"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Konya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/866 E., 2023/2127 K.
KARAR : Başvurunun kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ilgın 1. Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi
SAYISI : 2020/102 E., 2021/572 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl ve karşı boşanma davasının ayrı ayrı reddine karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurularının kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kısmen kaldırılarak bu yönlerden yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı-karşı davacı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı-karşı davalı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; erkeğin Ilgın'a eşinin rızasını almadan geçici görev istediğini, kadının eşinin ailesi ile yaşamak zorunda kaldığını, erkeğin kadının ailesine ''alın götürün bunu, ben boşanmak istiyorum'' dediğini, babasının vefatında kadına destek olmadığını, kadına para vermediğini ve ekonomik şiddet uyguladığını iddia ederek, evlilik birliğinin sarsılması nedeni ile tarafların boşanmalarına, aylık 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına,100.000,00 TL maddî ve 100.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
1.Davalı- karşı davacı erkek vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; kardeşi şehit olunca Ilgın'a geçici görevle geldiğini, Aksaray'daki evlerini kapatmadıklarını, görev bitince geri döneceklerini, kadının erkeğe soğuk ve ilgisiz davrandığını, babasının zoruyla evlendiğini söylediğini ve küçük düşürdüğünü, en son kendi isteği ile evden ayrıldığını iddia ederek, evlilik birliğinin sarsılması nedeni ile tarafların boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
2.Davalı- karşı davacı erkek vekili 14.06.2021 tarihli ıslah dilekçesinde özetle; erkek için yasal faizi ile birlikte 100.000,00 TL maddî ve 100.000,00 TL manevî tazminat talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; tanık beyanları ve tüm dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerle kadının ileri sürdüğü hiç bir vakayı ispat edemediği, erkeğin boşanmak istediğinin davacı- karşı davalının ailesine söylemesinin bu hususun süreklilik arz etmediğinden kusur olarak atfedilemeyeceği, yine erkeğin sonradan yapmış olduğu barışma hareketleri ile kadının cevap verdiği anlaşılarak erkeğe atfedilen hiç bir vakanın ispatlanmadığı, erekğin isnad ettiği hiç bir vakayı ispat edemediği, taraflarca birbirlerine karşı ileri sürdükleri vakalar yukarıda tartışılması sonucunda dinlenen tanık beyanları ve tüm dosya kapsamındaki bilgi ve belgeler dikkate alınarak asıl dava ve karşı davada ileri sürülen vakaların ispatlanamadığı ve taraflara atfedilecek herhangi bir kusurun bulunmadığı gerekçesi ile açılan asıl ve karşı boşanma davasının ayrı ayrı reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı- karşı davalı kadın istinaf dilekçesinde özetle; kusur belirlemesi, asıl boşanma davası ve ferilerinin reddi, tedbir nafakası miktarı, asıl davada hükmedilen aleyhe yargılama gideri ve vekâlet ücreti yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2.Davalı- karşı davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; kusur belirlemesi, karşı boşanma davası ve ferilerinin reddi yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile tüm dosya kapsamı ve toplanan delillerden erkeğin yaşanan son olayda kadını istemediğini söylediği, vakıaya her iki davacı- karşı davalı tanığının şahit olduğu, erkeğin kadını istemediğini söyleme kusuru sabit olmasına rağmen erkeğe bu kusurun yüklenmemesinin hatalı olduğu, kadının erkeğin bu sözü üzerine ''beni istemeyeni bende istemem'' diyerek ortak konuttan ayrılmasında kusurunun olmadığı, erkeğin kadını kandırarak kredi evraklarını imzalatmasına dair vakıaya ilişkin tanık H.'nin beyanının kadından duyuma dayalı olduğu, her ne kadar erkeğin tanığı M. kadının fiili ayrılıktan önce boşanmak istediğini söyleyip, kadının gelen yakınlarının kadını evden götürdüklerini belirtmiş ise de dava dilekçesinde iddia olunan son ayrılık vakıasının iddia edildiği haliyle ispatlandığı, bu nedenle tanık M.'in beyanına itibar edilmemesi gerektiği, tanık G.'ün kadının '' ben aslında evlenmek istemiyordum babam beni zorla verdi '' biçimindeki sözüne dair anlatımının zaman unsuru içermeyen sebep ve saiki açıklanmayan, inandırıcı olmaktan uzak, soyut izahlardan ibaret olduğu, erkeğin kadının kusurunu ispat edemediği gerçekleşen olaylarda erkeğin tam kusurlu kadının kusursuz olduğu, ortada evlilik birliğini temelinden sarsan birliğinin devamına imkan vermeyen bir geçimsizliğin mevcut ve sabit olduğu, davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmesi gerekirken reddine karar verilmesinin hatalı olduğu, yapılan yargılama sonucunda kusursuz bulunan, boşanmayla yoksulluğa düşeceği anlaşılan kadın lehine yoksulluk nafakası koşullarının oluştuğu, mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen, kişilik hakları saldırıya uğrayan kadın lehine maddî ve manevî tazminat takdir edilmemesinin hatalı olduğu, takdir edilen tedbir nafakası miktarının düşük olduğu gerekçesi ile kadının kusura yönelik istinafının kısmen kabulüne, asıl davanın reddine yönelen istinafının kabulüne, erkeğin kusura ve karşı davanın reddine yönelen istinafının ise esastan reddine, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda davalı- karşı davacı erkeğin tam kusurlu, davacı- karşı davalı kadının ise kusursuz olduğunun tespitine, İlk Derece Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının 1 inci bendindeki asıl davanın reddine yönelik hüküm ile asıl davanın yargılama giderlerine ilişkin olan 2-a,b,c bentlerinin kaldırılarak, asıl dava yönünden yeniden hüküm tesisine, asıl davanın kabulü ile evlilik birliğinin sarsılması nedeni ile tarafların boşanmalarına, kadın için takdir edilen aylık 250,00 TL tedbir nafakasının Daire karar tarihi olan 12.10.2023 tarihinden itibaren aylık 1.000,00 TL tedbir nafakası olarak devamına, bu nafakanın karar kesinleştikten sonra yoksulluk nafakası olarak devamına, kadın için 30.000,00 TL maddî ve 30.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı- karşı davacı erkek vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı- karşı davacı erkek veili temyiz dilekçesinde özetle; dinlenen tanıkları D.B. İle G.B.'nin beyanlarının nazara alınmamasının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kusur belirlemesi, asıl boşanma davasının kabulü, karşı boşanma davası ve ferilerinin reddi, kabul edilen nafakalar ve tazminatlar ve miktarları yönünden temyiz başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, karşılıklı açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlikte kusurun kimden kaynaklandığı, kadından kaynaklanan kusurlu bir davranışın ispatlanıp ispatlanmadığı, asıl boşanma davasının kabulüne, karşı boşanma davasının reddine karar verilmesinin usul ve yasaya uygun olup olmadığı, kadın yararına kabul edilen maddî-manevî tazminatın, tedbir ve yoksulluk nafakasının yasal koşullarının oluşup oluşmadığı, kabul edilen tazminat ve nafaka miktarlarının hakkaniyete ve dosya kapsamına uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 323 üncü ve 326 ncı maddeleri, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'un (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı- karşı davacı erkek vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
08.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.