Logo

2. Hukuk Dairesi2023/9509 E. 2024/7304 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Karşılıklı boşanma davasında kusur belirleme, velayet, nafaka ve tazminat miktarlarının tespiti uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Çocukların anneleri tarafından yurda bırakılması nedeniyle velayetin kaldırılması ve vasi atanması şartlarının bulunup bulunmadığının, çocuğun bedeni ve fikri gelişimi de gözetilerek, uzman heyet incelemesi yaptırılarak değerlendirilmesi gerektiği gerekçesiyle velayet düzenlemesi yönünden bozulmuş, diğer yönlerden ise onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/1923 E., 2023/2624 K.

KARAR : Kararın kaldırılarak kısmen yeniden esas hakkında hüküm kurulması

İLK DERECE MAHKEMESİ : Zile Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi

SAYISI : 2022/172 E., 2023/242 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl ve karşı davanın kabulüyle tarafların boşanmalarına ve boşanmanın ferilerine karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulüyle kararın kaldırılarak yeniden kısmen esas hakkında hüküm kurulmasına, tarafların sair istinaf taleplerinin ise esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı-karşı davacı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı-karşı davalı erkek vekili dava dilekçesinde özetle: kadının ortak çocuklara fiziksel şiddet uyguladığını, ortak çocukların maddî ve manevî ihtiyaçları ile ilgilenmediğini, çocukların eğitim durumlarından bihaber olduğunu, güven sarsıcı davranışları olduğunu ve sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiğini, birlik görevlerini yerine getirmediğini ileri sürerek 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 162 nci maddesi uyarınca, bu talebin kabul edilmemesi halinde aynı kanunun 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, ortak çocukların velâyetlerinin babaya verilmesi ile her biri için ayrı ayrı aylık 750,00'şer TL tedbir nafakasının dava tarihinden itibaren erkeğe ödenmesine, kararın kesinleşmesi ile birlikte iştirak nafakası olarak devamına, nafaka meblağının her yıl TÜFE oranında arttırılmasına karar verilmesine, erkek yararına 100.000,00 TL maddî, 200.000,00 TL manevî tazminatın yasal faizi ile birlikte kadından tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı-karşı davacı kadın vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle: 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, ortak çocuklar için ayrı ayrı aylık 1.000,00'er TL tedbir ve iştirak nafakasına, nafakalara TÜİK'in yayınladığı ÜFE oranında artış uygulanmasına, kadın yararına aylık 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ödenmesine, nafakaya TÜİK'in yayınladığı ÜFE oranında artış uygulanmasına, kadın yararına 100.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminatın faiziyle erkekten tahsiline, ziynet eşyalarının aynen iadesine, aynen iadesi mümkün olmadığı takdirde bilirkişi incelemesi sonucunda tespit edilecek bedelinin faiziyle birlikte erkekten tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; kadının erkeği aldattığı, birlik görevlerini yerine getirmediği ve ortak çocuklarla ilgilenmediği, erkeğin ise evin ihtiyaçlarını karşılamadığı, böylece evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda kadının ağır, erkeğin ise az kusurlu olduğu gerekçesiyle erkeğin asıl davasında 4721 sayılı Kanun'un 162 nci maddesinde düzenlenen boşanma isteminin reddine, asıl ve karşı davanın 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin anneye verilmesine, baba ile aralarında kişisel ilişki tesisine, kadın yararına aylık 750,00 TL tedbir ve 1.000,00 TL yoksulluk nafakasına, ortak çocuklardan her biri yararına aylık 600,00'er TL tedbir ve iştirak nafakasına, erkek yararına yasal şartları oluştuğu gerekçesiyle 50.000,00 TL maddî, 30.000,00 TL manevî tazminat ödenmesine, kadının maddî ve manevî tazminat talebinin reddine, kadının ziynet alacağına ilişkin davasının kabulüyle cins ve miktarı gerekçeli kararın (1) bendinde yer alan ziynetlerin kadına aynen iadesine, aynen iadesi mümkün değilse 32.882,40 TL'nin yasal faizi ile birlikte erkekten tahsiline karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde; taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı-karşı davalı erkek vekili istinaf dilekçesiyle; kusur belirlemesi, nafaka ve tazminatların miktarı, velâyet ve ziynet alacağı yönünden kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı-karşı davacı kadın vekili istinaf dilekçesiyle; kusur belirlemesi, aleyhine hükmedilen tazminatlar, kendi tazminat taleplerinin reddi ve nafakaların miktarı yönünden kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; mahkemece taraflara yüklenen kusurlu davranışların yanında ayrıca kadının güven sarsıcı davranışlarda bulunduğu, ev işleri yapmayarak birlik görevlerini yerine getirmediği, çocuklarla ilgilenmediği, eşine hakaret ettiği, kocanın boşanalım demesi üzerine intihara teşebbüs ederek kocaya psikolojik şiddet uyguladığı, çocuklara şiddet uyguladığı, ayrıca eşini birden fazla kez aldattığı, erkeğin ise ihtiyaçları gidermeyerek birlik görevlerini yerine getirmediği, eşine ve çocuklara şiddet uyguladığı anlaşılmakla bu kusurlu davranışların da taraflara yüklenmesi gerektiği fakat bu kusurlu davranışların taraflara