Logo

2. Hukuk Dairesi2023/9289 E. 2024/7127 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Taraflar arasında evlilik birliğinin temelinden sarsılıp sarsılmadığı, boşanmaya sebep olan olaylarda kimin daha kusurlu olduğu, tedbir ve yoksulluk nafakasına hükmedilip hükmedilmeyeceği ve varsa miktarı, tazminat şartlarının oluşup oluşmadığı ve miktarları hususlarında ihtilaf bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Bölge Adliye Mahkemesi kararının, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olduğu gözetilerek temyiz edenin ileri sürdüğü sebeplerin kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı gerekçesiyle, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 370. maddesinin birinci fıkrası uyarınca onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : Adana Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/1456 E., 2023/1480 K.

KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma

İLK DERECE MAHKEMESİ : Osmaniye 1. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2019/205 E., 2021/173 K.

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince karşılıklı davaların kabulüne, birleşen davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin ilgili hükümlerinin kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı davacı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı-davalı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların evlilik birlikteliği içindeki fiili birlikteliklerinin toplam 15 günü geçmediğini, bu sürede tarafların davalının ... 'de jandarma uzman çavuş olarak görev yapması nedeniyle orada bulunan müşterek konutta ikamet ettiklerini, kadının önceki evliliklerini kabul edemediğini söylediğini, ailesinin yanına gitmesi için sürekli baskı uyguladığını, haber vermeden, otobüs bileti alarak kadını evden ayrılmak zorunda bıraktığını, geri dönmesine izin vermediğini, anlaşalım ayrılalım dediğini belirterek tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince boşanmalarına,1.000 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına hükmedilmesini, 50.000,00 TL maddî, 50.000,00 TL manevî tazminata, ziynet eşyasına ilişkin olarak şimdilik 1.000 TL ziynet eşyasının bedelinin iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı-davacı erkek vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; davacının dilekçesinde belirttiği tüm hususların gerçek dışı olduğunu, davacının düğünden sonra, daha önce 1 kez evlilik yaptığını söylediğini, onun da formalite icabı gerçekleştiğini, gerçek bir evlilik olmadığını söylediğini, düğün gecesi davalınnı bakire olmadığının anlaşılması üzerine davalının geçmişi ile ilgili şok edici gerçekle yüzleşmek zorunda kaldığını, daha sonra davacının geçmişte 1 kez değil 2 kez evlendiğini öğrendiğini, bu aşamadan sonra müvekkil bakımından evlilik birliğinin devam ettirilemez noktaya geldiğini, kendisini boşayacak olursa askeriyede onu rezil edeceğini, cinsel iktidarsızlıkla suçlayacağını söyleyerek tehdit ettiğini, belirterek tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince

boşanmalarına, asıl davanın reddine, karşı davanın kabulüne, 20.000,00 TL maddî, 250.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı- davacı erkeğin işi gereğin Balıkesir ili, ... İlçesinde bulunduğu, taraflar birlikte ...'de yaşamaya başladıktan kısa bir süre sonra 15.03.2019 tarihinde davacı-davalı kadının annesinin rahatsızlığı nedeniyle annesinin yerleşim yeri olan Osmaniye'ye geri döndüğü, davacı-davalı kadının telefonunda yapılan inceleme sonucu aldırılan 17.02.2020 tarihli bilirkişi raporundan; davacı-davalı kadının müşterek konuta geri dönmek istediği bu isteği davalı-davacı erkeğin kabul etmediği tarafların bu nedenle ayrı yaşamaya başladıkları, ayrı yaşadıkları dönemde telefon yolu ile davalı-davacı erkeğin; davacı-davalı kadına beddua ve kötü sözlerde bulunduğu, davacı-davalı kadının annesini yalancılıkla suçladığı, davacı-davalı kadının da yine telefon yoluyla davalı-davacı erkeğe hakaretlerde bulunduğu anlaşılmış olup tarafların 15.03.2019 tarihinden beridir tekrar bir araya gelmedikleri tüm bu olaylardan tarafların ayrı yaşamalarının asıl sebebinin davalı-davacı erkeğin, davacı-davalı kadının müşterek konuta dönmesini istememesi olduğu, diğer kusurların tali nitelikte oldukları, tarafların uzun zamandır telefon yoluyla arkadaş oldukları, sık sık birbirlerini aradıkları tanık ifadelerinden anlaşıldığı, gerek kadının önceki evliliklerini erkeğin bilmesinin hayatın olağan akışına uygun olması gerekse tanık ifadelerinde kadının ikinci evliliğinden sonra erkeğin kadını teselli ettiği anlaşılmasından erkek tarafın, kadının bakire çıkmaması ve önceki evliliklerini anlatmadığı iddiasının gerçeğe uygun olmadığı ayrıca kadının telefonunda yaptırılan inceleme sonucu aldırılan bilirkişi raporunda erkeğin, kadına keşke arkadaş kalsaydık şeklinde mesaj gönderdiği anlaşılmış ise de bu hususun kadın tarafından vakıa olarak öne sürülmediği anlaşıldığından kusurlar arasında sayılmadığı, davalı-davacı erkeğin davacı-davalı kadının kusurlarına göre daha ağır olduğu, erkek tarafının karşı dava dilekçesi ile birleşen dava dilekçesinin tamamen aynı olduğu, bu haliyle her iki davanın taraflarının ve sebebinin aynı olduğu görülmüş, karşı davanın dakika farkı ile birleşen davaya göre daha önce açıldığı anlaşıldığından birleşen boşanma davasının; aynı davanın, daha önceden açılmış ve hâlen görülmekte olması (derdestlik) sebebiyle dava şartı yokluğundan usulden reddedilmesi gerektiği, birleşen boşanma davasında kadın tarafının birleşen dava dosyasına vekâletname sunmamış oldukları, birleşen boşanma davasının dava dilekçesinin kadın tarafına tebliğe çıkartılmadan birleşmiş olması sebepleri dikkate alınarak birleşen boşanma davasında kadın tarafının kendilerini vekil ile temsil ettirmiş sayılamayacakları anlaşıldığından kadın taraf yararına vekâlet ücretine hükmedilmediği gerekçesi ile davacı-karşı davalı kadın ve davalı-karşı davacı erkek tarafından asıl ve karşı davalarının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince

boşanmalarına, kadın lehine aylık 700,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası, 25.000,00 TL maddî, 10.000,00 TL manevî tazminatın davalı-karşı davacı erkekten alınarak davacı-karşı davalı kadına verilmesine, davalı-karşı davacı erkek tarafından birleşen dava ile 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince

açılan boşanma davasının derdestlik nedeni ile dava şartı nedeni ile usulden reddine, davacı-karşı davalı kadının kişisel ziynet eşyası davasının kısmen kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı-karşı davalı kadın vekili, erkek tarafından açılan boşanma davasının kabulü, kusur belirlemesi, ziynet eşyası davasının kısmen kabulü, birleşen boşanma davasında kadın lehine vekâlet ücreti takdir edilmemesi yönlerinden istinaf yoluna başvurmuştur.

2.Davalı-karşı davacı erkek vekili, kusur belirlemesi, nafakalar ve tazminatlar yönlerinden istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacı-karşı davalı kadın vekilinin, Osmaniye 1. Aile Mahkemesinin, 16.03.2021 tarih, 2019/205 Esas, 2021/173 Karar sayılı kararında birleşen boşanma davasında verilen karar yönünden, davalı-karşı davacı erkek tarafından açılan birleşen boşanma davasında, davanın reddine karar verilemesine rağmen, davacı-karşı davalı kadın lehine vekâlet ücreti takdir edilmemesinin, usul ve yasaya aykırı olduğuna ilişkin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesince verilen kararda ilgili bendin tüm sonuçları ile birlikte ortadan kaldırılmasına, davalı-karşı davacı erkek tarafından açılan birleşen boşanma davasında da, davacı-karşı davalı kadın kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, İlk Derece Mahkemesince verilen karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince takdiren 4.080,00 TL vekâlet ücretinin, erkek tarafından açılan birleşen boşanma davası, kadın lehine erkek aleyhine, usulden red ile sonuçlandığından, davalı-karşı davacı erkekten alınarak, davacı-karşı davalı kadına ödenmesine, sair istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı erkek vekili; kusur belirlemesi, tazminatlar, nafakaların usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, taraflarca 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebine dayalı olarak açılan boşanma ve fer'ileri istemine ilişkin davada taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, kadın yararına tedbir ve yoksulluk nafakası ile tazminat şartlarının somut olayda gerçekleşip gerçekleşmediği, miktarlarının uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü, 6 ncı, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi, 182 nci, 324 üncü, 327 nci, 328 inci, 329 uncu, 330 uncu ve 336 ncı maddeleri, 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun (6098 sayılı Kanun) 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı erkek vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

09.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.