Logo

2. Hukuk Dairesi2023/9727 E. 2024/7231 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Taraflar arasındaki boşanma davasında, boşanmaya sebep olan olaylarda kusur belirlenmesi, tazminat ve nafaka miktarlarının hukuka uygunluğu uyuşmazlık konusudur.

Gerekçe ve Sonuç: Boşanmaya sebep olan olaylarda davalı erkeğin ağır kusurlu olduğunun anlaşılması, davacı kadının kişilik haklarına yapılan saldırı, boşanma yüzünden zedelenen mevcut ve beklenen menfaatleri ile tarafların evlilik süresi, ekonomik ve sosyal durumları, paranın alım gücü ve nafakanın niteliği değerlendirilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/1113 E., 2023/1466 K.

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Kocaeli 3. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2020/413 E., 2022/321 K.

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine karar verilmiştir.

Kararın davalı erkek vekilince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; davalı erkeğin fiziksel, duygusal ve ekonomik şiddet uyguladığını belirterek TMK'nun 166/1 maddesi uyarınca tarafların boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin anneye verilmesine, çocuklar için aylık 1.000,00'er TL tedbir-iştirak nafakası, davacı için aylık 1.000,00 TL tedbir - yoksulluk nafakası, yasal faiziyle birlikte 100.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı erkek vekili ceva dilekçesinde özetle; davalının şiddete meyilli biri olmadığını, davacının evliliğin başından beri sorun ettiği herhangi bir meseleyi dile getirirken sakin konuşmaktan uzak olduğunu, davalının kavgadan kaçan taraf olduğunu, davacının ailesi ile görüşmesine karışmadığını, saygılı davrandığını, davacının ablasının kendisi ile evlenmesini istemediğini bu nedenle ablasına karşı uzak olduğunu ancak ablasına karşı saygısızlık yapmadığını, davalının 13 yıl boyunca yetimhanede büyüdüğünü bu nedenle evlatlarına karşı daha çok hassas olduğunu, çocuklarına ayrı ayrı oda yaptığını, eşinin hemşire olması nedeniyle pandemi döneminde çocuklarıyla ilgilendiğini, davacının üçüncü kişilerin yanında davalı hakkında "annesi attı bıraktı gitti" şeklinde konuşarak davalının hassas noktasına dokunmaktan vazgeçmediğini, aşağıladığını, hakaret ettiğini, davalının İstanbul'daki iş yerinden zamanında İzmit'deki konutuna geldiğini ancak davacının geç saatlere kadar gezdiğini, davacının arkadaşlarına, gezmesine, sosyalleşmesine karışmadığını, davalının evin ve çocukların tüm ihtiyaçlarını karşıladığını, uzun süreler memuriyet nedeniyle eşinden ayrı kalan eşiyle cinsel birliktelik yaşamaktan imtina edenin davacı olduğunu, davalının ailesine ve evine bağlı bir eş olduğunu, davacıyı hiçbir zaman darp etmediğini, uzaklaştırma kararına sebep son olayda, davacının yine eve geç geldiğini bu yüzden aralarında tartışma çıktığını, davalının kızının odasının önünde bulunan tabağı alarak mutfağa gittiğini sert bir şekilde koyması nedeni ile tabağın kırıldığını, bunu toplanan davacının elinde sıyrık meydana geldiğini, davacının cep telefonunu davalıya fırlattığını, davalının ise elinde bulunan bardağı sinirden yere fırlattığını davacıya zarar vermediğini bu olaydan sonra uzaklaştırma kararı verildiğini, davayı kabul etmediğini belirterek davanın reddine, karar verilmesini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; dinlenen tanık beyanlarından, son olayda kadın eşin arkadaşını ortak konuta çağırmak istemesi sebebiyle, taraflar arasında tartışma çıktığı, erkek eşin kadın eşe yönelik bardak fırlatmak suretiyle eylemde bulunduğu; geçerli bir sebep belirtilmeden kadın eşin arkadaşının eve davetinin engellenmesinin duygusal şiddetin alt türü olan sosyal şiddete girdiğini; erkeğin kadın eşin ayağına doğru bardak fırlatmasının korkuya sebebiyet verdiği için duygusal şiddet olduğu; ayrıca bardağın kırılıp parçalarının kadına zarar verilebileceğini istememiş olsa dahi bunu ön görmesi gerektiği; bu sebeple fiziksel şiddetin varlığının da kabul edildiği; dosya içerisinde bulunan yurtdışı giriş çıkış kayıtları ile uçak uçuş bilgileri değerlendirildiğinde kadının bir defa yurt dışına gitmesine karşılık, erkeğin 15'den fazla yurt dışına gittiği; tarafların toplamda iki kez tatile gittiklerinin anlaşıldığı; erkeğin kadın eşin kardeşine gitmesini engellediği; son döneme kadar çalışan kadın eşin maaş kartının erkek eşte olduğu görülmekle erkek eşin aynı zamanda ekonomik şiddet uyguladığının anlaşıldığı; buna karşın kadın eşin erkek eşi Kuşadası'nda bulunan yazlığa götürmek istemediğinin anlaşıldığı; boşanmaya sebep olan olaylarda davacı kadına fiziksel, duygusal ve ekonomik şiddet uygulayan erkeğin ağır, erkek eşi Kuşadası'nda bulunan yazlığa götürmek istemeyen kadının hafif kusurlu olduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile TMK 166/1 maddesi uyarınca tarafların boşanmalarına, ortak çocukların velâyetlerinin anneye verilmesine, her bir çocuk için aylık 1.000,00'er TL tedbir-iştirak nafakası, davacı kadın için boşanma kararının kesinleştiği tarihten itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte 40.500,00 TL maddî, 39.500,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı erkek vekili; boşanmaya neden olan olaylarda kusurlu tarafın kadın olduğunu, müvekkilinin herhangi bir kusurunun bulunmadığını, buna rağmen müvekkilinin ağır kusurlu kabul edilerek davacı lehine maddî ve manevî tazminat takdir edilmesi doğru olmadığı gibi takdir edilen tazminat tutarları ile iştirak nafakası miktarlarının fahiş olduğunu, bu nedenle kararın kaldırılarak öncelikle davanın reddine, aksi takdirde daha uygun miktarda tazminat ve iştirak nafakası takdirine karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; toplanan deliller ve dosya kapsamına göre; tarafların İlk Derece Mahkemesince kabul edilen kusurlarının gerçekleştiği, boşanmaya neden olan olaylarda davalı erkeğin ağır kusurlu olduğunun anlaşılması karşısında davanın kabulü ile TMK 166/1 maddesi uyarınca tarafların boşanmalarına karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir durum bulunmadığı gibi tarafların boşanmaya neden olan olaylardaki kusur dereceleri, davacı kadının kişilik haklarına yapılan saldırı ile boşanma yüzünden zedelenen mevcut ve beklenen menfaatleri kapsamında davacı kadın lehine maddî manevî tazminat takdir edilmesinde de usul ve yasaya aykırı bir durum bulunmadığı, tarafların evlilik süresi, tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile boşanma yüzünden zedelenen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamına, nafakanın niteliğine ve günün ekonomik koşullarına göre, davacı kadın lehine takdir edilen maddî manevî tazminat miktarı ile ortak çocuklar için takdir edilen iştirak nafakası miktarının makul olduğu gerekçesiyle istinaf taleplerinin 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü nedenleri tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, davanın kabulü şartlarının oluşup oluşmadığı, kusur belirlemesi, tazminatlar, nafakalar ve miktarları noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü ve 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu, 174 üncü, 175 inci, 182 nci ve 336 ncı maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı erkek vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

14.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.