Logo

2. Hukuk Dairesi2023/9365 E. 2024/6084 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında kusur belirlemesi, tedbir ve yoksulluk nafakası ile maddi ve manevi tazminatın verilip verilmeyeceği ve miktarlarının uygunluğu hususlarında uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Bölge Adliye Mahkemesi kararının, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, delillerine, uygulanması gereken hukuk kurallarına, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kurallarına ve kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve yasaya uygun olduğu değerlendirilerek onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ: Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/1283 E., 2023/2558 K.

KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden hüküm tesisi

İLK DERECE MAHKEMESİ: Çal Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi

SAYISI : 2017/221 E., 2022/28 K.

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü ile boşanma ve fer'îlerine karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile yeniden hüküm tesisine karar verilmiştir.

2797 sayılı Yargıtay Kanunu’nun 40 ıncı ve Yargıtay İç Yönetmeliği’nin 18 inci maddeleri uyarınca yapılan ön incelemede; Bölge Adliye Mahkemesi kararının davalı erkek tarafından adli yardım talepli olarak temyiz edildiği, bu sebeple de temyiz dilekçesi verilirken gerekli harç ve giderlerin yatırılmadığı belirlenmiştir.

Adli yardım, temyiz yoluna başvuru sırasında talep edilmekle; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 336 ncı maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca, adli yardım talebini inceleme görevi Yargıtaya aittir.

Adli yardım, 6100 sayılı Kanun’un 334 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Anılan maddelere göre gerçek kişiler ile kamuya yararlı dernek ve vakıfların yararlanabileceği adli yardımın şartları, ödeme gücünden yoksun olma ve talebin açıkça dayanaktan yoksun olmamasıdır. Adli yardım talebinde bulunan gerçek kişi veya tüzel kişinin yargılama giderlerini karşılayabilecek durumda olmadığını gösteren mali durumuna ilişkin belgeleri de mahkemeye ibraz etmesi gerekir. Adli yardım talebinde bulunanın ödeme gücünden yoksun olup olmadığı, bu belgeler incelenerek belirlenecektir.

Bu açıklamalar ışığında adli yardım talebinde bulunan tarafın, kendisi ve ailesinin geçimini önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin gereken temyiz yoluna başvuru giderlerini kısmen veya tamamen ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşıldığından, adli yardım talebinin kabulüne karar vermek gerekmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı erkek tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı kadın vekili dava ve cevaba cevap dilekçelerinde; davalının aşırı kıskanç olduğunu, müvekkilini sürekli karaladığını, müvekkilini ablasının eşinden dahi kıskandığını, davalının çalıştığı iş saatlerinde müvekkiline cep telefonunu açık tutmayı yasakladığını, işten çıkınca sürekli açık tutmasını ve sürekli onunla konuşarak eve kimin gelip gittiğini öğrenmeye çalıştığını, davalının tavırlarının, bağlılık ve sevgi ile alakası olmadığını, müvekkiline karşı hakaret ve tehditlerde bulunduğunu, davalının iddialarını kabul etmediklerini, evlilik birliğinin temelinden sarsıldığını beyanla davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin müvekkiline verilmesine, çocuklar lehine ayrı ayrı aylık 400,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, müvekkili lehine aylık 600,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 50.000,00 TL maddî ve 50.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı erkek vekili cevap ve ikinci cevap dilekçelerinde; davacının iddialarının asılsız ve hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, kabul etmediklerini, davacının ailesinin müvekkiline karşı baştan beri olumlu yaklaşmadığını, müvekkilinin kıskanç bir insan olmadığını, sadece davacıyı çok sevdiğini, müvekkilinin davacının tanıdıklarından hakaretlere maruz kaldığını beyanla haksız davanın reddine, ortak çocukların velâyetinin müvekkiline bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davalının aşırı kıskançlık yaparak sergilediği davranışları nedeniyle evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında tam kusurlu olduğu, davacının ise kusurlu davranışının kanıtlanamadığı gerekçesi ile davanın kabulüne, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince tarafların boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin babaya bırakılmasına, anne ile çocuklar arasında kişisel ilişki tesisine, dava tarihinden geçici velâyetin babaya verildiği 11.09.2018 tarihine kadar çocuklar için ayrı ayrı aylık 150,00 TL tedbir nafakasının babadan alınarak anneye verilmmesine,, davacı lehine 7.500,00 TL maddî ve 7.500,00 TL manevî tazminata, davacının tedbir ve yoksulluk nafakası talebinin reddine karar verilmiştir

