"İçtihat Metni"
...
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 42. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1209 E., 2023/1440 K.
DAVA TARİHİ : 30.12.2020
KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 6. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2021/225 E., 2022/57 K.
Taraflar arasındaki yargılamanın yenilenmesi davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın usulden reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; kadın tarafından kapatılan Fatih 3. Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesinin (İstanbul 14. Asliye Hukuk Mahkemesi) 1999/615 Esas, 862 Karar sayılı dosyasında çekişmeli boşanma davası açıldığını, açılan davanın haberi dahi olmaksızın yalancı tanıklar dinletilmek suretiyle neticelenerek tarafların boşanmalarına karar verildiğini, akabinde, yargılamanın yenilenmesini talep eden-davacının, dosyada tanık olarak dinlenilen Kesire Erdoğan ve Gülhan Erdoğan hakkında yalan tanıklık suçu sebebiyle şikayette bulunduğunu, kapatılan Fatih 2. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 2006/643 Esas, 2007/259 Karar sayılı dosyasından 30.04.2007 tarihinde tanıkların atılı suç bakımından cezalandırılmalarına karar verildiğini, aile mahkemesinin boşanma hükmünün kesinleştirilmesi amacıyla tebligatların yargılamanın yenilenmesini talep eden-davacı adına teslim alındığını, bu hususta yukarıda esas ve karar numarası verilen dosyada yargılamanın yenilenmesini talep eden-davacı imza örnekleri alınarak tebligat zarfı üzerindeki imzalarla mukayese yapılmış olup, Adli Tıp Kurumunca imzaların yargılamanın yenilenmesini talep eden-davacının eli ürünü olmadığının ortaya çıktığını, yargılamanın yenilenmesini talep eden-davacının tüm bu yaşanan hadiseler esnasında ikametini sürdürmüş olduğu Amerika Birleşik Devletleri'nde bulunduğunu, ceza dosyasının kesinleşmiş olduğuna ilişkin kendisine veya vekiline herhangi bir tebligat yapılmadığını, bu esnada ağır kanser rahatsızlığı bulunmakta olup tedavisinin devam ettiği sürede Türkiye'ye gelmesinin mümkün olmadığını, nihayet tedavi süreci tamamlanıp yurda döndüğünde ceza dosyasında verilen kararın kesinleştiğini öğrendiğini iddia ederek 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 374 ve 375 inci maddesi gereğince davasının kabulüne yargılamanın iadesi talebinin kabulüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; yargılamanın iadesini talep süresinin her halde 10 yıl olduğunu,boşanma davasının 28.03.2000 tarihinde kesinleştiğini, yargılamanın iadesi davasının ise aradan 20 yıl 9 ay geçtikten sonra 30.12.2020 tarihinde açıldığını, bu nedenle davanın, başkaca hiçbir husus incelenmeksizin reddinin gerektiğini; boşanma davasında dinlenen tanıklardan Gülhan'ın beraat ettiğini, Kesire hakkındaki ilamın kesinleşmesinden bu yana da 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiğini; yargılamanın yenilenmesini talep eden-davacıya boşanma dava dilekçesinin Chicago Başkonsolosluğu tarafından usulüne uygun tebliğ edildiğini, ayrıca yargılamanın yenilenmesini talep eden-davacının 02.10.2002 tarihinde Chicago Başkonsolosluğunda Av. ...a verdiği vekaletnamede nüfus kaydında boşanmış olarak yazıldığını, boşanmış olduğunu 21 yıldır bildiğini, 10 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra yargılamanın yenilenmesi talebinde bulunamayacağını, hak düşürücü sürenin geçip geçmediğinin mahkemece re'sen araştırılması ve talebin usulden reddine karar verilmesi,davanın usulünce açılmadığını, harç yatırılmadığını, dava dilekçesi ile tensip tutanağının karşı taraf-davacıya usulüne uygun tebliğ edilmediğini, karşı taraf-davacının 37 yıldır ABD'de yaşadığını, tebligat yapılan adresin karşı taraf-davacıya değil teyzesi Gülhan'a ait olduğunu, dava dosyasından 06/05/2021 tarihinde tam olarak haberdar olduklarını, tensip tutanağında taraf teşkilinin eksik belirtildiğini,eminat yatırması gerektiğini, esasa ilişkin olarak ise, verilen boşanma kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, tarafların evlendikten sonra 8 ay birlikte kaldıklarını, yargılamanın yenilenmesini talep eden-davalının eski eşini ve çocuklarını unutamadığını söyleyerek evi terk etmesi üzerine karşı taraf-davacının boşanma davası açtığını, karşı taraf-davacının şu anda evlhi ve iki çocuklu olduğunu, yargılamanın yenilenmesi talebinin kabulü halinde telafisi imkansız zararlar doğacağını ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
1. İstanbul 14. Asliye Hukuk Mahkemesinin 04.02.2021 tarih ve 2021/71 Esas, 79 Karar sayılı görevsizlik kararı ile davaya bakma görevinin Aile Mahkemesine ait olduğundan bahisle görevsizlik kararı verilmiş, görevsizlik kararının 30.03.2021 tarihinde kesinleşmesi ve yargılamanın yenilenmesini talep eden-davalı vekilinin gönderme talebi üzerine dosya görevli mahkemeye gönderilmiştir.
2. İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile kapatılan Fatih 3. Asliye Hukuk mahkemesinin 1999/862 Karar sayılı ilamı ile tarafların boşandıklarını, kararın 28.03.2000 tarihinde kesinleştiği, yargılanmanın yenilenmesine ilişkin talebin 30.12.2020 tarihinde yapıldığı, davacı taraf yargılanmanın yenilenmesine ilişkin talebini ifadesi karara esas alınan tanığın karardan sonra yalan yere tanıklık yaptığının sabit olmasına dayandırdığı, yargılanmanın yenilenmesine ilişkin talebin her halde iade talebine konu olan hükmün kesinleşmesinden itibaren 10 yıl içinde açılması gerektiği, Fatih 2 Asliye Ceza Mahkemesinin kararının ise 01.06.2007 tarihinde kesinleştiği, bu halde 6100 sayılı Kanun’un 379 uncu maddesi gereğince talebin kanuni süre içerisinde yapılmadığının anlaşıldığı gerekçesi ile davanın esasına girmeden süresi içinde yapılmayan yargılamanın yenilenmesine ilişkin davanın usulden reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı yargılamanın yenilenmesini talep eden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı talep eden vekili istinaf dilekçesinde özetle; yargılamanın yenilenmesi talebine ilişkin davasının süresi içinde açıldığını, ceza dosyası kararının kendisine ne de vekiline tebliğ edilmediğini, ağır bir kanser tedavisi geçirdiğini ve bu süre içinde Türkiye’ye de gelmediğini, iyileştiğinde geldiğini ve derhal iş bu davasını açtığını, kesinleşmiş mahkeme kararı ile yalancı tanıklıktan ceza alınan kişinin beyanı esas alınarak dayanak davanın kabulüne karar verilmiş olması yargılamanın yenilenmesi talebi için yeterli olması gerektiğini, boşanma davasının kesinleştirmesine neden olan tebligat üzerinde yapılan incelemede, talep edenin eli ürünü olmadığının anlaşıldğını ileri sürerek kararın tümü yönünden kaldırılmasını, yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile kadın tarafından yargılamanın yenilenmesini talep eden-davacı aleyhine Fatih kapatılan 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1999/615 Esas, 862 Karar sayılı kararı ile 26.08.1999 tarihinde açılan boşanma davasının yapılan yargılaması sonunda, tarafların şiddetli geçimsizlik sebebiyle boşanmalarına, herhangi bir nafaka ve tazminat talep edilmediğinden tayinine yer olmadığına karar verilmiş; hüküm taraflarca temyiz yoluna başvurulmaksızın 28.03.2000 tarihinde kesinleştiği; yargılamanın yenilenmesini talep eden-davacı vekili, talep dilekçesinde, boşanma davasında usulüne uygun tebligat yapılmadığını ileri sürerek 6100 sayılı Kanun’un 375 inci maddesine dayanarak yargılamanın yenilenmesini talep ettiği; boşanma dava dosyasında dava dilekçesi 10.11.1999, gerekçeli karar ise 10.03.2000 tarihinde olmak üzere yargılamanın yenilenmesini talep eden-davacıya Chicago Başkonsolosluğu aracılığı ile usulüne uygun tebliğ edildiği; bunun yanı sıra, yargılamanın yenilenmesini talep eden-davacı vekili olarak Av. Nuran Atahan boşanma dava dosyasına, gerekçeli kararın kesinleştiği 28.03.2000 tarihinden çok sonra olmak üzere 25.10.2002 tarihinde vekaletname sunarak da boşanma dava dilekçesi içeriğinden haberdar olduğu, buna rağmen yargılamanın yenilenmesi talebinde bulunulmadığı; yargılamanın yenilenmesi talebi, boşanma ilamının kesinleştiği 28.03.2000 tarihinden itibaren 