"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 42. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/1135 E., 2023/1369 K.
KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : Silivri Aile Mahkemesi
SAYISI : 2019/794 E., 2021/327 K.
Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince, istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün kısmen kaldırılarak kaldırılan yönlerden yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, sair istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle ;kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; birliğin erkeğin kusurlu davranışları ile temelinden sarsıldığını iddia ederek, tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin müvekkiline verilmesini, ortak çocuklar için aylık 300,00'şer TL tedbir ve iştirak nafakasına, müvekkili yararına aylık 400,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, nafakalara yıllık artış uygulanmasına, 40.000,00 TL maddî ve 20.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı erkek yasal sürede cevap dilekçesi sunmamıştır.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalının davacıyı dövdüğü, davacıya bıçak çektiği, ortak çocukların bakımıyla ilgili beğenmediği birşey olduğunda bunu kendi annesine video çekip göndermek suretiyle aktardığı, dava dışı üçüncü şahıs bir kadınla nişanlandığı, davalının bu kusurlu davranışları nedeniyle taraflar arasındaki evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı, dosya kapsamında alınan uzman raporuna itibar edilmiş, küçüklerin üstün yararına olacağı kanaatiyle tarafların ortak küçük çocuklarından ...'ın velâyetinin babasına verilmesine ve annesi ile aralarında uygun görülen yazılı şekilde kişisel ilişki kurulmasına, davacının yoksulluğa düşeceği kabul edilerek lehine yoksulluk nafakası takdir edildiğinden ve lehine yoksulluk nafakası takdir edilen eşin iştirak nafakası ile sorumlu tutulması mümkün olmadığından ortk çocuk ... yararına ve davacı aleyhine iştirak nafakasına hükmedilmediği, dosya kapsamında alınan uzman raporuna itibar edilmiş, küçüğün üstün yararına olacağı kanaatiyle tarafların ortak küçük çocuklarından ...'un velâyetinin annesine verilmesine ve babası ile aralarında uygun görülen yazılı şekilde kişisel ilişki kurulmasına karar verildiği, velâyeti davacı annesine verilen çocuk ... yararına kullanılmak üzere davacının talebi, tarafların sosyal ekonomik durumları, küçüğün bakım masrafları, paranın alım gücü ile hakkaniyet ilkesi birlikte değerlendirilerek her ay, uygun görülen miktarda nafakanın davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verildiği, kadın yararına koşulları oluşan yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminata hükmedildiği gerekçesi ile davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuklardan ...'ın velâyetinin babaya verilmesine, ortak çocuk ...'un velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocuk ... için aylık 250,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 250,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, 15.000,00 TL maddî ve 10.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı kadın vekili katılma yolu ile istinaf dilekçesinde özetle; nafaka ve tazminatların miktarı yönünden İlk Derece Mahkemesinin kararının lehine kaldırılmasını talep ederek istinaf yoluna başvurmuştur.
2.Davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; hükmün tamamı yönünden İlk Derece Mahkemesinin kararının lehine kaldırılmasını talep ederek istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; "hükmün sair yönlerinin usul ve kanuna uygun olduğu ancak taraflar Suriye vatandaşı olup, 6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu hükümlerine göre geçici koruma statüsünde yer almaktadır. (91m). Buna göre dava, tarafları bakımından "yabancılık" unsuru taşımaktadır. Bu durumda davada uygulanacak hukuk, 5718 sayılı Kanun hükümlerine göre tespit edilecektir (5718 s. MÖHUK m. 1). Bu Kanuna göre, boşanma ve ayrılık sebepleri ve hükümleri, eşlerin müşterek milli hukukuna tabidir. Tarafların ayrı vatandaşlıkta bulunmaları halinde müşterek mutat mesken hukuku, bulunmadığı takdirde Türk hukuku uygulanır (m. 14/1). İlk derece Mahkemesince bu hususta herhangi bir araştırma yapılmaksızın Türk Hukukunun uygulanması hatalı ise de, benzer dosyalarda Bakanlığın, Suriye'de yaşanan olumsuz durum nedeniyle Şam Büyükelçiliği ve Halep Başkonsolosluğu'ndaki faaliyetlerin askıya alındığı, Suriye makamları nezdinde takip edilmesi gereken adli/idari yardımlaşma hususundaki sorunların, Suriye'de yaşanan iç çatışmalar ve güvenlik şartlarının olumsuzluğu nedeniyle devam ettiğinin belirtildiği, bu