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı kadın vekili, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu beyanla; velâyet düzenlemesi, davacı lehine hükmedilen maddî ve manevî tazminat miktarları ile davacının reddedilen tedbir ve yoksulluk nafakası yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2.Davalı erkek vekili, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu beyanla; kusur belirlemesi, ortak çocuklar lehine hükmedilen tedbir nafakası, davacı lehine hükmedilen maddî, manevî tazminat ve miktarları, yargılama giderleri ve vekâlet ücreti yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; İlk Derece Mahkemesinin kusur belirlemesinin usul ve kanuna uygun olduğu, davacının boşanma yüzünden mevcut ve beklenen menfaatlerinin zarar göreceği, davalının kusurlu davranışlarının davacının kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği, davacı lehine maddî ve manevî tazminatın koşullarının oluşmuş olduğu, ancak davacı lehine hükmedilen maddî ve manevî tazminat miktarının az olduğu, boşanma ve ayrılık davası açılınca geçici önlemlerin re'sen alınmasının zorunlu olduğu, boşanma davası açılmakla ayrı yaşamaya hak kazanan ve boşanma yüzünden yoksulluğa düşeceği tespit edilen davacı lehine tedbir ve yoksulluk nafakasına hükmedilmesi grektiği, ortak çocukların baba yanında kaldıkları, velâyetin babalarına verilmesini istedikleri, velâyetin babaya verilmesinin çocukların bedensel ve ruhsal gelişimine tehlike oluşturacağına dair dosya içerisinde herhangi bir delil bulunmadığından çocukların velâyetinin babaya verilmesinin usul ve kanuna uygun olduğu, boşanma davası açıldığında çocukların baba yanında oldukları, 25.01.2018 tarihli ara kararı ile çocukların geçici velâyetinin anneye verildiği ve 02.08.2018 tarihinde çocukların anneye teslim edildiği, 11.09.2018 tarihli ara kararı ile çocukların velâyetinin geçici olarak babaya verildiğinin anlaşıldığı, bu durumda çocuklar lehine, çocukların anne yanında kaldığı dönem için tedbir nafakasına hükmedilmesi gerektiği, yargılama giderlerinin davada haksız çıkan taraftan alınacağı, vekâlet ücretinin yargılama giderlerinden olduğu, davalı, boşanma davasının kısmen kabul kısmen reddi kapsamında reddedilen kısım için lehlerine vekâlet ücretine hükmedilmemesinin yanlış olduğunu ileri sürmüş ise de, boşanma davası fer’ileriyle birlikte tek dava olup, fer'ileri yönünden reddedilen kısım için yargılama gideri ve vekâlet ücreti verilemeyeceği gerekçesi ile davacı kadın vekilinin maddî ve manevî tazminat miktarları ile davacının reddedilen tedbir ve yoksulluk nafakasına, davalı erkek vekilinin ortak çocuklar lehine hükmedilen tedbir nafakasının başlangıç tarihine yönelik istinaf taleplerinin kabulüne, bu yönlerden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm tesisine, ortak çocuklar lehine ayrı ayrı aylık 02.08.2018 tarihinden geçici velâyetinin babaya verildiği 11.09.2018 tarihine kadar geçen süre için aylık 150,00 TL tedbir nafakasının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacı lehine dava tarihinden itibaren aylık 600,00 TL tedbir nafakasına, boşanma kararının kesinleşmesinden itibaren 600,00 TL yoksulluk nafakasına, davacı lehine 20.000,00 TL maddî ve 20.000,00 TL manevî tazminata, taraf vekillerinin sair yönlere ilişkin istinaf taleplerinin 6100 sayılı Kanun'un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı erkek vekili, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu beyanla; kusur belirlemesi, davacı lehine hükmedilen tedbir ve yoksulluk nafakası ile maddî, manevî tazminat ve miktarları yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, davacı kadın tarafından açılan boşanma davasında kusur belirlemesinin yerinde olup olmadığı, davacı kadın lehine tedbir ve yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminat verilmesi şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, miktarlarının uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu, 174 üncü ve 175 inci maddesi; 6100 sayılı Kanun'un 190 ıncı maddesi, 194 üncü maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci ve 371 inci maddesi; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı erkek vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Adli yardımdan yararlanması sebebi ile başlangıçta alınmamış olan aşağıda yazılı karar ve ilam harcı ile temyiz başvuru harcının temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

18.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.