Logo

2. Hukuk Dairesi2023/9242 E. 2024/5574 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Zina ve evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle açılan boşanma davasında, boşanmaya, velayete, nafaka ve manevi tazminata hükmedilmesinin yerinde olup olmadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Yerel mahkeme kararının usul ve hukuka uygun olduğu, davalı erkeğin zina yaptığına dair delillerin yeterliliği ve tarafların evlilik birliğinin temelden sarsıldığı gözetilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/1371 E., 2023/1346 K.

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Kocaeli 3. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2021/644 E., 2022/426 K.

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne ve boşanmanın fer'îlerine karar verilmiştir.

Kararın davalı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı kadın vekili dava ve cevaba cevap dilekçesinde özetle; davalı erkeğin başka bir kadınla evlilik dışı ilişki kurarak davacı kadını aldattığını, davalının evi terk ettiği, iş yerinden aldığı tazminatı bu kadın için harcadığını iddia ederek tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle ve zina nedeniyle boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin anneye verilmesine, çocukların her biri yararına aylık 500,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına 50.000,00 TL manevî tazminata, ortak evin tapusunun davacı kadın adına tesciline mahkemenin aksi kanaatte olması halinde kadın yararına 100.000,00 TL maddî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı erkek vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı kadının iddialarını kabul etmediklerini bu iddiaların asılsız olduğu tarafların evliliklerinin devam ettiğini iddia ederek tarafların boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin babaya verilmesine, davacı kadının maddî ve manevî tazminat ve tedbir ve iştirak nafakası taleplerinin reddine hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

A.İlk Derece Mahkemesi İlk Kararında

İlk Derece Mahkemesinin 11.02.2020 tarihli kararı ile özetle; toplanan delillerle davalının iş yerinde bulunan ... ile ilişki içinde olduğu, dolayısıyla güven sarsıcı davranış gösterdiği ancak gerçekleşen bu olaydan sonra tarafların evlilik birliğine devam ettikleri davacının bu vakaları affettiği hiç olmazsa hoşgörü ile karşıladığının anlaşıldığı nitekim dava dilekçesinde ortak çocukların geleceği düşünülerek davalının affettiğinin beyan edildiği, ... isimli kişinin işten çıktığı bildirilmiş olmakla, tanık ifadelerinin daha önceki döneme ilişkin olduğu, ...'in işten çıkmasından sonra taraflar arasındaki yakınlaşmaya şahit olunmadığının anlaşıldığı zina olgusu kanıtlanamadığı, zina kabul edilmiş olsa dahi, af gerçekleşmiş olduğu gerekçesi ile davanın reddine ve taşınmazın tasfiyesine ilişkin istemin dosyadan ayrılmasına karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesi’nin Gönderme Kararı

1. Davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesinin kararının hukuka aykırı olduğunu davalı erkeğin başka bir kadınla evlilik dışı ilişkisine devam ettiğinin bayan ederek İlk Derece Mahkemesinin kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesi istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2. Bölge Adliye Mahkemesinin 10.09.2021 tarihli kararı ile özetle; dava dilekçesinde ileri sürülen davalının ortak haneden ayrılıp 2 aydır gelmediği, birlik görevlerini yerine getirmediği iddiası yönünden davacı tanıklarına bilgi sorulmadığı ve İlk Derece Mahkemesi tarafından bu konuda bir değerlendirme yapılmadığının anlaşıldığı, vazgeçilen tanık dışındaki, diğer davacı tanıklarının yeniden dinlenilerek 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci maddesi kapsamında ileri sürülen, davalının evi terk edip birlik görevlerini yerine getirmemesi iddiası yönünden usulünce dinlenmesi ve değerlendirilmesi gerektiği, dava dilekçesinde, davalının iş akdine iş yeri tarafından davalı ile ... isimli kadının ilişkisinin devam etmesi sebebiyle son verildiği ve kendisine 67.000,00 TL tazminat ödendiği ileri sürülmüş olup, bu iddianın değerlendirilmesi yönünden davalının iş yerine müzekkere yazılarak, iş akdine hangi nedenle son verildiğinin ve tazminat ödenip ödenmediğinin araştırılarak kusur tespiti yönünden değerlendirilmesi gerektiği, dinlenen davacı tanığı Bahar D.'nin beyanında davalı ile ... isimli kadın arasında davadan önce halen ilişkinin devam ettiği hususundaki bilgisi yönünden alınan beyanlarının yeterince açık olmadığının anlaşıldığı olup, bu tanığın bu husustaki bilgisinin de yeniden alınması gerektiği tüm bu nedenlerle davacının sair istinaf nedenleri incelenmeksizin, istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinin (6) inci alt bendi gereğince kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmek üzere İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