nedenle sonucu itibarıyla Türk Hukukunun uygulanmasında usul ve kanuna aykırılık bulunmadığı değerlendirilmiştir. Yapılan incelemede; öncelikle davalı TMK'nın 166/1 maddesi gereğince evlilik birliğinin sarsılması nedenine dayalı çekişmeli boşanma davası olup, İlk Derece Mahkemesince anlaşmalı boşanma kararı verilmesi hatalıdır. Bu nedenle davalının bu konudaki istinaf talebinin kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararındaki "TMK 166/3 maddesi gereğince anlaşmalı olarak boşanmalarına" ibaresinin "TMK'nın 166/1 maddesi gereğince" şeklinde düzeltilmesine karar vermek gerekmiştir. İlk Derece Mahkemesinin evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında davalı erkeğin tam kusurlu olduğuna ilişkin kusur tespiti doğru ve maddî gerçeğe uygundur. Davalı süresinde cevap dilekçesi sunmadığından davalı tanıklarının beyanlarının alınmamasında usul ve kanuna aykırılık bulunmamaktadır. ortak çocuk ...'un doğumundan itibaren davacı anne ile yaşadığı, yaşı itibarıyla anne bakım ve ilgisine ihtiyaç duyduğu anlaşılmakla velâyetin davacı anneye verilmesine karar verilmesinde usul ve kanuna aykırılık bulunmamaktadır. Bununla birlikte baba ile tesis edilen kişisel ilişkinin süresi çocuğun mevcut yaşı da dikkate alındığında yetersizdir. Bu nedenle davalının kişisel ilişkinin süresine ilişkin istinaf talebinin kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının buna ilişkin kısmının kaldırılmasına, ortak çocuk ... ile davalı baba arasında her ayın 1. ve 3. hafta sonu Cuma akşamı saat: 19:00'dan, Pazar akşamı saat: 19:00'e kadar, dini bayramların 2. günü sabah, 10,00'dan 3. günü akşam saat 17:00'e kadar, Milli bayramlarda yarım gününde, her yıl okulların yarı yıl tatilinin 2. haftası Pazar saat 18.00 'den sonraki hafta Pazar akşam saat 18.00'e kadar, her yıl Ağustos ayının 1. günü sabah saat:10:00'dan Ağustos ayının 30. günü saat:18:00'e kadar kişisel ilişki tesisine karar verilmesi gerekmiştir. Diğer yandan tarafların kusur dereceleri, ekonomik ve sosyal durumları, ortak çocuğun ihtiyaçları, davacının boşanmakla yoksulluğa düşmesi, mevcut veya beklenen menfaatlerinin boşanma yüzünden zedelenmesi, erkeğin belirtilen kusurlu davranışlarından ötürü kadının kişilik haklarının saldırıya uğraması nedeniyle ortak çocuk lehine tedbir ve iştirak nafakası, kadın lehine tedbir ve yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminata hükmedilmesinde bir yanlışlık bulunmamaktadır. Yine maddî ve manevî tazminatın miktarları da tarafların ekonomik ve sosyal durumları, evlilik süresi, yaşları ve tazminata esas fiillerin niteliği dikkate alındığında hakkaniyete uygundur. Ancak ortak çocuk için hükmedilen iştirak nafakası ile davacı için hükmedilen yoksulluk nafakası azdır. Davacının iştirak ve yoksulluk nafakasının miktarına ilişkin istinaf talebinin kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının buna ilişkin kısmının kaldırılmasına, ortak çocuk lehine aylık 300,00 TL iştirak nafakası ile davacı lehine aylık 400,00 TL yoksulluk nafakasının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar vermek gerekmiştir. Davacı kadının çalışmadığı ve geliri bulunmadığı anlaşılmakla velâyeti davalıya verilen ortak çocuk lehine iştirak nafakasına hükmedilmemesinde usul ve kanuna aykırılık bulunmamaktadır." gerekçesi ile taraf vekillerinin istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının ilgili kısımlarının kaldırılmasına, İlk Derece Mahkemesi kararındaki "TMK 166/3 maddesi gereğince anlaşmalı olarak boşanmalarına" ibaresinin "TMK'nın 166/1 maddesi gereğince" şeklinde düzeltilmesine, ortak çocuk ... ile baba arasında, yatılı olacak şekilde kişisel ilişki tesisine, ortak çocuk ... yararına aylık 300,00 TL iştirak nafakası ile kadın için aylık 400,00 TL yoksulluk nafakasına, taraf vekillerinin sair istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; hükmün tamamı yönünden Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.
C.Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, boşanma, velâyet, nafaka ve tazminatlar noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesi, 175 inci maddesi 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı ve 194 üncü maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci maddesinin birinci fıkrası ve 371 inci maddesi; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı erkek vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Adli yardımdan yararlanması sebebi ile başlangıçta alınmamış olan aşağıda yazılı karar ve ilam harcı ile temyiz başvuru harcının davalıya yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
03.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.