Logo

2. Hukuk Dairesi2023/9144 E. 2024/6829 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında kusur belirlenmesi ve buna bağlı olarak tazminat taleplerinin değerlendirilmesi uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Bölge Adliye Mahkemesince kadına yüklenen kusurlu davranışlardan birinin ispatlanamaması ve diğerinin affedilmiş olması nedeniyle kadının daha az kusurlu olduğu, bu nedenle de lehine maddi ve manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği gözetilerek, yerel mahkeme kararının kusur belirleme ve tazminat yönünden bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/1825 E., 2023/2552 K.

KARAR : Başvurunun kabulü ile gerekçenin düzeltilmesi

İLK DERECE MAHKEMESİ : Tokat 1. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2021/703 E., 2023/107 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin kusur gerekçesinin düzeltilmesine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı- davalı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle;kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı-davalı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; evlilik süresi boyunca erkeğin ilgisiz olduğunu, son 4-5 yıldır duygusal ve cinsel şiddete maruz kaldığını, on yıllık evliliklerinde tatil mahiyetinde hiçbir yere çıkmadığını, tarafların erkeğin anne ve babası ile yaşadığını, kayınvalidesinin dominant olması sebebiyle müvekkili kendi gittiği her yere götürmek istediğini, erkeğin evlilik süresince müvekkiline hakaretlerde

bulunduğunu, evin içerisindeki duvarlara ve kapılara vurarak göz korkuttuğunu belirterek tarafların evlilik birliğinin sarsılması sebebiyle boşanmalarına, aylık 1000,00 TL tedbir ve 1500,00 TL iştirak, aylık 1000,00 TL tedbir ve yoksulluk, 50.000,00 TL maddî, 50.000,00 TL manevî tazminata, ziynet alacağının aynen iadesini olmadığı takdirde bedelinin müvekkiline iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı- davacı erkek (asıl) cevap ve birleşen dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin annesi ile birlikte yaşamalarının kadının rızası çerçevesinde olduğunu, kadının cinsel ilişkiye girmekten kaçındığını, aile sırlarını başkalarına anlattığını, hakaret ve küfürlerde bulunduğunu, sürekli telefonla ilgilendiğini, çocukla ilgilenmediğini, 11.07.2021 tarihinde Tokat'ta ailesinin yanına ziyaret bahanesi ile gidip çocuğu da alıp evden ayrıldığını, ortak çocuğu müvekkil ile görüştürmediğini belirterek asıl davanın reddi ile birleşen davanın kabulüne, tarafların evlilik birliğinin sarsılması sebebiyle boşanmalarına, 100.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile erkeğin, kadına karşı ilgisiz olduğu, cinsel şiddet uyguladığı, aşağılayıcı ve küçük düşürücü davranışlar sergilediği, hakaret ettiği; kadının telefonla çok sık vakit geçirdiği, çocuğun bakımını aksattığı, hakaret ettiği, ev işlerine yardım etmediği, eve gelen akrabalarına karşı ilgisiz davrandığı, tarafların eşit kusurlu olduğu gerekçesiyle tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ayrılık sürecinde çocuğun bakım ve gözetimi ile ilgili hususlarda bir şikayetin olmaması, annenin sosyal desteğinin bulunması ile birlikte çocuğun alıştığı ortamdan ayrılmamasının menfaatine olduğu dikkate alındığında Azra'nın velâyetinin anneye tevdiine, aylık 750.00 TL tedbir, 750,00 TL iştirak nafakasına, kadın yararına koşulları oluştuğundan aylık 750.00 TL tedbir, 750,00 TL yoksulluk nafakasına, eşit kusur sebebiyle tarafların tazminat taleplerinin reddine, ziynet alacağının tefrikine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı-davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; 4721 sayılı Kanunun 162 inci maddesi uyarınca boşanma kararı verilmemesi, erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, kadının reddedilen tazminat talepleri, nafaka miktarı ve yargılama giderleri yönünden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesini istemiştir.

