Logo

2. Hukuk Dairesi2023/9194 E. 2024/5587 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Karşılıklı boşanma davasında boşanmaya sebep olan olaylarda tarafların kusur oranları, velayet, nafaka ve tazminat taleplerinin hukuka uygunluğu uyuşmazlık konusudur.

Gerekçe ve Sonuç: Bölge Adliye Mahkemesi kararında usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, delillerine, uygulanması gereken hukuk kurallarına ve hukuki ilişkinin niteliğine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kurallarına ile kararda belirtilen gerekçelere göre hukuka uygun olduğu gözetilerek temyiz başvurusunun reddine ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/1917 E., 2023/1895 K.

KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi

İLK DERECE MAHKEMESİ : Kayseri 4. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2022/508 E., 2023/581 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince erkeğin karşı davasının reddine, kadının asıl davasının kabulü ile boşanma ve fer'îlerine karar verilmiştir.

Kararın davalı-davacı erkek vekilince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı-davacı erkek vekilince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı-davalı kadın vekili dava dilekçelerinde özetle; tarafların 18.04.2009 yılında evlendiklerini, ortak iki çocuklarının bulunduğunu, davalının, 2017 yılında başkasını sevdiğini söyleyerek evi terk ettiğini, ne müvekkili ne de çocukları arayıp sormadığını, müvekkilin ve çocukların ihtiyaçları müvekkilin babası ve abisi tarafından karşılandığını, davalı tarafın oldukça agresif kişilik özelliklerine sahip olup, en ufak tartışmayı kavga boyutuna taşıdığını ve müvekkile fiziksel şiddet uyguladığını, müvekkili sürekli öldürmekle tehdit ettiğini, müvekkilin şikayeti sonucunda eşe karşı basit yaralama suçu hakkında başlayan ceza yargılamasının sonunda Kayseri 3. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 2015/493 Esas, 2015/1085 Karar sayılı ve 24.11.2015 tarihli kararı ile davalı hakkında adli para cezası verildiğini, davalı tarafın, müvekkili sürekli başka kadınlarla kıyasladığını, müvekkile "senin gibi kadınlar dışarıda bir sürü, kendini bulunmadık hint kumaşı sanma." dediğini, davalının, kendi ailesi ile sürekli gezmeye gittiğini ve bu aile etkinliklerinde müvekkilin yanında bulunmasını dahi istemediğini, davalının, FETÖ Üyeliği iddiasıyla yargılama sürecine muhatap kaldığında ise müvekkiline ''Benden sana artık koca olmaz, başının çaresine bak.'' diyerek müvekkili iki çocuğu ile beraber hayat mücadelesinde yalnız ve çaresiz bıraktığını, davalının müvekkili aldattığını, davalının, ortak çocuk Aras'a başka kadınların fotoğrafını göstererek "bu benim sevgilim, annenizi boşayacağım, ben bu kadınla evleneceğim" dediğini, müvekkil ve ortak çocukların evlilik birliği boyunca davalı eşin psikolojik ve fiziksel şiddetine maruz kaldıklarını, son olarak çocuklarını görmeyi bahane ederek müvekkilimizin alyansını ve ortak çocuk Aras Kaan'ın telefonunu götürdüğünü, açıklanan nedenlerle davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin müvekkile verilmesine, ortak çocuklar için ayrı ayrı 1.500,00'er TL tedbir ve iştirak nafakasına, müvekkil için 4.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 300.000,00 TL maddî 300.000,00 TL manevî tazminata, yargılama gideri vekâlet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı-davacı erkek vekili cevap ile karşı dava ve cevaba cevap dilekçesinde özetle;iddiaları kabul etmediklerini, davacı eşin sürekli müvekkili aşağıladığını, müvekkilin fiziksel özellikleriyle dalga geçtiğini, müvekkile karşı cinsel münasebeti kestiğini, müvekkilin çocuklarıyla iletişimine engel olduğunu, müvekkili sık sık evden kovduğunu, müvekkilin kendi anne ve babasını ziyaretlerini ve onların kendilerini ziyaretlerini yasakladığını, müvekkile sürekli psikolojik baskı uyguladığını, davacının iddiaların aksine müvekkile çok ilgisiz davrandığını ve cinsel ilişkinden kaçındığını, müvekkilin anne babasının yılda en fazla bir iki defa ve yine en fazla 2-3 gün tarafların evinde kaldıklarını, davacı eşin kendilerini istemediğini anlamaları üzerine 2017 yılından beri müvekkilin evini ziyaret etmemekte olduklarını, davacı kendi alile ve akrabalarıyla ilgili tüm davetlere müvekkile haber verme gereği duymaksızın katıldığını, müvekkili yok saydığını, müvekkilin, eşinin ve çocuklarının tüm ihtiyaçlarını karşıladığını, müvekkilin aralık 2016 ve aralık 2017 tarihleri arasında bir yıl boyunca ceza evinde kaldığını, bu süre zarfında da müvekkilin ailesi müvekkilin eşi ve çocuklarına sürekli olarak maddî yardımda bulunduklarını, müvekkilin ceza evinde olduğu dönemde eşinin maddî olarak sıkıntı çekmesin düşüncesi ile vermiş olduğu satış vekâletini kötüye kullanarak araçlarını sattığını ve satış bedeli ile ne yaptığı konusunda hiç bir açıklamada