Logo

2. Hukuk Dairesi2023/928 E. 2023/1263 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Karşılıklı boşanma davasında, davacı kadının ölümü üzerine, sağ kalan eşin boşanmaya sebebiyet verecek derecede kusurlu olup olmadığının tespiti.

Gerekçe ve Sonuç: Davalı erkeğin boşanmaya sebebiyet verecek kusurlu davranışlarının tespit edilmiş olması ve diğer temyiz itirazlarının kararın bozulması için yeterli görülmemesi gözetilerek direnme kararı onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen karşılıklı boşanma davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesince bozma ilamına karşı direnme kararı verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesinin direnme kararı davalı karşı davacı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı kadın vekili dava dilekçesinde; davalı erkeğin davacı kadına ve önceki evliliğinden olan kızına sert davranışlarda bulunduğunu, bu durumun sıklaşması üzerine müvekkilinin kendi çocuğunu annesinin evine götürdüğünü, davalının görme engelli kardeşiyle birlikte aynı evde yaşadıklarını, müvekkiline sürekli kardeşi ile ilgilenmesi için davalının baskı yaptığını, davalının öfkeli olduğu bir zamanda müvekkilinin bileği çatlayacak biçimde darp ettiğini, davalının müvekkili hamileliğin üçüncü ayında iken çocuğu aldırması için baskı yaptığını, müvekkilinin doğum yapmasından kısa bir süre sonra davalının müvekkilini 2,5 aylık doğan bebeğiyle birlikte evden kovduğunu, davalının kardeşiyle ilgili sürekli sorun çıkarması üzerine müvekkilinin ayrı bir ev açtığını, masraflarını üstelendiğini, davalının ona hiçbir şekilde yardımcı olmadığını, eviyle ilgilenmediğini, müvekkilinin kursa gittiği bir gün çocuğa bakamayacağını bahane ederek tartışma çıkaran davalının boşanacağını söyleyerek evden ayrıldığını, bu olaydan on gün sonra gelerek müvekkilinin evden gitmesini istediğini, müvekkilinin evliliği boyunca üzerine düşenleri yaptığını, sabır, gösterdiğini, davalının ise her fırsatta hakaret edip fiziksel ve pskikolojik şiddet uyguladığını, gereksiz harcamaları için çektiği krediler yüzünden müvekkilini maddî olarak da zora soktuğunu belirterek evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeni ile tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin müvekkiline verilmesini, ortak çocuk lehine aylık 750,00 TL tedbir-iştirak nafakası, müvekkili lehine 75.000,00 TL maddî, 50.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı karşı davacı erkek vekili süresine verdiği cevap ve karşı dava dilekçesinde; müvekkilinin %80 görme engelli bir kardeşi olduğunu, davacı kadının ise eski evliliğinden bir çocuğu bulunduğunu, her iki tarafında bakmakla yükümlü oldukları aile fertleri bulunduğunu, taraflar arasında uyuşmazlıklar çıktıktan sonra müvekkilinin kardeşinin ayrı bir evde tek başına yaşamaya başladığını, müvekkilinin kardeşi için davacıya baskı yapmasının söz konusu olmadığını, davacının kürtaj maksadıyla ...`a gittiğini, müvekkilinin çocuğun aldırılması şeklinde baskı yapmadığını, aksine müvekkilinin çocuğun aldırılmaması yönünde ikna edici çabaları olduğunu, davacının annesinin ise çocuğu aldırmadan ...'a dönme şeklinde baskı yaptığını, doğumdan sonra bir bebeğe davacının annesinin baktığnı, müvekkilinin davacını annesine karşı gerekli saygı gösterdiğini, taraflar arasında yaşanan tartışma üzerine sadece müvekkili değil davacı hakkında da eşe karşı kasten yaralama nedeniyle dava açıldığını, müekkilinin davacının kızı ...'yı kendi kızı gibi sahiplendiğini ancak davacının müvekkilinini kardeşi ...'i bahane ederek seçim yapmaya zorladığını, müvekkilinin babası hakkında ağza alınmayacak hakaretler ettiğini, aralarındaki huzursuzluklar nedeniyle müvekkilinin ... 