"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/1750 E., 2023/2518 K.
KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : Çorum 1. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2019/818 E., 2023/264 K.
Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın kabulüne, tarafların boşanmalarına karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı-davalı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların 09.09.2016 tarihinde görücü usulü evlendiklerini, bu evliliklerinden iki ortak çocukları olduğunu, eşlerin davaya konu evliliğin ilk gününden bugüne kadar uyum sağlayamadıklarını ve evlilik birliğinin çekilmez hale geldiğini, davalının hem otobüs şoförlüğü, hem yazıhanede bilet kesme görevlisi olarak çalıştığını, hem de şoförler cemiyetinin araç yıkama istasyonunu işletmekte olduğunu, bu işletme nedeni ile 10.000,00 TL gelirinin olduğunu, davalının sürekli ailesinin etkisi altında kalmak sureti ile müvekkiline evlilik birliğinin gerektirdiği yükümlülüğü getirmemek sureti ile davrandığını ve müvekkilini mağdur ettiğini, davalı ve ailesinin müvekkiline karşı aşırı güvensiz ve kıskançlık sergileyen davranışlar içerisinde bulunduğunu hatta evliliğin başından itibaren ev sahibinden, komşudan, bakkaldan, kapıcıdan herkesten ve her şeyden kıskandıklarını, davalı taraf düğünde takılan takıların borçlarını ödemek ve gayrimenkul alımında iş hayatında kullanmak, araç alımında kullanmak için bahanelerle müvekkilinden alındığını, geri istendiğinde ise müvekkilinin oyalandığını, davacı tarafın 3,5 yıllık evlilik süresince müvekkiline 20'den fazla şiddet uyguladığını ve davalının hamile kaldığı dönemlerde dahi bu şiddet uygulamasının devam ettiğini, açıklanan nedenlerle tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına karar verilmesini, ziynet eşyalarının müvekkiline verilmesini mümkün değilse eşyaların bedelinin yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak müvekkiline verilmesini, müvekkiline aylık 1.500,00 TL tedbir nafakası, verilmesini, dava sonunda yoksulluk nafakası olarak karar verilmesini ve nafakanın TÜFE fiyatları oranında arttırılmasını, ortak çocukların velâyetlerinin kendisine verilerek çocuklar yararına aylık 1.000,00'er TL tedbir ve iştirak nafakasına hükmedilmesini, müvekkili lehine 150.000,00 TL maddî tazminat, 160.000,00 TL manevî tazminatın ödenmesini, talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı-davacı erkek vekili birleşen dava dilekçesinde özetle; tarafların 3,5 senelik evli olduklarını ve bu evlilikten iki ortak çocukları olduğunu, davalının aslen Çorum'lu, müvekkilinin ise Erbaa'lı olup Erbaa Seyahat otobüs firmasında yazıhane görevlisi olarak çalıştığını, taraflar evlenip Erbaa'ya yerleşmiş iselerde evliliklerinin başından bu yana davalının Erbaa'ya alışamadığını ve Çorum'da yaşayan kendi ailesinden bağımsız bir yuva kuramadıklarını, davalının ailesinin eşlerin alması gereken her karara müdahale ettiğini, davalının da bu duruma ses çıkarmadığını, davalının ortak çocuk ...'e hamile iken taraflar arasındaki ufak tartışmada ilaç içerek intihara kalkıştığını, karnındaki çocuğu dahi hiç düşünmediğini, davalının midesinin yıkandığını ve Tokat Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesine sevk edildiğini, müvekkilinin babasının müvekkilinin kardeşi okulu bitirdiğinde ona araba aldığını, tamamen tarafların dışında gerçekleşen ve tarafları hiçbir şekilde ilgilendirmeyen bu olay sonrası davalı tartışma çıkardığını ve müvekkiline "ona araba alıyor sana almıyor, sana hiç bir şey yapmadılar, sen onların üvey evladı mısın, seni dışlıyorlar, onları istemiyorum artık, evimize gelmesinler, çocukları da göstermeyeceğim," dediğini ve bu dediklerini yaptığını, davalının babasının da müvekkilini arayarak "o bok çocuğuna araba alınıyor, sana alınmıyor, kızımı aç bırakıyorsunuz" şeklinde hakaret içerikli sözler söylendiğini, davalının müvekkilin ailesi ile görüşmek istemediğini, hatta ortak çocukları da müvekkilinin ailesi ile görüştürmeyerek onları uzaklaştırmaya çalışan davalının