"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1359 E., 2023/1014 K.
KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : Büyükçekmece 2. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2018/1211 E., 2022/323 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl davanın kabulüne, birleşen davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davalı-davacı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kısmen kaldırılarak bu yönlerden yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı- davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı- davalı erkek dava dilekçesinde özetle; kadının 23.11.2018 tarihinde geceyi kendisinden habersiz dışarıda geçirdiğini, ertesi gün ortak çocuğu da alarak evi terk ettiğini, kendisine ulaşmaya çalışmış ise de çabalarının boşa çıktığını, başka biri ile ilişki içerisinde olduğunu, kendisinden habersiz ikinci bir hat alarak başka erkeklerle konuştuğunu, sürekli ortak çocuğu alıp yurtdışına çıkacağını söyleyerek tehdit ettiğini, evine ve ortak çocuğa gereken özeni ve görevlerini yerine getirmediğini, çocuğun annesinin ilgisizliği yüzünden bitlendiğini, evlilik birliğinde ayrı yataklarda yatmak durumunda kaldığını, kendisini istemediğini ve başka birine gideceğini söylediğini, iş çıkış saatlerinde eve geç saatlerde gelmeye başladığını, kendisinin işitme engelli olduğunu, eşinin bu yönden kendisini sürekli aşağıladığını, kendisine psikolojik baskı yaptığını, her kavgada kendisini dövmeye çalıştığını, kendisine şiddet içeren hakaretlerde bulunduğunu, sürekli başkalarıyla mesajlaştığını ve konuştuğunu, ortak çocuğu kaçırdığını, kendi kazandığı parayı sürekli olarak bitirdiğini, hiçbir zaman kendi parasını harcamadığını, sürekli olarak kendisinin kazancını istediğini, vermediği zaman kendisine şiddet uyguladığını, maaşını ve kartlarını aldığını, kaçmadan önce maaşını karttan çekerek alıp kaçtığını, instagram hesabında sürekli canlı yayın yaptığını, işte olması gereken saatlerde sürekli dışarıda gezdiğini, telefonda başkalarıyla konuştuğunda telefonu istediğinde kendisine bıçak çektiğini, kendisini öldüreceğini söyleyerek tehdit ettiğini, sürekli yalan söylediğini, işe gidiyorum diye çıkıp sürekli dışarıda gezdiğini, eve geç saatlerde geldiğini, çocuğa annelik görevlerini yapmadığını, evine bakmadığı gibi kendi kazancını da elinden aldığını belirterek evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin babaya verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı- davacı kadın vekili birleşen dava dilekçesinde özetle; erkeğin, kadının bakımlı olmasını neden olarak ileri sürüp kadına şiddet uyguladığını ve rencide eden onur kırıcı hakaretlerde bulunduğunu, ortak çocuklarının gözü önünde dahi şiddet uyguladığını, maddî durumları iyi olduğundan, çalışmak istememesi, okumak ve çocukla ilgilenmek istemesine rağmen kadını çalışmaya zorladığını, bu nedenle çalışmaya başladığını, ancak daha sonra tekstil işinde çalışan ve mesaisi geç biten kadına eve geç geldiğinden bahisle kendisini aldattığı yönünde haksız ithamlarda bulunmaya başladığını, onurunu ve gururunu kırdığını, aşağıladığını, rencide ettiğini, kadının üzerine başka kadın getireceğinden bahisle tehdit etmeyi de kendinde hak gördüğünü, erkeğin ailesiyle altlı üstlü oturduğunu ve eşinin ailesinin evliliklerine ve kadına sürekli olarak müdahil olduğunu, eşine karşı doldurduklarını, erkeğin bu duruma göz yumduğunu, yaşanan bir tartışma üzerine ailesinin kadını, eşi işteyken dışarı attıklarını, sonrasında ise erkek ve ailesinin kapı kilitlerini değiştirerek kadını eve almadıklarını, kadının şikayetçi olduğunu, kadın sığınma evine yerleştirilerek geceyi ortak çocuk ile birlikte orada geçirmek zorunda kaldığını, bir defasında erkeğin kız kardeşinin iş yerine bile geldiğini, çalışma arkadaşlarını sorguya çektiğini, gece nerede olduklarını sorduğunu, işte olduklarını ve çalıştıklarını söylemeleri üzerine hepiniz yalan söylüyorsunuz, başka erkeklerle geziyor dediğini, iş yerinde ve iş arkadaşlarının önünde zor duruma sokup rencide ettiğini, erkek ve ailesinin uzaklaştırma kararı alarak kadını evden atma girişiminde bulunduklarını, ailesinden ve ülkesinden uzakta olduğunu, kalacak başka yeri olmadığını, bu nedenle boşanma davası açmasına rağmen erkeğin evinde kalma mecburiyetinde kaldığını, düğün takılarını ve evlilik birliği içerisinde çalışarak kazandığı paraları aldığını ve arsa alarak babasının üzerine yaptığını, eşine karşı