Logo

2. Hukuk Dairesi2023/9441 E. 2024/519 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında kadına hükmedilen maddi ve manevi tazminat ile yoksulluk nafakasının miktarı ve yoksulluk nafakasına artış uygulanıp uygulanmayacağı hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmadığı gözetilerek temyiz istemlerinin reddine ve kararın onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/1270 E., 2023/1594 K.

DAVA TARİHİ : 17.10.2017-12.02.2021

KARAR : Kısmen kabul

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen boşanma davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının kadın lehine maddî ve manevî tazminat ile yoksulluk nafakasının miktarı yönünden bozulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davalı davacı kadın yararına 450.000,00 TL maddî, 300.000,00 TL manevi tazminata, aylık 7.500,00 TL yoksulluk nafakasına hükmedilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle ;kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı davalı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; evlilik birliğinin kadının kusurlu davranışları ile temelinden sarsıldığını iddia ederek, tarafladın 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesi uyarınca tarafların boşanmalarına, ortak çocukların velâyetlerinin müvekkiline verilmesini, müvekkili yararına 100.000,00 TL maddî ve 50.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini, birleşen davanın reddine karar verilmesini, dava ve talep etmiştir.

II. CEVAP

1.Davalı davacı kadın cevap dilekçesinde özetle; erkeğin tamamen haksız olması nedeniyle davasının reddine karar verilmesini, müvekkiline izafe edilen kusurların tamamen asılsız olduğunu belirterek ortak çocukların velâyetlerinin müvekkiline verilmesini, ortak çocuklar yararına 5.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakası, müvekkili yararına 5.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına hükmedilmesini talep etmiştir.

