Logo

2. Hukuk Dairesi2023/8994 E. 2024/462 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma hükmünün kesinleşmesinden sonra davacı tarafından feragat edilmesi halinde, kesinleşmemiş olan maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddinin doğru olup olmadığı.

Gerekçe ve Sonuç: Davadan feragatin, 6100 sayılı HMK'nın 307. maddesi uyarınca hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabileceği ve davacı tarafından yapılan feragatin kesinleşmemiş talepleri de kapsayacağı gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi'nin maddi-manevi tazminat taleplerini reddeden kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

...

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/352 E., 2023/894 K.

DAVA TARİHİ : 19.12.2016

KARAR : Kısmen ret

Taraflar arasındaki İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen boşanma davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda Hukuk Genel Kurulunca Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesince bozma sonrası yapılan yargılama sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların 1994 yılında evlendiklerini, ortak çocuklarının bulunmadığını, davalı erkeğin önceki evliliğinden dört tane, kadının ise bir tane çocuğunun bulunduğunu, kadının evlilik birliği içerisinde özenli olduğunu ve çaba sarf ettiğini, ancak erkeğin kadına ve küçük kızına hakaret ettiğini, kötü muamelede bulunduğunu, fiziksel şiddet uyguladığını ileri sürerek 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesi gereğince davasının kabulüne, tarafların boşanmalarına, kadın yararına aylık 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, kadın yararına 100.000,00 TL maddî ve 150.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde özellikle; Mahkemenin yetkisiz olduğunu, eşine karşı şiddet, hakaret ve tehdit eylemlerinde bulunmadığını, davacının dört ay önce evi terk ederek Ankara'ya geldiğini, evlilikleri boyunca her türlü maddî ve manevî yardımda bulunduğunu, evin ihtiyaçlarını karşıladığını, eşinin işitme kaybı yaşamasının sebebinin kendisinin olmadığını belirterek öncelikle yetkisizlik kararı verilmesini, yetki itirazının kabul edilmemesi hâlinde ise davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

1. İlk Derece Mahkemesi’nin Birinci Kararı

1.Ankara 5. Aile Mahkemesinin 07.06.2017 tarihli ve 2016/2392 Esas, 2017/1013 Karar sayılı kararı ile; tarafların davadan önce son altı ay birlikte yaşadıkları yerin Çorum olduğu, davacının geçici olarak kızının yanında Ankara’da yaşadığı gerekçesiyle dava dilekçesinin yetki yönünden reddine, karar kesinleştiğinde dosyanın yetkili ve görevli Çorum Aile Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

2.İlk Derece Mahkemesi’nin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararına karşı davacı kadın vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2. Bölge Adliye Mahkemesinin Gönderme Kararı

Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 17.04.2019 tarihli ve 2017/2410 Esas, 2019/686 Karar sayılı kararı ile; dava erkek vekilinin usulüne uygun olarak yetki itirazında bulunduğu, kesin olmayan yetki itirazının ilk itirazlar arasında düzenlendiği, ilk itirazların bir ön sorun gibi incelenmesinin ve karara bağlanmasının gerektiği, davalı vekilinin yetki itirazının İlk Derece Mahkemesince yasada gösterilen şekilde incelenmeden karara bağlandığı, bu nedenle İlk Derece Mahkemesince yetki itirazının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 164 üncü maddesinde gösterilen şekilde incelenmesi için taraflara yetki konusunda delillerini gösterme olanağı tanınması gerektiği, bu husus nazara alınmadan eksik incelemeyle hüküm tesisinin doğru görülmediği gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf talebinin kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak yukarıda gösterilen şekilde araştırma yapılıp, sonucu uyarınca bir karar verilmesi için dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

