlendirildiğinde; İlk Derece Mahkemesince kabul edilen ve gerçekleşen olaylara göre, kadının ayrı yaşamakta haklı olmadığı, iddiasını ispat edemediği, bu itibarla davasının reddi gerektiği, İlk Derece Mahkemesince bu yönde verilen kararın isabetli olduğu, her ne kadar İlk Derece Mahkemesinin gerekçesinde, kadının daha kusurlu olduğu belirtilmiş ise de gerekçe bir bütün olarak değerlendirildiğinde, İlk Derece Mahkemesince erkeğe bir kusur yüklenilmediği, yine yukarıda da açıklandığı üzere toplanılan delillerle, erkeğe yüklenebilecek kusurlu bir davranışın bulunmadığı anlaşılmakla, İlk Derece Mahkemesinin gerekçesindeki "daha kusurlu" şeklinde yazılmasının maddî hataya dayalı olduğu, yine uyuşmazlığın esasını çözer şekilde tedbir nafakasına hükmedilemeyeceğinden, İlk Derece Mahkemesince asıl davada ara kararla verilen tedbir nafakasının kaldırılmasına karar verilmesinin de isabetli olduğu, asıl ve birleşen davaların birbirinden bağımsız ve ayrı davalar olduğu, İlk Derece Mahkemesince asıl davanın reddine, birleşen davanın ise kabulüne karar verildiğinden, her iki davada kendisini vekil ile temsil ettiren erkek lehine ayrı ayrı vekâlet ücretine hükmedilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesi ile istinaf başvurusunun 4721 sayılı Kanun'un 169 uncu maddesi kapsamında geçici tedbir nafakası, yoksulluk nafakası ve manevî tazminat talebinin reddine yönelik kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin ilgili bentlerinin kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle kadın yararına 4721 sayılı Kanun'un 169 uncu maddesi gereğince boşanma dava tarihi olan 13.12.2020 tarihinden, 16.02.2023 tarihine kadar aylık 750,00 TL, 16.02.2023 tarihinden boşanma hükmü kesinleşinceye kadar aylık 1.000,00 TL tedbir nafakasının erkekten alınarak kadına ödenmesine, kadının yoksulluk nafakası ve manevî tazminat talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, kadının sair istinaf taleplerinin ise esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-davalı kadın vekili temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı-davalı kadın vekili temyiz dilekçesinde; istinaf dilekçesini tekrarla kusur belirlemesi, erkeğin kabul edilen boşanma davası ile hükmedilmeyen manevî tazminat talebi yönünden kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, erkeğin boşanma davasının kabulünün yerinde olup olmadığı, kadının manevî tazminat talebi noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü, 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 175 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı-davalı kadın vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Adli yardımdan yararlanması sebebi ile başlangıçta alınmamış olan aşağıda yazılı karar ve ilam harcı ile temyiz başvuru harcının davacı-davalı kadına yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

09.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.