1. Aile Mahkemesi 2017/282 Esas sayılı dosyası ile boşanma davası açtığını, müvekkilinin ortak konuttan ayrılması ve davacının özür dilemesi sebebiyle bu davanın geri çekildiğini, müvekkilinin pansiyonda kaldığı dönemde davacıyı konuşmak için çağırdığını ancak davacının ağresif tutum sergilediğini, müvekkilinin boğazına yapıştığnı, bu aşamalardan sonra müveklilinin de boşanmayı istediğini, bu nedenle davanın reddine, karşı davanın kabulü ile tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebi ile boşanmalarına, müvekkili lehine 50.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 27.06.2018 tarihli ve 2017/670 Esas, 2018/368 Karar sayılı kararıyla; davacı kadının evlilik birliği içinde davalıya sen erkek misin gibi kelimeler ile hakaret ettiği, müşterek çocuğu hamilelik sırasında istemediği, davalı erkeğin ise davacı kadının ilk eşinden olan çocuğu evde istemediği, davacıya yönelik agresif tutumlar sergilediği, şiddet uyguladığı, geri zekalı gibi kelimeler ile hakaret ettiği, hamilelik sırasında müşterek çocuğu istemediği, böylelikle evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı, evliliğin devamında tarafların, kamunun ve müşterek çocuğun bir menfaatinin kalmadığı, davacı kadının az kusurlu, davalı erkeğin ise şiddet uygulaması sebebiyle ağır kusurlu olduğu gerekçesi ile her iki davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, baba ile kişisel ilişki kurulmasına, çocuk için 500,00 TL tedbir-iştirak nafakasının davalı karşı davacı erkekten alınarak davacı karşı davalı kadına verilmesine, 12.500,00 TL maddî, 12.500,00 TL manevî tazminatın davalı karşı davacı erkekten alınarak davacı karşı davalı kadına verilmesine, davalı karşı davacı erkeğin manevî tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı karşı davalı kadın vekili ve davalı karşı davacı erkek vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 01.04.2021 tarihli ve 2018/2843 Esas, 2021/681 Karar sayılı kararıyla; davacı karşı davalı kadının da eşine şiddet uyguladığı, öte yandan davalı karşı davacı erkek tarafından daha önce açılan boşanma davasından feragat edildiği, feragat tarihinden önceki kusurlu davranışlara dayanamayacağı, bu nedenle ortak çocuğu hamilelik sırasında istemediğine yönelik kusurun davacı karşı davalı kadına yüklenemeyeceği, İlk Derece Mahkemesince kabul edilen ve gerçekleşen diğer kusurlu davranışlara göre davalı karşı davacı erkeğin, davacı karşı davalı kadına nazaran yine daha ağır kusurlu olduğunun kabulü gerektiği, ayrıca çocuk ile baba arasında kademeli bir şekilde kişisel ilişki düzenlenmiş olmasının da doğru olmadığı gerekçeleri ile tarafların kusur belirlemesine yönelik istinaf taleplerinin kabulüne, kusurun yukarıda gösterildiği şekilde düzeltilerek yeniden belirlenmesine, tarafların sair istinaf taleplerinin esastan reddine, kişisel ilişki düzenlemesine yönelik kurulan hükmün, çocuğun yüksek yararını yakından ilgilendirmesi ve kamu düzenine ilişkin olması nedeniyle resen kaldırılmasına, velâyeti anneye verilen çocuk ile baba arasında yeniden kişisel ilişki kurulmasına karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Birinci Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı karşı davacı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizin 07.12.2021 tarihli 2021/9745 Esas 2021/9240 Karar sayılı kararı ile, davalı karşı davacı erkeğin kadının boşanma davasının kabulü, kusur belirlemesi, kadın yararına hükmedilen tazminatlar, manevî tazminat talebinin reddi, iştirak nafakası yönünden, davacı karşı davalı kadının ise erkeğin boşanma davasının kabulü, kusur belirlemesi, tazminatlar ve nafakaların miktarları yönünden istinaf kanun yoluna başvurduğu, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından istinaf kanun yolu değerlendirmesinin, kadının kabul edilen boşanma davası yönünden yapılmadığı, İlk Derece Mahkemesi kararının karşılıklı boşanma davalarının kabulüne ilişkin olarak taraflarca istinaf edildiği, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf edilen kadının kabul edilen boşanma davası ile ilgili olarak istinaf incelemesi yapılmamasının doğru görülmediği, bu nedenle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına, diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

