"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
SAYISI : 2023/69 E., 2023/286 K.
KARAR : Ret
Taraflar arasındaki katılma alacağı davasından dolayı bozma sonrası yapılan yargılama sonunda, Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davacı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1. Davacı erkek dava dilekçesinde; davalı ile birlikte kuyumculuk yaptığını, işletmenin davalı adına olduğunu, kendisinin çalışan olarak gösterildiğini, çalışarak elde ettikleri gelirle 1238 ada 7 parsel 10 nolu bağımsız bölüm, 1238 ada 7 parsel 12 nolu bağımsız bölüm, 750 ada 16 parsel 6 nolu bağımsız bölüm, 1651 ada 1 parsel 1 nolu bağımsız bölümün edinildiğini belirterek; fazlaya ilişkin haklarım saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000,00 TL alacağın yasal faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.
2. Davacı erkek cevaba cevap dilekçesinde; 1651 ada 1 parsel 1 nolu bağımsız bölümün evlilik birliği içinde yapıldığı, önündeki 500 m2 yerin de evlilik birliği içinde satın alındığını, davalının iddialarının asılsız olduğunu, dükkanın borç batağında olduğu, şahsi mallarını satarak dahi borçları kapatamadığını, aracın da dükkanın kira borcu için satıldığını ileri sürmüştür.
3. Davacı erkek vekili 26.01.20218 tarihli dilekçesinde; bilirkişi raporuna bir diyecekleri olmadığını belirterek talep miktarını raporda belirtilen ve tespit edilen tutarlar doğrultusunda toplam 484.391,82 TL'ye yükseltmiştir.
4. Davacı erkek vekili ıslah edilen cevap dilekçesine karşı sunulan 13.04.2021 tarihli cevaba cevap dilekçesinde; takas-mahsup konusu edilen alacağın zamanaşımına uğradığını, davalının iyiniyetli olmadığını, takasın cevap dilekçesinde ileri sürülmediğini, davalının takas- mahsup talebi yönünden muvafakatleri olmadığını ileri sürmüştür.
II. CEVAP
1. Davalı kadın cevap dilekçesinde; davanın zamanaşımına uğradığı, ailesinin 53 yıldır kuyumculuk yaptığını, kuyumculuk dükkanının babası tarafında düğün hediyesi olarak verildiğini, açılmasını ve tüm sermayesinin babası tarafından verildiğini, 1651 ada 1 parsel 1 nolu bağımsız bölümün annesinden miras kaldığını, 1238 ada 7 parsel 10 ve 12 nolu bağımsız bölümlerin fiilen tek daire olduğunu, babasından miras kalan taşınmazı satarak ve kişisel geliri ile satın aldığını, 750 ada 16 parsel 6 nolu bağımsız bölümün de kişisel malı olduğunu, davacının evlilik birliği içinde birlikte olduğu, daha sonra evlendiği kadına telefon satış mağazası açtığı, araç aldığı ve Giresun’da bir ev kurduğunu, davacının kardeşi ile de bir telefon mağazası açtığı, sonra tamamını kendi üzerine geçirdiğini, kendisinin boşanma sonrası kuyumcu dükkanından cüzi bir miktar altın alarak kendi adına yeni kuyumcu dükkanı açtığını, daha sona diğer kuyumcu dükkanını da davacının kendisine devrettiğini, davacı adına kayıtlı iki araçtan değerli olanın davacıya bırakıldığını belirterek; davanın reddini savunmuştur.