6100 sayılı Kanun’un 377 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca 10 yıllık hak düşürücü süre ziyadesiyle dolduğu, diğer yandan yargılamanın yenilenmesini talep eden-davacı vekili yargılamanın yenilenmesi talep dilekçesinde, karşı taraf-davalı tarafından boşanma davasında dinlenen tanıkların yalan tanıklık suçu nedeniyle yargılanarak ceza aldıklarını belirterek 6100 sayılı Kanun’un 375 nci maddesinin birinci fıkrasının ( e) bendine dayalı olarak da yargılamanın yenilenmesini talep ettiği, her ne kadar, boşanma davasında bilgisine başvurulan davacı tanıklarından Kesire Erdoğan, Fatih kapatılan 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 30.04.2007 tarih ve 2006/643Esas, 2007/259 Karar sayılı ilamı ile eylemine uyan ve lehine olan 765 sayılı Türk Ceza Kanun'nun 286 ncı maddesinin birinci fıkrası, 59 uncu maddesinin ikinci fıkrası i gereğince 2 ay 15 gün hapis cezası ile cezalandırılarak cezası ertelenmiş ise de tanık Kesire hakkındaki mahkumiyet hükmü 01.06.2007 tarihinde kesinleşmiş; yargılamanın yenilenmesi talebi, bu tarihten itibaren 10 yıllık hak düşürücü süre ziyadesiyle dolduktan sonra ileri sürüldüğü; her ne kadar yargılamanın yenilenmesini talep eden-davacı vekili ceza yargılamasından haberdar olmadıklarını belirtmiş ise de, yargılamanın yenilenmesini talep eden-davacı, ceza yargılaması sırasında davaya müdahil olduğu, bozma öncesi yargılama sonunda sanıkların beraatine dair verilen 11.06.2004 tarih ve 2003/423 Esas, 2004/387 Karar sayılı ilamı vekili aracılığı ile temyiz edildiği, hükmün sanık Kesire yönünden bozulması üzerine vekili 30.04.2007 tarihli duruşmaya katıldığı, hüküm dahi vekilinin yüzüne karşı tefhim olunduğu, hüküm taraflarca temyiz edilmeyerek -dosyada mevcut harç tahsil müzekkeresinden de anlaşılacağı üzere- 01.06.2007 tarihinde kesinleştiği, 10 yıllık hak düşürücü süre içinde yargılamanın yenilenmesi talebinde bulunulmadığı; tüm bu sebeplerle davanın usulden reddine ilişkin İlk Derece Mahkemesi kararında yanlışlık bulunmadığı gerekçesi ile 6100 sayılı Kanun’un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin birinci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; istinaf başvuru dilekçesini tekrarlamakla birlikte, boşanma davasının kesinleştirilmesine neden olan tebligat üzerinde yapılan inceleme ile davacıya ait olmadığının belirlendiğini, geçirdiği ağır kanser tedavisi nedeniyle Türkiye’ye iş bu davanın açıldığı tarihe kadar gelemediğini; yalancı tanıklık nedeniyle ceza verilen kararın kendisine tebliğ edilmediğini, dolayısıyla hak düşürücü sürenin geçmediğini ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının tümü yönünden bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, yargılamanın yenilenmesi davasında, davaya konu ilk kararın tebliğinin usulsüz olmasının bu davanın hak düşürücü süresine etki edip etmeyeceği ile hak düşürücü sürenin hangi tarihten itibaren başlayacağına dair tespitin hatalı yapılıp yapılmadığı, davanın usulden reddine karar verilmesinin hatalı olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Kanun'un 369 uncu, 370 inci, 371 inci ve 375 inci, 379 uncu maddesi
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
26.02.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.