kendi ailesinin evlilik birliğinde alınan her karara müdahale etmesini engellemediğini, onlardan ayrı bir yuva kuramadığını, bu tavırlara rağmen müvekkilinin, davalının ailesi ile görüşmesine, Çorum'a gidip onları ziyaret etmesine hiçbir zaman engel olmadığını, evlilik süresince müvekkilinin sürekli olarak terk edilmekle tehdit edildiğini, şoförlük yapan müvekkiline "şoförlük yapmayacaksın, yoksa senden boşanırım" şeklinde tehditlerde bulunduğunu, son olarak davalının babasının Çorum'dan geldiğini bir gece evlerine misafir olduğunu ertesi gün müvekkili işteyken kızını ve çocukları alarak götürdüğünü, davalı taraf müvekkilini arayarak "ben gidiyorum babamla anahtarı ayakkabının içine bırakıyorum" dediğini, müvekkilin gitme konuşalım demesine rağmen gittiğini bu şekilde ayrıldıklarını, açıklanan nedenlerle tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına karar verilmesini, ortak çocukların velâyetinin kendilerine bırakılmasını, müvekkili lehine 200.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dinlenen davacı birleşen davalı tanıklarının bir kısmı görgüye dayalı beyanlarına, dosyaya sunulan Erbaa 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 2020/170 Esas, 2020/309 Karar sayılı ilamına göre; davalı birleşen davacı erkeğin eşine karşı adli makamlara yansıyacak şekilde birden fazla kez şiddet uygulamış olduğu, görgüye dayalı tanık beyanlarına yansıdığı şekliyle "göğsün sarkık, her yerin sarkık, vücudun iyi değil, sen bilmezsin, sen kadın mısın" şeklinde aşağılayıcı sözler kullandığı ve son olaylarda davacı kadının ailesinin kızlarını götürmeleri sırasında davacının babasına hitaben "kızım davacıyı nasıl götürürsün, öldürürüm, asarım, keserim, ananı s..., sen gerizekalı mısın niye ihtiyaçlarımızı söylüyorsun" şeklinde küfür ve hakaret içeren sözler kullandığı, gereğinden fazla hatta pazara dahi kayınvalidesi ile gitmesini zorlayacak veya yakınları aracılığıyla takip ettirecek şekilde kıskanç tavırlarla davacı kadının hareketlerini kısıtladığı, ekonomik durumunda özellikle öne çıkan sıkıntılı durum olmamasına rağmen evin alışverişlerini ihmal ettiği ve ayrıca bu yönde davacı kadının gerekli alışverişleri yapmasına yönelik finansmanı da vermediği, davacı ailesinin evin birçok ihtiyacının giderilmesine bu nedenle yardımcı olmak durumunda kaldıkları, bu bağlamda eşinin hamilelik esnasındaki taleplerini de küçümsediği ve bunları gidermekten kaçındığı, evin taşınması esnasındaki gerekli dayanışmayı ve anlayışı sergilemeyerek eşinin üzerindeki yükü hafifletmediği, buna karşılık o esnada ütülü pantolon temini gibi karşılanması zor taleplerde bulunarak eşini baskıladığı, bu suretle davalı erkeğin fiziksel, duygusal, psikolojik şiddet sergileyerek ve evliliğin gerektirdiği ilgi, dayanışma ve anlayışı göstermeyerek evliliğin sona ermesinde kusurlu davranış sergilediği, davacı-davalı kadın yönünden de, dinlenen tanıkların görgüye ve somut tespite dayalı tanıklıkları çerçevesinde, davacı erkeğin kardeşine ailesi tarafından araba alınması hususunu mesele yapması örneğinde görüleceği üzere, kadının evlilik kurumuyla bağdaşmayacak şekilde kendi ailesiyle yakınlık kurarak ailesini evlilik yaşamının ayrıntılarına ortak kıldığı, tartışmaların bir kısmının bu nedenle çıktığının anlaşıldığı, ayrıca birleşen davacı tarafın tanıklarının istikrarlı anlatımlarında görüleceği üzere ortak çocukların erkeğin ailesi ile yeterli şekilde görüşmelerine ve hak ettikleri kişisel ilişkiyi tesislerine imkan sağlamadığı ve bundan kaçındığı, evlilik birliğinin gerektirdiği karşılıklı saygı ve anlayışla bağdaşmayan bu durum, kadının evlilik birliğinin sona ermesindeki kusurlu davranışları olarak kabul edildiği, bu tespitler çerçevesinde, sonuç olarak eşler arasındaki evlilik birliğinin devamı taraflardan beklenilemeyecek derecede temelinden sarsıldığı ve bu duruma davalı birleşen davacı kocanın ağır kusurlu davranışlarıyla sebep olduğu, kadının ise kabul edilen davranışlarının hafif kusur kapsamında kaldığı gerekçesi ile her iki boşanma davasının kabulüne