Logo

2. Hukuk Dairesi2023/9210 E. 2024/5584 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Karşılıklı boşanma davasında kusur belirlemesi, maddi ve manevi tazminat taleplerinin ve boşanma kararının yerinde olup olmadığı hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Yerel mahkeme kararında usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı, tarafların iddia ve savunmaları, deliller ve uygulanması gereken hukuk kuralları gözetilerek, davalı-davacı erkeğin temyiz itirazlarının reddine ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/1573 E., 2023/2180 K.

KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi

İLK DERECE MAHKEMESİ : Amasya Aile Mahkemesi

SAYISI : 2022/16 E., 2023/232 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince erkeğin karşı davasının reddine, kadının asıl davasının kabulü ile boşanma ve fer'îlerine karar verilmiştir.

Kararın davalı-davacı erkek vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı-davacı erkek vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı-davalı kadın vekili dava dilekçelerinde özetle; davalının bir dini cemaate sadık ve intisap eden birisi olduğunu, onlara sıkı sıkıya bağlı olduğunu, onların sözünden çıkmadığını, yatak odasına dahi ancak onların karar vermesiyle geldiğini, müvekkille birliktelikten içtinap ettiğini, güçlü bağlarla bağlı olduğu bu yapıya sürekli aidatlar ödediğini ve aile gelirlerini aktardığını, eşlik görevlerini yapmadığını veya bu yapının istediği ve yönlendirdiği kadar yaptığını, eve sürekli birilerini getirerek bir odaya kapanıldığını ve orada mahrem bir hava oluşturularak zikir veya benzeri faaliyetler icra edildiğini, müvekkilinin bu durumdan şikayet ve rahatsızlığından bahsettiğinde davalının buna saygı duymak ve gereğini yapmak yerine müvekkilini dışlayıcı ve incitici sözler söylediğini, ''şerefsiz kadın, gavat, sen kimsin lan, orospu., pezevenk .... vs.'' sözler tüketerek müvekkilini rencide ettiğini, davalının, müvekkilini zamanla bu yapıya dahil etme amacında olduğunu, bu mahiyette girişimlerde bulunduğunu, müvekkilinin bunu kabul etmemesi ve tepki koyması üzerine davalının hırçınlaşarak müvekkilini tehdit ve hakaretler ettiğini, tarafların, bir süre sonra İstanbul'dan Kayseri'ye taşındığını ve davalının tayininin buraya çıktığını, davalının, Kayseri'ye taşınılmasından sonra müvekkilini burada iyice yalnızlaştırdığınıi davalıın aslen Kayseri Develili olması sebebiyle müvekkilini memleketine götürdüğünü ancak aynı yaşam şekli ve alışkanlıkları burada da devam ettiğini, davalının, yaşanılan en son olayda müvekkilini zorla ve yoğun baskı ile bağlı olduğu oluşumun merkezi olan Adımayan'a götürmeye teşebbüs ettiğini ancak müvekkilinin bir yolunu bularak davalının elinden kendini yolda zor kurtararak İstanbul'a ailesinin yanına sığındığını, davalının, müvekkilini bu oluşuma sokmak için yemeklerinin içine ilaçlar koyarak hipnotize etmeye, uyuşturma girişimlerinde dahi bulunduğunu, davalının, müvekkilinin sosyalleşmesine izin vermediğini, müvekkilini sindirmeye, üzerinde baskı kurmaya, etkilemeye, kendisi gibi olmaya çalıştığını, daha sonra müvekkilinin, davalının elinden kurtularak İstanbul'a adeta sığınarak yaralarını sardığını, davalının bu durumları fiilen 1 yıl 8 ay süren evlilik yaşamı boyunca sürdürdüğünü, davalının evde nakit para bırakmadığını ve müvekkilinin çalışmasına izin vermediğini, müvekkiline başka bir kadınla evleneceğini ve ondan da iki çocuğunun olacağını söyleyecek kadar ölçüsüz olduğunu, tarafların üç yıldır fiilen ayrı yaşadıklarını, tüm bu sebeplerle tarafların evlilik birliğinin sarsılması nedeniyle boşanmalarına, müvekkili için aylık 1.500,00 TL tedbir- yoksulluk nafakasına, müvekkili lehine 100.000,00 TL maddî, 250,000,00 TL manevî tazminata, belirtilen ziynet eşyalarının aynen iadesine olmadığı takdirde nakdi-misli değerinin müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı-davacı erkek vekili cevap ile karşı dava ve cevaba cevap dilekçesinde özetle; karşı davalının iddialarının tamamen yalan olduğunu, karşı davalının şizofren rahatsızlığı yaşadığı ancak memur olmasına engel teşkil edebileceği için müvekkilinin doktra götürme teklifini reddettiğini ayrıca karşı davalının kendisine çocukken cin musallat olduğunu annesinede olduğunu kendisine de bu yolla geçtiğini söyleyerek müvekkilini rahatsız ettiğini, davacının, müvekkiline anlatımlarında; "TV gündüz programları seyrederek ordaki karakterleri kendi üstünde düşünür benide böylemi yapacaksınz diye arayıp aynı tekrarı yapar hastanede çalışırken modumun düşmesine sebeb olurdu. Sık sık evin içinde ateş yanıyor,seni çalışırken evin içinden hastanedeki çalışmanı burdan seyrediyoryam, yoğun bakıma dansözler geliyor burdan seyrediyorum diye şizofren hareketleri vardır vs." dediğini, müvekkilinin hiçbir zaman bir yapıya, bir cemaate veya bir derneğe para göndermediğini, tüm gelirlerini evine, eşine, mutluluğuna harcadığını, müvekkilinin, davacının