Logo

2. Hukuk Dairesi2023/960 E. 2023/3826 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında tarafların kusur oranları, tazminat, nafaka miktarları ve kadının ziynet eşyalarının iadesi hususlarında anlaşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, dosyadaki deliller ve uygulanması gereken hukuk kuralları değerlendirilerek, ortak çocuklardan birinin temyiz incelemesi tarihinde ergin olması da gözetilerek, istinaf mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle temyiz isteminin reddine ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2020/292 E., 2022/1287 K.

KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile esas hakkında yeniden hüküm kurma

İLK DERECE MAHKEMESİ : Küçükçekmece 6. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2018/501 E., 2019/644 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davaları ile ziynet alacağı davalarından dolayı dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki boşanma davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine, kadının ziynet alacağı davasının ise reddine karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün ilgili bölümlerini kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı-karşı davacı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı-karşı davalı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; erkeğin sistematik olarak müvekkile yönelik psikolojik ve fiziksel şiddet uyguladığını, müvekkile çocuklarının önünde orospu, kaltak, seni gözden çıkardım, onursuz gibi ağza alınmayacak hakaretler ettiğini, müvekkilini ortak konuttan kovduğunu, müvekkilinin iş yerine gelerek defalarca olay çıkardığını, erkeğin ortak konutta bir yabancı gibi yaşadığını, sürekli telefondan birileri ile mesajlaştığını, ailesi ile tüm iletişimini fiilen kopardığını, müvekkilinin erkek tarafından 1,5 yıldır ... ... isimli evli bir kadınla aldatıldığını kızı...'dan öğrendiğini, müvekkilinin evlilik birliğinin artık devam edemeyeceğini anlayarak 06.06.2018 tarihinde boşanmak istediğini söylediğini, bunun üzerine çıkan tartışmada ortak çocukların önünde müvekkiline fiziksel şiddet uyguladığını, müvekkilini ortak konuttan kovduğunu, düğünde müvekkiline takılan 24 ayar 15 adet bilezik, kolye, küpe, bileklik ve yüzükten oluşan takı setinin takıldığını, ancak düğün sonrası davalının annesi ... tarafından bu takıların düğün masrafları gibi bahanelerle alındığını ve geri verilmediğini belirterek tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, ortak çocukların velâyetlerinin anneye verilmesine, ortak çocukların her biri için ayrı ayrı aylık 1.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakası ile 4721 sayılı Kanun'un beşinci fıkrası uyarınca nafakanın nihai karar ile her yıl hakkaniyetin gerektirdiği oranda arttırılarak yeniden takdir edilmesine, müvekkili lehine aylık 2.000,00 TL tedbir ve yoksullluk nafakası ile 80.000,00 TL maddî ve 100.000,00 TL manevî tazminata, ziynet eşyalarının aynen, olmadığı takdirde bedelinin tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı-karşı davacı erkek vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; iddiaların asılsız olduğunu, ismi verilen kişi ile arkadaşlıktan öte bir ilişkisinin olmadığını, hukuka aykırı elde edilmiş delillerin hükme esas alınamayacağını, asıl kusurlu olanın kadın olduğunu, evliliğin ilk gününden itibaren erkeğin kadının yalan söylediğine vakıf olduğunu, güveninin sarsıldığını, kadının eşine ben seni sevmemiştim, ilk günden itibaren bir kurtarıcı gibiydin aile karşı sorumluluğumu yerine getirme durumu hissettiğim için seninle evlendim, sesimi çıkartmadım dediğini, kadının ortak konutyi eşya takı ve evde ortak birikim için olan paraları da alarak müvekkilinden habersiz üç kez terk ettiğini, özür dileyerek eve geri döndüğünü, ailemin zoru ile döndüm dediğini ve agresif tavırlarına devam ettiğini, tartışma çıkardığını, müvekkiline ağza alınmayacak hakaretler ettiğini, sinir krizlerine girdiğini, son dört senedir cinsel olarak hiçbir araya gelmediklerini, müvekkiline açıkça ben seni istemiyorum ve senden tiksiniyorum dediğini, müvekkilinin ailesinin evlilikleri boyunca tarafların evin dört defa geldiklerini, birinci derece yakınlar hariç eşini dostunu eve kabul etmediğini, davacının müvekkiline hitaben çocukların yanında sen de adam mısın erkek misin, pezevenk, gavat, boynuzlu, başkalarının kocaları mimar, doktor sen nesin? dediğini, istesem şimdi daha iyilerini bulurum, hepsi gözümün içine bakıyor dediğini, kadının son olarak erkeğin bayram için annesini ziyarete gittiğinde 43.000,00 TL yi ve diğer üç terkten sonra kalan birkaç altını da alıp evi son kez terk ettiğini belirterek kadının davasının reddine, kendi davalarının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına karar verilmesini, ortak çocukların velâyetlerinin babaya verilmesini, erkek lehine 500.000,00 TL maddî ve 1.000.