Logo

2. Hukuk Dairesi2023/9364 E. 2024/6083 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Karşılıklı boşanma davalarında, boşanmaya sebep olan olaylarda tarafların kusur oranlarının belirlenmesi, velayet, nafaka ve tazminat taleplerinin hukuka uygunluğu uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Erkeğin dilekçeler aşamasında tehdit vakıasına dayanmadığı ve bu hususun kadına kusur olarak yüklenemeyeceği, ancak kadına aşırı kıskançlık kusurunun yüklenmesi gerektiği, bu duruma göre erkeğin ağır, kadının az kusurlu olduğunun anlaşılması ve diğer hususlarda da hukuka aykırılık bulunmaması gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/1744 E., 2023/1673 K.

KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden hüküm tesisi

İLK DERECE MAHKEMESİ : Kayseri 4. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2021/734 E., 2023/196 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl ve birleştirilen davanın kabulü ile boşanma ve fer'îlerine karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların kısmen kabulü ile yeniden hüküm tesisine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1.Davacı-davalı erkek vekili dava dilekçesinde; kadının, evlilik boyunca asık suratlı olduğunu, evde iletişimsizliğinin sürekli olduğunu, müvekkiline karşı güvensizliğini dile getirerek iş hayatını dahi kısıtladığını, pazarcılık yapan müvekkiline "Pazarda kadınlarla konuşmayacaksın" şeklinde söylediğini, tarafların zor durumda olduğu bu süreçte dahi davalı lüks masraflar yaptırmaya devam ettiğini, tarafların uzun süredir ayrı olduğunu, müvekkilin eşyalarının kadın tarafından çöpe atıldığını, evlilik birliğinin temelinden sarsıldığını beyanla davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin müvekkiline verilmesine, müvekkili lehine 50.000,00 TL maddî ve 0.000,00 TL manevî tazminata, kadının birleştirilen davasının reddine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

2.Davacı-davalı erkeğe birleştirilen dava dilekçesi 19.12.2021 tarihinde tebliğ edilmiş, süresinde davaya cevap vermemiştir.

II. CEVAP

1.Davalı-davacı kadına asıl dava dilekçesi 24.11.2021 tarihinde tebliğ edilmiş, davaya cevap vermemiştir.

