Logo

2. Hukuk Dairesi2023/9395 E. 2024/7129 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Taraflar arasında açılan karşılıklı boşanma davalarında, boşanmaya sebep olan olaylarda kusurun belirlenmesi, tazminat ve nafaka taleplerinin değerlendirilmesi uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Boşanmaya sebep olan olaylarda, her iki tarafında eşit kusurlu olduğunun anlaşılması, eşit kusurlu eş yararına tazminata hükmedilemeyeceği gözetilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının kusur belirlemesi, maddi ve manevi tazminatlar yönünden bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/1366 E., 2023/1632 K.

KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma

İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara Batı 5. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2019/113 E., 2022/157 K.

Taraflar arasındaki boşanma davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davaların kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin ilgili hükümlerinin kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı-davalı erkek dava dilekçesinde özetle;kadının eşinin ailesiyle görüşmek istemediğini, ailesi müşterek eve geldiğinde kendisini odaya, banyoya, kapatarak çıkmadığını, evin temizliği ile ilgilenmediğini, son 3 yıldır cinsel birlikteliklerinin olmadığını, kişisel temizliğine özen göstermediğini, sürekli iftira attığını,babasının evliliklerine müdahale ettiğini, öfke kontrolünün olmadığını, ortak çocukları darp ettiğini, taraflar arasında sebep yokken uzaklaştırma kararı aldığını, bu olaydan sonra tarafların bir araya gelmediğini,kadının psikolojisinin bozuk olduğunu belirterek tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince boşanmalarına, 40.000 TL manevî tazminata hükmedilmesini dava ve talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı-davacı kadın dava dilekçesinde özetle; davacı-davalının iddialarını kabul etmediklerini, erkeğin fiziksel şiddet uyguladığını, müşterek konutunun anahtarının erkeğin annesi ve kardeşlerinde olduğunu, kadının işten çıkması için baskı yaptıklarını, aile mahremiyetini başkalarına anlattığını, ailesinin evlilik birliğine müdahale ettiğini, internet üzerinden başka kadınlarla oyun oynadığını, muhabbet ettiğini, ailesini oyunlar yüzünden ihmal ettiğini, evden kovduğunu, evin sorumluluklarını yerine getirmediğini, sürekli aşağıladığını, tehdit ettiğini, tarafların ayrı yaşadığı dönemde ortak çocuk Meryem'in hastanede yatarak tedavi gördüğü sırada ilgilenmediğini,erkeğin tarikata mensup olduğunu, kadını tarikata girmesi için zorladığını ve baskı yaptığını belirterek, asıl davanın reddine, karşı davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince

boşanmalarına, 750,00'şer TL tedbir ve iştirak nafakası, aylık 1.250,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 100.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini dava ve talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı- davacı kadının davacı-davalının eşinin ailesi ile görüşmesini istemediği, evlerine gittiklerinde onlarla yeterince ilgilenmediği, eşinin ailesinin, akrabalarının özel günlerine cenaze ve düğünlerine iştirak etmediği, evin temizliği ile ilgilenmediği, davalı-davacı kadının babasının davacı-davalıya hakaret ettiği, bu suçtan yargılanarak ceza aldığı, davalı-davacı kadının bu duruma sessiz kaldığı, davacı-davalı erkğin de; kadının çalışmasını istemediği için işten çıkması konusunda baskı yaptığı, taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte geçimsizliğin bulunduğu, boşanmaya neden olan olaylarda davalı-davacı kadının davacı-davalı erkeğe göre daha ağır kusurlu olduğu, kadının, erkeğin fiziksel şiddet eylemini ise affettiği gerekçesiyle asıl ve karşı davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince

boşanmalarına,ortak çocukların velâyet haklarının davalı-davacı anneye verilmesine, çocuklar ile baba arasında kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocukların her biri için ayrı ayrı aylık 500,00'er TL tedbir ve iştirak nafakasının davacı-davalı erkekten alınarak davalı-davacı kadına ödenmesine, davacı-davalı erkek yararına 10.000,00 TL manevî tazminatın davalı-davacı kadından alınarak davacı-davalı erkeğe ödenmesine, davalı-davacı kadının yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı-davalı erkek; davalı-davacı kadının boşanma davasının kabulü, kusur belirlemesi, manevî tazminatın miktarı ve velâyete yönelik istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2.Davalı-davacı kadın; davacı-davalı erkeğin boşanma davasının kabulü, kusur belirlemesi, erkek lehine hükmolunan manevî tazminat, kendisinin tazminat ve yoksulluk nafakası taleplerinin reddi ile ortak çocuklar için hükmedilen nafakaların miktarlarına yönelik istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacı-davalı erkeğin 18.02.2019 tarihli dava dilekçesindeki “eşler arasında son 3 yıldır cinsel hayatta kalmamıştır” şeklindeki beyanı, tanık ifadeleri, erkeğin eylemlerinin sürekliliği ve tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde, erkeğin kadına yönelik fiziksel şiddet eyleminden sonra af olgusunun somut deliller ile ispatlanamadığı, dolayısıyla bu eylemin kadın tarafından affedildiği veya hoşgörü ile karşılandığı hususunun söz konusu olmadığı, İlk derece mahkemesince taraflara yüklenen ve gerçekleştiği anlaşılan kusurlu davranışların yanında, davacı-davalı erkeğin eşine fiziksel şiddet uyguladığının da kabul edilmesi gerektiği, gerçekleşen bu duruma göre de evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda erkeğin kadına nazaran daha ziyade kusurlu olduğu, hal böyleyken, İlk Derece Mahkemesince davalı-davacı kadının ağır kusurlu kabul edilmesi isabetsiz olduğu, kadı yararına uygun miktarda maddî ve manevî tazminat ödenmesine karar vermek gerektiği, erkek lehıne manevî tazminata hükmedilmesi doğru bulunmadığı, tarafların tespit edilen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği, paranın alım gücü, günün ekonomik koşulları, ortak çocukların ihtiyaçları ve hakkaniyet ilkesi birlikte değerlendirildiğinde, ortak çocuklar yararına takdir edilen iştirak nafakalarının az olduğu gerekçesi ile davalı-davacı kadının istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, ilgili bentlerin kaldırılmasına, ortak çocukların her biri için ayrı ayrı aylık 750,00'şer TL iştirak nafakasının davacı-davalı erkekten alınarak davalı-davacı kadına verilmesine, davacı-davalı erkeğin manevî tazminat talebinin reddine, 45.000,00 TL maddî, 25.000,00 TL manevî tazminatın davacı-davalı erkekten alınarak davalı-davacı kadına verilmesine, davacı-davalı erkeğin tüm, davalı-davacı kadının sair istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı davalı erkek vekili; davalı tarafın cevap dilekçesi yasal süreden çok sonra verildiği için delillerinin toplanılmaması ve karşı dava üzerinden yargılama yapılmaması gerektiği, kusur belirlemesi, karşı davanın kabulü, manevî tazminatın reddine, kadın lehine maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi, velâyetler, iştirak nafakası miktarının usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı davacı kadın vekili; kusur belirlemesi, erkeğin boşanma davasının kabulü, tazminatların miktarları, yoksulluk nafakasının reddi, iştirak nafakasının miktarının usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, taraflarca 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebine dayalı olarak açılan boşanma ve fer'ileri istemine ilişkin davalarda taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, boşanma davalarının kabulü kararının yerinde olup olmadığı, kadın yararına nafaka ile tazminat şartlarının somut olayda gerçekleşip gerçekleşmediği, miktarlarının uygun olup olmadığı, erkeğin manevî tazmınat talebının reddi ile velâyetin anneye verilmesinin doğru olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü, 6 ncı, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi, 182 nci, 324 üncü, 