ilgisiz olup, hem eşine hem de evine karşı sorumluluklarını yerine getirmediğini, evdeki beyaz eşyaları sattığını, hastanedeyken bile ilgilenmediğini, yanına gelmediğini, maddî manevî hiçbir şekilde yanında olmadığını, kendi kazancını evin geçimi için harcamayıp kendi ailesine verdiğini, bende para yok anneme babama verdim, evin ihtiyaçlarını sen alacaksın' dediğini, çocukla ilgilenmediğini, ailesinin ortak çocuğa psikolojik ve fiziksel şiddet uyguladığını, davalının evin temel ihtiyaçlarını karşılamadığını, eşi, evi ve çocuğuna karşı sorumluluklarını yerine getirmediğini belirterek evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, çocuk için aylık 2.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın lehine yasal faiziyle birlikte 250.000,00 TL maddî ve 100.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; kadının, evlilik birliği içerisinde erkeğe şiddet uyguladığı, bıçak çektiği, sadakat yükümlülüğüne aykırı hareketlerde bulunduğu, boşanmaya sebep olan olaylarda kadının asli ve tam kusurlu olduğu gerekçesiyle asıl davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, kadın iddialarını ispatlayamadığından birleşen davanın reddine, ortak çocuğun anne ile birlikte yaşadığı, çocuğun yaşı, anne bakım ve şefkatine muhtaç olması, yaşadıkları sosyal çevrenin ve eğitim çevresinin değişmemesi, fiziksel ve ruhsal gelişimi ve sosyal inceleme raporu dikkate alınarak velâyetinin anneye verilmesine, baba ile kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocuk için aylık 1.000,00 TL iştirak nafakasına karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı- davacı kadın vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı- davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; her iki boşanma davası ve fer'îleri ile kusur belirlemesi yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; erkeğin tanığı ...'in erkeğin gördüğü şiddete ilişkin beyanının üçüncü kişilerden aktarım niteliğinde olmakla şiddet vakıası nedeniyle kadına kusur yüklenemeyeceği, dilekçeler teatisi aşamasında vakıa olarak dayanılmadığından kadının ev eşyalarını satmaya kalktığı vakıası nedeniyle kadına kusur yüklenemeyeceği, kadının eve geç geldiği iddiasının ispatlanamaması nedeniyle bu vakıa nedeniyle kadına kusur yüklenemeyeceği, Mahkemece kadına kusur olarak yüklenen bıçak çekme ve sadakat yükümlülüğüne aykırı davranma vakıalarının sabit olduğu, erkeğin de düşük yaptığı dönemde eşi ile ilgilenmediği, eşine şiddet uyguladığı ve kapı kilidini değiştirdiği, kadının sığınma evine ayrıldıktan sonra Türkiye'de ikamet edebileceği başka bir konutun bulunmaması nedeniyle müşterek haneye dönmesi halinin aralarında karı koca ilişkisinin devam ettiğine dair iddia ve delil bulunmadığından erkeğin kusurlu davranışlarını affetmiş olduğu şeklinde yorumlanamayacağı, boşanmaya yol açan olaylarda tarafların eşit kusurlu oldukları gerekçesiyle kusur tespitine yönelik istinaf talebinin kısmen kabulüne, boşanmaya yol açan olaylarda tarafların eşit kusurlu olduklarının tespitine, birleşen davanın reddine yönelik istinaf talebinin kabulüne, birleşen boşanma davasının reddine ilişkin mahkeme kararının ve birleşen davadaki yargılama giderlerine ilişkin kısımlara dair mahkeme kararlarının kaldırılmasına, birleşen davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, infaz aşamasında yaşanacak tereddütlerin önlenmesi için ortak çocuk için dava tarihinden boşanma kararının kesinleştiği tarihe kadar aylık 1.000,00 TL tedbir, kararın kesinleştiği tarihten itibaren 1.000,00 TL iştirak nafakasına, kadının tazminat talepleri hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmediğinden kadının tazminatlara yönelik istinaf talebinin kısmen kabulüne, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur derecelerine göre kadının tazminat taleplerinin reddine, kadının diğer istinaf taleplerinin ise esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı- davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı- davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; kadının davasının kabulü ve kusur belirlemesi yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, boşanma davasında kusur belirlemesi ve kadının davasının kabulü noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası.
3. Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı-davalı erkek vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
09.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.