"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında yeniden hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 5. Aile Mahkemesi
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma ve ziynet alacağı davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince erkeğin ve kadının boşanma davalarının kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine, kadının ziynet alacağı davasının ispatlanamadığından reddine karar verilmiştir.
Kararın davalı-davacı kadın tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davalı davacı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle;kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı davalı erkek vekili dava ve karşı davaya cevap dilekçelerinde özetle; davalı davacı kadının psikolojik sorunlarının bulunduğunu, bunların kadın ve ailesi tarafından gizlendiğini, kadının gençlik yıllarında akıl hastanesinde tedavi gördüğünü ve bir takım ağır psikolojik ilaçlar kullandığını, davacı davalı erkek tarafından ilaçlar sorulunca artık iyileştiğini belirttiğini, çocuk sahibi olmak için ilaçları kestiğinde davranış bozukluklarının ortaya çıktığını, agresif tavırlarının olduğunu, bununla birlikte, eşi ile yaşadığı herşeyi annesi ve arkadaşları ile paylaştığını, erkeğe "hayvansın" şeklinde mesaj yazarak hakaret ettiğini, annesinin yanında erkeğe " beni boşa, beni boşa" diyerek kendi saçlarını yolmaya çalıştığını, daha sonra akıl hastanesine kaldırıldığını, erkeğin bu dönemde eşini hastanede ziyaret ettiğini, kadının ise "onun yüzünü görmek istemiyorum" diyerek erkeği geri gönderdiğini, kadının hastaneden çıkması ile iyileştiğini düşünerek ortak konuta döndüklerini ancak zamanla herşeyin daha da kötüleştiğini, küçük meseleleri abartarak huzursuzluk çıkardığını, "senin kardeşlerin de benim yaşadıklarımı yaşarlar " diye beddua ettiğini, erkeği işten attırmakla tehdit ettiğini, yemek yapmadığını, kadının ailesinin gelip kadını ortak konuttan götürdüklerini ve yaklaşık altı aydır ayrı yaşadıklarını iddia ederek tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası boşanmalarına karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı davacı kadın vekili cevap ve karşı dava ile karşı davaya cevaba cevap dilekçelerinde özetle; kadının gençlik döneminde psikolojik bir rahatsızlık geçirerek hastanede tedavi gördüğünün erkek tarafından bilindiğini ve bunun evlenmeye engel teşkil etmeyeceğini belirttiğini, kadının kullandığı ilaçların erkek tarafından bilindiğini, kadının evliliğin ilk günü cinsel şiddete maruz kaldığını, erkeğin ev işlerinin aksamasını bahane ederek kadını hafızlık kursuna göndermek istemediğini, kadının kuran eğitimi vermesine engel olduğunu, evliliğin başından beri onur kırıcı, kaba ve despot şekilde davrandığını, şiddet uyguladığını, kıskandığı için hiçbir yere gitmesine izin vermediğini, erkekten izin alarak dışarı çıktığı halde eve geldiğinde erkeğin evde yemek yok diye kadına tekme attığını ve ketçap şişesini fırlattığını, "sen hizmetçisin, ben hizmetçiler ile aynı yatakta uyumam" diyerek rencide ettiğini, ağır küfürler ettiğini, erkeğin tavırları nedeni ile hastanede psikolojik tedavi gördüğünü, hastanede iken erkeğin hiç ziyaret etmediğini iddia ederek karşı davanın kabulü ve evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeni 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası ile tarafların boşanmalarına, davalı davacı kadın yararına aylık 1.000,00TL tedbir ve yoksulluk nafakasına ve 50.000,00TL manevî tazminata, ayrıca kadına ait 180 gr ziynet eşyasının kadına aynen iadesine, mümkün olmaması halinde fazlaya ilişkin hakkı saklı kalmak kaydıyla 43.500,00TL maddî tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; tarafların anlaşamadıkları, fiilen ayrı yaşadıkları, davalı davacı kadının evlilikten önceki psikolojik rahatsızlığı eşinden gizlediği, az kusurlu olduğu, davacı davalı erkeğin ise karısına karşı darp uyguladığı ve hastalığıyla ilgilenmediği, ağır kusurlu olduğu, evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı, davalı davacı kadın yararına yoksulluk nafakası ve tazminatlara hükmedilmesi koşullarının bulunduğu, davalı davacı kadının ziynet alacağı davasının ispatlanamadığından reddi gerektiği, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya neden olan olayda kusur dereceleri, davalı kadının kişilik hakkına yapılan saldırı ve ihlal edilen mevcut beklenen menfaat gereğince davalı kadının maddî ve manevî tazminat taleplerinin kısmen kabulü gerektiği gerekçesi ile her iki tarafın boşanma davalarının kabulü ile tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeni ile boşanmalarına, kadın yararına aylık 500,00TL tedbir ve yoksulluk nafakası ödenmesine, kadın yararına 8.000,00TL maddî, 8.000,00TL manevî