Logo

2. Hukuk Dairesi2023/9309 E. 2024/7415 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Taraflar arasındaki boşanma davasında, yabancı mahkeme kararının tanınması nedeniyle davaların konusuz kalıp kalmadığı uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Yabancı mahkemece verilen boşanma kararının Türkiye'de tanınması ve kesinleşmesi nedeniyle tarafların boşanmış sayılacakları ve bu nedenle iç hukuk yollarıyla açılan boşanma davalarının ve fer'ilerinin konusuz hale geldiği gözetilerek yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : Konya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/921 E., 2023/1959 K.

KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm

kurma

İLK DERECE MAHKEMESİ : Konya 5. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2018/585 E., 2023/109 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince kadının birleşen davasının reddine, erkeğin asıl davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'ilere karar verilmiştir.

Kararın davalı-davacı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün ilgili bölümlerini kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı-davalı erkek vekili 23.07.2018 tarihli dava dilekçesinde; kadının 2012 yılında mide ameliyatı sonrası tedavilerine devam etmediğinden ağrılarının arttığını, buna bağlı olarak kullandığı ağrı kesiciler nedeniyle bağımlı hale geldiğini, yasal olmayan yollardan ilaç temin etmeye çalıştığını, erkeğin uğraşsa da kadına engel olmadığını, kadının birlik görevlerini yapmamaya başladığını, ailesine ilgisiz kaldığını, dört kere evi terk ettiğini, ailesiyle ilgilenebilmek adına erkeğin özel işlettiği muhasebe ofisini kapatmak zorunda kaldığını, uyuşturucu hapların temini için erkeği sıkıştırmış hatta bu sebeple araç süren erkeğe müdahale ettiğinden kazaya sebebiyet verdiğini, zaman zaman fiziksel şiddete de başvurduğunu, 31.03.2018 tarihinde Fransadaki evi terk ettiğini, Fransa ilgili makamlarınca evi terk ettiği ve madde bağımlısı olduğu yönünden tespit yaptıklarını, o tarihten beri tarafların ayrı olduklarını ileri sürerek tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

2.Davacı-davalı erkek kadının birleşen davasına verdiği cevabında; asıl davasında yargılamanın bitmesine yakın açılan davanın kötü niyetli olduğunu, kadının uyuşturucu ilaç bağımlısı olduğunu, kasıtlı olarak hastaneye gitmeyerek yargılamayı yıllarca uzattığını, alkol bağımlılığı olduğu gibi halihazırda bir erkekle ilişkisi olduğunu, kadının ameliyattan sonra 10 senedir kilo sıkıntısı olmadığını, ameliyat sonrası uyuşturucu bağımlısı olup yasal olmayan yollarla uyuşturucu temin etmeye çalıştığını, en sonda evi kendi isteği ile habersiz terk ettiğini, öncesinde de defalarca evi terk ettiğini, taraflar arasında Fransada da boşanma davasının devam ettiğini, iddiaların asılsız olduğunun sunulan fotoğraflarda da göründüğünü, aksine erkeğin kadının hakaretlerine ve vurdumduymaz davranışlarına maruz kaldığını, Fransız makamlarınca da velâyetin babaya verildiğini, evliliğin kadının kusurlu hareketleri ile sona erdiğini ileri sürerek kadının birleşen davasının reddine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

