"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/1469 E., 2023/1216 K.
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Akçaabat 2. Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi
SAYISI : 2021/426 E., 2023/594 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince kadının davasının kabulüne, erkeğin davasının reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı -davalı erkek vekilince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı-davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı-davalı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; davalı ile 01.04.2015 tarihinde evlendiklerini, evlilikleri bir yıldan fazla süredir devam etmekte olduğunu, bu evlilikten müşterek bir çocuklarının olduğunu, davacı ve davalının arasında anlaşmazlıkların mevcut olduğunu, bu anlaşmazlıkların evlilik birliğini temelinden sarmakta ve evliliğin devamını olumsuz etkilediğini, taraflar olarak kendilerine ve müşterek çocuklarına daha fazla zarar vermemek için anlaşarak boşanmaya karar verdiklerini belirterek, protokol hükümleri çerçevesinde anlaşmalı boşanmaya karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı-davacı kadın vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin aldatıldığını anlaşmalı boşanma kararından sonra davacının gayri resmi ilişki yaşadığı kadının müvekkilinin kızının çalıştığı iş yerine gelerek durumu itiraf etmesi ve buna ilişkin attığı mesajlardan öğrendiğini, bunun üzerine anlaşmalı boşanma kararına itiraz ettiğini, bu nedenle aldatma iddiasının anlaşmalı boşanma davasında ileri sürülme imkanının bulunmadığını, müvekkilinin, davacının kendisini aldattığını öğrendiği zaman anlaşmalı boşanma kararına itiraz ederek tepkisini ortaya koyduğunu, davacının, müvekkilinin hem ... Otel isimli otelde, hem de Trabzonsporlu futbolcunun evinde çalıştığı iddiasının doğru olmadığını, beyanlarını destekler nitelikte Yargıtay kararı bulunduğunu, tam kusurlu olan davacının davasının reddinin gerektiğini, davacı karşı davalının, müvekkilini uzunca bir süredir aldattığının ortaya çıktığını, boşanmaya sebep olan olaylarda davacı karşı davalının tam kusurlu olduğunu, müvekkiline atfedilebilecek bir kusur bulunmadığını, müvekkilinin onurunun kırıldığını ve kişilik haklarının zedelendiğini belirterek, karşı davacının davasının reddine, karşı davalarının kabulü ile tarafların boşanmalarına, müşterek çocuğun dava sonuna kadar geçici, dava sonunda ise kati velayetinin müvekkiline bırakılmasına, müşterek çocuk lehine aylık 1.000,00 TL iştirak nafakasına hükmedilmesine, nafakalara her yıl ÜFE-TÜFE oranında artış özgülenmesine, müvekkiline dava tarihinden itibaren aylık 1.000,00 TL tedbir nafakasına hükmedilmesine, nafakalara her yıl ÜFE TÜFE oranında artış özgülenmesine, boşanmaya sebep olan eylemlerde karşı tarafın tam kusurlu olduğu anlaşıldığından 250.000,00 TL manevi, 100.000,00 TL maddi tazminata hükmedilmesine, davacı karşı davalının üzerinde taşınmaz bulunması halinde tapu müdürlüğüne müzekkere yazılarak davalıdır şerhi verilmesinin istenilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı karşı davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk derece mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; "... evlilik birliği devam ederken davacı karşı davalı erkeğin sadakat yükümlülüğüne aykırı davranmak suretiyle yükümlülüklerine aykırı davrandığının sabit olduğu, buna karşılık davalı karşı davacı kadına isnat edilen vakıalar ispatlanamadığından kadına atfı kabil bir kusur bulunmadığı bu hali boşanmaya sebebiyet veren olaylarda davalı karşı davacı kadının kusursuz, davacı karşı davalı erkeğin ise tam kusurlu olduğu kanaatine varılmıştır. Dosya kapsamındaki bilgi, belge ve tanık beyanlarından evlilik birliğinin temelinden sarsıldığının sabit olduğu, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında kadının kusursuz erkeğin ise tam kusurlu olduğu bu halde taraflar