2.Davalı- davacı kadın vekili birleşen dava dilekçesinde özetle; erkeğin zina eyleminde bulunduğunu ve kusurlu davranışları ile birliğin temelinden sarsıldığını iddia ederek tarafların 4721 sayılı Kanun'un 161 inci maddesi uyarınca boşanmalarına, olmazsa 166 ncı maddesi uyarınca boşanmalarına karar verilmesini, müvekkili yararına 500.000,00 TL maddî ve 500.000,00 TL manevî tazminat ödemesine, çocuk için aylık 7.500,00 TL tedbiren ve iştirak nafakası olarak ödenmesine, müvekkili için aylık 7.500,00 TL nafakanın tedbiren ve yoksulluk nafakası olarak ödenmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 12.10.2021 tarihli kararı davacının yurt dışı görevlendirmesinin 2016 yılında bittiği ve 2017 yılında tekrar beraber ortak hanede yaşamaya başladıkları, davacı erkeğin birlik görevlerini yerine getirmediği, eşi ve çocuklarına yeterince zaman ayırmadığı eşi Şeyda'ya karşı yaşadıkları tartışmalarda ''Orospu, mal karı, git g... nerde gezdiriyorsan gezdir.'' şeklinde hakaretler de bulunduğu, davalı kadının kollarında kızarıklık oluşmasına sebep olduğu, eve sürekli alkollü geldiği ve bu durumdan eşinin ve çocuklarının rahatsız olduğu, psikolojik ve fiziksel şiddet uyguladığı, davalı birleşen dosya davacısı kadının da eşine karşı ilgisiz davrandığı, kendi kök ailesi dışında eşinin ailesiyle görüşme sağlamadığı, ortak çocukları bu süreçte büyük anne ve büyük babayla görüşme sağlamaya yönelik ortam oluşturmadığı ve evin kilidi değişmesine rağmen eşine vermediği, boşanmaya neden olan olaylarda erkeğin ağır kusurlu olduğu gerekçesi ile her iki davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, kadının 4721 sayılı Kanun'un 161 inci maddesine yönelik boşanma talebinin ispat yokluğundan reddine, kadın lehine 100.000,00 TL maddî ve 75.000,00 TL manevî tazminat ve aylık 2.000,00 TL tedbir nafakası ile aylık 3.000,00 TL yoksulluk nafakasına ve nafakaların kararın kesinleşmesinden sonraki Ocak ayında belirlenen TEFE-TÜFE oranında her yıl artırılmasına, tarafların ortak çocuklar yararına istenilen nafaka taleplerinin karar tarihi itibariyle reşit oldukları anlaşıldığından bu hususlarda karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı ... erkek vekili; birleşen davanın kabulü, kusur belirlemesi, kadın lehine verilen tedbir ve yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminatlar yönünden davalı-davacı kadın vekili; zina hukuki nedenine dayalı boşanma taleplerinin reddi ve kusur belirlemesi, nafakaların ve tazminatların miktarı yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 30.09.2022 tarihli ve 2022/323 Esas, 2022/1773 Karar sayılı ilamı ile; kadının zinaya dayalı boşanma isteğinin hak düşürücü sürenin geçmesi sebebiyle reddine karar verilmesi gerekirken ispatlanmadığından dolayı reddine karar verilmesinin doğru olmadığı Mahkeme gerekçesinin açıklanan şekilde düzeltilmesine karar verilmesi gerektiği, erkeğe verilen kusurlardan fiili ayrılık öncesi gerçekleştiği iddia edilen karısına hakaret, kollarında kızarıklık olmasına sebebiyet vermek, eş ve çocukları rahatsız edecek şekilde alkol almak suretiyle psikolojik ve fiziksel şiddet uygulamak eylemlerinin af yada en azından hoşgörü kapsamında kaldığı kabulüyle erkek aleyhine kusur belirlemesinden çıkarılması gerektiği, Mahkemece erkeğe verilen kusurlardan birlik görevlerinin ihmalinin ise, davacı erkeğin evi terkinden boşanma davasından açıldığı tarihe kadar devam ettiği ve ispatlandığı, kadın, erkeğin otelde başka kadınlar ile beraber kalmasına da dayanmış olup her ne kadar bahsi geçen eylem hak düşürücü süreden kaynaklı zinaya dayalı davada değerlendirmeye alınamamış ise de kadının aynı zamanda 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesine dayalı boşanma isteği de bulunduğundan bu dava açısından kusur değerlendirmesine alınmasına engel bulunmadığı, gelen emniyet ve otel kayıtlarıyla erkeğin yurtdışına gitmeden bir önceki gece ve yurtdışından geldikten sonraki ilk gece İstanbul'daki bir otelde başka kadınlar ile birlikte kaldığı sabit olmakla erkeğe usulünce dayanılan sadakatsizlik eyleminin kusur olarak eklenmesi gerektiği, erkeğin dilekçelerindeki birçok eylemin eski tarihli olup son yurt dışı görevinden dönerek müşterek hanede tekrar yaşamaya başlamasıyla affedildiği, en azından evliliğin devamı ile hoşgörüyle karşılandığı bu hali ile Mahkemece kadına verilen kusurlardan eşine karşı ilgisizlik eyleminin dayanağını oluşturan birçok iddianın evliliğin devamı ile affa uğradığı davacı erkeğin son yurt dışı görevinden dönmesinden sonraki yaklaşık 6 ay süren fiili beraberlik sırasında ise kadının ilgisizliğine ilişkin açık bir ispatın bulunmadığı, uzun yıllardan beri devam eden ve ortak çocukların da babalarının muvafakatı ile katılabildikleri Kıbrıs tatilinin ilgisizlik olarak değerlendirilemeyeceği, kadına verilen eşe karşı ilgisizlik kusurunun kusur tespitinden çıkarılması gerektiği, yine her ne kadar kadına evin değişen kilidinin anahtarını eşe vermemek kusur olarak yüklenmişse de, dosya kapsamına göre evin kilidinin bozulmasından dolayı değiştirildiği, anahtarın erkeğe kasıtlı olarak verilmemesi gibi bir ispatın bulunmadığı aksine bir kısmın tanık beyanları ile erkeğin yeni anahtar yaptırmak yerine çocuklardan kayıp anahtarın bulunmasını talep ettiği dikkate alındığında kadın aleyhine verilen bu kusurun da kusur tespitinden çıkarılması gerektiği, dosya kapsamına göre erkeğin annesinin aynı zamanda kardeşi olan kadının annesi ile uzun zamandan beri dargın olup görüşmedikleri ve kadının eşinin ailesini istememek ya da ortak çocukların onlarla görüşmesini kısıtlamak yönünde bir girişiminin açıkça ispatlanmadığı, iddiaların soyut kaldığı, bu kusurun da kusur tespitinden çıkarılması gerektiği, Mahkemenin de kabulünde olduğu gibi, fiili ayrılığın başlamasından sonra kadının gönderdiği mesajlardaki ifadelerin erkeğin ilgisizliğine karşı yakınma ve tepki mahiyetinde olarak kabulü ile kusur olarak verilmemesinde yanlışlık bulunmadığı, kadının gelinen durum itibariyle kusurunun bulunmadığı, erkeğin davasının reddi gerekir ise de, ... erkeğin davasında kurulan boşanma hükmü istinaf edilmeden kesinleştiğinden yanlışlığa değinilmesi ile yetinildiği, tarafların ekonomik ve sosyal durumları ve kusur durumu dikkate alındığında kadın yararına hükmedilen maddî ve manevî tazminat miktarının yetersiz olduğu gerekçesi ile tarafların istinaf taleplerinin kısmen kabulüne ve Mahkeme kararının kusura ilişkin kısımlarının ve zinaya dayalı boşanma hükmünün gerekçesinin açıklandığı şekli ile düzeltilmesine, kadının tazminat miktarlarına ilişkin istinaf başvurusunun kabulüne tarafların sair istinaf taleplerinin esastan reddine, kadın yararına 200.000,00 TL maddî, 150.000,00 TL manevî tazminatın ... erkekten alınarak, davalı-davacı kadına verilmesine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1.Bölge Adliye Mahkemesinin 30.09.2022 tarihli kararına karşı ... erkek vekili; kusur belirlemesi, tazminatlar ve nafakalar yönünden, davalı-davacı kadın vekili; erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, yargılama gideri ile vekâlet ücreti, zina hukuki nedenine dayalı boşanma davasının reddi, tazminatlar ile nafakaların miktarı yönünden temyiz isteminde bulunmuştur.