C. İlk Derece Mahkemesinin Son Kararı

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile özetle; somut olanda davacı kadın eş, zina ve sadakatsizliği kanıtlamak için ortak konuta görüntü ve ses kaydı cihazı yerleştirerek, ses kaydı aldığı İlk Derece Mahkemesi tarafından, delilin tesadüfü elde edildiği kabul edilmemekle birlikte, Yargıtay uygulamasında ortak konutun eşler bakımından ortak alan sayılacağı gözönünde bulundurularak, kadın eşin başka şekilde delil elde edemeyeceği de göz önünde bulundurularak ses kaydının (video kaydının kırıldığı iddia edilmekte) hukuka aykırı delil olmadığı, bunları dinlenen tanıkların beyanları doğrultusunda erkek eşin zina fiilini işlediği ve sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığı kanısına varıldığı, tanık beyanlarıyla erkek eşin evin geçimi ile ilgilenmediğinin anlaşıldığı, zina hukuki sebebine dayalı boşanmaya karar verilebilmesi için cinsel ilişkinin varlığının kanıtlanması gerektiği, Yargıtay uygulamasında aynı evde veya aynı otel odasında kalmak, makul bir açıklama getirilmez ise, zinanın varlığı kabul edildiği, delillerin birlikte değerlendirilmesi sonucu erkek eşin ... isimli kişiyle fiili birliktelik yaşadığı kanısına varıldığı bu nedenle davalının tam kusurlu olduğu boşanma sebebiyle kişilik hakları saldırıya uğrayan kadın eş yararına manevî tazminata hükmedilmesi gerektiği, kadın eş, dilekçesiyle ortak konutun tapusunun tesciline aksi kanaatte olunması halinde 100.000,00 TL maddî tazminat ödenmesine karar verilmesini istediği, söz konusu istemin 11.02.2020 tarihli oturumda dosyadan ayrılmış olmakla bu yönde hüküm kurulduğu gerekçesi ile; davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 161 inci ve 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin anneye verilmesine, çocuklar ile baba arasında kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocukların her biri yararına aylık 500,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, karar tarihinden bir yıl sonra geçerli olmak üzere nafaka miktarının her yıl TÜİK tarafından açıklanan ÜFE oranında artırılmasına, kadın eşin taşınmaz tescili ve buna bağlı maddî tazminat istemi konusunda karar verilmesine yer olmadığına, kadın yararına, 40.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini, tarafların boşanmalarına karar verilecekse, manevî tazminat talebinin reddine karar verilmesi, ortak çocukların velâyetinin davalıya bırakılarak iştirak nafakası talebinin de reddine karar verilmesi istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile istinaf başvurusunun 6100 Sayılı Kanun’un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesinin ve Bölge Adliye Mahkemesinin kararının usul ve kanuna aykırı bulunduğunu, hükmedilen manevî tazminat miktarının yüksek olduğunu beyanla kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, zina ve evlilik birliğinin sarsılması nedenli boşanma davalarının kabulünün yerinde olup olmadığı, kusur belirlemesi, kadın yararına manevî tazminat takdirinin ve miktarının isabetli olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Kanunu’nun 190 ıncı 194 üncü, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü, 6 ıncı, 161 inci, 166 ıncı, 169 uncu ve 174 üncü maddeleri. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı erkek vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

10.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.