B. İkinci Bozma Kararı

1. Bozmaya uyan Bölge Adliye Mahkemesince, davacı karşı davalı kadının İlk Derece Mahkemesince her iki dava yönünden verilen boşanma kararının henüz kesinleşmeden 22.08.2021 tarihinde öldüğüne göre karardan sonra, boşanma hükmü henüz kesinleşmeden meydana gelen ve niteliği gereği son karar üzerinde belirleyici ve değiştirici etkiye sahip olan bu vakıanın dikkate alınması gerektiği değerlendirilerek İlk Derece Mahkemesi kararının tamamının kaldırılmasına, davacı karşı davalı kadının 28.08.2021 tarihinde vefat ettiği anlaşıldığından boşanma yönünden konusuz kalan her iki dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına, davalı karşı davacı erkeğin 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu`un (4721 sayılı Kanun) 181 inci maddesinin ikinci fıkrası kapsamında boşanmaya sebebiyet verecek derecede kusurlu olduğunun tespitine, evlilik birliği ölümle sona erdiğinden müteveffa davacı karşı davalı kadının boşanmanın fer’î niteliğindeki maddî ve manevî tazminat talepleri hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, verilen bu karara karşı süresi içinde davalı karşı davacı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizin 29.06.2022 tarihli 2022/4867 Esas 2022/6422 Karar sayılı ilamı ile, Bölge Adliye Mahkemesinin 2018/2843 Esas ve 2021/681 Karar sayılı kararına karşı sadece davalı karşı davacı erkek tarafından kadının kabul edilen davası ve boşanmanın fer'îleri yönünden temyiz kanun yoluna başvurulmakla erkeğin davasında verilen boşanma hükmünün kesinleştiği, evlilik birliğinin ölüm ile değil, boşanma ile sona erdiği, bu itibarla Bölge Adliye Mahkemesince erkeğin davasındaki kesinleşen boşanma hükmü sebebiyle konusuz kalan kadının boşanma davası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekirken; evlilik birliğinin ölüm ile sona erdiğinden bahisle; yazılı şekilde hüküm tesisinin doğru olmadığı gerekçesi ile kararın bozulmasına, bozma sebebine göre erkeğin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