3. İlk Derece Mahkemesinin Son Kararı

Ankara 5. Aile Mahkemesinin 09.07.2020 tarihli ve 2019/419 Esas, 2020/351 Karar sayılı kararı ile; davalı erkek vekilinin yetki itirazının reddine, toplanan delillere göre erkeğin eşini evden kovduğu ve tehdit ettiğinin anlaşıldığı, hâl böyle olunca boşanmaya sebep olan olaylarda davalının tam kusurlu olduğu gerekçesi ile 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesi gereğince davanın kabulüne, tarafların boşanmalarına, kadın yararına aylık 500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile kadın yararına 7.500,00 TL maddî ve 6.000,00 TL manevî tazminat ödenmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı yasal süresi içinde taraf vekillerince istinaf isteminde bulunulmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 19.04.2021 tarihli ve 2020/1136 Esas, 2021/769 Karar sayılı kararı ile; davalı erkek vekilinin tüm, davacı kadın vekilinin nafakaların miktarlarına yönelik istinaf taleplerinin 6100 sayılı Kanun’un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) alt bendi gereğince esastan reddine, davacı kadın vekilinin tazminatların miktarlarına yönelik istinaf taleplerinin incelenmesine gelince, tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları ile boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile boşanma yüzünden zedelenen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamı ile evliliğin süresi dikkate alındığında davacı kadın yararına takdir edilen maddî ve manevî tazminatın az olduğu gerekçesiyle davacı kadın yararına 30.000,00 TL maddî ve 20.000,00 TL manevî tazminat ödenmesine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Birinci Bozma Kararı

1.Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı yasal süresi içinde davalı erkek vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

2.Dairemizin 20.10.2021 tarihli ve 2021/5442 Esas, 2021/7475 Karar sayılı kararı ile; tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında davacı kadın yararına takdir edilen maddî ve manevî tazminat miktarının çok olduğu gerekçesi ile bozulmasına, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu itirazlarının reddi ile hükmün onanmasına karar verilmiştir.

B. İkinci Bozma Kararı

1.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 09.02.2022 tarihli ve 2021/1669 Esas, 2022/207 Karar sayılı kararı ile önceki kararda yer alan gerekçenin yanında; kanun yolunun kapsamının gerçekleri bulmak amacıyla yapılan yargılamanın denetimi ile somut olaya uygulanması gereken hukuk kuralının doğru tespit edilip edilmediğinin ve tespit edilen hukuk kuralının somut olaya doğru uygulanıp uygulanmadığının denetlenmesi olduğu, 6100 sayılı Kanun ile benimsenen istinaf kanun yolu incelemesi sonrasında artık Yargıtay’ın tamamen bir hukukî denetim ve içtihat mercii olduğu, temyiz incelemesinde maddî vakıa ve delil değerlendirilmesine girilemeyeceği, sadece hukukî denetim yapılması gerektiği, 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesi ile temyiz incelemesinin kapsamının belirlendiği, bozma sebebi nispi nitelikte ise tespit edilen bozma sebebinin hükmü etkilemesinin gerektiği, nitekim karara etki eden yargılama hatası veya eksikliklerin mevcut olması hâlinde bunların bozma sebebi sayılabilmesi için ayrıca hüküm sonucunu etkilemiş olmaları gerektiği, buna karşılık dava şartlarının bulunmaması veya taraflardan birinin davasını ispat için dayandığı delillerin yasal bir sebep olmadan kabul edilmemesi hâllerinin ise mutlak bozma sebebi olduğu, somut olaya gelindiğinde ise Yargıtayca temyiz incelemesi sonucunda 4721 sayılı Kanun’un 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları ile düzenleme altına alınan maddî ve manevî tazminat koşullarının oluşup oluşmadığına ilişkin hukukî denetimin yapıldığı, buna göre erkek eşin kusurlu eylemleri nedeniyle kadın yararına maddî ve manevî tazminat ödenmesine karar verilmesinin doğru olduğunun, Yargıtay’ın hukukî denetimi ile kesinleştiği, bunun ötesinde tarafların belirlenen ekonomik ve sosyal durumları, tazminata esas fillerin ağırlığı da değerlendirilerek hakkaniyet ilkesi uyarınca takdir edilen tazminatların hakkaniyete uygun olduğu gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.

2.Bölge Adliye Mahkemesi’nin yukarıda belirtilen direnme kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili tümü yönünden temyiz isteminde bulunmuştur.

3.6100 sayılı Kanun'un 373 üncü maddesinin beşinci fıkrası gereğince Dairemizce yapılan incelemede, Daire kararının yerinde olduğu belirtilerek temyiz incelemesi yapılmak üzere dosyanın Hukuk Genel Kuruluna gönderilmesine karar verilmiştir.