yüklenmesi durumunda dahi boşanmanın meydana gelmesindeki olaylarda yine de eşine hakaret eden, eşini aşağılayan, eşine ve çocuklara şiddet uygulayan, ihtiyaçları gidermeyerek birlik görevlerini yerine getirmeyen erkeğin az, eşini birden fazla kez aldatan, güven sarsıcı davranışlarda bulunan, ev işleri yapmayarak birlik görevlerini yerine getirmeyen, çocuklarla ilgilenmeyen, eşine hakaret eden, kocanın boşanalım demesi üzerine intihara teşebbüs ederek erkeğe psikolojik şiddet uygulayan, çocuklara şiddet uygulayan kadının ağır kusurlu olduğu, kusur gerekçesinin bu şekilde düzeltilmesi gerektiği, kadının ağır kusurlu olması nedeniyle yoksulluk nafakası talebinin reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğu, ortak çocuklar yararına hükmedilen iştirak nafakası miktarlarının az olduğu, nafakalara ÜFE oranında artış uygulanmasına ilişkin talep olduğu halde bu konuda karar verilmemesinin hatalı olduğu, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile kusur derecelerine nazaran erkek yararına takdir edilen maddî ve manevî tazminat miktarlarının fazla olduğu, kadının ziynet eşyası alacağının 1.000,00 TL sine dava, kalanına ıslah tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerekir iken tamamına dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesinin hatalı olduğu gerekçesiyle erkeğin kusur belirlemesi, yoksulluk nafakası, ziynet alacağı yönünden, kadının ise kusur belirlemesi, aleyhine hükmedilen tazminatların miktarı ve iştirak nafakasının miktarı yönünden yapmış olduğu istinaf itirazlarının kabulüyle İlk Derece Mahkemesi kararının bu yönlere ilişkin hüküm fıkralarının kaldırılmasına, yeniden kısmen esas hakkında hüküm kurulması suretiyle kusur gerekçesinin belirtilen şekilde düzeltilmesine, kadın yararına aylık 750,00 TL tedbir nafakası ödenmesine, kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine, ortak çocuklar yararına 600,00'er tedbir, 1.000,00'er TL iştirak nafakası ödenmesine, nafakalara her yıl ÜFE oranında artış uygulanmasına, erkek yararına 20.000,00 TL maddî, 20.000,00 TL manevî tazminat ödenmesine, ziynet bedelinin 1.000,00 TL'sine dava tarihinden geri kalan miktarına ise ıslah tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine, tarafların sair istinaf taleplerinin ise esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-karşı davacı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davalı-karşı davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; kadının boşanmaya nedne olan olaylarda kusuru olmadığını, erkeğin kadını sürekli aşağıladığını, hakaret ettiğini, hem fiziksel hem de manevî şiddet uyguladığını, çocuklarıyla ilgilenmediğini, ihtiyaçlarını karşılamadığını, erkeğin başka kadınla kaçarak kadını aldattığını, bu vakıanın cevap dilekçesi sunulduktan sonra ileri sürülmesinin hükme esas alınmaya engel teşkil etmeyeceğini, erkeğin bu vakıaya ilişkin itirazı olmadığını, erkeğin tam kusurlu olduğunu ya da tarafların eşit kusurlu kabul edilmesi gerektiğini ileri sürerek kararın kusur belirlemesi, aleyhine hükmedilen maddî ve manevî tazminatlar, kadının yoksulluk nafakası ve tazminat taleplerinin reddi ile kadın ve çocuklar yararına hükmedilen nafakaların miktarı yönünden bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davacı-karşı davalı erkek tarafından temyiz aşamasında sunulan 13.09.2020 tarihli dilekçe ile annenin çocukları yurda bıraktığını, yurdun kendisine teslim ettiğini, çocukların tekrar kendisinden annesine gittiklerini, çocuklardan haber alamadığını, annenin psikolojisi bozuk olup çocuklardan endişe ettiğini, bu nedenle çocukların yurda tekrar teslim edilmesini talep ettiği görülmüştür.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, taraflarca karşılıklı olarak açılan boşanma davasında kusur belirlemesinin ve buna bağlı olarak erkek yararına tazminata hükmedilmesinin isabetli olup olmadığı, isabetli ise miktarların hakkaniyete uygun olup olmadığı ile nafaka miktarlarının az olup olmadığı, kamu düzenine ilişkin olan velâyet düzenlemesi noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci, 182 nci ve 330 uncu maddeleri. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre kadının iştirak nafakası dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2.Taraflarca açılan boşanma davalarının yapılan yargılaması sonucunda İlk Derece Mahkemesince ortak çocukların velâyetinin anneye verildiği, babanın velâyete ilişkin istinaf talebinin esastan reddine karar verildiği, her ne kadar baba tarafından velâyete yönelik temyiz talebinde bulunulmamış ise de temyiz aşamasında velâyete yönelik 13.09.2024 tarihli dilekçe verildiği görülmüştür. Velâyet düzenlemesinde; çocukla ana ve baba yararının çatışması halinde, çocuğun yararına üstünlük tanınması gereklidir. Çocuğun yararı ise; çocuğun bedensel, fikri ve ahlaki bakımdan en iyi şekilde gelişebilmesi ve böyle bir gelişmenin gerçekleştirilmesi için, çocuğa sosyal, ekonomik ve kültürel koşulların sağlanmış olmasıdır. Çocuğun bu konulardaki üstün yararını belirlerken; çocuk yetişkin biri olmuş olsaydı, kendisini ilgilendiren bir olayda, kendi yararı için ne gibi bir karar verebilecekti ise, çocuk için karar veren makamındaki kişinin de aynı yönde vermesi gereken karar; yani çocuğun farazi düşüncesi esas alınacaktır.