ve tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, kadın yararına 30.000,00 TL maddî ve 30.000,00 manevî tazminata, karar tarihine kadar aylık 400,00 TL karar tarihinden itibaren aylık 1.000,00 TL tedbir nafakasının kararın kesinleşmesine müteakiben yoksulluk nafakası olarak devamına, ayrı yaşanılan zaman içerisinde ortak çocuğun annesi yanında kaldığı, bakımı, gözetimi ve sağlığı açısından annenin ihmaline yahut velâyeti üstlenmesine engel bir duruma ilişkin herhangi bir delil bulunmadığı, sosyal inceleme raporlarının da öz bakım, anne ilgisi, sevgisi ve merhametine muhtaç yaşta oldukları belirtilen çocukların anne yanında kalmalarının uygun olacağı değerlendirilmiş olmakla, ortak çocuklar ... Belinay ve Muhammed Berat'ın velâyetlerinin annelerine verilmesine, çocuk lehine karar tarihine kadar aylık 400,00'er TL karar tarihinden itibaren aylık 750,00'şer TL tedbir nafakasına, aylık 750,00'şer TL iştirak nafakası olarak devamına, kadının ziynetlerin varlığı ve karşı tarafça alınıp iade edilmediği yönünde ispat yükü kendisinde bulunan davacı kadın tarafından ilgili hususta tanık ve fotoğraf deliline dayanılmıştır. Kuyumcu bilirkişi tarafından düzenlenen raporda kadının sunmuş olduğu görseller incelenerek ziynet eşyası tespit olunmuş ise de; dava konusu edilen ve varlıkları tespit olunan altınların koca tarafından kadının elinden alınarak bozdurulduğu ve iade edilmediği hususu, ispat yükü kendisinde bulunan kadın tarafından dayanılan delillerle ispatlanamadığı gerekçesi ile ziynet talebinin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı-davalı kadın vekili; kusur belirlemesi, erkeğin kabul davası, ziynetlerin reddi ile lehine takdir edilen nafakaların ve tazminatların miktarları yönlerinden istinaf yoluna başvurmuştur.
2.Davalı-davacı erkek vekili; kusur belirlemesi, kadının davası ve ekleri, manevî tazminat isteminin reddi ile velâyet ve buna bağlı olarak iştirak ve tedbir nafakaları yönlerinden istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, davacı-davalı kadına, davalı-davacı erkeğin ailesini evine kabul etmeme, davalı-davacı erkeğin ailesiyle görüşmeme ve işini değiştirmesi için baskı yapmak sureti ile işinin değiştirilmesine neden olma vakıalarının kusur olarak yüklenmesi gerekmiş ve bu durumda tarafların kusur dağılımında bir değişiklik olmamakla birlikte, kusur olarak yüklenen eylemler yönünden hükmün kusur belirlemesine ilişkin gerekçesinin düzeltilmesi gerektiği, kadın yararına toptan yoksulluk nafakasına hükmedilme şartları oluştuğu, kadın yararına hükmedilen tazminatlar ile iştirak nafakasının miktarlarının az olduğu gerekçesi ile tarafların istinaf başvurularının kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin ilgili hükümlerinin kaldırılarak gerekçenin düzeltilmesine, kadın yararına 50.000,00 TL toptan yoksulluk nafakasına, 50.000,00 TL maddî tazminat, 50.000,00 manevî tazminat ve ortak çocuklar lehine aylık 1.000,00'er TL iştirak nafakasına, nafakalara ÜFE oranını aşmamak üzere TÜFE oranında artış uygulanmasına karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davalı-davacı erkek vekili; davacı-davalı kadın lehine hükmedilen maddî tazminat, manevî tazminat, tedbir ve yoksulluk nafakaları ile velâyet düzenlemesi ve tedbir, iştirak nafakaları yönlerinden temyiz yoluna başvurmuştur.
2.Davacı-davalı kadın vekili; ziynet alacağı davasının reddi, karşı davanın kabulü, kusur belirlemesi, tazminatların miktarı yönlerinden temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık erkeğin davanın kabulünün hakkaniyete uygun olup olmadığı, kusur belirlemesi, kadın yararına hükmedilen tazminatlar, tedbir, iştirak ve yoksulluk nafakaları, velâyet düzenlemesi, ziynet alacağı davası noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri; 4721 sayılı Kanun’un 6 ıncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu, 174 üncü, 175 inci, 182 nci, 220 nci, 222 nci, 330 uncu ve 336 ncı maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
21.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.