"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Konya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/1445 E., 2023/1893 K.
KARAR : Davacı kadın vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davalı erkek vekilinin istinaf başvurusu kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kısmen kaldırılarak kaldırılan yönlerden yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen tapu iptali ve tescil, mümkün olmaması halinde katkı payı, değer artış payı ve katılma alacağı davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davacı kadın vekilinin istinaf başvurusu esastan reddine, davalı erkek vekilinin istinaf başvurusu kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kısmen kaldırılarak kaldırılan yönlerden yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1. Davacı kadın vekili dava dilekçesinde; tasfiye konusu 2596 ada 13 parsel sayılı taşınmazda bulunan 3 katlı betonarme bina ve arsasının 3/4 payının davalıya ait olduğunu, tapuda sadece 2 nolu bağımsız bölümün davalı erkek adına görüldüğünü ayrıca tapuda görülmeyen bodrum ve çatı katında bulunan 2 dairenin de davalının uhdesinde olduğunu, bu daireleri kiraya verdiğini, taşınmazın alımı için müvekkilinin kendi adına kayıtlı olan arsasını ve ziynet eşyalarını satarak katkıda bulunduğunu, çocuklarından gelen paraları, gün paralarını, bilezik ve muhtelif altınları davacıya verdiğini, müvekkilinin taşınmazın yapımına katkı olarak 12 adet 21 gram üçlü burma bileziğini vererek taşınmazın yapımına destek olduğunu, çocuklarına bakarak ve ev işlerini de yaparak katkısı olduğunu, ayrıca davalıya ait tapu kayıtlarında ulaşılamayan Afyonkarahisar'da bulunan bir devre mülk olduğunu, evlilik birliği içerisinde davalının pek çok araç alıp sattığını, bunların da tasfiyede dikkate alınması gerektiğini, yine evlilik birliği içinde biriktirilmiş paraların tamamının da davalının tasarrufunda tutulduğunu, davalının 2 daireden aylık yaklaşık 1.500,00 TL kira gelirlerinin de olduğunu, davalının yaptığı muvazaalı devirlerinde tasfiyede dikkate alınması gerektiğini belirterek taraflar arasındaki nal rejimin tasfiyesi ile, evlilik birliği içinde edinilmiş olan malların hakkaniyete uygun olarak öncelikle aynen taksimi ve özel sicillerine tesciline, bu mümkün olmadığı takdirde malların tespit edilecek bedelinden müvekkiline düşecek katkı payı, artık değere katılma alacağı ve değer artış payı alacağı alacaklarının fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000,00 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve etmiştir.
2. Davacı kadın vekili 05.10.2021 tarihli dilekçesinde; değer artış payı alacağı yönünden alacak miktarını yükseltmemiş, emek ile katkısı dışındaki katkı payı alacağını 11.420,00 TL'ye, katılma alacağını 165.000,00 TL'ye olmak üzere toplam alacak miktarını 176.420,00 TL 'ye yükseltmiştir.