C. Bölge Adliye Mahkemesince Verilen Direnme Kararı

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, Daire kararının dosyada özel vekâletnamesi bulunmayan kadın vekili Av.Fatih Baklacı'ya 14.04.2021 tarihinde tebliğ edildiği, Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 16.09.2021 tarih 2021/4817 Esas 2021/6125 Karar sayılı ilamıyla özel yetkili vekâletnamenin dosyaya sunulması için dosyanın iade edildiği, iade kararı sonrasında UYAP sisteminden yapılan kontrolde de kadının 22.08.2021 tarihinde vefat etmiş olduğu ve bu haliyle ile de vekâlet ilişkisinin sona erdiği belirtilerek gereğinin taktiri için dosya Yargıtay 2. Hukuk Dairesine gönderildiği, bu durumda ortada özel yetkili vekâletnamesi bulunan vekile gerekçeli karar tebliği bulunmadığı, yapılan tebliğata da davacı karşı davalı kadın tarafından icazet verilmediği, diğer bir değişle 2018/2843 esas ve 2021/681 sayılı kararın davacı karşı davalı kadına usulüne uygun olarak tebliğ edildiğinden söz edilemeyeceği, bu durumda, kadının temyiz süresinin dolduğu ve bu sebeple erkeğin davasının kesinleştiğinin kabulünün mümkün olmadığı, söz konusu iade kararı kapsamında davacı karşı davalı kadın vekilinin özel yetkili vekâletnamesinin bulunmadığı, bu hal ile de Daire kararının kadın vekiline tebliğinin özel vekâletname sunulmaması ya da asilin yapılanları kabul ettiğinin bildirmemesi halinde geçerli olmadığı Yargıtayın da kabulünde olduğu, gerçekleşen bu durumda evliliğin kadının 22.08.2021 tarihinde vefat etmesi ile sona erdiği, ölen davacı karşı davalı kadın mirasçılarından ... vekilinin davaya devam etme isteğini içerir dilekçesi göz önüne alındığında daha önceki kararda direnilmek sureti ile davanın 4721 sayılı Kanun`un 181 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca yasa gereği sağ kalan eşin kusur tespiti davasına dönüştüğü değerlendirilerek yargılamaya devam olunduğu, davacı karşı davalı kadının 28.08.2021 tarihinde vefat ettiği anlaşıldığından boşanma yönünden konusuz kalan her iki dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına, İlk Derece Mahkemesince de davalı karşı davacı erkek yönünden kabul edilen davalı erkeğin ise davacı kadının ilk eşinden olan çocuğu evde istemediği, davacıya yönelik agresif tutumlar sergilediği, şiddet uyguladığı, geri zekalı gibi kelimeler ile hakaret ettiği, hamilelik sırasında müşterek çocuğu istemediği şeklindeki kusurlu davranışların gerçekleştiği gerekçeleri ile bozma ilamına direnilmesine, boşanma yönünden konusuz kalan her iki dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına, davalı karşı davacı erkeğin 4721 sayılı Kanun`un 181 inci maddesinin ikinci fıkrası kapsamında boşanmaya sebebiyet verecek derecede kusurlu olduğunun tespitine, evlilik birliği ölümle sona erdiğinden müteveffa davacı karşı davalı kadının boşanmanın fer’î niteliğindeki maddî ve manevî tazminat talepleri hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen direnme kararına karşı süresi içinde davalı karşı davacı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı karşı davacı erkek vekili, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu`nun (6100 sayılı Kanun) 74 üncü ve 77 nci maddelerinin somut olaya tatbikinin gerektiği, davacı karşı davalı kadının duruşmalara katılmış olmasının ve istinaf aşamasında yaptığı CİMER başvurusunun gerekçe gösterilerek usuli itirazlarının reddedilmiş olmasının doğru olmadığını, davalı karşı davacı erkeğin boşanmaya sebebiyet verecek derecede bir kusurunun bulunmadığını, kadın tanıklarının beyanlarının yanlı olduğunu ileri sürerek; kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, taraflarca açılan karşılıklı boşanma davasında verilen boşanma hükmünün kadının ölüm tarihinden önce kesinleşip kesinleşmediği ve bu kapsamda davacı karşı davalı kadının yargılama sırasında ölmesi nedeni ile sağ kalan eş yönünden kusur tespiti yapılıp yapılamayacağı, yapılabilmesi halinde sağ kalan eşin boşanmaya sebebiyet verecek derecede kusurlu olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Kanun'un74 üncü ve 76 ncı maddeleri, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri; 4721 sayılı Kanun`un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası, 181 inci maddesinin ikinci fıkrası.

3. Değerlendirme

1. Temyiz olunan nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı karşı davacı erkek vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası ve 373 üncü maddesinin beşinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

23.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.