2.Davalı-davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; kadının SGK'lı çalıştığını belirterek kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, velâyet, nafakalar, erkeğin reddedilen tazminat talepleri yönünden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesini istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; kadının 4721 sayılı Kanunun 162 inci maddesine dayalı boşanma davası bulunmadığı belirtilerek ilk derece mahkemesince erkeğin vakıa olarak dayandığı ve tanık beyanları ile ispatlanan kadının birlikte yaşanılan dönemde çocuğu dövmesi ve başka erkekle çevresindeki insanların uzaklaşmasına neden olacak şekilde konuşması kusurlarının kadına; kadının vakıa olarak dayandığı ve tanık beyanlarıyla ispatlanan erkeğin kadını tatile ve gezmeye götürmemesi kusurunun erkeğe eklenmesi gerektiği, bu durumda dahi taraflar arasındaki kusur dağılımının değişmediği gerekçesiyle tarafların kusurlu vakıalara ilişkin istinaf başvurusunun kabulüne, kusura yönelik gerekçenin bu şekilde düzeltilmesine, tarafların sair istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı- davalı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı- davalı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; adli yardım talebi kabul edilmesine rağmen harç ve yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasının hatalı olduğunu, erkeğin cinsel şiddet uyguladığının görmezden gelindiğini belirterek erkeğin boşanma davasının kabulü, kusur belirlemesi, reddedilen tazminatlar, nafaka miktarı ve harç ve yargılama giderleri yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, erkeğin boşanma davasının kabulü, kusur belirlemesi, kadının reddedilen tazminat talepleri, nafaka miktarı ve yargılama giderleri noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesi, 182 inci, 330 uncu, 331 inci maddeleri, 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci maddesinin birinci fıkrası ve 371 inci maddesi, 323 üncü, 326 ncı, 339 uncu maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre, davacı-davalı kadın vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. İlk Derece Mahkemesince, tarafların eşit kusurlu olduğu gerekçesiyle her iki boşanma davasının kabulüne, tarafların tazminat taleplerinin ise reddine karar verilmiştir. Taraf vekillerinin istinafı üzerine Bölge Adliye Mahkemesince erkeğe "eşini tatile ve gezmeye götürmeme", kadına ise "ortak çocuğu dövme, başka erkekle çevresindeki insanların uzaklaşmasına sebep olacak şekilde konuşması" vakıaları yüklenerek sonuç itibariyle eşit kusur belirlemesinin doğru olduğu belirtilerek yeniden esas hakkında hüküm tesisine ve kusurun gerekçesinin düzeltilmesine karar verilmiştir.

3.Somut uyuşmazlıkta, erkeğe yüklenen "kadına karşı ilgisiz olma, cinsel şiddet uygulama, aşağılayıcı ve küçük düşürücü davranışlar sergileme, hakaret etme, eşini tatile ve gezmeye götürmeme" vakıaları erkek tarafından temyiz edilmeyerek kesinleşmiştir. Diğer taraftan kadına yüklenen "telefonla çok sık vakit geçirme, eşine hakaret etme, eve gelen akrabalara ilgisiz davranarak, ev işlerini ihmal etme" vakıaları da sabit olup gerçekleşmiştir. Ne var ki, Bölge Adliye Mahkemesince kadına yüklenen " ortak çocuğu dövdüğü" yönündeki vakıa ispatlanmadığı gibi "başka erkekle çevresindeki insanların uzaklaşmasına sebep olacak şekilde konuşması" vakıasının tanık beyanına göre çocuk anaokulunda iken gerçekleştiği, bu vakıadan sonra tarafların birlikte yaşamaya devam ettiği, dolayısıyla hoşgörülen ya da affedilen bu olayın kusur belirlemesinde hükme esas alınmasının doğru olmadığı anlaşılmıştır. O halde, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda belirlenen kusurlu davranışlara göre kadının az, erkeğin ise ağır kusurlu olduğunun kabulü gerekir. Hal böyleyken, tarafların eşit kusurlu kabul edilmesi yerinde görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.

4.4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesinin birinci fıkrasında mevcut ve beklenen bir menfaati boşanma yüzünden haleldar olan kusursuz yada daha az kusurlu olan tarafın, kusurlu taraftan uygun bir tazminat isteyebileceği, aynı maddenin ikinci fıkrasında boşanmaya sebebiyet vermiş olaylar yüzünden kişilik hakları saldırıya uğrayan tarafın, kusurlu olandan manevî tazminat isteyebileceği öngörülmüştür. Yukarıdaki paragrafta açıklandığı üzere, evlilik birliğinin sarsılmasına sebep olan olaylarda tazminat isteyen davacı- davalı kadının ağır ya da eşit kusurlu olmadığı, erkeğin kusurlu eylemlerinin kadının kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği ve boşanma sonucu bu eşin, en azından diğerinin maddî desteğini yitirdiği anlaşılmıştır. O halde, Mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi ile 6098 sayılı Kanun'un 50 nci ve 51 inci maddelerinde düzenlenen "hakkaniyet kuralları" da dikkate alınarak davacı- davalı kadın yararına uygun miktarda maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi gerekirken, hatalı kusur belirlemesinin sonucu olarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının kusur belirlemesi ve tazminatlar yönünden kadın yararına BOZULMASINA,

2.Davacı- davalı kadın vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

03.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.