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile erkeğin evlilik birliği süresince kadına fiziksel şiddet uyguladığı, o... çocuğu, s...tir git kaltak şeklinde hakaret içerikli sözler söyleyip bıçakla tehdit ettiği, başka kadınlarla mesajlaşmak suretiyle güven sarsıcı hareketlerinin bulunduğu, tarafların evde iki yabancı gibi yaşayıp birbirleri ile konuşmadıkları, kadının da erkeğe salak, pezevenk, adam mısın, o çocuğu, boynuzlu şeklinde hakaret içerikli sözler söylediği, evden ayrılırken tarafların ortak birikimi olan paranın tamamını ve ev eşyalarını da yanında götürmek suretiyle ekonomik güven sarsıcı hareketlerde bulunduğu, erkeğin evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında daha ziyade kusurunun bulunduğu, ortak çocuğun görüşü, sosyal hizmet uzmanının velâyetin düzenlenmesine ilişkin görüşü ve ortak çocukların hali hazırda annelerinin yanında ikamet etmeleri ve çocukların birbirlerinden ayrı yaşamalarının psikolojik gelişimlerine olumsuz etkilerinin bulunacağı dikkate alınarak ortak çocukların velâyetinin anneye verilmesinin çocukların yaşı ve sağlıklı gelişimi açısından daha uygun olduğu, kadının sürekli ve düzenli gelirinin bulunduğu, kadın tanıklarının ziynet eşyaları istemi yönünden görgüye dayalı bilgilerinin bulunmadığı, taraf tanıklarının kadının, müşterek haneyi erkeğin evde bulunmadığı bir zaman terk ettiğini ifade ettikleri, Yargıtayın yerleşik içtihatları kapsamında ziynet eşyasının rahatlıkla saklanabilen, taşınabilen, götürülebilen türden eşyalardan olması, bu nedenle evden ayrılmayı tasarlayan kadının bunları önceden götürmesi, gizlemesi her zaman mümkün olduğu gibi evden ayrılırken üzerinde götürmesinin de mümkün olması, kadının ziynet eşyalarının erkek ve ailesi tarafından alındığı, halen onların yedinde bulunduğu iddiasını ispat edemediği, kadının evden ayrılış şekli de dikkate alındığında ziynet eşyalarının kadının üzerinde olduğunun kabulünün gerektiği, aksinin varlığının kadın tarafından ispatlanamadığı gerekçesiyle, her iki boşanma davasının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, ortak çocukların velâyetlerinin anneye verilmesine, ortak çocuklar ile baba arasında kişisel ilişki düzenlenmesine, ortak çocuklar için ayrı ayrı aylık 500,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, sürekli ve düzenli geliri bulunan kadının tedbir ve yoksulluk nafakası taleplerinin reddine, kadın lehine 25.000,00 TL maddî ve 25.000,00 TL manevî tazminata, kadının ispatlanamayan ziynet alacağı davasının reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı-karşı davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; tam kusurlu erkeğin davasının kabulünün hatalı olduğunu, evin ve ortak çocuklarının tüm giderlerinin müvekkili tarafından karşılandığını, erkeğin nafaka dışında bir ödeme yapmadığını, çocukların giderlerine katılmadığını, hükmedilen iştirak nafaka miktarlarının oldukça yetersiz olduğunu, geçinmekte zorluk çektiğini, erkeğin annesinin evinde kira vermeden yaşadığını, boşanmakla yoksulluğa düşeceğini, gelirinin kendisine yetmediğini, lehine tedbir nafakasına hükmedilmediğini, lehine hükmedilen tazminatların yetersiz olduğunu, ispatlanan ziynet alacağı davasının reddinin hatalı olduğunu beyanla kusur belirlemesi, erkeğin davasının kabulü, tedbir ve yoksulluk nafakası talebi ile ziynet alacağı talebinin reddi, lehine hükmedilen tazminat ve çocuklar için hükmedilen nafaka miktarları ve iştirak nafalarının yıllık artış oranlarının belirlenmemesi yönlerinden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesi istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2.Davalı-karşı davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; kadının ağır kusurlu olduğunu, buna rağmen kusur