tazminata hükmedilmesine, kadının ziynet alacağı davasının ispatlanamadığından reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davalı davacı kadın vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde; ziynet alacağı davasının reddine karar verilmesini, boşanma kararına itirazları olmadığını ancak davalı davacı kadının psikolojik rahatsızlığını gizlemediğini, bu nedenle kusursuz kabul edilmesi gerektiğini, hükmedilen tedbir ve yoksulluk nafakaları ile tazminatların miktarının düşük olduğunu belirterek ziynet alacağı davasının reddi, kusur belirlemesi, hükmedilen nafaka ve tazminatların miktarı yönünden kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; İlk Derece Mahkemesince kadına evlilik öncesi rahatsızlığını gizlediğinden bahisle kusur verilmiş ise de, yeminli tanık anlatımları ile evlilik öncesi bu durumun erkeğe söylendiği ve erkeğin bu durumu bildiği anlaşılmakla kadına kusur olarak yüklenmesinin doğru görülmediği, kadının kusura yönelik istinaf talebinin kabulü ile boşanmaya sebep olan olaylarda erkeğin tam kusurlu, kadının kusursuz olduğu şeklindeki kusura ilişkin gerekçenin düzeltilmesine, hükmedilen tedbir nafakasının tarafların ekonomik, sosyal durumlarına ve hakkaniyete uygun olduğu gerekçesi ile kadının tedbir nafakası miktarına yönelik istinaf talebinin esastan reddine, tarafların ekonomik, sosyal durumları ve hakkaniyet dikkate alındığında hükmedilen yoksulluk nafakası miktarının düşük olduğu, bu nedenle kadının yoksulluk nafakasının miktarına yönelik istinaf talebinin kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin ilgili hükmünün kaldırılarak yerine yeniden hüküm kurmak suretiyle boşanma kararının kesinleştiği tarihten geçerli olmak üzere aylık 800,00 TL yoksulluk nafakasının erkekten alınarak kadına verilmesine, tarafların ekonomik, sosyal durumları ve hakkaniyet dikkate alındığında hükmedilen manevî tazminatın miktarının düşük olduğu, bu nedenle kadının manevî tazminatın miktarına yönelik istinaf talebinin kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin ilgili hükmünün kaldırılarak yerine yeniden hüküm kurmak suretiyle takdiren 25.000,00 TL manevî tazminatın erkekten alınarak kadına verilmesine, kadın vekilinin 27.11.2018 tarihli davacı davalı erkek vekilinin katılmadığı ön inceleme duruşmasında "boşanmanın fer'î niteliğinde maddî tazminat talebimiz vardır, miktarı açıklamak için süre verilsin" talebi üzerine ön inceleme tarihindeki usul hükümleri gereğince maddî tazminat miktarını açıklaması için süre verildiği, bu kapsamda kadın vekilinin 11.12.2018 tarihli dilekçesiyle, maddî tazminat taleplerinin erkeğin evlilik tarihinden dava tarihine kadar kadının çalışmasına izin vermemesinden dolayı 21 ay boyunca elde edemediği gelir nedeniyle tazminat olduğunu belirterek 52.000,00 TL maddî tazminat talep ettiği, bu açıklama dilekçesi dikkate alındığında maddî tazminat talebinin boşanmanın fer'î niteliğindeki 4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesinin birinci fıkrası kapsamında maddî tazminat olmadığı, bu nedenle İlk Derece Mahkemesince davalı-davacı kadın lehine maddî tazminata hükmedilmesinin doğru görülmediği, ancak davacı davalı erkek tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmaması nedeni ile İlk Derece Mahkemesince kadın lehine hükmedilen 8.000,00TL maddî tazminatın kesinleştiği, kadının boşanmanın fer'î niteliğinde olmayan 52.000,00 TL'lik talebi yönünden usulüne uygun dava açılmadığı dikkate alınarak bu taleple ilgili istinaf talebi konusunda karar verilmesine yer olmadığına, kadının ziynet alacağı davasına yönelik istinaf talebinin ispatlanamadığından reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı davacı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı davacı kadın vekili; hükmedilen yoksulluk nafakasının asgari ücretin çok altında kaldığını, hükmedilen manevî tazminat miktarının az olduğunu, boşanmanın fer'î niteliğinde olmadığı gerekçesi ile maddî tazminata yönelik verilen karar verilmesine yer olmadığına dair kararın hukuka aykırı olduğunu belirterek yoksulluk nafakasının ve manevî tazminatın miktarları ile maddî tazminat talebi hakkında verilen karar verilmesine yer olmadığına dair karar ile maddî tazminatın miktarı yönlerinden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kadın yararına hükmedilen yoksulluk nafakasının ve manevî tazminatın miktarları ile maddî tazminat talebine ilişkin verilen karar verilmesine yer olmadığına dair kararın yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü, 174 üncü, 175 inci maddeleri. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı davacı kadın vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
05.07.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.