4.Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 01.12.2022 tarihli ve 2022/2-637 Esas, 2022/1641 Karar sayılı ilâmı ile boşanma nedeni ile oluşan maddî ve manevî tazminat 4721 sayılı Kanun’un 174 üncü maddesinde “Mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen kusursuz veya daha az kusurlu taraf, kusurlu taraftan uygun bir maddî tazminat isteyebilir. Boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan taraf, kusurlu olan diğer taraftan manevî tazminat olarak uygun miktarda bir para ödenmesini isteyebilir” şeklinde düzenleme altına alındığı; toplanan deliller ve tüm dosya içeriğinden, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin tam, kadının ise kusurlu bir davranışının bulunmadığı, boşanmaya sebebiyet veren olayların aynı zamanda kadının kişilik haklarına saldırı teşkil eder nitelikte bulunduğu, kadın yararına 4721 sayılı Kanun’un 174 üncü madesinin birinci ve ikinci fıkra koşullarının oluştuğu anlaşıldığı; Hâkim, 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü maddesi ile 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 50 nci ve 51 inci maddeleri uyarınca gerçekleşen kusurun ağırlığı, tarafların ekonomik ve sosyal durumları ve hakkaniyet gereğince uygun bir maddî ve manevî tazminat hükmetme yetkisine sahiptir. Burada hâkime tanınan takdir hakkının maddî hukuktan kaynaklanan ve hukukî sonuca yönelik olarak kullanılan bir hukuka uygunluk sorunu olduğu; belirtilen bu nedenlerle Bölge Adliye Mahkemesi maddî vakıa ve delilleri doğru belirlemesine rağmen bunlarla varılacak hukukî sonucu yanlış değerlendirmiş bir başka ifade ile hata yapıldığı, Özel Dairenin bu hususa değinen bozma kararı ise Yargıtayın denetimi kapsamında ve yerinde bir sonuç olduğu gerekçesi ile Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken, direnme kararı verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesi gereğince direnme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

C. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Bölge Adliye Mahkemesince yukarıda başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile Hukuk Genel Kurulu'nun bozması sonrası davalı erkeğin 14.10.2022 tarihinde vefat ettiği, mirasçıları davaya dahil edilerek taraf teşkili sağlandığı, davacı asılın vermiş olduğu 11.01.2023 tarihli dilekçesi ile 10.05.2023 tarihli duruşmada davacı kadın vekilinin "tüm boşanma davasından ve ferilerinden feragat ediyoruz" şeklinde beyanda bulunduğu; İlk Derece Mahkemesince verilen kararın "boşanmaya" dair kısmı, Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 20.10.2021 tarih, 2021/5442 Esas ve 2021/7475 Karar sayılı ilamı onanarak 20.10.2021 tarihinde kesinleştiği, taraflar arasındaki evlilik birliği vaki bu kesinleşme neticesi boşanma ile sona erdiği, davalı erkeğin ise bu kesinleşme tarihinden sonra 14.10.2022 tarihinde vefat ettiği; bu durumda tarafların evliliği ölümle değil, boşanma ile sona erdiği bu itibarla; boşanma davasının konusuz kalması söz konusu olmadığı gibi, 4721 sayılı Kanun’un 181 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca kusur tespitine yönelik olarak devam ettirilebilecek bir boşanma davasının da bulunmadığı; davacı kadın yararına hükmedilmiş olan tedbir nafakası boşanma hükmünün kesinleşmesi ile 20.10.2021 tarihinde, 20.10.2021 tarihinden itibaren geçerli olan yoksulluk nafakası ise davalı erkeğin ölümü ile 14.10.2022 tarihinde kendiliğinden sona erdiğinin anlaşıldığı; davadan feragat, davaya son veren bir taraf işlemi olduğu 6100 sayılı Kanun’un 307 nci maddesi gereğince hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabileceği, davacı asılın ve vekilinin feragat beyanları boşanma hükmüne yönelik olarak hukuken geçerli sonuç doğurmayacağı ancak davadan feragat, davanın ferilerini etkileyeceği gerekçesi ile davacı kadının maddî ve manevî tazminat taleplerinin feragat nedeniyle reddine karar verilmiştir.

VI. Temyiz

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesi’nin yukarıda başlıkta belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı kadın vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; feragatın geçerli sayılmasının mümkün olmadığını, boşanma hükmü kesinleşti ise artık feragatın da etkisinin olmaması gerektiğini ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının tazminat yönünden bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, feragat beyanının kesinleşmeyen taleplere etkisinin olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Kanun’un 307 inci maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesi.

3. Değerlendirme

1.Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen Bölge Adliye Mahkemesi kararında ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olduğu anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeple;

Davacı kadın vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

24.01.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.