oranının tespitinde kadının eylem ve davranışlarının yok sayılarak, tüm kusurun müvekkile izafe ediliyor olması asla yerinde ve gerçek bir karar olmadığı gerekçesiyle kusur belirlemesi, kadın lehine hükmedilen tazminatlar, reddedilen tazminat talepleri yönlerinden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesi istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile taraflar arasındaki evlilik birliğinin temelinden sarsıldığının kabulü ve birliğin temelinden sarsılmasında erkeğin ağır kadının az kusurlu olduğuna ilişkin tespitin yerinde olduğu, erkeğin davasınında kabulüne karar verilmesi ve koşulları oluştuğu için az kusurlu kadın yararına maddî ve manevî tazminata, ortak çocuklar için iştirak nafakasına hükmedilmesi ile tazminatlar ve nafaka miktarlarının usul ve kanuna uygun olduğu, ancak kadın tarafından talep edildiği halde iştirak nafakalarının gelecek yıllara göre artış oranının belirlenmemesi ve erkeğin maddî ve manevî tazminat talepleri konusunda olumlu olumsuz hüküm kurulmaması ve kadın yararına tedbir nafakasına hükmedilmemesinin doğru olmadığı, ziynetlere yönelik istinafın incelenmesinde ise tarafların ortak çocuğu..., anne ve babası arasında geçen konuşma sırasında babasının düğünde takılan ziynetlerin babaannesinde olduğuna ilişkin olarak tamam, ha bizde, ha onda dediğini bildirdiğine göre kadının dava dilekçesi ile yemin deliline dayandığı gözetilerek ziynet alacağı talebi ile ilgili olarak erkeğe yemin teklif edip etmediği sorularak sonucuna göre karar vermek gerekirken kadının ziynet alacağı talebinin reddinin doğru olmadığı gerekçesiyle kadının istinaf başvurusunun kadın yönünden tedbir nafakası, iştirak nafakaları ile reddedilen ziynet alacağı davası yönlerinden, erkeğin istinaf başvurusunun ise erkeğin tazminat talepleri hakkında olumlu olumsuz hüküm kurulmaması yönlerinden kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin ilgili bentlerinin kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle ortak çocuklar lehine aylık ayrı ayrı 500,00 TL tedbir ve iştirak nafakası ile nafakaların her yıl Ocak ayında Türkiye İstatistik Kurumu tarafından açıklanacak üretici fiyat endeksi oranında arttırılmasına, fazlaya ilişkin talebin reddine, kadın lehine dava tarihinden boşanma kararının kesinleştiği tarihine kadar aylık 500,00 TL tedbir nafakasına, erkeğin maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine, kararının ziynet alacağına ilişkin 7 nci bendi ile ziynetlerle ilgili yargılama giderlerine ilişkin bentlerinin kaldırılmasına, kadına yemin delilinin hatırlatılması ve sonucuna göre tüm delillerin değerlendirilerek bir karar verilmek üzere dosyanın Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş, tarafların sair istinaf taleplerinin ise 6100 sayılı Kanun'un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-karşı davacı erkek vekili temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı-karşı davalı temyiz dilekçesinde; istinaf dilekçesini tekrarla, kadının evi planlı olarak terk ettiğini, düzenli ve sürekli bir gelirinin olduğu gibi kadının evden ayrılırken evde bulunan birikmiş parayı da alarak evi terk ettiği, kadın lehine tedbir nafakasına hükmedilmesi için gereken şartların oluşmadığını beyanla; kusur belirlemesi, kadın lehine hükmedilen tazminatlar, kendisinin reddedilen tazminat talepleri ile tedbir ve iştirak nafakası yönlerinden kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, açılan boşanma davalarında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamındaki geçimsizlikte hangi tarafın daha ziyade kusurlu olduğu, kusur belirlemesi sonucu hangi tarafın lehine tazminata hükmedilmesi gerektiği, kadın yararına hükmedilen tedbir nafakasının yasal şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği ve miktarı ile iştirak nafakalarının miktarı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 1 inci, 4 üncü, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 176 ncı maddenin beşinci fıkrası. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere ve özellikle 03.08.2004 doğumlu ortak çocuk...'nın temyiz inceleme tarihi itibarıyla ergin olduğunun anlaşılmasına göre usul ve kanuna uygun olup davalı-karşı davacı erkek vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

12.09.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.