3.Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin 12 inci maddesi ile Çocuk Haklarının Kullanılmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesi'nin 3 üncü ve 6 ncı maddeleri, iç hukuk tarafından yeterli idrake sahip olduğu kabul edilen çocuklara, kendilerini ilgilendiren davalarda görüşlerini ifade etmeye olanak tanınmasını ve görüşlerine gereken önemin verilmesi gerektiğini öngörmektedir. Çocukların üstün yararı gerektirdiği takdirde görüşlerinin aksine karar verilmesi mümkündür. velâyet hususu, çocukları ilgilendiren konuların en başında gelir.

4.Somut olayda, davacı-karşı davalı erkek dosya temyiz incelemesinde iken 13.09.2024 tarihli dilekçe ile velâyeti annede bulunan iki ortak çocuğun anneleri tarafından Niksar Çocuk Evleri Müdürlüğüne bırakıldığını, müdürlük tarafından da çocukların babalarına teslim edildiğini, daha sonra çocukların babayı istemeyip annelerine gittiklerini, çocuklarından haber alamadığını, annenin psikiyatrik ilaçlar kullanan bir kimse olduğunu, endişe ettiğini, çocukların yurda verilmesi gerektiğini beyan etmiştir. Velâyet kamu düzenine ilişkindir. Bu nedenle yargılamanın her aşamasında hakim tarafından ortaya çıkan koşulların değerlendirilmesi ve res'en dikkate alınması gerekir. Çocuğun menfaati gerektirdiğinde velâyet sahibi değiştirilebileceği gibi durum ve koşullara göre 4721 sayılı Kanun'un 349 uncu maddesi gereğince velâyet kaldırılarak çocuğa vasi de atanabilir. Bu durumda Mahkemece yapılacak iş; çocuğun bedeni ve fikri gelişimi açısından velâyetin kaldırılması ve vasi atanması şartlarının bulunup bulunmadığı konusunda tarafların ve ortak çocukların yaşadıkları ortam ve sosyal çevre de görülmek suretiyle 4721 sayılı Kanun'un 347 nci maddesinde düzenlenen çocuğun bir kuruma yerleştirilmesi ihtimali de değerlendirilerek ortak çocukların velâyetine yönelik psikolog, pedagog ve sosyal çalışmacıdan oluşturulacak heyete yeniden inceleme yaptırılarak delillerin birlikte değerlendirilip sonucuna göre karar vermesinden ibaret olup hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Temyiz olunan, Bölge Adliye Mahkemesi kararının velâyet düzenlemesi yönünden BOZULMASINA, bozma sebebine göre kadının iştirak nafakalarının miktarına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına,

2.Davalı-karşı davacı kadın vekilinin iştirak nafakalarının miktarı dışındaki temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine,

Dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

14.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.