II. CEVAP
Davalı erkek vekili cevap dilekçesinde; tasfiye konusu taşınmazın 1998 yılında müvekkilinin parasıyla satın salındığını ve üzerine şu anki meskenin inşa edildiğini, davacının hiçbir zaman çalışmadığını, parasal bir katkısının olmadığını, davacının müvekkiline verecek altınları olmadığını, çocuklarının da o dönemde babalarının desteğine muhtaç olduklarını, inşaatı yaparken müvekkilinin kardeşi Hasan'dan destek aldığını, hatta müvekkilinin inşaatı bitirebilmek için 2 katlı meskenin 1 nolu bağımsız bölümünü borçlarını ödeyebilmek ve inşaatı bitirebilmek amacıyla sattığını, inşaatın 2001 yılında tamamlandığını, davalının o dönemde şirketini de satarak gelen parayı meskenin yapımına harcadığını, davacının altınları ile katkı yaptığı iddiasının da doğru olmadığını, davacının tanıkları olan müşterek çocukları ile davalı arasında husumet olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 07.10.2021 tarih ve 2016/121 Esas, 2021/647 Karar sayılı kararı ile; 2596 ada 13 parsel sayılı taşınmazın arsasının davalının kişisel malı, üzerine yapılan binanın edinilmiş mal olduğu, arsanın alınmasında davacının altınlarıyla katkıda bulunduğu, davacının satıldığını iddia ettiği taşınmaza ilişkin bilgilerin sunulmadığından bu iddiaya itibar edilmediği, müşterek çocuklar tarafından gönderildiği iddia edilen paraların varlığı kabul edilse bile bu paraların ortak kullanım için gönderildiği, bu nedenle bina yönünden davacının değer artış payı alacağı bulunmadığı; boşanma dava tarihinde birikmiş kira alacağının olduğunun ispatlanamadığı, boşanma dava tarihinden sonra elde edilen kira gelirinin tasfiye edilemeyeceği; 42 ... plakalı aracın edinilmiş mal olduğu, davacının araç yönünden katılma alacağı olduğu; mal rejimini tasfiyesine ilişkin davalarda aynî hüküm kurulamayacağı gerekçesiyle davacının aynen taksim talebinin reddine, davacının değer artış payı alacağı ve kira gelirleri yönünden katılma alacağı taleplerinin reddine, 2596 ada 13 parsel sayılı taşınmazın arsası yönünden 11.420,00 TL katkı payı alacağının dava tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte tahsiline, 2596 ada 13 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan binanın zemin kat hariç kısmı yönünden 132.500,00 TL katılma alacağının karar tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte tahsiline, 42 ... plakalı araç yönünden 32.500,00 TL katılma alacağının karar tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte tahsiline karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı kadın vekili ve davalı erkek vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 13.01.2022 tarih ve 2022/130 Esas, 2022/72 Karar sayılı kararı ile; davacının arsa yönünden iddiasının, kişisel mal olan arsasının satışından elde edilen paranın kullanıldığı, binanın yapımı yönünden ise iddiasının, ziynet eşyalarının ve çocuklarının kendisine gönderdiği kişisel paranın kullanıldığına yönelik olduğu; davacının kişisel malı olduğunu iddia ettiği arsaya yönelik bilgileri ibraz etmediği, davacıya ait tapu kaydı sorgulamasında pasif tapu kaydı olmadığı, soyut tanık beyanlarına itibar edilemeyeceği; İlk Derece Mahkemesince davacının arsanın alınmasında altınları ile katkı yaptığı kabul edilerek katkı payı alacağına hükmedilmiş ise de davacının arsanın alınmasına altınlarla katkı iddiasının olmadığı, davacının altınların inşaatın yapımında kullanıldığını iddia ettiği, davacının iddiası dışında altınların arsanın alınmasında kullanıldığının kabul edilmesinin hatalı olduğu, davacının somut katkısını ispatlayamadığı; davacının bina yönünden altınlarının kullanıldığına yönelik herhangi bir istinafı olmadığı, İlk Derece Mahkemesince davacının bina yönünden altınlar nedeniyle katkısı kabul edilmiş olsaydı hem değer artış payı alacağına hem de katılma alacağına hükmedilmesi gerekeceği, davacının bu yönde istinafı olmaması nedeniyle davalı lehine usulî kazanılmış hak oluştuğundan davacının binanın yapımında altınlarının kullanıldığına yönelik iddiası kapsamında herhangi bir