"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1285 E., 2023/1323 K.
KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm
kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : Bolu 1. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2019/202 E., 2022/122 K.
Taraflar arasındaki boşanma ve ziynet alacağı davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince boşanma davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına, ziynet alacağı talebinin reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı kadın vekili tarafından kusur belirlemesi, maddî tazminatın miktarı, manevî tazminat talebinin reddi, ziynet eşyalarının iadesi talebinin reddi yönünden istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun tazminatların miktarı yönünden kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün ilgili bölümlerinin kaldırılarak kaldırılan yönlerden yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, sair yönlerden esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı kadın vekili tarafından tazminat miktarları, Bölge Adliye Mahkemesince vekâlet ücreti verilmemesi, yoksulluk nafakası talebinin reddi ve ziynet alacağı davasının reddi yönünden, davalı erkek vekili tarafından kusur belirlemesi, aleyhine hükmedilen tazminatlar yönünden temyiz edilmekle; yapılan ön inceleme sonucunda gereği düşünüldü:
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) öngördüğü yargılama sistemine göre İlk Derece Mahkemesinin kesin olmayan kararına karşı önce istinaf yoluna başvurulabilmektedir. İstinaf başvurusu üzerine bölge adliye mahkemesince, başvuran tarafın istinaf başvurusunun usulden ya da esastan reddine karar verilebilir veya İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden hüküm kurulabilir. Bu durumda bölge adliye mahkemesi kararına karşı, istinaf başvurusu reddedilen tarafın ya da istinaf incelemesi sonucunda İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeni hüküm kurulması hâlinde aleyhine karar verilen tarafın temyiz hakkı bulunmaktadır. Başka bir deyişle istinaf başvurusunun reddi hâlinde Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı temyiz hakkı sadece istinaf başvurusu reddedilen tarafa ait olup bu hâlde İlk Derece Mahkemesi kararını istinaf etmeyen tarafın temyiz hakkı bulunmamaktadır.
İlk Derece Mahkemesince verilen yoksulluk nafakasının reddine ilişkin hüküm davacı kadın vekili tarafından, kusur belirlemesi ise davalı erkek vekili tarafından istinaf edilmediğinden onlar yönünden kesinleşmekle davalı erkek vekilinin kusur belirlemesine, davacı kadın vekilinin yoksulluk nafakasının reddine yönelik temyiz dilekçelerinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Taraf vekillerinin reddedilen yönler dışındaki itirazları yönünden gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hakimi tarafından hazırlanan rapor dinlenildikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; davalı erkeğin ortak çocuğu zorla kardeşine evlatlık verdiğini, borçlarının bitmediğini, şiddet uyguladığını, hakaret ve küfür ettiğini, abisine para gönderdiğini, davacı kadının abisinden para istediğini, vermeyince evi terk ettiğini belirterek tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebi ile boşanmalarına, 1.000,00 TL tedbir-yoksulluk nafakasının, 100.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminatın davalı erkekten alınarak davacı kadına verilmesine, ziynet eşyalarının da aynen olmadığı takdirde bedelinin iadesine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı erkek vekili cevap dilekçesi ile özetle; davacı kadının iddialarının doğru olmadığını, davacı kadının kendisinin çocuğu evlatlık verdiğini, birlik görevlerini yerine getirmediğini, davacı kadının evden gitmesini istediğini, sonra kapının kilidini değiştirdiğini, ailesini eve istemediğini, aşağıladığını, hakaret ettiğini, karı koca ilişkilerinin bittiğini belirterek tarafların boşanmalarına, faizi ile 50.000,00 TL maddî, 50.000,00 TL manevî tazminatın davacı kadından alınarak davalı erkeğe verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davalının davacının bilgisi ve rızası olmaksızın borçlandığı, borç bulma konusunda davacıya psikolojik baskı yaptığı, borçlarını ödememesi nedeniyle davacının ödemek zorunda kaldığı, ortak çocuklara tehdit içerikli söylemlerinin olduğu, davacı hakkında güven sarsıcı söylemlerde bulunduğu, karşılıklı hakaret eylemlerinin olduğu, sevgisiz söylemlerinin olduğu , ortak çocuk ...'nın davalı tarafından zorla evlat edindirildiğini iddia edip tanık Melehat 'ın beyanı kapsamında rızası ile evlat edindirildiği, evlat edindirme işleminin mahkeme ilamı ile gerçekleştiği gözetildiğinde iddianın cezai anlamda olmasa da iftira niteliğinde olduğu, davacı tanığı ... 'in beyanları kapsamında karşılıklı hakarette bulundukları, tanık ...'ın ortak çocuk ... yönünden ayrımcılık ve kıskançlık gösterdiğine yönelik beyanları kapsamında sonuç olarak davacıya isnat edilen olaylar bakımından ortak çocuk ...'nın davalı tarafından zorla evlat edindirildiğini iddia edip tanık Melehat'ın beyanı kapsamında rızası ile evlat edindirildiği, evlat edindirme işleminin mahkeme ilamı ile gerçekleştiği gözetildiğinde iddianın cezai anlamda olmasa da iftira niteliğinde olduğu , davacı tanığı ... 'in beyanları kapsamında karşılıklı hakarette bulundukları ,tanık ...'