ihtiyaclarını her ay maaş aldığında tedarik ettiğini, harçlığını eksik etmediğini, bu harcamalar hariç ailesinin evine çelik kapı ve mobilyalar için harcama yaptığını, sadece karşı davalının değil ailesininde ihtiyacını karşıladığını, karşı davalının şiddet gördüğü iddialarının asılsız olduğunu, müvekkilinin tekme atması ve küfür etmesinin asla olmadığını, karşı davalının kardeşi Ümit Bahar'ın müvekkili için "abi sen baba adamsın, babamızın yapmadığı iyilikleri yaptın, evimize harcamalar yaptın" dediğini, ablası içinde "dikkatli ol çok yalan söylüyor" diyerek uyarma gereği duyduğunu, karşı davalının çalışmak için başvurduğu Kayseri İŞKUR , Melikgazi yüksek öğretimin kredili yurtları , BİM, A-101 vs. gibi kurumlardan kabul edilmediğini, müvekkilinin kimseye hakaret etmediğini, cinsel birliktelikten ve aynı odayı kullanmaktan kaçınmadığını, sorumluluklarını her daim yerine getirdiğini, sorumluluğunu yerine getirmeyen karşı davalının kendisinin olduğunu, teyzesinin kısır olduğunu söyleyerek, gizli gizli doğum kontrol hapları kullanak çocuk sahibi olunmasını engellediğini, müvekkilinin, karşı davalının evini terk edip gittikten sonra kendisine eve dön çağrısı yaptığını ancak karşı davalının bu çağrıyı reddettiğini, karşı davalının her yönden tam kusurlu olduğunu, asıl davanın ve tüm taleplerin reddine, karşı davalarının kabulü ile evlilik birliğinin sarsılması nedeniyle boşanmalarına, müvekkili lehine 100.000,00 TL maddî, 500.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesine, müvekkili lehine 3.000,00 TL tedbir- yoksulluk nafakasına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davalı-davacı erkeğin baskıcı yapıda olduğu, eşinin çalışmasına ve sosyal çevresiyle görüşmelerine engel olacak şekilde müdahaleler gösterdiği, eşinin yalnızlaşmasına neden olacak şekilde kendisini ibadete adadığı, eşinin ailesi müşterek konutlarına geldiğinde odaya kapanıp ibadet ettiği, eşine gerekli ilgiyi göstermediği, anlatılan durumların evlenmeden önce sosyal ve konuşkan olan kadının içe kapanmasına, sessizleşmesine ve yaşanan olayların psikolojik olarak etkisinde kalmasına neden olduğu, neticesinde kadının haklı sebeple müşterek konuttan ayrıldığı, davalı-davacı erkek karşı dava dilekçesinde eşine bir kısım kusur izafelerinde bulunmuş ise de dinletmiş olduğu tanık anlatımları yahut dosya kapsamındaki diğer delillerle kadının kusurlu davranışlarını ispatlayamadığı, erkeğin tam kusurlu davranışları nedeniyle temelinden sarsıldığı, ortak hayatı yeniden kurmalarının ve bir araya gelmelerinin mümkün olmadığı, evlilik birliğinin devamında taraflar ve toplum yönünden korunmaya değer hukuki yarar kalmadığı anlaşılmakla kadının boşanma davasının kabulü ile 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince tarafların boşanmalarına, boşanmaya sebep olan olaylar yönünden kadının kusurlu davranışlarını ispatlayamayan erkeğin karşı davasının reddine, davacı-davalı kadının yoksulluk nafakası isteminin reddine, kadın yararına 40.000,00 TL maddî tazminata, 40.000,00 TL manevî tazminata, davalı-davacı erkeğin yoksulluk nafakası isteminin reddine, davalı-davacı erkeğin maddî ve manevî tazminat isteminin reddine, ziynet alacağı davasının tefrikine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-davacı erkek vekilince başvurusunda bulunulmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı-davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; kararın usul ve kanuna aykırı olduğunu, kusur belirlemesi, reddedilen kendi davası ve fer'îleri, kadın lehine verilen tazminatlar, kadının boşanma davasının kabulü yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; İlk Derece Mahkemesi kararında usul ve esas yönünden kanuna aykırılık bulunmadığı gerekçesi ile davalı-davacı erkek vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-davacı erkek vekili temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı-davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu, kusur belirlenmesi, reddedilen kendi davası ve fer'îleri, kadın lehine verilen tazminatlar, kadının boşanma davasının kabulüne itiraz ederek kararın tamamı yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, karşılıklı açılan boşanma davasında kusur belirlemesinin yerinde olup olmadığı, davacı kadın lehine maddî ve manevî tazminat verilmesi şartlarının gerçekleşip miktarlarının uygun olup olmadığı, kadının davasının kabulünün, erkeğin boşanma ve fer'îlerine ilişkin davasının ise reddinin yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu, 174 üncü ve 175 inci maddeleri; 6100 sayılı Kanun'un 190 ıncı maddesi, 194 üncü maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci ve 371 inci maddesi; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanun'nun 50 nci ve 51 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı- davacı erkek vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

10.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.