1.Davalı-davacı kadın vekili 06.09.2018 tarihli cevap dilekçesinde; iddiaların asılsız olduğunu, erkeğin kadını beğenmediğini söylemesi, kadınlık gururunu kırmasının ve bunun sürekliliğinin kadının depresyona girmesine sebebiyet verdiğini, yıllarca kilosu ile alay ettiğini, aşağıladığını, duygusal, ekonomik ve cinsel şiddet içeren kusurlu davranışlar içerisinde olduğunu, sevgisiz ve ilgisiz davranışlar sergilediğini, evlilik birliğini çekilmez hale getirdiğini, kadının kullandığı ilaçların sebebinin ameliyat değil depresyona bağlı uyku sorununa ilişkin ilaçlar olduğunu, kadının içinde bulunduğu bu sorundan kurtulmak için 2017 yılında ve devamında tedavi gördüğünü, dolayısıyla bir çaba içinde olduğunu, tedavisi sürecinde kadının yalnız mücadele verdiğini, sonuç olarak, tarafların evliliklerinden üç ortak çocukları bulunduğunu, kadının içen düştüğü durumun müsebbibinin bizzat erkek olduğunu, bu yönüyle derkeğin kendi kusurundan yararlanmaya çalıştığını, kadının her şeye rağmen eşini ve çocuklarını çok sevdiğini, yuvasının yıkılmasını istemediğini, her ne kadar tedavi sürecinde erkek kadını yalnız bıraksa da kadının ruhsal ve patolojik sorunlarından kurtulmak için gayret sarf ettiğini, bu durumda boşanmaya karar verilmesi hem tarafların, hem ortak çocukların zararına olacağını ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı-davacı kadın 27.05.2021 tarihli birleşen dava dilekçesinde; yıllarca beğenilmeyen ve istenmeyen eş olduğunu, yalnızlığa itildiğini, her zaman erkeğin kadını sürekli rencide ettiğini, hakaret ettiğini, duygusal, cinsel, sosyal şiddet, kadının depresyona girmesine sebep olduğunu, kilolarından dolayı küçümsediğini, kadının ameliyat olarak zayıflama yolunu seçtiğini, erkeğin yine ilgisiz kaldığını ileri sürerek tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, kadın için aylık 5.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 2.000.000,00 TL maddî ve 2.000.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; erkeğin asıl davası yönünden; kadının ameliyat olduktan sonra sürekli hap kullanmaya başladığı, kadein isimli hapı sürekli kullanmak istediği, erkekten bu hapı getirmesini istediği kadın bu ilacı kullanamadığında erkeği istemediğini, boşanmak istediğini söylediği, bu nedenle tedavi gördüğü, ancak sonrasında tedaviyi yarım bıraktığı, kadın bu hapı kullanmadığında saldırgan olduğu, erkeğe "seni sevmiyorum" dediği, erkeğe vurmaya yeltendiği, en son aynaya "kimse kusura bakmasın, suç benim, hakkınızı helal edin" yazıp evden ayrıldığı, tarafların o zamandan beri ayrı yaşadıkları, erkeğin ise kadın ile iğneleyici şekilde konuştuğu, bu şekilde gelişen olaylarda kadının ağır, erkeğin az kusurlu olduğu, alınan sosyal inceleme raporu doğrultusunda ortak çocuk ...'nın velâyetinin babaya verilmesi gerektiği, kadının birleşen davası yönünden iddialarını ispatlayamadığı, kadın tanığı ...'nın tanıklıktan çekildiği, diğer tanıkları ... ve ...'ın görgüye dayalı bilgilerinin olmadığı, asıl davada kadın tanıklarının soyut, yer zaman içermeyen görgüye dayalı olmayan, af kapsamında kalan en azından hoşgörü ile karşılanan, cevap dilekçesinde vakıa olarak dayanılmayan beyanları kusur değerlendirmesine alınmadığı, birleşen davada sunulan cd hukuka aykırı olarak elde edildiğinden kusur değerlendirmesine alınmadığı, kadın çalıştığından, yine erkek çalışmadığından, kadın evden ayrıldığında ortak çocuğu bir erkek ile birlikte almaya geldiği nazara alınarak tedbir nafakası talebinin reddine karar vermek gerektiği gerekçesiyle kadının birleşen davasının reddine, erkeğin asıl davasının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesi gereği boşanmalarına, ortak çocuk ...'nın velâyetinin babaya verilmesine, anne ile ortak çocuk arasında kişisel ilişki kurulmasına, kadının tedbir nafakası talebinin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-davacı kadın vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı-davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde; tarafların ortak çocuğu olan ve evlilik birliğinde yaşanılan olaylara birebir tanık olan ...'in beyanlarının yazılı gerekçe ile hükme esas alınmamasının hatalı olduğunu, tanığın beyanlarından tarafların evlilik birliğinin erkeğin kadını beğenmediğini söylemesi, kadınlık gururunu kırması, depresyona girmesine sebebiyet vermesi, kadını ailesi ve arkadaşları ile görüştürmemesi, kilosu ile alay etmesi ile duygusal, ekonomik ve cinsel şiddet içeren kusurlu davranışları sebebiyle çekilmez hale geldiği sabit olduğunu, erkeğin tanık beyanlarının duyuma dayalı olduğunu, ortak çocuğun manevî açıdan sağlıklı gelişebilmesi için velâyetin anneye verilmesi gerektiğini, erkeğin yüksek gelire sahip olduğunu, kadın lehine yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi gerekirken yazılı gerekçelerle hükmedilmemesinin hatalı olduğunu ileri sürerek kusur değerlendirmesi, asıl davanın kabulü, birleşen davanın reddi, yoksulluk nafakası, maddî ve manevî tazminat yönleridnen istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; erkeğe verilen kusurların istinaf edilmeksizin kesinleştiği, erkeğe verilecek başkaca bir kusur bulunmadığı, kadının asıl davada cevap dilekçesiyle eşini sevdiğini, boşanmak istemediğini söylediği, kadının açtığı birleşen boşanma davası ile fiili birliktelik dönemine dayanarak vakıa ileri sürdüğü, cevap dilekçesi ile kadının erkeği affettiği gözetilerek fiili birliktelik dönemine dayanılarak erkeğe ayrıca kusur verilemeyeceği, kadına verilen kusurun da yerinde olduğu, tanık ...'nın birleşen dosyada tanıklıktan çekilme hakkını kullandığı, asıl dosyadaki beyanının hükme esas alınmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, gerçekleşen kusur durumuna göre, kadının ağır, erkeğin az kusurlu olduğu yönündeki Mahkemenin kusur dağılımı isabetli olduğu, ağır kusurlu bulunan kadının açtığı birleşen davanın reddinin hatalı görüldüğü, erkeğin kadının başka bir erkekle yaşadığı iddiasına yönelik dosyaya sunduğu CD kaydının hukuka aykırı nitelikte bulunduğu kadının başka bir erkekle yaşadığı hususunun ispatlanamadığı gerekçesiyle kadının istinaf başvurusunun reddedilen birleşen boşanma davası, reddedilen tedbir nafakası, hakkında olumlu olumsuz hüküm kurulmayan yoksulluk ve tazminat talepleri yönlerinden kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin ilgili bentlerinin kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle kadının birleşen davasının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin ikinci fıkrası gereği boşanmalarına, kadına aylık 500,00 TL tedbir nafakasına, ağır kusurlu kadının yoksulluk nafakası ile tazminat taleplerinin reddine karar verilmiş, kadının sair istinaf taleplerinin ise esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı-davalı erkek temyiz dilekçesinde; kadının birleşen dava dilekçesindeki iddialarını ispatlayamadığını, ayrıca taraflar arasında 14.11.2022 tarihinde tanıma ve tenfiz davası ikame edildiğini ve Konya 4. Aile Mahkemesi 18.05.2023 tarih 2022/950 Esas 2023/437 K. Sayılı kararında "Fransız Cumhuriyeti Colmar Temyiz (İstinaf) Mahkemesi Colmar Mahkemesinin 13.06.2022 tarih, 20/00983 kayıt numaralı, 12.04.2023 tarihinde kesinleşen kararı ile tarafların boşanmalarına ilişkin yabancı mahkeme ilamının tanınmasına karar verildiğini, verilen kararın 04.07.2023 tarihinde kesinleştiğini, ayrıca kadının 22.09.2023 tarihinde Deha Berk Özuğurel ile evlendiğini, ayrıca kadının çalıştığını, kadın lehine hükmedilen tedbir nafakasının usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek kusur belirlemesi, kadının birleşen davasının kabulü, kadın için hükmedilen tedbir nafakası yönlerinden kararın bozulmasını talep etmiştir.