arasında birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut olmakla bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık mümkün görülmemesi ve evlilik birliğinin devamında korunmaya değer bir yarar kalmamış olması sebebi ile davalı karşı davacı kadın tarafından açılan karşı davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve tam kusurlu davacı karşı davalı erkek tarafından açılan asıl davanın ise reddine karar vermek gerektiği... " gerekçesi ile davalı karşı davacı kadın tarafından açılan karşı davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı kanun'un 166/1 maddesi uyarınca boşanmalarına, davacı karşı davalı erkek tarafından açılan asıl davanın reddine, müşterek çocuğun velâyetinin annesine verilmesine, baba ile müşterek çocuk arasında kişisel ilişki kurulmasına, müşterek çocuk ve kadın lehine takdir edilen aylık 1.000,00 TL tedbir nafakasının kararının kesinleşmesinden itibaren iştirak ve yoksulluk nafakası olarak devamına, takdir edilen nafakanın her yıl ocak ayında TÜİK'in yayınladığı ÜFE(TEFE) oranında artırılmasına, kadın lehine 40.000,00 TL maddî, 40.000,00 TL manevî tazminata, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı-davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı-davalı erkek vekili taraf istinaf dilekçesinde özetle; geçen süre içerisinde tarafların anlaşmazlığa düştüklerini, sonuçta karşılıklı anlaşarak boşandıklarını, karşılıklı anlaşma sırasında davalı karşı davacının boşanma nedenini ileri sürmediğini, davalı karşı davacının her ne kadar müvekkilinin eve bakmadığından ve ilgilenmediğinden söz etmekte ise de, bunun doğru olmadığını, müvekkilinin bizzat evin geçimi ile ilgilendiğini,kadının otelde çalıştığını, ayrıca Trabzonsporlu oyuncunun evinde sigortasız olarak çalıştığını, davalı karşı davacının, müvekkilinin geçirdiği uyku apnesi rahatsızlığı nedeniyle bir müddet eşlik görevini yapamadığını, bu durumun da karşı tarafça dillendirilip müvekkilini üzdüğünü, tanıklarının doğru beyanda bulunduklarını, davalı karşı davacının geçen süre içerisinde müvekkilini rahat bırakmadığını, toplu bir ortamda bir takım tehdit ve hakaretlerde bulunduğunu, her ne kadar davalı karşı davacı lehine maddi ve manevi tazminata hükmedilmiş ise de, bu durumun doğru olmadığını, boşanmada kadının da kusurunun bulunduğunu belirterek istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile erkeğin kabul edilen kusurlarının gerçekleştiği, boşanmaya neden olan olaylarda tam kusurlu olduğu, kadına atfı kabil kusurun kanıtlanamadığı, İlk Derece Mahkemesi kararında usule ve esasa ilişkin herhangi bir aykırılığın bulunmadığı, delillerin değerlendirilmesinde, kanunun olaya uygulanmasında, gerekçede ve kusur belirlemesinde hata edilmediği, Mahkemece erkeğin tam kusurlu bulunması ve tarafların sosyal ve ekonomik durumları değerlendirilerek erkek aleyhine maddi ve manevi tazminat ile nafakaya hükmedilmesinin yerinde olduğu, müşterek çocuğun yaşı ve sosyal inceleme raporu doğrultusunda velayetin anneye verilmesinin yerinde olduğu gerekçesiyle istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı -davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı-davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle istinaf dilekçesinde ileri sürülen nedenleri tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, her iki dava ve fer'îler noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 4 üncü ve 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesi, 175 inci maddesi, 182 nci, 323 üncü, 330 uncu ve 336 ncı maddeleri; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun)190 ıncı maddesi, 194 üncü maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci maddesinin birinci fıkrası ve 371 inci maddesi; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı -davalı erkek vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
10.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.