"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Adana Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/1164 E., 2023/1250 K.
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : İskenderun 3. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2019/365 E., 2021/7 K.
Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine karar verilmiştir.
Kararın davalı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların 2002 yılında evlendiklerini, bu evliliklerinden ortak üç çocuklarının olduğunu, erkeğin evlendikleri tarihten itibaren artan oranda kadına ve daha sonra ortak çocuklara psikolojik ve fiziksel şiddet uyguladığını, davalının evlendikleri tarihten itibaren kendi ailesinin müdahalesinden uzak bağımsız bir evlilik tesis edemediğini, kadının evliliklerinin başından itibaren davalının önce anne ve babasının daha sonra kız kardeşinin müdahalesine, aşağılamasına ve hakaretlerine hatta şiddetine maruz kaldığını, davalının bu duruma sessiz kaldığını, davalının kız kardeşi ...'nın tarafların evlerinde yaşamaya başladığını, davalının kız kardeşinin birlikte yaşama konusunu davacıya sormadığını, izin daha almadığını, hatta davacıyı ve ortak çocuklarını kız kardeşine hizmet etmesi için hizmetçi gibi kullandığını, kız kardeşi memnun olmadığını söylediği anda davalının çocuklarına ve davacıya hakaret ettiğini ve şiddet uyguladığını, davacının ve ortak çocukların davalının son şiddet olayından sonra Belen İlçesindeki evden ayrılıp ... Mahallesinde bulunan eve taşındıklarını, davalının kız kardeşinin ise Belen'de tarafların evinde yaşamaya devam ettiğini, son olarak çocuklarının kalan eşyalarını almak için davacının Belen'de bulunan evine gittiğini, davalının babası ve kız kardeşi ile karşılaştığını ve bu kişilerin davacıya "...seni bitireceğiz, seni süründüreceğiz..." diyerek kendi evinde davacıyı tehdit ettiklerini, davalının bu olaya da sessiz kaldığını, ailesinin evliliğine müdahale etmesine engel olmadığını, belirterek tarafların boşanmalarına, ortak çocukların velâyetlerinin davacı anne verilmesine, her bir ortak çocuk lehine ayrı ayrı aylık 1.000,00 TL toplam 3.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, davacı lehine 50.000,00 TL maddî tazminat ile 50.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesi talep ve dava olunmuştur.
II. CEVAP
Davalı vekili davaya cevap dilekçesinde özetle; evlilik birliğinde tek taraflı kusur olmayacağını, davacının "...ortak yaşamın tekrar kurulamayacak derecede temelinden sarsılmıştır..." cümlesinin doğru olmadığını, yıllarca yuvasını, ailesini ve birlikteliklerini korumak için elinden geleni yaptığını, eşini ve çocuklarını sevdiğini, bu evliliklerinin kesinlikle yıkılmasını istemediğini, dava dilekçesindeki birçok ifadenin abartılı olduğunu, davacıya zarar verecek bir şey yapmadığını, 2019 yılının Temmuz ayında bir münakaşa yaşandığını, bu olaydan sonra barıştıklarını, uzun bir tatile çıktıklarını ve ailece güzel günler yaşadıklarını, davacının yüzünde ve vücudunda darp izleri ile okula gittiğini ve bu izlerin herkes tarafından görüldüğünü beyan ettiğini, Belen'de bulunan yazlık evde yaşanan hadisenin bulaşık makinesinin düzgün yerleştirilmeme sebebi ile diyerek kendisini küçük düşürücü bir ifade kullanıldığını, bu konunun anlatıldığı gibi olmadığını, olay esnasında kızını ve davacıyı darp etmediğini, bu tartışma sonucunda davacıyı ve ortak çocukları evde zorla alıkoymadığını, davacı ile yıllardır okula beraberce gidip geldiklerini, aynı işi yaptıklarını, hiçbir zaman davacıyı korkutmadığını ve tehdit etmediğini, evden ayrılmasının engellenmesi beyanının gerçeği yansıtmadığını, istediği zaman istediği yere gidebildiğini, uzaklaştırma kararı alındığı dönemde davacıya ve ortak çocuklara karşı kusur sayılabilecek hiçbir şey yapmadığını, kendi ailesininden hiç kimsenin evliliklerine etki edecek bir cümle kullanmadığını, kendisinin öğretmen olduğunu, gelirinin yüksek olmadığını, kıt kanaat geçindiğini, dava dilekçesinde belirtilen maddî ve manevî tazminat ve nafaka bedellerini ödeyecek gelirinin olmadığını belirterek davanın ve boşanmanın tüm fer'îlerinin reddine karar verilmesi talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davalı erkeğin, davacı kadına sürekli hakaret ettiği, şiddet uyguladığı, son olayda üzerine bıçak ile yürüdüğü, davalının kusurlu davranışları ile evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı, kadına yüklenecek bir kusurun belirlenemediği gerekçesiyle, davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'unun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesi gereğince boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin anneye verilmesine, çocuklar ile baba arasında kişisel ilişki tesisine, çocuklar yararına ayrı ayrı dava tarihinden itibaren aylık 400,00 TL tedbir nafakasının, karar tarihi itibariyle aylık 450,00 TL'ye çıkarılmasına, karar kesinleştikten sonra ayrı ayrı aylık 450,00'şer TL iştirak nafakası olarak ödenmesine, davacı kadın yararına yasal şartları oluştuğundan 20.000,00 TL maddî ve 20.000,00 TL manevî tazminatın boşanmanın kesinleştiği tarihten itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte ödenmesine, davalı erkeğin tazminat taleplerinin yasal şartları oluşmadığından reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı erkek vekili, boşanma hükmüne itiraz etmediklerini, İlk Derece Mahkemesince kusur belirlemesi, vakıaların davacı tarafından ispatlanmadığını, çocuk ...'nın tanık olarak beyanlarına itibar edilemeyeceğini, tazminat ve nafaka miktarlarının fazla olduğunu, kadın lehine verilen tazminatlar ile çocuklar lehine verilen nafakaların kaldırılmasına ya da miktarlarının indirilmesine karar verilmesi yönlerinden istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; kararın usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesi ile davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; kusur belirlemesi, iştirak nafakası ile maddî ve manevî tazminat ve miktarları yönlerinden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacı kadın tarafından açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, kadın yararına maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi için gerekli şartların gerçekleşip gerçekleşmediği, gerçekleşmiş ise miktarlarının dosya kapsamına ve hakkaniyete uygun olup olmadığı, ortak çocuklar yararına hükmedilen nafakaların miktarlarının dosya kapsamına ve hakkaniyete uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları; 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci maddesinin birinci fıkrası ve 371 inci maddesi; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı erkek vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
01.07.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.