2. Davalı kadın vekili 02.04.2021 tarihli ıslah edilen cevap dilekçesinde; müvekkilinin davacıdan borç ile devraldığı işyerine ilişkin davacıdan gelen 98.431,27 TL borcu ödemesi, davacıya tasfiyeye yönelik olarak verdiği 120.000,00 TL nakit paranın doğrudan; işyerini devrederken verdiği 24 kg altın ile yine dosyada mevcut kayıtlarla sabit olduğu üzere davacıda kalan BMW X5 marka model cipin ve müvekkilinin boşanma davasının açıldığı tarih itibariyle kalan altın kredisi hesaplarındaki borçlardan davacının sorumluluğunda olan 13.432,50 gr borcun tespit edilen tasfiye tarihindeki değerlerinin külli tasfiye çerçevesinde artık değere katılma alacağından takas-mahsup edilmesini; bilirkişi raporunda da sabit olduğu üzere tek başına 13.432,50 gr altın borcunun takası halinde dahi müvekkilinin davacıdan 5.772.855,00 TL alacaklı konuma geçtiğinden, sayılı diğer alacakların tasfiye tarihlerindeki değerlerinin tespiti ve bu alacakların da takas edilmesinin açılan davadaki sonucu değiştirmeyeceğini belirterek; davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 16.10.2012 tarih ve 2012/181 Esas, 2012/628 Karar sayılı kararı ile, mal rejiminden kaynaklanan davalarda zamanaşımı süresinin bir yıl olduğu, davanın zamanaşımı süresi dolduktan sonra açıldığı gerekçesiyle; davanın reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde davacı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 14.11.2013 tarih ve 2013/5512 Esas, 2013/16649 Karar sayılı kararı ile, mal rejiminin tasfiyesine yönelik davalarda on yıllık zamanaşımı süresinin geçerli olduğu, boşanma kararının kesinleştiği tarihten eldeki davanın açıldığı tarihe kadar on yıllık zamanaşımı süresinin geçmediği, toplanan ve toplanacak tüm delillerin, tarafların iddia ve savunmaları kapsamında birlikte değerlendirilerek hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği belirtilerek; davacı erkek vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
B. İkinci Bozma Kararı
1. Mahkemenin 28.09.2021 tarih ve 2014/401 Esas, 2021/349 Karar sayılı karar ile, 04.02.2021 tarihli ek bilirkişi raporunun hükme esas alındığı, davalının mal rejiminin sona erdiği tarihten sonra işyerini 24 kilo altın ile birlikte davacıya devretmesinin boşanma davası sonrası altın kredisi kullanarak borçlanmasının mal rejiminin tasfiyesinde değerlendirilemeyeceği, bununla birlikte davalı tarafça açılmış karşılık bir davanın da bulunmadığı, 1238 ada 7 parsel 10 nolu bağımsız bölüme ilişkin katılma alacağının 259.845,50 TL, 1238 ada 7 parsel 12 nolu bağımsız bölüme ilişkin katılma alacağının 216.686,50 TL, 750 ada 16 parsel 6 nolu bağımsız bölüme ilişkin katılma alacağının 403.998,00 TL, 1651 ada 1 parselde kayıtlı taşınmazın arsasının 1992 yılında davalı adına tescil edilmiş olmakla, davalının kişisel malı olduğu, ancak taşınmaz üzerine 2006 yılında inşa edilen yapının edinilmiş mal kapsamında olduğu ve yapıya ilişkin katılma alacağının 36.000,00 TL olduğu, 26.01.2018 tarihli dilekçedeki miktar olan 484.391,82 TL ile bağlı kalınarak karar verildiği gerekçesiyle; A davanın kısmen kabulü kısmen reddi ile, 1238 ada 7 parsel 10 nolu bağımsız bölüme ilişkin 259.845,50 TL, 1238 ada 7 parsel 12 nolu bağımsız bölüme ilişkin 216.686,50 TL, 750 ada 16 parsel 6 nolu bağımsız bölüme ilişkin 403.998,00 TL, 1651 ada 1 parsel üzerine 2006 yılında inşa edilen yapı için 36.000,00 TL (toplam 916.530,00 TL) katılma alacağı olduğunun tespiti ile, taleple bağlı kalınarak 484.391,82 TL'nin karar tarihinden itibaren işleyen yasal faizi ile tahsiline; 1651 ada 1 parselde kayıtlı taşınmazın arsası yönünden davanın reddine yönelik verilen karara karşı, süresi içinde davalı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizin 12.12.2022 tarih ve 2022/1740 Esas, 2022/10358 Karar sayılı kararı ile, davalının cevap dilekçesini 02.04.2021 tarihinde ıslah ettiği, ıslah dilekçesi ile davalının takas ve mahsup def'inde bulunduğu, ıslah dilekçesinin davacıya tebliğ edildiği, davacının ıslah dilekçesine karşı beyanda bulunduğu halde, Mahkemece davalının ıslah dilekçesi ileri sürülen takas ve mahsup def'i yönünden bir inceleme yapılmaksızın karar verildiği, Mahkemece, davalının ıslah ettiği cevap dilekçesi göz önünde bulundurularak bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olduğu belirtilerek; hükmün bozulmasına, bozma sebebine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
C. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Son Karar
