"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 56. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/58 E., 2023/126 K.
KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : Büyükçekmece 5. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2017/873 E., 2021/1084 K.
BİRLEŞEN DOSYA : Bulanık Asliye (Aile) Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl davanın reddi birleşen davanın kabulü ve boşanmanın ferilerine karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen esastan reddi ve kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün ilgili bölümlerini kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı-davacı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1.Davacı-davalı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; kadının kusurlu hareketleri nedeniyle evlilik birliğinin çekilmez hale geldiğini iddia ederek tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
2. Davacı-davalı erkek vekili birleşen davaya cevap dilekçesinde özetle; kadının iddialarını kabul etmediğini beyan ederek kadının davasının ve taleplerinin reddine, erkeğin açtığı davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1.Davalı-davacı kadın davaya cevap vermemiştir.
2. Davalı-davacı kadın vekili birleşen dava dilekçesinde özetle; erkeğin kusurlu hareketleri nedeniyle evlilik birliğinin çekilmez hale geldiğini iddia ederek davanın kabulü ile tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, kadın yararına aylık 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına ve 50.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminata, ziynet eşyalarına karşılık 25.000,00 TL nin erkekten tahsiline, mal rejiminin tasfiyesine hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile özetle; tüm tanık beyanlarının değerlendirilmesinde; davacı-birleşen dosya davalısının boşanmaya sebep olan olaylarda davalı-birleşen dosya davacısına hakaret etmek, davalı-birleşen dosya davacısını evden defalarca atmak ve sokağa atmak, başka bir kadınla yaşayarak cinsel sadakate aykırı davranışta bulunmak, kendi ailesinin davalı-birleşen dosya davacısının hakaretlerine ses çıkarmamak, davalı-birleşen dosya davacısına para vermeyerek ekonomik şiddet bulunmak eylemleri nedeniyle ağır kusurlu olduğu, davalı-birleşen dosya davacısının ise davacı-birleşen dosya davalısına bıçak çekmesi nedeniyle tarafların eylemleri karşılaştırıldığında hafif kusurlu olduğu anlaşıldığı, tüm dosya kapsamı ile tanık beyanları birlikte değerlendirildiğinde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabit olmakla olayların akışı karşısında bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine ve de evlilik birliğinin devamında taraflar ve toplum (kamu) için bir fayda kalmadığı anlaşıldığına göre, birleşen dosya davacısının davasının 4721 sayılı Kanun'un 166 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereğince kabulüne karar verildiği, boşanma sebebiyle mevcut veya beklenen menfaatleri zedelenen ve kişilik hakları saldırıya uğrayan kadın eş yararına maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi gerektiği, kadının boşanmakla yoksulluğa düşeceği, gerekçesi ile; asıl davanın reddine karşı davanın kabulüne tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, kadın yararına aylık 300,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına ve kadın yararına 10.000,00 TL maddî, 8.000,00 TL manevî tazminata, kadının ziynet eşyası alacağı talebinin işlemden kaldırıldığı anlaşıldığından bu talep bakımından davanın tefriki ile ayrı bir tek dosya esasına kaydına karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı-davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; tarafların boşanmalarına ilişkin hükmü kabul ettiklerini ve kadının davasının işlemden kaldırılması gerekirken, davasının kabulüne karar verilmesinin usulen hatalı olduğunu belirterek; kusur tespiti, asıl davanın reddi ve karşı davanın kabulü, kadın yararına hükmedilen tedbir ve yoksulluk nafakası yönlerinden istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
2. Davalı-davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; erkeğe yüklenen vakıalar yönünden yapılan kusur tespiti, kadın yararına hükmedilen maddî-manevî tazminat ile tedbir-yoksulluk nafakası miktarları yönlerinden istinaf talebinde bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile İlk Derece Mahkemesince; taraflar arasındaki evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında; erkek kadına hakaret ettiği, kadını defalarca sokağa attığı, başka kadınla yaşayarak cinsel sadakate aykırı davrandığı, ailesinin kadına hakaretlerine ses çıkarmadığı, kadına para vermeyerek ekonomik şiddet uyguladığı gerekçesiyle ağır kusurlu, kadın ise erkeğe bıçak çekmesi nedeniyle az kusurlu bulunmuş, erkeğin davası reddedilmiş, kadının davası kabul edildiği, kadının ziynet alacağı davası eldeki davadan tefrik edilerek ayrı bir esasa kayıt edildiği, İlk Derece Mahkemesince davacı-davalı erkek eşe hakaret etmek, davalı-birleşen dosya davacısını evden defalarca atmak ve sokağa atmak, başka bir kadınla yaşayarak cinsel sadakate aykırı davranışta bulunmak, kendi ailesinin davalı-birleşen dosya davacısının hakaretlerine ses çıkarmamak, davalı-birleşen dosya davacısına para vermeyerek ekonomik şiddet bulunmak kusurları yüklenmişse de, cinsel sadakatsizlik ve ekonomik şiddet davalı-davacı tarafça davacı-davalıya yöneltilmiş kusurlar olmayıp, buna rağmen kusur tasnifinde davacı-davalı erkek eşe kusur olarak yüklenmesi