"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/995 E., 2023/885 K.
DAVA TARİHİ : 02.11.2018
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 10. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2018/970 E., 2021/18 K.
Taraflar arasındaki tanımanın iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı dava dilekçesinde özetle; yaklaşık 12 sene önce davalı ile bir arkadaş vasıtası ile tanıştıklarını, cinsel birliktelik yaşadıklarını, birliktelik yaşadıktan sonra davalının hamile kaldığını, kendisinin davalı ile ilişkiye girdikten sonra bu kadar çabuk hamile kalmasına anlam veremediğini, dünyaya gelen çocuğu davalı ile birlikte büyüttüklerini, aralarında tartışma yaşadıklarını ve davalının kızını da alarak yanından ayrıldığını, birkaç hafta sonra hiçbir şey olmamış gibi tekrar yanına geldiğini, iki yıldır içindeki kuşkunun kafasını meşgul etmeyi sürdürdüğünü, çocuğun büyüdükce aileye benzerliğinden uzaklaştığını, bir anlam veremediğini, kuşkularının arttığını, buna rağmen bir süre daha inancını koruyarak kendisini kızı olduğuna inandırmaya çalıştığını, daha sonra bu kuşkularından yola çıkarak davalıya baskı uygulayarak gerçeği öğrenmeye çalıştığını, topladığı bilgileri anlatınca yavaş yavaş gerçekleri öğrenmeye başladığını, davalının bunun üzerine itiraf ederek kendisiyle ilişkiye girdikten 48 saat icinde başka biri ile ilişkiye girdiğini söylediğini, bütün bunlardan sonra çocuğu da alıp evi terk ettiğini, uzaklaştırma kararı aldırdığını iddia ederek çocuk ile kan bağının olup olmadığının tespiti ile kan bağının olmaması halinde soy bağının iptaline, 100.000,00 TL maddî ve 50.000,00 TL manevî tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı ... cevap dilekçesinde özetle; ilk olarak davacının çocuğun babası olmadığını en başından beri bildiği iddialarını kabul etmediğini, davacının zaten şüphelerinin olduğunu, çocuğun kendisine benzemediğini düşündüğünü, çocuk büyüdükçe bu şüphelerinin arttığını ve DNA testi yaptırdıklarının, sonrasında babası olmadığını öğrendiğini, kendisinin de ilk kez bu testten sonra kızının babasının davacı olmadığını öğrendiğini, soy bağının reddi talebini kabul ettiğini, tazminat talebinin haksız ve hukuksuz olduğunu, kızının kendi çocuğu olmadığını öğrendikten sonra aralarının bozulduğunu, sonra kendisiyle tekrar barışmaya çalıştığını, davacı hakkında uzaklaştırma kararı alındığını, kızının babasının başka birisi olduğunu DNA testinden sonra öğrendiğini, davacının soybağının reddi isteminin kabulüne, diğer tazminat taleplerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile tanıma işleminin iptali istenen davalı küçüğün 14.05.2008 tarihinde nüfusa tescil edildiği, yasanın aradığı bir yıllık ve beş yıllık hak düşürücü sürelerin geçtiği, davacının yanılma nedeniyle tanıma iptali isteminde beyanlarında belirtilen kuşkuları ve söylentilerin iptal sebebi olarak gösterildiği, aynı yönde daha önce de duyumları ve kuşkuları olduğu, ancak dava açmadığı, bu yönde dosya delil de bildirmediği, tescil tarihinden itibaren bu yana aradan çok uzun bir süre geçmesine rağmen dava açılmasındaki gecikmeyi haklı kılacak sebep bulunup bulunmadığına ilişkin başka bir iddia veya savunma da öne sürülmediği, ayrıca davacının davaya konu çocuğun kendisinden olmadığını sonradan öğrendiği beyanının samimi görülmediği, ben zaten şüpheleniyordum şeklindeki ifadesinin ise bu hususu desteklendiğini göstermekte olduğu, bu itibar ve kabul ile; davacının tanımanın iptaline ilişkin davasının 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu(4721 sayılı Kanun)'un 300 üncü maddesinin birinci fıkrası hükmü uyarınca düzenlenen hak düşürücü süresi sonrasında açıldığı gerekçesi ile açılan davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ret kararının hakkaniyete ve hukuka aykırı olduğunu, tanımanın iptali davasının, iptal sebebi öğrenildikten sonra 1 yıl geçmekle ve herhalde tanımanın üzerinden 5 yıl geçmekle düşeceğinin düzenlendiğini, ancak süreler geçtiği halde gecikmeyi haklı kılan sebep varsa, sebebin ortadan kalkmasından başlayarak bir ay içinde dava açılabilineceğini belirttiğini, somut olayda davacının, davalıdan duymuş olduğu 'çocuğun gerçek babası sen değilsin, seninle birlikte olmadan önce başkasıyla beraberdim çocuğun babası odur'' gibi sözler üzerine dava yoluna başvurarak Mahkemeden olayı aydınlatması için DNA testi yapılmasını istediğini ancak Mahkeme'nin davayı incelemeden 4721 sayılı Kanun'un 300 üncü maddesinin son fıkrası göz önünde bulundurmadan gerekli sürelerin kaçırıldığı nedeniyle ret kararı verdiğini, oysa ki süreler geçtiği halde gecikmeyi haklı kılan sebebin vakıada mevcut olduğunu, Mahkeme'nin hak düşürücü sürenin başlangıcı olarak çocuğu tanıdığı tarihin esas alındığını, oysa hak düşürücü sürenin, çocuğun kendinden olmadığını kesin delil ile öğrenmesiyle başladığını, çocuğun kendisinden olmadığı yönündeki şüphenin öğrenme açısından yeterli kabul edilmeyeceğini, DNA testi yapılmasının gecikmeyi haklı kılan bir sebep olarak görülerek yeni süreni başlangıcı olarak görülmekte olduğunu belirterek davanın reddi yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacının hak düşürücü süreye ilişkin iddiasında, davalı annenin kendisinden önce başkası ile birlikteliği olduğu yönünde duyumlarının olduğunu, daha önce de baba olmadığına dair kuşkularının bulunduğunu ancak dava açmadığını, sunacağı bir delilin olmadığını bildirmiş olup tanımanın 14.05.2008 tarihinde yapıldığı yasanın aradığı bir yıllık ve beş yıllık hak düşürücü sürelerin geçtiği, gecikmeyi haklı kılan bir sebebin ispatlanamadığı, Mahkemece davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmesi usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesi ile davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1)inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı erkek tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki kanun yolu itirazlarını tekrar ederek, davanın reddi yönünden temyiz başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, tanımanın iptali istemine ilişkin olup, uyuşmazlık, davanın hak düşürücü süre içinde açılıp açılmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 300 üncü maddesi. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu, 370 inci ve 371 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı erkek tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
13.02.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.