bulunmadığını, müvekkilin eşini hiç bir suretle tehdit etmediğini, fiziki şiddette bulunmadığını, müvekkilin daima eşine sevgi beslediğini ve her zaman bu doğrultuda davrandığını, eşini aldatmasının söz konusu olmadığını, müvekkil ceza evinde iken (2016- 2017) haftalık görüşme izinlerinde davacı eşini arayıp irtibat kurmaya çalışmasına rağmen davacı eş müvekkile "artık beni arayıp sorma, seninle görüşmek istemiyorum" diyerek zaten ceza evinde olan eşini yalnızlık girdabına iterek psikolojik baskı yaptığını, müvekkilin hiçbir şekilde evini terk etmediğini, tam aksine davacı eşin müvekkili evden kovduğunu, davacı ve müvekkil çocuklarla birlikte ailece 2020 ve 2021 yıllarında tatile çıktıklarını, bu durumun da davacı tarafın müvekkilin 2017 yılından sonra evi tek etmiş olduğu iddialarının gerçek dışı olduğunun ispatı olduğunu, davacı eşin evin anahtarını değiştirerek müvekkili eve almayıp çocukları ile irtibatını koparmaya çalıştığını, müvekkilin ailevi yükümlülüklerini hiçbir zaman aksatmadığını, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında asli kusurlu olan davacı olduğunu, bu nedenle asıl davanın reddine, karşı davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına, çocukların velâyetinin davacıya verilmesine, müvekkil için 1.500,00 TL tedbir ve 2.500,00 TL yoksulluk nafakasına, müvekkil lehine 50.000,00 TL maddî, 50.000,00 TL manevî tazminata, yargılama gideri vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davalı- karşı davacı erkeğin; eşinden habersiz eşinin alyansını ve ortak çocuğun telefonunu aldığı, davacı-karşı davalı kadına isnat edilen kusurlu eylemler yasal deliller ile ispatlanamadığı, ispat edilen kusurlu eylemler öncesi tarafların fiili ayrılık tarihine kadar birlikte oldukları sabit olduğundan diğer isnad edilen kusurlu eylemler affedilmiş en azından hoş görü ile karşılanmış olduğundan taraflara kusur olarak yüklenmesi mümkün olmadığı, yaşanılan olaylar neticesinde taraflar arasındaki evlilik birliğinin, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenilmeyecek derecede temelinden sarsılmış olup, evlilik birliğinin devamında korunmaya değer bir yarar kalmadığı, meydana gelen geçimsizlikte davalı-karşı davacı erkeğin tam kusurlu olduğu gerekçesi ike davalı-karşı davacı erkeğin boşanmaya ilişkin talebinin reddine, davacı-karşı davalı kadının boşanmaya ilişkin talebinin kabulü ile 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'unun 166/1 nci maddesi gereğince tarafların boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin tedbiren ve karar kesinleştikten sonra kesin olmak üzere davacı karşı davalı annelerine verilmesine, babası ile kişisel ilişki tesisine, davacı-karşı davalının düzenli sabit bir işte çalışması ve davalıyla gelirinin denk olması sebebiyle tedbir nafakası takdirine yer olmadığına ve yoksulluk nafakası talebinin reddine, velâyet hakkı anneye verilen her bir ortak çocuk için dava tarihinden itibaren her ay düzenli olarak ayrı ayrı 600,00'er TL tedbir nafakasının davalı-karşı davacıdan alınarak davacı-karşı davalı kadına verilmesine, karar kesinleşmesi sonrası her bir ortak çocuk için ayrı ayrı 1.000,00'er TL iştirak nafakasının her ay düzenli olarak davalı-karşı davacıdan alınarak davacı-karşı davalı kadına verilmesine, davacı karşı davalı yararına 30.000,00 TL maddî, 30.000,00 TL manevî tazminatın davalı karşı davacıdan alınarak, davacı karşı davalıya verilmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-davacı erkek vekilince başvurusunda bulunulmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı-davacı erkek vekili kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu beyanla; yerel mahkeme kararının kusur belirlemesi, kadının boşanma davasının kabulü, reddedilen karşı boşanma davası, nafaka ve tazminatlar yönünden istinaf başvurusunda bununmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; İlk Derece Mahkemesi kararında usul ve esas yönünden kanuna aykırılık bulunmadığı gerekçesi ile davalı-davacı erkek vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-davacı erkek vekili temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı-davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu beyanla; her iki dava ve fer'iler yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, karşılıklı açılan boşanma davasında asıl davanın kabulü, karşı davanın reddi, nafakalar ve tazminatlar noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu, 174 üncü ve 175 inci, 182 nci, 330 uncu maddesi; 6100 sayılı Kanun'un 190 ıncı maddesi, 194 üncü maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci ve 371 inci maddesi; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanun'nun 50 nci ve 51 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı-davacı erkek vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

10.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.