doğru olmadığı, davalı-davacı kadın eş istinaf dilekçesinde, İlk Derece Mahkemesince davacı-davalıya yüklenen kusura itiraz etmişse de kendisine yüklenen eşe bıçak çekmek kusuruna itiraz etmemiş ve bu kusur davalı-davacı kadın yönünden kesinleştiği, öte yandan, davacı-davalının ortak çocuğu ... tanık olarak alınan beyanında davalı-davacı kadının kendilerini istemediği için davacı-davalının önceki evlilikten olan ve üniversitede okuyan çocuklarının okudukları okulların yurtlarına gitmek durumunda kaldıklarını doğruladığı, yine, davalı-davacı kadın eş tanıkları da davacı-davalının kadın eşin çocuk sahibi olma isteğine karşı çıktığını doğruladığı, yargılama sürecinde dilekçeler teatisi aşamasında taraflarca dayanılmayan vakıaların ve yine tanık beyanlarında doğrulanmakla beraber taraflarca dayanılmayan kusurların kusur tespitine esas alınması mümkün olmadığı, sonuç olarak boşanmaya neden olan olaylarda eşine hakaret evden, evden kovan, kendi ailesinin kadına hakaretlerine ses çıkarmayan, eşinin çocuk sahibi olma isteğine karşı çıkan davacı-davalı erkek eş ağır; eşinin önceki evlilikten olan çocuklarını evde istemeyen ve eşine bıçak çeken davalı-davacı kadın eş az kusurlu olduğu, İlk Derece Mahkemesinin kusur tespiti gerçekleşen kusurlu davranışlar yönünden farklılık arz etmekle birlikte kusur oranı yönünden maddi gerçeğe uygun olduğu, bu nedenle tarafların kusur tespitine yönelik istinaf talebinin kısmen kabulü ile taraflara yüklenen kusur oranları değişmediğinden gerçekleşen kusurlu davranışlar yönünden gerekçenin düzeltilmesine karar vermek gerektiği, kusur durumuna göre kadının davasının kabulü yerinde olmakla birlikte kadın da az da olsa kusurlu olmakla erkeğin davasının da kabulü gerekirken reddine karar verilmesi doğru olmadığı, kadın lehine 4721 sayılı Kanunu 169 uncu maddesi gereğince tedbir nafakasına, boşanmakla yoksulluğa düşecek olması nedeniyle 4721 sayılı kanunun 175 inci maddesi gereğince yoksulluk nafakasına, boşanmakla maddî beklentileri zarar göreceğinden maddi tazminata, yaşanan olaylar nedeniyle kişilik hakları ihlal edildiğinden manevi tazminata hükmedilmesi doğru ise de tarafların yaşları, paranın alım gücü, tazminata esas fiillerin niteliği ve hakkaniyet ilkesi dikkate alındığında davalı-davacı kadın yararına hükmedilen yoksulluk nafakası ile maddi ve manevi tazminat miktarının az olduğu, davacı-davalı erkeğin kadının davası kabulüne yönelik istinaf talebinin esastan reddine, davacı-davalı erkeğin kusur tespitine, asıl davanın reddine yönelik istinaf talepleri ile davalı-davacı kadının kusur tespiti, yoksulluk nafakası ile tazminat miktarlarına yönelik istinaf taleplerinin kabulü ile; yeniden hüküm kurmak zorunlu hale geldiğinden; Büyükçekmece 5. Aile Mahkemesi'nin 07.07.2021 tarih 2017/873 Esas 2021/1084 Karar sayılı kararının bütünüyle kaldırılmasına; davacı-davalının davasının 4721 sayılı Kanun un 166 ıncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, davalı-davacının davasının 4721 sayılı Kanun un 166 ıncı maddesinin birinci maddesi gereği ayrı ayrı kabulü ile, tarafların boşanmalarına, boşanmaya neden olan olaylarda Mahkeme gerekçesinin yukarıda belirtilen şekilde düzeltilerek; davacı-davalının ağır, davalı-davacının hafif kusurlu olduğunun tespitine, dava tarihinden (18.09.2017) itibaren aylık 300,00 TL tedbir nafakasının davalı-davacı erkekten tahsili ile davacı-davalı kadına ödenmesine, nafakanın karar kesinleştiğinde aylık 800,00 TL yoksulluk nafakası olarak davacı-davalı erkekten alınarak davalı-davacı kadına verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, kadın lehine 30.000,00-TL maddi tazminat ile 20.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-davacı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı-davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; erkeğin davasının kabulü, erkeğe yönelik kusur belirlemesi, kadın yararına hükmedilen maddî-manevî tazminat ile tedbir-yoksulluk nafakası miktarları yönlerinden kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, erkek tarafından açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, erkeğin boşanma davasının kabulünün dosya kapsamına uygun olup olmadığı, kadın yararına nafaka ve tazminat miktarlarının isabetli olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Kanunu’nun 190 ıncı 194 üncü, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un, 4 üncü, 6 ıncı, 166 ıncı, 169 uncu, 174 üncü, 175 inci, 176 ıncı, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı-davacı kadın vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2.Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında kadın yararına hükmolunan maddî ve manevî tazminat miktarı azdır. 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 6098 sayılı Kanun'un 50 nci ve 51 inci maddesi hükümleri nazara alınarak, daha uygun miktarda maddî ve manevî tazminat takdiri gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının yukarıda (2) numaralı paragrafta belirtildiği üzere kadın yararına maddî ve manevî tazminat miktarları yönünden BOZULMASINA,
2.Yukarıda (1) numaralı paragrafta belirtildiği üzere davalı-davacı kadın vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozmanın kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin ise 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Temyiz peşin harcının istek halinde yatırana iadesine,
Dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
07.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.