değerlendirme yapılmadığı; davacının çocuklarının para gönderdiğine dair somut belgesi olmadığı, soyut tanık beyanlarına itibar edilemeyeceği; davacının ev hanımı olduğu, bunun dışında düzenli ve sürekli gelir getirici bir çalışmasının olmadığı, davacının ev içerisindeki birlik görevleri kapsamında gösterdiği emeğinin mal varlığının edinilmesine somut katkı olarak dikkate alınamayacağı; Belediye'den gelen yazı cevabına göre, binanın yapımına 27.09.2002 tarihinde başlandığı, edinilmiş mal olduğu, davacının altınlarla binanın yapımı katkısı iddiasına yönelik istinaf talebi bulunmadığından, katılma alacağı hesabının doğru olduğu; taşınmazda bulunan bodrum ve çatı katında bulunan bağımsız bölümlerin boşanma dava tarihinden sonra kiraya verildiği; aracın edinilmiş mal olduğu, boşanma dava tarihinden sonra devredildiği belirtilerek sonuç olarak davacının istinaf başvurusunun reddine, davalının istinaf başvurusunun arsa yönünden kabulüne, diğer yönlerden reddine, İlk Derece Mahkemesi hükmünün (3, 6, 7, 8, 9) numaralı bentlerinin kaldırılarak yeniden kaldırılan bentler hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne kısmen reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizin 23.02.2023 tarih ve 2022/1993 Esas, 2023/731 Karar sayılı kararı ile; davacı vekilinin istinaf başvuru süresi içinde sunduğu ikinci bir dilekçe ile ilk dilekçede ileri sürmediği istinaf sebepleri hakkında istinaf talebinde bulunmasında yasal bir engel bulunmadığı; o halde, Bölge Adliye Mahkemesince, davacı vekili tarafından süresinde sunulan ek istinaf dilekçesindeki istinaf sebepleri yönünden de istinaf incelemesi yapılması gerekirken 25.11.2021 tarihli ek istinaf dilekçesi göz ardı edilerek istinaf incelemesinin yapılmasının usul ve kanuna aykırı olduğu belirtilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına, bozma sebebine göre davacı kadın vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının arsa yönünden katkı iddiasının kişisel malı niteliğinde olan arsasının satışından elde edilen paranın inşaatın ilk ruhsatının alındığı tarihte davalıya verildiği, ziynet eşyaları ve çocuklarının kendisine gönderdiği şahsi paraların ise binanın yapımı aşamasında davalıya verildiğine yönelik olduğu; davacının kişisel malı olduğunu iddia ettiği arsaya ait tapu bilgilerini dosyaya ibraz edemediği, davacıya ait tapu kaydı sorgulamasında pasif tapu kaydı olmadığı, soyut tanık beyanlarına itibar edilemeyeceği; İlk Derece Mahkemesince davacının arsanın alınmasında altınları ile katkı yaptığı kabul edilerek katkı payı alacağına hükmedilmiş ise de davacının arsanın alınmasına altınlarla katkı iddiasının olmadığı, davacının altınların inşaatın yapımında kullanıldığını iddia ettiği, davacının iddiası dışında altınların arsanın alınmasında kullanıldığının kabul edilmesinin hatalı olduğu, davacının somut katkısını ispatlayamadığı; davacının bina yönünden altınlarının kullanıldığına yönelik herhangi bir istinafı olmadığı, İlk Derece Mahkemesince davacının bina yönünden altınlar nedeniyle katkısı kabul edilmiş olsaydı hem değer artış payı alacağına hem de katılma alacağına hükmedilmesi gerekeceği, davacının bu yönde istinafı olmaması nedeniyle davalı lehine usulî kazanılmış hak oluştuğundan davacının binanın yapımında altınlarının kullanıldığına yönelik iddiası kapsamında herhangi bir değerlendirme yapılmadığı; davacının çocuklarının para gönderdiğine dair somut belgesi olmadığı, soyut tanık beyanlarına itibar edilemeyeceği; davacının ev hanımı olduğu, bunun dışında düzenli ve sürekli gelir getirici bir çalışmasının olmadığı, davacının ev içerisindeki birlik görevleri kapsamında gösterdiği emeğinin mal varlığının edinilmesine somut katkı olarak dikkate alınamayacağı; Belediye'den gelen yazı cevabına göre, binanın yapımına 27.09.2002 tarihinde başlandığı, edinilmiş mal olduğu, davacının altınlarla binanın yapımı katkısı iddiasına yönelik istinaf talebi bulunmadığından, katılma alacağı hesabının doğru olduğu; taşınmazda bulunan bodrum ve çatı katında bulunan