Logo

2. Hukuk Dairesi2023/9044 E. 2024/6226 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında, kusur belirlemesinin ve buna bağlı olarak maddi-manevi tazminat ile diğer fer'i hükümlerin doğru olup olmadığı hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Yerel mahkeme kararının usul ve yasaya uygun olduğu, davalı erkek vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü nedenlerin kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı değerlendirilerek, temyiz edilen Bölge Adliye Mahkemesi kararı onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ: Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/1911 E., 2023/1862 K.

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ: Kayseri 2. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2023/135 E., 2023/485 K.

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmiştir.

Kararın davalı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; erkeğin sadakat yükümlülüğüne aykırı davranışlarda bulunduğunu, ailelerinin baskısı ve ortak çocuklarının küçük olması nedeniyle davalıdan ayrılmadığını, davalının 2012 yılında GMS isimli kas sistemi ile ilgili bir hastalığının ortaya çıktığını, bu nedenle davalının 5 yıl çalışamadığını, tedavi gördüğünü, kadının bu süreçte erkeğin yanında olduğunu, evin bakımını üstlendiğini, kadının ailesinin de bu süreçte onlara destek olduğunu, ancak erkeğin teşekkür etmeyerek huysuzluklar çıkardığını, kadının yaptıklarını beğenmediğini, yaklaşık 6 yıldır erkeğin sağlığının düzelerek çalışmaya başladığını, kadını eş olarak görmemeye başladığını, sevgi, ilgi ve saygı göstermediğini, sosyal ortamlarda kendisini yalnız bıraktığını, ortak çocukla ve ev ile hiç ilgilenmeyerek birlik görevini ihmal ettiğini, kendisine ve ortak çocuğa hakaret ettiğini, psikolojik şiddet uyguladığını, erkeğin kadını aşağıladığını, eve misafir gelmesini kabul etmediğini, iki yıldır davalı ile ayrı yattıklarını, cinsel hayatlarının bulunmadığını, erkeğin ereksiyon olamadığını ve öfkelenerek kadını suçladığını, erkeğin kadın nefes alsa rahatsız olduğunu, en son 2023 yılının Ocak ayının sonunda kadının yeğeninin nişanına giderken arabada erkeğin kadına vurduğunu, bu nedenle kadının ortak haneye dönmediğini, son olaydan sonra anlaşmalı boşanma hususunda anlaşmalarına rağmen erkeğin fiziksel ve bakım ihtiyaçlarını kadının karşılaması için boşanmaktan vazgeçtiğini, davalının, kadına yaşamı çekilmez hale getirdiğini iddia ederek tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki nedeniyle boşanmalarına, ortak çocukların velâyet hakkının anneye verilmesine, ortak çocuk için aylık 3.000,00 TL yargılama süresince tedbir, kararın kesinleşmesi ile birlikte iştirak nafakası ile kadın lehine 250.000,00 TL maddî ve 250.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı erkek usulüne uygun tebligata rağmen davaya cevap vermemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, davalı erkeğin davacı kadını daha önce aldattığı ancak evlilik birliği bu olaydan sonra devam ettiği için af kapsamında kaldığından bu hususun davalıya kusur olarak yüklenemeyeceği, davalının ortak çocuğa şerefsiz dediği, davalının eve misafir gelmesini istemediği, davacı kadına küfür ettiği, taraflar arasında yaşanan son olayda davalı erkeğin davacı kadına sen salaksın sen bilmezsin dediği ve vurduğu, davalı erkeğin tam kusurlu olduğu, kadının ise kusurlu bir davranışı bulunmadığı ve kadın lehine boşanmanın fer'îlerine hükmedilebilmesinin yasal koşullarının bulunduğu gerekçesi ile, davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuğun velâyet hakkının davacı anneye verilmesine, çocuk için aylık 800,00 TL yargılama süresince tedbir, kararın kesinleşmesi ile birlikte iştirak nafakası olarak devamı ile 35.000,00 TL maddî, 35.000,00 TL manevî tazminatın erkekten alınarak kadına verilmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; erkeğe dava süresince savunma hakkı tanınmadığını, duyuma dayalı tanık beyanlarına itibar edilmemesi gerektiğini, kusur tespitinin hatalı olduğunu, erkeğe atfedilecek bir kusur bulunmadığını, kadının tam kusurlu olduğunu, bu nedenle davanın kabulünün de hatalı olduğunu belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesi istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, kararın usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesi ile istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; duyuma dayalı, soyut tanık beyanlarına itibar edilmemesi gerektiğini, kusur tespitinin hatalı olduğunu, erkeğe atfedilecek bir kusur bulunmadığını, kadının tam kusurlu olduğunu, boşanmanın kabulüne dair kararın usule ve hukuka aykırı olduğunu belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, boşanmaya sebebiyet veren olaylardaki kusur belirlemesinin doğru yapılıp yapılmadığı, erkeğe yüklenen kusurlu davranışın gerçekleşip gerçekleşmediği, kadına kusur olarak yüklenebilecek bir vakıa olup olmadığı, kusur belirlemesine bağlı olarak kadının maddî ve manevî tazminata hak kazanıp kazanmayacağı, kadın lehine fer'îlere hükmedilebilmesi koşulları varsa hükmedilen miktarların fazla olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci fıkrası, 174 üncü, 182 nci ve 330 uncu maddeleri. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı erkek vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

23.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.