327 nci, 328 inci, 329 uncu, 330 uncu ve 336 ncı maddeleri, 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun (6098 sayılı Kanun) 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı davacı kadın vekilinin tüm, davacı davalı erkek vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2.Taraflar arasında görülen evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki nedenine dayalı karşılıklı boşanma davasının yapılan yargılaması sonunda, İlk Derece Mahkemesince davalı- davacı kadının, eşinin, ailesi ile görüşmesini istemediği, evlerine gittiklerinde onlarla yeterince ilgilenmediği, eşinin ailesinin, akrabalarının özel günlerine cenaze ve düğünlerine iştirak etmediği, evin temizliği ile ilgilenmediği, davalı-davacı kadının babasının davacı-davalı erkeğe hakaret ettiği, bu suçtan yargılanarak ceza aldığı, davalı-davacı kadının bu duruma sessiz kaldığı, davacı-davalı erkeğin de; kadının çalışmasını istemediği için işten çıkması konusunda baskı yaptığı, taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte geçimsizliğin bulunduğu, boşanmaya neden olan olaylarda davalı-davacı kadının davacı-davalı erkeğe göre daha ağır kusurlu olduğu gerekçesi ile davaların kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmiş ve ferilere hükmedilmiştir. İlk Derece Mahkemesi kararına karşı taraflarca istinaf kanun yoluna başvurulmuş ve Bölge Adliye Mahkemesince; davacı-davalı erkeğin 18.02.2019 tarihli dava dilekçesindeki “eşler arasında son 3 yıldır cinsel hayat kalmamıştır” şeklindeki beyanı, tanık ifadeleri, erkeğin eylemlerinin sürekliliği ve tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde, erkeğin kadına yönelik fiziksel şiddet eyleminden sonra af olgusunun somut deliller ile ispatlanamadığı, dolayısıyla bu eylemin kadın tarafından affedildiği veya hoşgörü ile karşılandığı hususunun söz konusu olmadığı, İlk Derece Mahkemesince taraflara yüklenen ve gerçekleştiği anlaşılan kusurlu davranışların yanında, davacı-davalı erkeğin eşine fiziksel şiddet uyguladığının da kabul edilmesi gerektiği, gerçekleşen bu duruma göre de evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda erkeğin kadına nazaran daha ziyade kusurlu olduğu, hal böyleyken, İlk Derece Mahkemesince davalı-davacı kadının ağır kusurlu kabul edilmesi isabetsiz olduğu, kadın yararına uygun miktarda maddî ve manevî tazminat ödenmesine karar vermek gerektiği, erkek lehıne manevî tazminata hükmedilmesinin doğru bulunmadığı, ortak çocuklar yararına takdir edilen iştirak nafakalarının az olduğu gerekçesi ile kadının kusura ve tazminat talepleri ile nafaka miktarına ilişkin istinaf taleplerini kabul ederek İlk Derece Mahkemesinin kararını bu yönlerden kaldırmış ve yeniden esas hakkında hüküm kurmuştur. Ancak, yapılan yargılama toplanan delillere göre Bölge Adliye Mahkemesince belirlenen ve gerçekleşen kusurlu davranışlara göre tarafların boşanmaya sebebiyet veren olaylarda eşit kusurlu olduğu anlaşılmıştır. Bu itibarla yanılgılı değerlendirme sonucu erkeğin ağır, kadının az kusurlu olduğunun kabulü doğru bulunmamış ve kararın bozulmasını gerektirmiştir.

3.Yukarıda 2. bentte açıklandığı üzere, tarafların boşanmaya sebebiyet veren olaylarda eşit derecede kusurlu oldukları anlaşılmaktadır. Boşanma sonucu maddî ve manevî tazminata hükmedilebilmesi için tazminat yükümlüsünün kusurlu, tazminat talep eden eşin ise kusursuz veya diğerine göre daha az kusurlu olması gerekir (TMK m.174). Eşit kusurlu eş yararına tazminata hükmedilmez. Hal böyle iken Bölge Adliye Mahkemesince erkeğin kadına nazaran ağır kusurlu olduğunun kabulü ve bu hatalı kusur belirlemesine göre kadın yararına maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi isabetsiz olmuş ve bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının kusur belirlemesi, maddî ve manevî tazminatlar yönlerinden erkek yararına BOZULMASINA,

2.Kadın vekilinin tüm, erkek vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde temyiz eden İzzet'e iadesine,

Aşağıda yazılı temyiz karar harcının temyiz eden Emine'ye yükletilmesine,

Dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

09.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.