bağımsız bölümlerin boşanma dava tarihinden sonra kiraya verildiği; aracın edinilmiş mal olduğu, boşanma dava tarihinden sonra devredildiği; her ne kadar davacı kadın vekili ek istinaf dilekçesinde edinilmiş mal niteliğinde bulunan ve dava dışı ...'ye devredilen taşınmazın yapımı sırasında kişisel malları ile katkıda bulunduğundan bahisle işbu taşınmazın da tasfiyeye dahil edilmesini talep etmiş ise de dilekçelerin karşılıklı verilmesi aşamasında davacının bu yönde bir talebinin olmaması sebebi ile istinafta ileri sürdüğü bu talebin dikkate alınamayacağı gerekçesiyle davacı kadın vekilinin başvurusunun esastan reddine, davalı erkek vekilinin başvurusunun arsa yönünden kısmen kabulüne, diğer yönlerden esastan reddine, İlk Derece Mahkemesi hükmünün (3, 6, 7, 8, 9) numaralı bentlerinin kaldırılarak yeniden kaldırılan bentler hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne kısmen reddine karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde; Bölge Adliye Mahkemesinin altınların kullanımına ilişkin tespitinin hatalı olduğunu, dava dilekçesinde arsanın alınmasına müvekkilinin ziynetleri ve müvekkiline ait arsanın satışından elde edilen para ile katkıda bulunduğunu, binanın yapımına da çocuklarından gelen para, gün paraları, bilezik ve muhtelif altınlarını verdiğini, tarafların ev sahibi olması amacıyla müvekkilinin 12 adet 21 gram bilezik verdiğini iddia ettiğini, değer artış payı alacağı talebinin olduğunu, yargılama sırasında verilen dilekçelerde de taşınmazın edinilmesi ve binanın yapılmasına davacının kişisel malları ile katkısı olduğunun vurgulandığını, değer artış payı ve katkı payı alacağı yönünden istinaf başvurusu olmasına rağmen hatalı karar verildiğini, taşınmazın edinilmesi ve binanın inşa edildiği dönemde davalının ekonomik olarak zor durumda olduğunu, müvekkilinin katkısı olmadan malın edinilmesinin mümkün olmadığını, çocuklarının para gönderdiğinin tanık beyanları ile doğrulandığını, bu paraların tamamen müvekkilinin kişisel kullanımı için gönderildiğini, müvekkilinin arsasının satışından elde edilen paranın kullanıldığının tanık beyanları ile doğrulandığını, müvekkilinin emek ile katkısının da dikkate alınması gerektiğini, müvekkilinin kendisini çocuklarına ve eşine vakfettiğini, bedeni ve manevî katkılarının da bulunduğunu, denkleştirici adalet ilkeleri uyarınca müvekkilinin katkısının belirlenmesi gerektiğini, devredilen taşınmazın da tasfiyede dikkate alınması gerektiğini, aracın ve taşınmazın güncel değerinin düşük belirlendiğini, bu hususun istinaf edilmesine rağmen değerlendirilmediğini istinaf başvurusu yapılan bir hususta istinaf bulunmadığından bahisle aleyhe vekâlet ücreti hükmedildiğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kişisel mal savunması ve ispatı, tasfiyeye dahil edilecek mallar, istinaf sınırlaması, vekâlet ücreti noktasında toplanmaktadır. Dava, aynen taksim, mümkün olmaması halinde katkı payı, değer artış payı ve katılma alacağı istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 26 ncı maddesi, 33 üncü maddesi, 190 ıncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 373 üncü maddesi; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 6 ncı maddesi, 179 uncu maddesi, 202 nci maddesi, 219 uncu maddesi, 222 nci maddesi, 225 inci maddesinin ikinci fıkrası, 229 uncu maddesi, 230 uncu maddesi, 231 inci maddesi, 235 inci maddesinin birinci fıkrası, 236 ıncı maddesinin birinci fıkrası; Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 09.05.1960 tarih ve 1960/21 Esas, 1960/9 Karar sayılı kararı.
3. Değerlendirme
1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmanın kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinin artık mümkün olmadığı gibi bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak oluşturan yönlerin de yeniden incelenmesinin hukuken mümkün olmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeple;
Davacı kadın vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
01.11.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.