2.Davalı-davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde; erkeğin kusurlu olduğunu, velâyet ve iştirak nafakası yönünden istinaf başvurusunun Bölge Adliye Mahkemesince incelenmediğini ileri sürerek kusur belirlemesi, erkeğin kabul edilen davası, tedbir nafakasının miktarı, reddedilen yoksulluk ve tazminat talepleri ile velâyet ve iştirak nafakası yönlerinden kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, tarafların davalarının kabulünün gerekip gerekmediği, kadın yararına hükmedilen nafakalar ve tarafların reddedilen tazminat talepleri noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü, 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 175 inci maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddesi.

3.Değerlendirme

Dosyanın yapılan incelenmesinde; taraflar arasında yabancı mahkemede açılan boşanma davasının kabulüne karar verildiği ve bu davaya yönelik yabancı mahkeme kararının tanınmasına ilişkin kararın da 04.07.2023 tarihinde kesinleştiği, yabancı mahkemece verilen boşanma kararının tanınmasıyla yabancı ilamın kesin hüküm etkisinin yabancı mahkeme kararının kesinleştiği 13.06.2022 tarihinden itibaren hasıl olduğu, tarafların bu tarihten itibaren boşandıkları anlaşılmaktadır. (5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun'un 59 uncu maddesi). Bu hukuki durum karşısında boşanma davaları konusuz hale gelmiştir. Bu hale göre boşanma davaları ve fer'ileri yönünden yeniden hüküm kurulması gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış ve kararın bozulmasına karar vermek gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının yukarıda paragrafta açıklandığı üzere BOZULMASINA, tarafların diğer temyiz itirazının bozma sebebine göre şimdilik incelenmesine yer olmadığına,

Peşin alınan harcın istek halinde yatıranlara iadesine,

Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

15.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.