Mahkemenin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, boşanma kararının 04.02.2021 tarihli bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davalının ıslah dilekçesi ile takas ve mahsup def'inde bulunduğu, takas ve mahsup def'ine konu altın kredi hesabının, boşanma dava tarihinden sonrasına kalan 26.865,00 gramının 24 ayar üzerinden güncel fiyatının 13.378.770,00 TL, 22 ayar üzerinden de 12.653.415,00 TL olduğu, bunların yarı miktarlarının ise 6.689.385,00 TL ve 6.326.707,50 TL olduğu, her halükarda borcun yarı miktarlarının davacının talep ettiği katılma alacağı miktarından fazla olduğu gerekçesiyle; davalının altın kredi hesabına ilişkin takas ve mahsup def'inin kabulü ile davacının davalıdan talep edebileceği katılma alacağının olmadığından davanın reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde; kararın usul ve kanuna aykırı olduğunu, davalının cevap dilekçesinde takas ve mahsup def'inde bulunmadığı gibi karşı dava da açmadığını, davalının 02.04.2021 tarihli ıslah dilekçesinde takas ve mahsup def'inde bulunduğunu, Mahkemenin hiçbir araştırma yapmadan ret kararı verdiğini, boşanma dava tarihinden sonra yapılan müvekkiline yapılan devrin dikkate alınamayacağını, 04.02.2021 tarihli raporda bu hususun belirtildiğini Mahkemece bu husus göz ardı edilerek ve ek rapor alınmadan karar verilmesinin hatalı olduğunu, boşanma kararının kesinleştiği 10.02.2009 tarihinden itibaren on yıllık süre geçtikten sonra ıslah dilekçesinin sunulduğunun tarafalar arasından dava ve talep edilmeyen tüm alacaklar yönünden zamanaşımının dolduğunun göz ardı edildiğini, boşanma dava tarihinden sonra yapılan tasarruflar yönünden mahkemenin görevli olmadığını belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, takas ve mahsup def'ine konu alacağın zamanaaşımının dolup dolmadığı, görevli mahkeme, eksik araştırma bulunup bulunmadığı ve usuli kazanılmış hak noktasında toplanmaktadır. Dava, katılma alacağı istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 2 nci maddesi, 26 ncı maddesi, 33 üncü maddesi, 141 nci maddesi, 176 ve devamı maddeleri, 190 ıncı maddesi, 297 nci maddesi, geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 428 inci maddesi, 438 inci maddesinin yedi, sekiz ve dokuzuncu fıkraları ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrası; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'un (4721 sayılı Kanun) 6 ncı maddesi, 179 uncu maddesi, 202 nci maddesi, 219 uncu maddesi, 222 nci maddesi, 225 inci maddesinin ikinci fıkrası, 227 nci maddesi 229 uncu maddesi, 230 uncu maddesi, 231 inci maddesi, 235 inci maddesinin birinci fıkrası, 236 ıncı maddesinin birinci fıkrası; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 139 ve devamı maddeleri, 146 ve devamı maddeleri; Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 09.05.1960 tarih ve 1960/21 Esas, 1960/9 Karar sayılı kararı.
3. Değerlendirme
1. Temyizen incelenen Mahkeme kararında ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, Mahkemece bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olduğu, 6098 sayılı Kanun'un 139 uncu maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca takasa konu alacağın zamanaşımına uğramadığı anlaşılmakla; davacı erkek vekilinin aşağıdaki paragraflar kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Davacı kadın vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelemesinde; Mahkemece yazılı şekilde karar verilmiş ise de, karar ve hükme esas alınan bilirkişi raporu denetime elverişli değildir. Şöyle ki, Mahkemece davacının her bir mal için kabul edilen alacak miktarı ile, davalının takasa konu alacak konusu ve miktarı ile alacakların takas edilmesinden sonra kalan bakiye alacak miktarı netleştirmeden karar verildiği anlaşılmaktadır. O halde, Mahkemece, davacının her bir mal için belirlenen katılma alacağı miktarı ile takasa konu alacak konusu ve miktarı ayrı ayrı belirlenecek ve alacakların takas edilmesinden sonra kalan bakiye alacak miktarı netleştirecek şekilde konusunda uzman bilirkişi/bilirkişilerden denetime elverişli şekilde yeni bir rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde denetime elverişli olmayan bilirkişi raporu hükme esas alınarak eksik araştırma ve inceleme ile karar verilmesi hatalı olmuş, bozmayı gerektirmiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davacı erkek vekilinin temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile hükmün BOZULMASINA,
2. Davacı erkek vekilinin bozma kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının REDDİNE,
Temyiz peşin harcının istek halinde ...'a iadesine,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
Kararın asıl dava yönünden tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,09.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.