ın ortak çocuk ... yönünden ayrımcılık ve kıskançlık gösterdiğine yönelik beyanı kapsamında davacının hafif, davalının ağır kusurlu olduğu, taraflar için evlilik birliğinin çekilmez hal aldığı gerekçesi ile davanın kabulü ile tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebi ile boşanmalarına, boşanmaya sebep olan olaylarda davalı erkeğin ağır kusurlu, davacı kadının hafif olduğu, boşanma sonucu davacı eş, en azından diğerinin maddî desteğini yitirmiş olduğu gerekçesi ile 15.000,00 TL maddî tazminatın davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, toplanan delillerden her nekadar kusur olarak yüklenen olaylarda davalı ağır kusurlu, davacı ise hafif kusurlu olsa da, taraflara yüklenen kusurlar kapsamında manevî tazminata sebep olabilecek kişilik haklarına saldırı niteliğindeki kusurlu eylemler yönünden davacının davalıya yönelik hakarette bulunduğu, iftirada bulunduğu, evlat edinilmiş olsa da ortak çocuk ... yönünden ayrımcılık gösterdiği, davalının ise hakarette bulunduğu, sevgisiz ve güven sarsıcı söylemlerde bulunduğu, tehtitte bulunduğu, manevî tazminata konu olabilecek kusur değerlendirmesinin kendi içerisinde ayrıca değerlendirilmesi gerektiği ve hakkaniyete uygun olduğu ve bu yönü itibariyle eşit kusurlu oldukları gerekçesi ile davacının manevî tazminat talebinin reddine, yargılama sırasında, dava tarihi olan 18.03.2019 tarihinden geçerli olmak üzere, davacı için 250,00 TL tedbir nafakasının her ay davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, karar kesinleştiğinde tedbir nafakasının kaldırılmasına, davacının asgari ücret düzeyinde çalışmak suretiyle düzenli gelir elde ettiği, davalıya ait evde oturmaya devam ettiği ve kira ödemediği, adına kayıtlı traktör bulunduğu, davalının işssiz olup çalışmadığı, başkaca gelir getirici kaynağının olmadığı, adına kayıtlı bir daire olduğu ve davacının oturduğu anlaşılmakla davacının düzenli ve sabit gelirinin olması, boşanma ile yoksulluğa düşmeyeceği gerekçesi ile davacının ziynet eşyalarına yönelik talebinin reddine, davalının maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine, tanıkların görgüye dayalı bilgileri olmadığı, davalının iddiayı reddettiği, talep ettiği ziynet eşyalarının rızasına aykırı yada geri iade edilmek suretiyle davalı tarafından alındığının ispat edilemediği gerekçesi ile davacının ziynet eşyalarına yönelik talebinin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı kadın vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı kadın vekili; kusur belirlemesi, maddî tazminatın miktarı, manevî tazminat talebinin reddi, ziynet eşyalarının iadesi talebinin reddi yönünden kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; tespit edilen boşanmaya ilişkin vakalar ile kusur derecelerinin doğru tespit edildiği, boşanmaya neden olan olaylarda erkek eşin ağır, kadın eşin az kusurlu olduğu, tarafların tespit edilen sosyal ve ekonomik durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, ihlal edilen mevcut ve beklenen menfaat ,evlilikte geçen süre dikkate alındığında, davacı kadın lehine takdir edilen maddî tazminat miktarının az olduğu, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda kusurlu olan eşin manevî tazminat ödemekle yükümlü olacağı, erkeğin boşanmaya sebebiyet veren olaylarda ağır kusurlu olduğu ve erkeğin kusurlu davranışlarının da kadının kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği, bu sebeple manevî tazminatın ret gerekçesinin doğru olmadığı, ziynet yönünden yapılan istinafa gelindiğinde, dinlenen tanık beyanlarında düğünde takılan ziynetlerin erkeğin tasarrufunda kaldığı hususunun ispatlanamadığı, mahkemece dava dilekçesinde yemin deliline dayanan davacı kadına yemin delilinin hatırlatıldığı, davacı tarafın yemin deliline başvurmayacaklarını bildirdikleri görülmekle, tüm dosya kapsamından davacı kadının ziynet davasını ispat edemediği gerekçesi ile davacı kadının tazminatlar dışındaki tüm istinaf taleplerinin esastan reddine, davacı kadının maddî ve manevî tazminata yönelik istinaf talebinin kabulü ile kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının maddî ve manevî tazminata ilişkin (2 ve 3 ) nolu bendinin kaldırılmasına, bu konuda yeniden hüküm tesisine, boşanma kararının kesinleşme tarihinde ödenmek kaydı ile 40.000,00 TL maddî, 30.000,00 TL manevî tazminatın davalı erkekten alınarak davacı kadına ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde her iki taraf vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davalı erkek vekili; kusur derecelendirmesi, aleyhine hükmedilen tazminatlar ve miktarları yönünden kararın bozulmasını talep etmiştir.
2.Davacı kadın vekili; tazminat miktarları, Bölge Adliye Mahkemesince vekâlet ücreti verilmemesi, yoksulluk nafakası talebinin reddi ve ziynet alacağı davasının reddi yönünden kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kusur derecelendirmesinin yerinde olup olmadığı, kadın yararına maddî ve manevî tazminata hükmedilme şartları oluşup oluşmadığı ve miktarları, ziynet alacağı davasının reddinin doğru olup olmadığı, Bölge Adliye Mahkemesince davacı lehine vekâlet ücreti verilmesi gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Kanun’un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 166 ncı maddesinin birinci fıkrası, 174 üncü maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup her iki taraf vekilince temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Davacı kadın vekilinin yoksulluk nafakasının reddine, davalı erkek vekilinin kusur belirlemesine yönelik temyiz dilekçelerinin REDDİNE,
2.Her iki taraf vekillerinin diğer hususlara yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
10.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.