2.Dairece, tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre davalı-davacı kadın yararına takdir edilen yoksulluk nafakasının az olduğu, Mahkemece 4721 sayılı Kanun'un hakkaniyet ilkesi ile ilgili 4 üncü maddesinin de dikkate alınarak daha uygun miktarda nafakaya hükmedilmesi gerektiği, tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumlarına, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur derecelerine, paranın alım gücüne, ihlal edilen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamına nazaran, davalı-davacı kadın yararına hükmolunan maddî ve manevî tazminatların da az olduğu, 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 50 nci ve 51 inci madde hükümleri nazara alınarak, daha uygun miktarda maddî ve manevî tazminat takdiri gerektiğinden bahisle hükmün bozulmasına, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerin onanmasına karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Bozmaya uyan Bölge Adliye Mahkemesince yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararla; tarafların ispatlanmış kusurları dikkate alındığında erkeğin tam kusurlu olduğu anlaşılmakla, mevcut ve beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen kadın lehine verilen maddî tazminat miktarı tarafların ekonomik ve sosyal durumları, evli kalınan süre ve erkeğin tam kusuru dikkate alındığında yetersiz olduğu tam kusurlu erkeğin eylemlerinin, kadının kişilik haklarını ihlal eder nitelikte olmasından dolayı manevi tazminat miktarı da tarafların ekonomik ve sosyal durumları, evli kalınan süre ve erkeğin tam kusuru dikkate alındığında yetersiz olduğu kadın lehine takdir edilen yoksulluk nafakasının da yetersiz olduğu gerekçesi ile kadın yararına 450.000,00 TL maddî tazminata, 300.000,00 TL manevi tazminata ve aylık 7.5000,00 TL yoksulluk nafakasına hükmedilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı davalı erkek vekili, kusur belirlemesi, aleyhine hükmedilen yoksulluk nafakası ve tazminatlar yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı davacı kadın vekili, tazminatların miktarı, yoksulluk nafakasına artış uygulanmaması yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, diğer yönler kesinleşmiş olmakla, kadın yararına hükmedilen maddî ve manevi tazminat ile yoksulluk nafakasının miktarı ile yoksulluk nafakasına artış uygulanıp uygulanmayacağı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi, 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu, 370 inci ve 371 inci maddeleri, 6098 sayılı Kanun'un 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmanın kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinin artık mümkün olmadığı gibi bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak oluşturan yönlerin de yeniden incelenmesinin hukuken mümkün olmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeple;

Taraf vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

25.01.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.