2.Davalı-davacı kadın vekili birleştirilen dava dilekçesinde; erkeğin, evlilik süresince ailesini sürekli ihmal ettiğini, arkadaşlarıyla sürekli uzun süreli şehir dışına tatile gittiğini, evde olduğu süreçte ise telefonla vakit geçirdiğini, ilgisiz, soğuk ve güven sarsıcı davranışları olduğunu, karşı cinsle uygunsuz cinsel mesajlaştığını, pazarda çalıştığı dönemde kadın müşteriler ile samimiyet sınırlarını aştığını, müvekkiline psikolojik ve ekonomik şiddette bulunduğunu, evi terk ettiğini ve müvekkilin ve ortak çocuğun ihtiyaçlarını karşılamadığını, maddî manevî destek vermediğini, evlilik birliğinin temelinden sarsıldığını ve devamının mümkün olmadığını beyanla davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin müvekkiline verilmesine, çocuk lehine 2.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, müvekkili lehine 12.000,00 TL tedbir ve yoksululuk nafakası ile 200.000,00 TL maddî ve 200.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; kadının, eşi pazarcılık yaparken eşine "Pazarda kadınlarla konuşmayacaksın" şeklinde söyleyerek kıskançlık yaptığı, sürekli asık suratlı olduğu ve eşinin eşyalarını çöpe attığı, erkeğin ise, eşi ve çocuğuyla ilgilenmediği, ortak konutu terk ederek eşinin ve çocuğunun ihtiyaçlarını karşılamadığı, yaşanılan olaylar neticesinde taraflar arasındaki evlilik birliğinin ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenilmeyecek derecede temelinden sarsıldığı ve devamında korunmaya değer bir yarar kalmadığının anlaşıldığı, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin ağır, kadının az kusurlu olduğu gerekçesi ile asıl ve birleştirilen davanın kabulüne, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası gereğince tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, çocuk ile baba arasında kişisel ilişki tesisine, çocuk lehine asıl dava tarihinden itibaren aylık 600,00 TL tedbir, aylık 900,00 TL iştirak nafakasına, kadın lehine aylık 750,00 TL tedbir, aylık 1.000,00 TL yoksulluk nafakasına, nafakaların kararın kesinleştiği tarihi takip eden yıllarda TÜİK'in yayınladığı yıllık ÜFE oranında artırılmasına, kadın lehine 35.000,00 TL maddî ve 35.000,00 TL manevî tazminata, erkeğin maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı-davalı erkek vekili, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu beyanla; kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, velâyet düzenlemesi, kadın lehine hükmedilen tedbir ve yoksulluk nafakası ile maddî, manevî tazminat ve miktarları, erkeğin reddedilen maddî ve manevî tazminat talepleri yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2.Davalı-davacı kadın vekili, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu beyanla; erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, ortak çocuk lehine hükmedilen tedbir ve iştirak nafakası ile kadın lehine hükmedilen tedbir ve yoksulluk nafakası ve maddî, manevî tazminatın miktarları, nafakaların TÜFE oranında artılmasına karar verilmemesi yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; İlk Derece Mahkemesince hükme etki edebilecek tüm taraf delillerinin toplandığı ve tanıklarının dinlenerek değerlendirildiği, ancak kusurlu vakıaların belirlenmesinde hata yapıldığı, erkeğin, "eşi ve çocuğu ile ilgilenmediği, ihtiyaçlarını karşılamadığı ve ortak haneyi terk ettiği" kadının ise "eşini tehdit ettiği", tarafların bu kusurlu davranışlarına göre erkeğin ağır kusurlu, kadının ise az kusurlu olduğu, tarafların boşanma davasının kabulünde bir hata bulunmadığı, kadının asgari ücret düzeyinde gelirinin bulunması ve erkek ile gelirlerinin eşit seviyede olması nedeniyle kadın lehine yoksulluk nafakasına hükmedilmesinin hatalı olduğu, kadının, çocuk lehine hükmedilen nafakalara yönelik istinaf başvurusunun yerinde olduğu ve tarafların tespit edilen sosyal ve ekonomik durumları ve çocuğun ihtiyaçları göz önüne alındığında belirlenen tedbir ve iştirak nafakası miktarlarının az olduğu, TÜFE oranında artırım talebinin ise yerinde olmadığı, erkeğin ağır kusurlu olması nedeniyle maddî ve manevî tazminat talebinin reddinde bir hata bulunmadığı, dosyada alınan sosyal inceleme raporu gözetildiğinde velâyete ilişkin düzenlemenin yerinde olduğu, mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen, en azından eşinin maddî desteğini yitiren kadın lehine tarafların boşanmaya neden olan olaylardaki kusur dereceleri, tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, paranın alım gücü ve beklenen menfaatlerin kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, maddî tazminata hükmedilmesinde ve miktarında bir isabetsizlik bulunmadığı, Dairece belirlenen kusurlu vakıaların kadının kişilik haklarına saldırı niteliği taşımadığından erkeğin, kadın lehine hükmedilen manevî tazminat yönünden istinaf başvurusunun yerinde olduğu gerekçesi ile erkeğin kusur belirlemesi, kadın lehine hükmedilen yoksulluk nafakası ve manevî tazminata yönelik istinaf başvurusu ile kadının kusur tespiti, ortak çocuk için hükmedilen tedbir ve iştirak nafakası miktarına yönelik istinaf başvurusunun kabulüne, İlk Derece Mahkemesi ilamının kusur belirlemesine ilişkin gerekçesi yukarıda açıklandığı şekilde değiştirilerek, erkek ağır kusurlu, kadın ise az kusurlu olarak belirlenmesine, birleştirilen dava kararının hüküm kısmından üçüncü, dördüncü ve beşinci bentlerinin kaldırılmasına, ortak çocuk lehine asıl dava tarihi olan 29.09.2021 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere aylık 1.000,00 TL tedbir nafakasına, boşanma hükmünün kesinleşmesinden itibaren aylık 1.500,00 TL iştirak nafakasına, nafaka miktarının kararın kesinleştiği tarihi takip eden yıllarda TÜİK'in yayınladığı yıllık Üfe oranında artışına, kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine, kadının lehine ile 35.000,00 TL maddî tazminata, kadının manevî tazminat isteğinin reddine, tarafların sair istinaf itirazlarının ise 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı-davalı erkek vekili katılma yolu ile, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu beyanla; kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, velâyet düzenlemesi, ortak çocuk lehine hükmedilen tedbir ve iştirak nafakası miktarı, kadın lehine hükmedilen tedbir nafakası ile maddî tazminat ve miktarları, erkeğin reddedilen maddî ve manevî tazminat talepleri yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2.Davalı-davacı kadın vekili, erkek tarafından dilekçeler aşamasında tehdit vakıasına dayanılmadığını ve kusur olarak yüklenemeyeceğini, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu beyanla; erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, ortak çocuk lehine hükmedilen tedbir ve iştirak nafakası ile kadın lehine hükmedilen maddî tazminatın miktarı, nafakanının Tüfe oranında artılmasına karar verilmemesi, kadının reddedilen yoksulluk nafakası ile manevî tazminat talepleri yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, karşılıklı açılan boşanma davalarının ispat edilip edilmediği ve davaların kabulü şartlarının oluşup oluşmadığı, kusur belirlemesinin yerinde olup olmadığı, velâyet düzenlemesinin yerinde olup olmadığı, ortak çocuk lehine hükmedilen tedbir ve iştirak nafakası miktarının uygun olup olmadığı, kadın lehine tedbir nafakası ile maddî tazminat verilmesi şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, kadın lehine hükmedilen tedbir nafakası ve maddî tazminat miktarının uygun olup olmadığı, erkeğin reddedilen maddî ve manevî tazminat talepleri ile kadının reddedilen yoksulluk nafakası ve manevî tazminat talepleri, iştirak nafakasının Tüfe oranında artırılmasına karar verilip verilemeyeceği noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu, 174 üncü ve 175 inci maddesi, 182 nci, 327 nci, 328 inci, 330 uncu ve 336 ncı madesi; 6100 sayılı Kanun'un 190 ıncı maddesi, 194 üncü maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci ve 371 inci maddesi; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanun'nun 50 nci ve 51 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere, özellikle erkeğin dilekçeler aşamasında tehdit vakıasına dayanmadığı ve ileri sürmediği, bu halde kadına kusur olarak yüklenemeyeceği, ancak kadına aşırı kıskançlık kusurunun yüklenmesi gerektiği, gerçekleşen bu duruma göre yinede erkeğin ağır, kadının az kusurlu olduğunun anlaşılmasına göre, usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderlerinin temyiz edenlere yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

18.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.